|
- His wife was here, which was a feat in itself, but the man around whom everything revolved was absent.
- Karısı buradaydı, bu başlı başına bir başarıydı, ama her şeyin etrafında döndüğü adam yoktu.
- Wife inheritance continues, and experiences of rape and domestic abuse are rife.
- Karı mirası devam etmekte, tecavüz ve aile içi istismar deneyimleri yaygınlaşmaktadır.
- To quote the wife, "The perfect fall guy is a dead guy."
- Karısının deyimiyle, "En iyi günah keçisi, ölü olandır."
- He divorced his first wife and married my mom.
- İlk karısından boşanıp annemle evlendi.
- Say your wife is becoming close to another contestant.
- Karınız başka bir yarışmacıyla yakınlaşmaya başladı diyelim.
- He's not nice enough to want to be his wife.
- Karısı olmayı isteyecek kadar iyi biri değil.
- You live down by the beach, you have a beautiful wife, and nothing's ever good enough.
- Sahilde yaşıyorsun, güzel bir karın var ve hiçbir şey yeterli gelmiyor.
- The only solid and lasting peace between a man and his wife is, doubtless, a separation.
- Bir erkekle karısı arasındaki tek sağlam ve kalıcı sulh, şüphesiz ki ayrılıktır.
- His wife will die, and he will marry another one.
- Karısı ölecek ve başka biriyle evlenecek.
- You live down by the beach, you have a beautiful wife, and nothing's ever good enough.
- Sahil kenarında yaşıyorsun, güzel bir karın var, ve hiçbiri sana yetmiyor.
- You live down by the beach, you have a beautiful wife, and nothing's ever good enough.
- Sahilde yaşıyorsun, güzel bir karın var ve hiçbir şey yeterince iyi değil.
- He's not nice enough to want to be his wife.
- Onun karısı olmak isteyecek kadar iyi biri değil.
- The only solid and lasting peace between a man and his wife is, doubtless, a separation.
- Bir erkek ile karısı arasındaki yegâne sağlam ve kalıcı sulh şüphesiz ki ayrılıktır.
- The only solid and lasting peace between a man and his wife is, doubtless, a separation.
- Bir erkekle karısı arasındaki tek sağlam ve kalıcı barış, şüphesiz ayrılıktır.
- I want to know who Tom's wife is.
- Tom'un karısının kim olduğunu öğrenmek istiyorum.
- Are your wife and children here?
- Karın ve çocukların burada mı?
- His wife is Japanese.
- Onun karısı Japon.
- Your wife called.
- Karın aradı.
- Tom is always complaining about his wife.
- Tom her zaman karısından şikayet eder.
- Tom confessed to killing his wife.
- Tom karısını öldürdüğünü itiraf etti.
- Where did Tom meet his wife?
- Tom karısıyla nerede tanıştı?
- He always avoids talking about his wife's death.
- O, karısının ölümü hakkında konuşmaktan her zaman kaçınır.
- His wife was killed in the accident.
- Karısı kazada öldü.
- A friend of mine commissioned a well-known artist to paint a portrait of his wife.
- Bir arkadaşım tanınmış bir ressama karısının portresini yapması için sipariş verdi.
- I have no wife.
- Karım yok.
- I borrowed money not only from Tom, but from his wife, too.
- Sadece Tom'dan değil, karısından da borç para aldım.
- Are you having a candlelit dinner with your wife?
- Karınla mum ışığında yemek mi yiyorsun?
- Tom said he'd never leave his wife.
- Tom karısını asla terk etmeyeceğini söyledi.
- I'm Layla, Sami's wife.
- Ben Layla, Sami'nin karısıyım.
- Is your wife a blonde or a brunette?
- Karınız sarışın mı esmer mi?
- You look like Tom's wife.
- Tom'un karısına benziyorsun.
- Sami killed and ate his wife.
- Sami karısını öldürdü ve yedi.
- We hid our worries from our wives.
- Endişelerimizi karılarımızdan sakladık.
- Tom's first wife was Canadian.
- Tom'un ilk karısı Kanadalıydı.
- You have a wife, don't you?
- Bir karın var, değil mi?
- Tom married his first wife when he was nineteen.
- Tom on dokuz yaşındayken ilk karısıyla evlendi.
- She is my gipsy wife.
- O benim çingene karım.
- The poor man was never to see his wife again.
- Zavallı adam karısını bir daha asla görmeyecekti.
- He quarreled with his wife about their children.
