|
- There are wealthy industrialised enclaves surrounded by regions with crippling poverty.
- Yoksulluğun kol gezdiği bölgelerle çevrili zengin sanayi bölgeleri var.
- A country as wealthy as Argentina has no right to leave the majority of its population in poverty.
- Arjantin kadar zengin bir ülkenin, nüfusunun çoğunluğunu yoksulluk içinde bırakmaya hakkı yoktur.
- There are wealthy industrialised enclaves surrounded by regions with crippling poverty.
- Yoksulluğun pençesinde kıvranan bölgelerle çevrili sanayileşmiş zengin yerleşim bölgeleri vardır.
- Wealthy Europe must be more generous and the governments must be the vehicles of this generosity.
- Zengin Avrupa daha cömert olmalı ve hükûmetler bu cömertliğin araçları olmalıdır.
- That is too precious to become the plaything of wealthy, western tourists.
- Bu, zengin ve batılı turistlerin oyuncağı olamayacak kadar kıymetlidir.
- A few wealthy individuals compared with millions living in hunger.
- Açlık içinde yaşayan milyonlarla karşılaştırıldığında birkaç zengin birey.
- This unexpected fast speed attracted many wealthy patients who were waiting for organs.
- Bu beklenmeyen hız, organ bekleyen birçok zengin hastanın ilgisini çekti.
- Are you wealthy yet?
- Daha zengin olmadın mı?
- I used to dream about becoming very wealthy.
- Çok zengin olmanın hayalini kurardım.
- Tom said that Mary was wealthy.
- Tom, Mary'nin zengin olduğunu söyledi.
- Tom and Mary are wealthy.
- Tom ve Mary zenginler.
- It is not immoral to be wealthy.
- Zengin olmak ahlaksızlık değildir.
- Tom is a wealthy guy.
- Tom zengin bir adam.
- You're wealthy, aren't you?
- Zenginsin, değil mi?
- He has a desire to be wealthy.
- Onun zengin olma arzusu var.
- Would you rather be healthy or wealthy?
- Sağlıklı mı yoksa zengin mi olmayı tercih edersin?
- I'm wealthy.
- Ben zenginim.
- He looks wealthy, but actually he's not.
- Zengin görünüyor ama aslında değil.
- Tom is a wealthy Boston businessman.
- Tom Bostonlu zengin bir iş adamıdır.
- The doctor, who is wealthy, is not contented.
- Zengin olan doktor mutlu değildir.
- Mary fell in love with a very wealthy man.
- Mary çok zengin bir adama aşık oldu.
- He made his son a wealthy man.
- Oğlunu zengin bir adam yaptı.
- Layla hoped to work for a wealthy single man.
- Leyla zengin ve bekâr bir adam için çalışmayı umuyordu.
- I'm not a wealthy man.
- Zengin bir adam değilim.
- It is immoral to be wealthy.
- Zengin olmak ahlak dışıdır.
- Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
- Layla'nın zengin bir kadın olarak yaşadığı hayat bir seraptı.
- She is a wealthy woman.
- O, zengin bir kadın.
- Tom comes from a very wealthy family.
- Tom çok zengin bir aileden geliyor.
- He was the son of a wealthy merchant.
- Zengin bir tüccarın oğluydu.
- Tom is extremely wealthy.
- Tom son derece zengin.
- Tom wasn't wealthy.
- Tom zengin değildi.
- He's wealthy and powerful.
- O zengin ve güçlü.
- Tom is a wealthy landowner.
- Tom, zengin bir toprak sahibidir.
- Tom told me he was wealthy.
- Tom bana zengin olduğunu söyledi.
- Mary is a wealthy woman.
- Mary zengin bir kadın.
- Tom isn't wealthy.
- Tom zengin değil.
- Do you think Tom is wealthy?
- Tom'un zengin olduğunu düşünüyor musun?
- Layla lived in a very wealthy part of London.
- Leyla, Londra'nın çok zengin bir bölümünde yaşıyordu.
- He is a son of a wealthy family.
- O, zengin bir ailenin oğludur.
- Tom is very wealthy.
- Tom çok zengindir.
- Are you wealthy?
