|
- His resignation triggered a chain of events in the office.
- İstifası ofiste bir olaylar zincirini tetikledi.
- Such events often trigger this kind of reaction.
- Bu tür olaylar genellikle bu tür tepkileri tetikler.
- I would particularly like to highlight the rules on labelling for products that trigger allergic reactions.
- Özellikle alerjik reaksiyonları tetikleyen ürünlerin etiketlenmesine ilişkin kuralların altını çizmek istiyorum.
- The resulting growth in productivity triggers further cuts in the workforce.
- Sonuçta ortaya çıkan verimlilik artışı, işgücünde daha fazla kesintiyi tetikler.
- What level of deterioration in the situation will trigger these sanctions?
- Durumun hangi düzeyde kötüleşmesi bu yaptırımları tetikleyecektir?
- This triggers anti-European sentiments because the debate is over-simplified.
- Bu da Avrupa karşıtı duyguları tetikliyor çünkü tartışma aşırı basitleştiriliyor.
- What level of deterioration in the situation will trigger these sanctions?
- Durumun ne düzeyde kötüleşmesi bu yaptırımları tetikleyecektir?
- The message which came out of Luxembourg last Monday has triggered insecurity in the candidate countries.
- Geçtiğimiz Pazartesi günü Lüksemburg'dan gelen mesaj aday ülkelerde güvensizliği tetikledi.
- The elections did not trigger the widespread violence which had been feared by many.
- Seçimler pek çok kişinin korktuğu yaygın şiddet olaylarını tetiklememiştir.
- Dozens of people have died in flash floods triggered by torrential rain.
- Sağanak yağmurun tetiklediği ani sellerde düzinelerce insan öldü.
- The incident triggered a diplomatic crisis between the two nations.
- Olay iki ülke arasında bir diplomatik krizi tetikledi.
- Sputnik 1, launched in 1957, triggered the Space Race.
- 1957'de fırlatılan Sputnik 1, Uzay Yarışı'nı tetikledi.
- Sputnik 1, launched in 1957, triggered the Space Race.
- Sputnik 1, 1957'de fırlatıldı, uzay yarışını tetikledi.
- It could trigger a depression.
- Bu bir depresyonu tetikleyebilir.
- It could trigger a depression.
- Depresyonu tetikleyebilirdi.
- The incident triggered a diplomatic crisis between the two nations.
- Olay iki ülke arasında diplomatik bir krizi tetikledi.
- What triggers your asthma attacks?
- Astım ataklarınızı ne tetikler?
- Strobing effects can trigger epileptic seizures.
- Strobing efektleri epileptik nöbetleri tetikleyebilir.
- Their small protest triggered a mass demonstration.
- Onların küçük protestosu kitlesel bir gösteriyi tetikledi.
- I'm checking for laser beam alarm triggers.
- Lazer ışını alarm tetikleyicilerini kontrol ediyorum.
- Dan triggered a brawl between Matt and Linda.
- Dan, Matt ve Linda arasında bir kavgayı tetikledi.
- What triggers your asthma attacks?
- Astımınızı ne tetikliyor?
- The bill triggered a storm of outrage.
- Yasa tasarısı bir öfke fırtınasını tetikledi.
- What triggers your asthma attacks?
- Astımınızı tetikleyen şeyler neler?
Show More (21)
|