- Çocukları için karısıyla tartıştı.
- He abandoned his wife and children.
- Karısını ve çocuklarını terk etti.
- The man has more bread than his wife.
- Adamın, karısından daha fazla ekmeği var.
- He bought that house because his wife liked it.
- Karısı ondan hoşlandığı için o evi satın aldı.
- Tom rarely gives his wife presents.
- Tom nadiren karısına hediyeler verir.
- He didn't hesitate to tell his wife the truth.
- Karısına gerçeği söylemekte tereddüt etmedi.
- What is his wife like?
- Onun karısı neye benziyor?
- You should be at home with your wife.
- Karınla birlikte evde olmalısın.
- Tom's wife has been killed.
- Tom'un karısı öldürüldü.
- After his wife left him, Harold went nuts.
- Karısı onu terkettikten sonra, Harold üşüttü.
- Sami was home all night and his wife confirmed it.
- Sami bütün gece evdeydi ve karısı da bunu doğruladı.
- Tom is living apart from his wife.
- Tom karısından ayrı yaşıyor.
- Fadil left his wife and married Layla.
- Fadıl karısından ayrıldı ve Leyla ile evlendi.
- He objected to his wife working outside.
- Karısının dışarıda çalışmasına itiraz etti.
- Tom has been very lonely since his wife died.
- Tom karısı öldüğünden beri çok yalnız.
- The woman sitting over there is his present wife.
- Şurada oturan kadın onun şu anki karısı.
- Is your wife Berber?
- Karın Berberi mi?
- His wife is mad.
- Onun karısı deli.
- He always avoids talking about his wife's death.
- Karısının ölümü hakkında konuşmaktan hep kaçınır.
- He went for three weeks without shaving before his wife complained.
- Karısı rahatsız olana kadar üç hafta yüzünü tıraş etmedi.
- That man is skinny, but his wife is fat.
- O adam zayıf ama karısı şişman.
- How does your wife feel about it?
- Karın bu konuda ne hissediyor?
- Tom's parents and his wife don't get along.
- Tom'un ailesi ve karısı anlaşamıyor.
- Don't ever laugh at your wife's choices, because after all you're one of them.
- Karının seçimlerine hiç gülme, çünkü sonuçta sen de onlardan birisin.
- Is your wife still in America?
- Karın hala Amerika'da mı?
- I want to sleep with your wife.
- Karınla yatmak istiyorum.
- He knows how to cheat on his wife.
- Karısını nasıl aldatacağını bilir.
- Tom and his wife don't have any children.
- Tom ve karısının hiç çocukları yok.
- She looks like a farmer's wife.
- O bir çiftçinin karısına benziyor.
- You don't even trust your own wife.
- Kendi karınıza bile güvenmiyorsunuz.
- Layla is the wife of Sami Bakir.
- Leyla, Sami Bekir'in karısıdır.
- She had a very beautiful wife.
- Çok güzel bir karısı vardı.
- He is even older than his wife.
- Hatta o, karısından daha yaşlıdır.
- You don't even trust your own wife.
- Kendi karına bile güvenmiyorsun.
- Sami took good care of his wife.
- Sami karısına iyi baktı.
- Tom wondered why his wife left him.
- Tom karısının onu neden terk ettiğini merak etti.
- His wife died leaving behind their two beloved children.
- Karısı iki sevgili çocuğunu arkasında bırakarak öldü.
- Tom's wife died in childbirth.
- Tom'un karısı doğum sırasında öldü.
- His wife is from Seville.
- Karısı Sevillalı.
- His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- İki çocuğu şöyle dursun, karısı şimdi onun büyük babasına bakmak zorundaydı.
- His wife opened the door for him.
- Karısı ona kapıyı açtı.
- Tom's wife filed for divorce after the incident.
- Tom'un karısı olaydan sonra boşanma davası açtı.
- Fadil left his wife and married Layla.
- Fadıl karısını terk etti ve Leyla ile evlendi.
- Tom divorced his second wife last year.
- Tom geçen yıl ikinci karısından boşandı.
- Tom's wife kicked him out.
- Tom'un karısı onu evden kovdu.
- Iceland’s prime minister, Sigmundur Davíð Gunnlaugsson, resigned after it was revealed that his wife owned an offshore investment company.
- İzlanda'nın başbakanı Sigmundur Davíð Gunnlaugsson, karısının bir offshore yatırım şirketine sahip olduğunun ortaya çıkmasının ardından istifa etti.