- Zengin misin?
- When I was a child, only children from wealthy families had ringed notebooks.
- Ben çocukken, sadece zengin ailelerin çocuklarının spiralli defterleri vardı.
- I wasn't wealthy at that time.
- O zamanlar zengin değildim.
- Sami assumed Farid was a wealthy playboy.
- Sami, Farid'in zengin bir playboy olduğunu sanıyordu.
- I'm pretty sure Tom's wealthy.
- Tom'un zengin olduğuna eminim.
- Though he is wealthy he is not happy.
- O, zengin olmasına rağmen mutlu değildir.
- Do you think Tom is wealthy?
- Tom'un zengin olduğunu mu düşünüyorsun?
- My parents weren't very wealthy.
- Ailem çok zengin değildi.
- Tom found out that Mary was wealthy.
- Tom, Mary'nin zengin olduğunu öğrendi.
- Layla hoped to work for a wealthy single man.
- Leyla zengin bir bekar adam için çalışmayı umuyordu.
- Tom is a very wealthy guy.
- Tom çok zengin bir adamdır.
- Tom is a very wealthy guy.
- Tom çok zengin bir adam.
- His father was a wealthy, uneducated farmer who died three months before Newton was born.
- Babası zengin, eğitimsiz bir çiftçiydi ve Newton doğmadan üç ay önce öldü.
- Even though he's wealthy, he isn't happy.
- Zengin olmasına rağmen mutlu değil.
- How did you become wealthy?
- Nasıl zengin oldunuz?
- My family is wealthy.
- Ailem zengin.
- Tom looks like he's wealthy.
- Tom zengin gibi görünüyor.
- If it had not been for civil war, they would be wealthy now.
- İç savaş olmasaydı, onlar şimdi zengin olurlardı.
- Tom is a wealthy guy, isn't he?
- Tom zengin bir adam değil mi?
- We're not wealthy.
- Biz zengin değiliz.
- Tom told me that he thought Mary was wealthy.
- Tom bana Mary'nin zengin olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Tom has become a wealthy man.
- Tom zengin bir adam oldu.
- She became wealthy thanks to hard work.
- Sıkı çalışması sayesinde zengin oldu.
- Tom is wealthy.
- Tom zengin.
- Since he is wealthy, he can do anything.
- Zengin olduğu için her şeyi yapabilir.
- Tom lives in a wealthy neighborhood.
- Tom zengin bir mahallede yaşıyor.
- Tom was wealthy.
- Tom zengindi.
- You're wealthy.
- Sen zenginsin.
- Early to bed and early to rise makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatıp erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
- Since he is wealthy, he can do anything.
- Zengin olduğu için, her şeyi yapabilir.
- Tom became quite wealthy.
- Tom oldukça zengin oldu.
- Many people buy lottery tickets with the dream of immediately becoming wealthy.
- Birçok insan hemen zengin olma hayaliyle piyango bileti alır.
- I'm not wealthy.
- Zengin değilim.
- He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekçisi var.
- Tom is likely very wealthy.
- Tom muhtemelen çok zengin.
- Tom told me that he thought Mary was wealthy.
- Tom, Mary'nin zengin olduğunu düşündüğünü söyledi.
- Sami comes from a wealthy Jewish family.
- Sami zengin bir Yahudi aileden geliyor.
- Tom is supposedly very wealthy.
- Tom sözde çok zengin.
- Tom found out that Mary was wealthy.
- Tom Mary'nin zengin olduğunu öğrendi.
- I think Tom is wealthy.
- Tom'un zengin olduğunu düşünüyorum.
- Tom is a wealthy man, isn't he?
- Tom zengin bir adam, değil mi?
- Tom is quite wealthy.
- Tom oldukça zengin.
- I'm very wealthy.
- Ben çok zenginim.
- Do you think Tom is wealthy?
- Tom'un zengin olduğunu mu sanıyorsun?
- We're wealthy.
- Biz zenginiz.
- In Albania, nature is very wealthy.
- Arnavutluk'ta doğa çok zengindir.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erkenden uyumak ve erken kalkmak bir adamı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
- Tom is independently wealthy.
