wealthy - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
wealthy zengin adj.
  • There are wealthy industrialised enclaves surrounded by regions with crippling poverty.
  • Yoksulluğun kol gezdiği bölgelerle çevrili zengin sanayi bölgeleri var.
  • A country as wealthy as Argentina has no right to leave the majority of its population in poverty.
  • Arjantin kadar zengin bir ülkenin, nüfusunun çoğunluğunu yoksulluk içinde bırakmaya hakkı yoktur.
  • There are wealthy industrialised enclaves surrounded by regions with crippling poverty.
  • Yoksulluğun pençesinde kıvranan bölgelerle çevrili sanayileşmiş zengin yerleşim bölgeleri vardır.
Show More (175)
wealthy varlıklı adj.
  • This unexpected fast speed attracted many wealthy patients who were waiting for organs.
  • Bu beklenmedik yüksek hız, organ bekleyen birçok varlıklı hastanın ilgisini çekti.
  • This unexpected fast speed attracted many wealthy patients who were waiting for organs.
  • Bu beklenmedik hız, organ bekleyen birçok varlıklı hastayı cezbetti.
  • Roosevelt was born to a wealthy family in New York City in 1858.
  • Roosevelt 1858 yılında New York'ta varlıklı bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.
Show More (37)
wealthy zengin insanlar n.
  • During the Depression in the 1930's, many wealthy people lost everything in the stock market crash.
  • 1930'lardaki kriz sırasında, çok sayıda zengin insan borsanın iflasında her şeyini kaybetti.
  • Some wealthy people don't pay their fair share in taxes.
  • Bazı zengin insanlar adil vergi paylarını ödemezler.
Show More (-1)