- He has a platonic love for his wife.
- Karısına karşı platonik bir aşkı var.
- You miss your wives, don't you?
- Karılarınızı özlersiniz, değil mi?
- He was accused of murdering his wife and child.
- Karısını ve çocuğunu öldürmekle suçlandı.
- His wife being out, he cooked dinner for himself.
- Karısı dışarıda olduğu için akşam yemeğini kendisi pişirdi.
- Tom and his wife both have to work to make ends meet.
- Tom ve karısı geçimlerini sağlamak için çalışmak zorundalar.
- He left his wife.
- Karısını terk etti.
- Tom's wife supports him.
- Tom'un karısı onu destekliyor.
- I've never met Tom's wife.
- Tom'un karısıyla hiç tanışmadım.
- Tom's wife kicked him out.
- Tom'un karısı onu kovdu.
- Jorgen loves his wife.
- Jorgen karısını sever.
- Sami shot two bullets into the head of his wife, Layla.
- Sami, karısı Layla'nın kafasına iki kurşun sıktı.
- Do you still want to buy your wife a car?
- Hala karınıza bir araba satın almak istiyor musunuz?
- His wife is a member of the Castelli family.
- Karısı Castelli ailesinin bir üyesi.
- Why didn't you bring your wife to the party?
- Karını partiye niçin getirmedin?
- Sami didn't want to lose his wife.
- Sami karısını kaybetmek istemedi.
- Tom beats his wife.
- Tom karısını döver.
- Tom has been very lonely since his wife died.
- Karısı öldüğünden beri Tom çok yalnız.
- Who is your wife?
- Karın kim?
- Tom's wife is about my age.
- Tom'un karısı benim yaşımda.
- He had no idea why his wife left him.
- Karısının onu niçin terk ettiği hakkında hiçbir fikri yoktu.
- He forgot his wife's birthday.
- O, karısının doğum gününü unuttu.
- He tried to make his wife happy, but in vain.
- Karısını mutlu etmeye çalıştı ama nafile.
- The man has more bread than his wife.
- Adamın karısından daha fazla ekmeği var.
- You have a very kind wife and very good friends.
- Çok kibar bir karın ve çok iyi arkadaşların var.
- I not only borrowed money from Tom, but also from his wife.
- Sadece Tom'dan değil, karısından da borç aldım.
- Your wife called and she wants you to get a pizza on the way home.
- Karın aradı ve eve giderken pizza almanı istiyor.
- Tom never kisses his wife anymore.
- Tom artık karısını hiç öpmüyor.
- Tom divorced his second wife last year.
- Tom geçen yıl ikinci karısını boşadı.
- I have no wife.
- Benim karım yok.
- Your wife is cheating on you.
- Karın seni aldatıyor.
- You left your wife, didn't you?
- Karını terk ettin, değil mi?
- I see my future wife.
- Ben müstakbel karımı görüyorum.
- If your wife cheated on you, thank God she only cheated on you and did not betray the country.
- Eğer karın sana ihanet ederse, şükret ki o sadece sana ihanet etti vatanına değil.
- Tom has a wife and a young child.
- Tom'un bir karısı ve küçük bir çocuğu var.
- Tom left his wife and children behind.
- Tom karısını ve çocuklarını geride bıraktı.
- He was angry with his wife.
- Karısına kızgındı.
- I can't understand why James always finds fault with his wife.
- James'in neden hep karısına kusur bulduğunu anlayamıyorum.
- His wife doesn't seem ugly to me.
- Karısı bana çirkin görünmüyor.
- He became bad-tempered, continually criticized his wife's cooking and complained of a pain in his stomach.
- Huysuzlaştı, karısının yemeklerini sürekli eleştirdi ve midesindeki ağrıdan şikayet etti.
- Tom loves his wife.
- Tom karısını sever.
- Don't ask Tom any questions about his wife.
- Tom'a karısı hakkında hiç soru sorma.
- What did his wife say?
- Karısı ne dedi?
- Tom and his wife adopted a girl whose parents had been killed in an automobile accident.
- Tom ve karısı, ailesi bir otomobil kazasında ölen bir kızı evlat edinmişler.
- I have no idea who Tom's wife is.
- Tom'un karısının kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yok.
- He wanted to know where his wife was.
- Karısının nerede olduğunu bilmek istiyordu.
- Does your wife have a passport?
- Karınızın pasaportu var mı?