- Tom bağımsız olarak zengin.
- He has a wealthy supporter behind him.
- Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He appears to be wealthy, with the numerous houses he has.
- Sahip olduğu çok sayıda evle zengin biri gibi görünüyor.
- She is a wealthy woman.
- Zengin bir kadın.
- Tom used to be quite wealthy, but he's come down in the world.
- Tom eskiden oldukça zengindi, ama şimdi dünyadan elini eteğini çekmiş durumda.
- Early to bed, early to rise makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatmak, erken kalkmak bir insanı sağlıklı, zengin ve akıllı yapar.
- Sami is from a wealthy Jewish family.
- Sami zengin bir Yahudi aileden geliyordu.
- Even though he's wealthy, he isn't happy.
- Zengin olmasına rağmen, o mutlu değil.
- She has a desire to be wealthy.
- Onun zengin olma arzusu var.
- He is the son of a wealthy family.
- O zengin bir ailenin oğludur.
- Would you rather be healthy or wealthy?
- Sağlıklı olmayı mı yoksa zengin olmayı mı yeğlersiniz?
- Though he is wealthy he is not happy.
- Zengin olmasına rağmen mutlu değil.
- The lawyer has a lot of wealthy clients.
- Avukatın çok sayıda zengin müvekkili var.
- She married a wealthy old man.
- O, zengin bir yaşlı adamla evlendi.
- I found out that Tom was wealthy.
- Tom'un zengin olduğunu öğrendim.
- Tom is quite wealthy.
- Tom oldukça zengindir.
- She married a wealthy old man.
- Zengin ve yaşlı bir adamla evlendi.
- Tom is very wealthy.
- Tom çok zengin.
- Tom is a wealthy guy, isn't he?
- Tom zengin bir adam, değil mi?
- Tom's parents are wealthy.
- Tom'un annesiyle babası zengin.
- They were wealthy.
- Onlar zengindi.
- Tom lives in a wealthy neighborhood.
- Tom zengin bir semtte yaşar.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatmak ve erken kalkmak insanı sağlıklı, zengin ve bilge yapar.
- We're not wealthy.
- Zengin değiliz.
- I'm quite wealthy.
- Oldukça zenginim.
- I just found out that Tom is wealthy.
- Tom'un zengin olduğunu öğrendim.
- Many people buy lottery tickets with the dream of immediately becoming wealthy.
- Birçok insan hemen zengin olmak hayaliyle piyango bileti alır.
- Tom seems to be wealthy.
- Tom zengin görünüyor.
- I wasn't wealthy at that time.
- O zaman zengin değildim.
- Layla lived in a very wealthy suburb of New York.
- Layla, New York'un çok zengin bir banliyösünde yaşıyordu.
- Do you think Tom is wealthy?
- Sence Tom zengin midir?
- I'm not wealthy, but I do have my health.
- Zengin değilim ama sağlığım yerinde.
- He comes from a small but wealthy town.
- Küçük ama zengin kentten geliyor.
- Tom is a very wealthy man.
- Tom çok zengin bir adam.
- I'm not wealthy.
- Ben zengin değilim.
- Even though he's wealthy, he's not happy.
- Zengin olmasına rağmen mutlu değil.
- Tom used to be wealthy.
- Tom zengindi.
- Because he is wealthy, he can go there.
- Zengin olduğu için oraya gidebilir.
- Tom seemed to be wealthy.
- Tom zengin görünüyordu.
- She came from a wealthy family and received a good education.
- O zengin bir aileden geldi ve iyi bir eğitim aldı.
- I would rather be healthy than wealthy.
- Zengin olmaktansa sağlıklı olmayı tercih ederim.
- Sami has a wealthy papa.
- Sami'nin zengin bir babası var.
- Tom has a desire to be wealthy.
- Tom'un zengin olma arzusu var.
- Are you wealthy yet?
- Zengin oldun mu artık?
- I just found out that Tom is wealthy.
- Tom'un zengin olduğunu yeni öğrendim.
- He was the son of a wealthy merchant.
- O zengin bir tüccarın oğluydu.
- It is immoral to be wealthy.
