|
- Is this a desire on his part to play a leading role; vanity?
- Bu onun başrol oynama arzusundan mı kaynaklanıyor; kibir mi?
- This proposal puts animal welfare above human vanity, but never above human health.
- Bu öneri hayvan refahını insan kibrinden üstün tutmaktadır, ancak asla insan sağlığından üstün tutmamaktadır.
- You choose to see in this the vanity of our founding fathers.
- Bunda kurucu babalarımızın kibrini görmeyi seçiyorsunuz.
- This proposal puts animal welfare above human vanity, but never above human health.
- Bu öneri, hayvan refahını insan kibrinden üstün tutmaktadır, ancak asla insan sağlığından üstün tutmamaktadır.
- You choose to see in this the vanity of our founding fathers.
- Siz bunda kurucu atalarımızın kibrini görmeyi tercih ediyorsunuz.
- Vanity and pride are different things, though the words are often used synonymously.
- Kibir ve gurur farklı şeylerdir, ancak bu kelimeler genellikle eş anlamlı olarak kullanılır.
- Vanity of vanities, saith the Preacher, vanity of vanities; all is vanity.
- Kibirlerin kibri, der Vaiz, kibirlerin kibri; her şey kibirdir.
- We've flattered the director's vanity.
- Yönetmenin kibrini okşadık.
- Laughter is the only cure against vanity, and vanity is the only laughable fault.
- Gülmek kibre karşı tek çaredir ve kibir gülünecek tek hatadır.
Show More (6)
|