- Tom lives with his wife in Australia.
- Tom karısıyla birlikte Avustralya'da yaşıyor.
- Sami sacrificed his loving wife on the altar of greed.
- Sami sevdiği karısını açgözlülük uğruna kurban etti.
- He's always bad-mouthing his wife.
- Her zaman karısını kötülüyor.
- Sami discovered that his wife was having an affair.
- Sami karısının bir ilişkisi olduğunu öğrendi.
- I've got a wife and child.
- Bir karım ve çocuğum var.
- What's your wife's job?
- Karının işi nedir?
- My brother Tom's wife Mary's father, John, is visiting from Boston.
- Erkek kardeşim Tom'un karısı Mary'nin babası, John, Boston'dan ziyarete geliyor.
- I think the reason why he killed his wife is still a mystery.
- Sanırım onun karısını öldürme nedeni hâlâ bir sır.
- He has no wife, no children and no friends.
- Karısı, çocukları ve arkadaşları yok.
- He objected to his wife working outside.
- Karısının dışarıda çalışmasına karşı çıktı.
- Tom and his wife live in Boston.
- Tom ve karısı Boston'da yaşıyor.
- Tom's wife left him.
- Tom'un karısı onu terk etti.
- You should buy your wife some flowers and take her out to dinner.
- Karınıza çiçek almalı ve onu akşam yemeğine çıkarmalısınız.
- His wife is French.
- Onun karısı Fransızdır.
- Tom lives with his wife in Australia.
- Tom, Avustralya'da karısıyla yaşıyor.
- His wife begged him not to run any risk.
- Karısı herhangi bir risk almaması için ona yalvardı.
- Don't forget to ask after Mr Long's wife when you see him.
- Bay Long'u gördüğünüzde karısını sormayı unutmayın.
- Mr Smith was bereaved of his wife.
- Bay Smith, karısını kaybetti.
- Tom swore that he ate at least twice as much as his wife.
- Tom karısından en az iki kat daha fazla yediğine yemin etti.
- Tom is loyal to his wife.
- Tom karısına sadıktır.
- That's the man whose wife died.
- Karısı ölen adam o.
- Have you stopped beating your wife?
- Karını dövmeyi bıraktın mı?
- Give my best to your wife, Tom.
- Karına selam söyle, Tom.
- He began to indulge in drinking after he lost his wife.
- O karısını kaybettikten sonra içki içmeye başladı.
- She's Alain's wife.
- O, Alain'in karısıdır.
- His wife is one of my friends.
- Karısı arkadaşlarımdan biridir.
- Tom and his wife seem to get along well.
- Tom ve karısı iyi geçiniyor gibi görünüyor.
- His wife was old but he loved her.
- Onun karısı yaşlıydı ama o onu seviyordu.
- He bent over backward to please his wife.
- Karısını memnun etmek için her türlü çabayı gösterdi.
- He bent over backward to please his wife.
- Karısını memnun etmek için elinden geleni yaptı.
- Tom's wife's a friend of mine.
- Tom'un karısı benim arkadaşım.
- Tom and his wife don't have any children.
- Tom ve karısının çocuğu yok.
- His wife gave birth to twins.
- Karısı ikiz doğurdu.
- Tom and his wife are from Boston.
- Tom ve karısı Bostonlu.
- His wife is our Italian teacher.
- Karısı bizim İtalyanca öğretmenimiz.
- Why don't you thank your wife a little?
- Neden karına biraz teşekkür etmiyorsun?
- In his will, he left a fortune to his wife.
- Vasiyetinde karısına bir servet bırakmış.
- His wife was mad.
- Karısı kızgındı.
- Tom might bring his wife and children with him.
- Tom karısını ve çocuklarını da yanında getirebilir.
- Tom would never had met his wife if he hadn't signed up for a painting class.
- Tom resim kursuna yazılmasaydı karısıyla asla tanışamayacaktı.
- Did Tom tell you who his wife is?
- Tom sana karısının kim olduğunu söyledi mi?
- Sami asked Majid to kill his wife.
- Sami, Mecid'e karısını öldürmesini söyledi.
- I don't know Tom well, but I know his wife.
- Tom'u iyi tanımıyorum ama karısını tanıyorum.
- Tom was planning on killing his unfaithful wife.
- Tom sadakatsiz karısını öldürmeyi planlıyordu.
- Mr Basri loves his wife.
- Bay Basri karısını sever.
- Tom complained that his wife was spending too much money.