- Zengin olmak ahlaksızlıktır.
- Tom used to be wealthy.
- Tom eskiden zengindi.
- Layla lived in a very wealthy part of London.
- Layla Londra'nın çok zengin bir bölgesinde yaşıyordu.
- Mary has a desire to be wealthy.
- Mary'nin zengin olma arzusu var.
- Tom is a wealthy landowner.
- Tom zengin bir toprak sahibi.
- Tom seemed wealthy.
- Tom zengin görünüyordu.
- I'm pretty sure Tom's wealthy.
- Tom'un zengin olduğundan çok eminim.
- Tom seems to be wealthy.
- Tom zengin birine benziyor.
- I know Tom is wealthy.
- Tom'un zengin olduğunu biliyorum.
- Tom is wealthy and powerful.
- Tom zengin ve güçlüdür.
- I'm not wealthy, but I do have my health.
- Zengin değilim ama sağlığım var.
- I know that Tom is wealthy.
- Tom'un zengin olduğunu biliyorum.
- Do you think Tom is wealthy?
- Sence Tom zengin mi?
- Tom is wealthy, isn't he?
- Tom zengin, değil mi?
- I'm a wealthy man.
- Ben zengin bir adamım.
- The lawyer has a lot of wealthy clients.
- Avukatın birçok zengin müşterisi var.
- Wealthy immigrants from China are happy to pay stratospherical prices for homes in Vancouver.
- Çin'den gelen zengin göçmenler Vancouver'daki evler için çok yüksek fiyatlar ödemekten memnunlar.
- Sami was adopted by a wealthy businessman.
- Sami zengin bir iş adamı tarafından evlat edinildi.
- I'm not a wealthy man.
- Ben zengin bir adam değilim.
- I used to dream about becoming very wealthy.
- Çok zengin olmayı hayal ederdim.
- I think Tom is wealthy.
- Bence Tom zengin.
- He's a wealthy man.
- Zengin bir adam.
- I found out that Kate was wealthy.
- Kate'in zengin olduğunu öğrendim.
- Tom is from a wealthy family.
- Tom zengin bir aileden geliyor.
- Because he was wealthy, he was able to go there.
- Zengin olduğu için oraya gidebildi.
- Layla lived in a very wealthy suburb of New York.
- Leyla, New York'un çok zengin bir banliyösünde yaşıyordu.
- Sami assumed Layla was the daughter of a wealthy man.
- Sami, Layla'nın zengin bir adamın kızı olduğunu düşündü.
- Tom didn't seem wealthy.
- Tom zengin gibi görünmüyordu.
- Tom seems wealthy.
- Tom zengin görünüyor.
- It is much better to be healthy than wealthy.
- Sağlıklı olmak zengin olmaktan çok daha iyidir.
- Sami was adopted by a wealthy businessman.
- Sami zengin bir iş insanı tarafından evlat edinildi.
- Because he is wealthy, he can go there.
- Zengin olduğu için, oraya gidebilir.
- Tom doesn't seem wealthy.
- Tom zengin görünmüyor.
- He comes from a small but wealthy town.
- Küçük ama zengin bir kasabadan geliyor.
- Tom comes from a wealthy family.
- Tom zengin bir aileden geliyor.
- Tom is a wealthy man.
- Tom zengin bir adamdır.
- If it had not been for civil war, they would be wealthy now.
- Eğer iç savaş olmasaydı, şimdi zengin olurlardı.
- She became wealthy thanks to hard work.
- O çok çalışma sayesinde zengin oldu.
- He is wealthy in appearance but not in reality.
- Görünüşte zengin ama gerçekte değil.
- Sami is from a wealthy Jewish family.
- Sami, zengin bir Yahudi ailesindendir.
- Tom is a wealthy man.
- Tom, zengin bir adam.
- I used to be wealthy.
- Eskiden zengindim.
- Sami became a wealthy man.
- Sami zengin bir adam oldu.
- Tom looks like he's wealthy.
- Tom zengin birine benziyor.
- Tom is from a very wealthy family.
- Tom çok zengin bir aileden.
Show More (175)
|
|
- This unexpected fast speed attracted many wealthy patients who were waiting for organs.