- Tom karısının çok para harcadığından şikayet etti.
- Tom's wife left him three months ago.
- Tom'un karısı onu üç ay önce terk etti.
- Did he tell you about his wife and children in Egypt?
- O size Mısır'daki karısından ve çocuklarından bahsetti mi?
- His wife is one of my friends.
- Karısı benim arkadaşlarımdan biri.
- Tom's wife is Canadian.
- Tom'un karısı Kanadalıdır.
- He had no idea why his wife left him.
- Karısının onu neden terk ettiği hakkında hiçbir fikri yoktu.
- Is that the man whose wife was killed in the car accident?
- Karısı trafik kazasında ölen adam o mu?
- The woman sitting over there is his present wife.
- Orada oturan kadın onun şimdiki karısı.
- I don't have a wife.
- Benim bir karım yok.
- After his wife left him, Harold went nuts.
- Karısı onu terk ettikten sonra Harold delirdi.
- Tom and his wife both grew up in Boston.
- Tom ve karısı Boston'da büyümüşler.
- What time do you call your wife?
- Karını ne zaman arıyorsun?
- Tom eats anything his wife puts in front of him.
- Tom karısının önüne koyduğu her şeyi yiyor.
- The woman sitting across from us is his wife at present.
- Karşımızda oturan kadın şu anda onun karısı.
- He endeavored to make his wife happy, but in vain.
- Karısını mutlu etmeye çalıştı ama boşuna.
- His wife was old but he loved her.
- Karısı yaşlıydı ama onu seviyordu.
- A man was accused of killing his wife.
- Bir adam karısını öldürmekle suçlandı.
- What kinds of things do you and your wife fight about?
- Karınızla ne tür konularda kavga ediyorsunuz?
- Sami has got a wife.
- Sami'nin bir karısı var.
- They insulted him and his wife.
- Ona ve karısına hakaret ettiler.
- We miss our wives.
- Biz karılarımızı özleriz.
- Give my best to your wife, Tom.
- Karına en iyi dileklerimi ilet, Tom.
- Sami was careful not to wake his wife.
- Sami karısını uyandırmamaya dikkat ediyordu.
- Mister Petro and his wife love my children a lot; I love theirs a lot, too.
- Bay Petro ve karısı çocuklarımı çok seviyor; ben de onlarınkini çok seviyorum.
- He cooked meals for himself when his wife was sick.
- Karısı hasta olduğunda kendisi için yemek pişirdi.
- Tom rescued his wife.
- Tom karısını kurtardı.
- How many wives has Tom had?
- Tom'un kaç tane karısı vardı?
- His wife now had to take care of his grandfather, not to mention their two children.
- Karısı şimdi büyükbabasına bakmak zorundaydı, iki çocuğundan bahsetmiyorum bile.
- Do not come between a husband and his wife.
- Bir koca ile karısının arasına girme.
- Tom is depressed because his wife left him.
- Tom depresyonda çünkü karısı onu terk etti.
- That man is skinny, but his wife is fat.
- Şu adam sıska ama karısı şişman.
- Tom and his wife both grew up in Boston.
- Tom ve karısı her ikisi de Boston'da büyüdü.
- He knows how to make his wife happy.
- Karısını mutlu etmeyi bilir.
- How old is your wife?
- Karın kaç yaşında?
- I didn't borrow money only from Tom, but also from his wife.
- Sadece Tom'dan değil, karısından da borç para aldım.
- His wife comes from California.
- Karısı Kaliforniya'dan geliyor.
- He has his wife.
- Karısı var.
- He told his wife not to buy on impulse.
- Karısına düşünmeden alışveriş yapmamasını söyledi.
- Do you miss your wife?
- Karını özlüyor musun?
- He never quarrels with his wife in public.
- Toplum içinde karısıyla hiç tartışmaya girmez.
- Tell me about your wife.
- Bana karından bahset.
- He tried to make his wife happy, but in vain.
- Karısını mutlu etmeye çalıştı fakat boş yere.
- Queen Vashti was the first wife of King Ahasuerus.
- Kraliçe Vashti Kral Ahasuerus'un ilk karısıydı.
- Sami agreed to leave his wife and move with Layla to Cairo.
- Sami karısından ayrılmayı ve Layla ile Kahire'ye taşınmayı kabul etti.
- You miss your wife, don't you?
- Karını özlüyorsun, değil mi?
- Tom's wife is hard-working.
- Tom'un karısı çok çalışkan.
- Tom has a jealous wife.
- Tom'un kıskanç bir karısı var.
- I'm Tom's wife.
- Ben Tom'un karısıyım.
- Tom invited us to have dinner with him and his wife.
- Tom bizi kendisi ve karısıyla akşam yemeğe davet etti.
- I think the reason that he killed his wife is still a mystery.
- Sanırım onun karısını öldürme nedeni hâlâ bir sır.
- Tell your wife about me.
- Karına benden bahset.
- I've got a wife and child.
- Bir karım ve bir çocuğum var.
- Do you know Tom's wife's name?
- Tom'un karısının adını biliyor musun?
- The only time he feeds the dog is when his wife is away on a trip.
- Köpeği sadece karısı seyahate çıktığında beslermiş.
- Tom rarely gives his wife presents.
- Tom karısına nadiren hediye verir.
- Thiago lives in Madrid with his wife.
- Thiago, karısıyla birlikte Madrid'de yaşıyor.
- Fadil was notified at work about the murder of his wife, Dania.
- Fadıl iş yerinde karısı Dania'nın öldürüldüğünden haberdar edildi.
- He left his wife an enormous fortune.
- Karısına çok büyük bir servet bıraktı.
- I have a wife.
- Bir karım var.
- Tom went for three weeks without shaving before his wife complained.
- Tom, karısı şikayet etmeden önce üç hafta boyunca tıraş olmadı.
- Don't you love your wife?
- Karını sevmiyor musun?
- Tom's wife is still alive.
- Tom'un karısı hâlâ hayatta.
- He said his wife in unconscious.
- Karısının bilincinin yerinde olmadığını söyledi.
- Give my regards to your wife.
- Karına benden selam söyle.
- Fadil would never leave his wife.
- Fadıl asla karısını terketmez.
- Tom is at home with his wife and children.
- Tom karısı ve çocuklarıyla birlikte evde.
- Tom was fired from his job and his wife left him.
- Tom işinden kovuldu ve karısı onu terk etti.
- I'm your wife, aren't I?
- Ben senin karınım, değil mi?
- He owes much of his success to his wife.
- Başarısının çoğunu karısına borçlu.
- Tom hid his worries from his wife.
- Tom endişelerini karısından sakladı.
- He's financially dependent on his wife.
- O, maddi açıdan karısına bağımlıdır.
- I hope you and your wife can make it to our party.
- Umarım sen ve karın partimize gelebilirsiniz.
- The man decided to wait at the station until his wife came.
- Adam, karısı gelinceye kadar istasyonda beklemeye karar verdi.
- His death was great shock to his wife.
- Ölümü karısı için büyük şoktu.
- When was the last time you smiled at your wife?
- Karınıza en son ne zaman güldünüz?
- Tom was angry with his wife.
- Tom karısına kızgındı.
- Have each of your wives weave a rug by tomorrow.
- Yarına kadar karılarınızdan her birine bir kilim dokutun.
- What's your wife's name?
- Karınızın ismi nedir?
- Sami's wife was a stay-at-home mom.
- Sami'nin karısı ev hanımı bir anneydi.
- I'm your wife and I like to look nice to please you.
- Ben senin karınım ve seni memnun etmek için güzel görünmekten hoşlanıyorum.
- Sami had a lovely wife.
- Sami'nin güzel bir karısı vardı.
- Do you want your wife to speak Esperanto?
- Karınızın Esperanto konuşmasını istiyor musunuz?
- Tom's wife died in 2013.
- Tom'un karısı 2013 yılında öldü.
- His wife opened the door for him.
- Karısı onun için kapıyı açtı.
- Sami's wife was constantly taunting him.
- Sami'nin karısı sürekli onunla alay ediyordu.
- Tom left his wife for Mary.
- Tom Mary için karısını terk etti.
- Sami found his wife dead in the bathtub.
- Sami karısını küvette ölü buldu.
- Tom's wife left him in October.
- Tom'un karısı onu ekim ayında terk etti.
- I am not your wife.
- Karın değilim.
- He stopped smoking because his wife and children asked him to.
- Karısı ve çocukları istediği için sigarayı bıraktı.
- Sami used his bare hands to strangle his wife.
- Sami karısını boğmak için çıplak ellerini kullandı.
- Tom's wife is also a scientist.
- Tom'un karısı da bir bilim kadınıdır.
- He endeavored to make his wife happy, but in vain.