- Bu beklenmedik yüksek hız, organ bekleyen birçok varlıklı hastanın ilgisini çekti.
- This unexpected fast speed attracted many wealthy patients who were waiting for organs.
- Bu beklenmedik hız, organ bekleyen birçok varlıklı hastayı cezbetti.
- Roosevelt was born to a wealthy family in New York City in 1858.
- Roosevelt 1858 yılında New York'ta varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
- Tom was wealthy.
- Tom varlıklıydı.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatıp erken uyanmak insanı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.
- I know Tom is wealthy.
- Tom'un varlıklı olduğunu biliyorum.
- He made his son a wealthy man.
- O, oğlunu varlıklı bir adam yaptı.
- It is much better to be healthy than wealthy.
- Sağlıklı olmak, varlıklı olmaktan çok daha iyidir.
- Tom seemed to be wealthy.
- Tom varlıklı görünüyordu.
- Early to bed and early to rise, makes a man healthy, wealthy and wise.
- Erken yatıp ve erken kalkmak, bir adamı sağlıklı, varlıklı ve bilge yapar.
- You're wealthy.
- Varlıklısın.
- He is wealthy in appearance but not in reality.
- O görünüşte varlıklı fakat gerçekte değildir.
- Roosevelt was born to a wealthy family in New York City in 1858.
- Roosevelt, 1858 yılında New York'ta varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
- My family is wealthy.
- Ailem varlıklı.
- Even though he's wealthy, he's not happy.
- Varlıklı olmasına rağmen, o mutlu değil.
- He is the son of a wealthy family.
- Varlıklı bir ailenin oğludur.
- The doctor, who is wealthy, is not contented.
- Varlıklı doktor mutlu değildir.
- Tom has become a wealthy man.
- Tom varlıklı bir adam oldu.
- I'm a wealthy man.
- Ben varlıklı bir adamım.
- He's wealthy and powerful.
- O varlıklı ve güçlüdür.
- He's a wealthy man.
- O varlıklı bir adam.
- He looks wealthy, but actually he's not.
- O varlıklı görünüyor fakat aslında değil.
- You're wealthy, aren't you?
- Varlıklısın, değil mi?
- She is a wealthy woman.
- O, varlıklı bir kadın.
- Tom didn't seem wealthy.
- Tom varlıklı görünmüyordu.
- She wasn't wealthy enough to feed her dog meat every day.
- Köpeğini her gün etle besleyecek kadar varlıklı değildi.
- Tom is from a very wealthy family.
- Tom çok varlıklı bir aileden geliyor.
- It is not immoral to be wealthy.
- Varlıklı olmak ahlaka aykırı değildir.
- Tom is a wealthy guy.
- Tom varlıklı bir adam.
- During the Depression in the 1930's, many wealthy people lost everything in the stock market crash.
- 1930'lardaki Buhran sırasında birçok varlıklı insan borsa çöküşünde her şeyini kaybetti.
- They are better educated, healthier and wealthier than their parents' generation was at their age.
- Kendi yaşlarındaki ebeveynlerinin kuşağından daha iyi eğitimli, daha sağlıklı ve daha varlıklılar.
- He is a son of a wealthy family.
- Varlıklı bir ailenin oğlu.
- She came from a wealthy family and received a good education.
- Varlıklı bir aileden geliyor ve iyi bir eğitim almış.
- His father was a wealthy, uneducated farmer who died three months before Newton was born.
- Onun babası Newton doğmadan üç ay önce ölen varlıklı ve eğitimsiz bir çiftçiydi.
- My parents weren't very wealthy.
- Ailem çok varlıklı değildi.
- How did you become wealthy?
- Nasıl bu kadar varlıklı oldun?
- Tom is wealthy, isn't he?
- Tom varlıklı, değil mi?
- Tom is a wealthy Boston businessman.
- Tom Boston'lu varlıklı bir iş adamı.
- Tom comes from a very wealthy family.
- Tom çok varlıklı bir aileden geliyor.
- Because he was wealthy, he was able to go there.
- Varlıklı olduğu için oraya gidebildi.
Show More (37)
|