- Karısını mutlu etmek için çabaladı ama nafile.
- Is your wife a good cook?
- Karın iyi yemek yapar mı?
- Tom's wife Mary predeceased him.
- Tom'un karısı Mary ondan önce vefat etti.
- Sami took good care of his wife.
- Sami karısına çok iyi bakıyordu.
- His wife would probably leave him if she knew the truth.
- Karısı gerçeği bilseydi muhtemelen onu terk ederdi.
- It's me, Marika, your wife.
- Benim, Marika, karın.
- Upon arriving at the airport, he made a phonecall to his wife.
- O, havaalanına vardıktan sonra karısı ile bir telefon görüşmesi yaptı.
- Is Aun still in love with his wife?
- Aun hâlâ karısına aşık mı?
- And the Lord God made for Adam and his wife garments of skins, and clothed them.
- RAB Tanrı Adem'le karısı için deriden giysiler yaptı, onları giydirdi.
- Why don't you give your wife a little thanks?
- Neden karına biraz teşekkür etmiyorsun?
- He concealed the fact that he had divorced his wife.
- Karısından boşandığı gerçeğini gizledi.
- Tom has a wife.
- Tom'un bir karısı var.
- He was accompanied by his wife at the dinner party.
- Akşam yemeği partisinde ona karısı tarafından eşlik edildi.
- Tom met his wife while he was studying in Australia.
- Tom, Avustralya'da okurken karısıyla tanıştı.
- Tom lives with his wife in Boston.
- Tom karısıyla Boston'da yaşıyor.
- Tom's wife manages their finances.
- Tom'un karısı onların mali işleriyle ilgileniyor.
- Tom just told his wife that he was leaving her.
- Tom az önce karısına onu terk edeceğini söyledi.
- The wife of your son is your daughter-in-law.
- Oğlunun karısı senin gelinindir.
- Your wife may be more understanding than you think.
- Karınız düşündüğünüzden daha fazla anlayışlı olabilir.
- How about your wife?
- Karın nasıl?
- I want to know who Tom's wife is.
- Tom'un karısının kim olduğunu bilmek istiyorum.
- Tom admitted he had no idea where his wife was.
- Tom karısının nerede olduğu hakkında bir fikri olmadığını itiraf etti.
- Tom's wife was a cheerleader.
- Tom'un karısı bir amigo kızdı.
- Tom moved to Boston with his wife.
- Tom karısıyla birlikte Boston'a taşındı.
- What's Tom's wife like?
- Tom'un karısı nasıl biri?
- I don't think Tom would leave his wife.
- Tom'un karısını terk edeceğini sanmıyorum.
- He was jealous of his wife.
- Karısını kıskanıyordu.
- He never quarrels with his wife in public.
- İnsanların içinde karısıyla asla tartışmaz.
- Listen to your wife, Tom.
- Karını dinle, Tom.
- His wife leads him by the nose.
- Onun karısı onu parmağında oynatır.
- Sami and his wife have no children.
- Sami ve karısının çocukları yok.
- Your wife is very lucky.
- Karınız çok şanslı.
- His wife is in the hospital because she was injured in a car crash.
- Karısı bir araba kazasında yaralandığı için hastanede.
- Without hesitation, he told his wife the truth.
- Hiç tereddüt etmeden karısına gerçeği söyledi.
- Your wife is in your office.
- Karınız ofisinizde.
- His wife was killed in the accident.
- Karısı kazada hayatını kaybetti.
- Tom beats his wife.
- Tom karısını dövüyor.
- Tom's wife remarried after his death.
- Tom'un karısı onun ölümünden sonra yeniden evlendi.
- He broke his word, which made his wife angry.
- Sözünü tutmadı, bu da karısını kızdırdı.
- Tom and his wife adopted three children.
- Tom ve karısı üç çocuk evlat edindi.
- Tom's first wife was really strange.
- Tom'un ilk karısı çok garip biriydi.
- Sami made a trip to Cairo with his wife and baby.
- Sami karısı ve bebeğiyle Kahire'ye gezi yaptı.
- He didn't want to disappoint his wife by giving up his new position.
- O, yeni pozisyonundan vazgeçerek karısını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.
- A man who smacks his wife around is contemptible.
- Karısını tokatlayan bir adam aşağılıktır.
- Is your wife a housewife?
- Karın ev hanımı mı?
- The gun went off while he was cleaning it, and the bullet almost struck his wife.
- Silahı temizlerken ateş aldı ve kurşun neredeyse karısına isabet ediyordu.
- Sami knew that his wife was having an affair with a married man.
- Sami karısının evli bir adamla ilişkisi olduğunu biliyordu.
- The man got mad when his wife called him names.
- Karısı ona ağzına geleni söylediğinde, adam çıldırdı.
- Tom's wife Maria still believes in the Easter bunny.
- Tom'un karısı Maria hâlâ Paskalya tavşanına inanıyor.
- She's Alain's wife.
- O Alain'in karısı.
- I'm the one who introduced Tom to his wife.
- Tom'u karısıyla tanıştıran bendim.
- His wife left him and he was fired from his job.
- Karısı onu terk etti ve işinden kovuldu.
- Jack's problem is that his wife spends more than he earns.
- Jack'in sorunu, karısının, onun kazandığından daha fazlasını harcaması.
- Tom's wife picked him up at the station.
- Tom'un karısı onu istasyondan aldı.
- Where is Tom's wife?
- Tom'un karısı nerede?
- He was angry with his wife.
- O, karısına kızgındı.
- I've forgotten Tom's wife's name.
- Tom'un karısının adını unuttum.
- He wanted to know where his wife was.
- Karısının nerede olduğunu öğrenmek istedi.
- Have you ever made your wife and children happy?
- Hiç karınızı ve çocuklarınızı mutlu ettiniz mi?
- Fadil's wife, his brother and his father-in-law all died that year.
- Fadıl'ın karısı, erkek kardeşi ve kayınpederinin hepsi o yıl öldü.
- Dan killed his wife, Linda, to marry his mistress.
- Dan, metresiyle evlenmek için karısı Linda'yı öldürdü.
- His wife seems to be a foreigner.
- Karısı bir yabancı gibi görünüyor.
- Tom is at home with his wife.
- Tom karısı ile birlikte evde.
- I think his wife is going out of town.
- Sanırım karısı şehir dışına çıkıyor.
- Tom remarried his first wife.
- Tom ilk karısıyla yeniden evlendi.
- Tom didn't want to talk to his wife.
- Tom karısıyla konuşmak istemedi.
- I am not your wife.
- Ben senin karın değilim.
- Sami was so in love with his wife.
- Sami karısına çok aşıktı.
- This is a picture of my father and his first wife.
- Bu babamın ve ilk karısının resmi.
- Tom goes home and has lunch with his wife every day.
- Tom her gün eve gidiyor ve her karısıyla öğle yemeği yiyor.
- His wife's a friend of mine.
- Karısı benim arkadaşım.
- Tom is dependent on his wife.
- Tom karısına bağımlı.
- The man watched his wife watch her kids.
- Adam karısının çocuklarını izlemesini izledi.
- He wounded his wife with a knife.
- Karısını bıçakla yaraladı.
- Tom is older than his wife.
- Tom karısından daha yaşlı.
- His wife is a friend of mine.
- Karısı, benim bir arkadaşımdır.
- You're going to catch hell from your wife if she finds out.
- Eğer öğrenirse karınızdan azar işitirsiniz.
- Tom has a Canadian wife.
- Tom'un Kanadalı bir karısı var.
- His wife is a Japanese woman.
- Onun karısı bir Japon kadın.
- Let me introduce you to my beautiful wife.
- Seni güzel karımla tanıştırayım.
- Tom doesn't ever kiss his wife anymore.
- Tom artık karısını hiç öpmüyor.
- His wife goes with him wherever he goes.
- O nereye gitse karısı onunla birlikte gider.
- Tom showed me a picture of his wife.
- Tom bana karısının bir resmini gösterdi.
- Tom's first wife was from Boston.
- Tom'un ilk karısı Bostonlu.
- His wife is very pretty.
- Karısı çok güzeldir.
- Tom married his first wife when he was nineteen.
- Tom ilk karısıyla on dokuz yaşındayken evlendi.
- Hoping to cheer up his wife, Tom bought her a beautiful pearl necklace.
- Karısını neşelendirmeyi uman Tom, ona güzel bir inci kolye aldı.
- His work separates him from his wife.
- İşi onu karısından ayırır.
- He owes what he is today to his wife.
- Bugünkü durumunu karısına borçlu.
- Where were you when your wife disappeared, Tom?
- Karın kaybolduğunda neredeydin, Tom?
- His wife died in childbirth.
- Karısı doğum yaparken öldü.
- Our wives went shopping together.
- Karılarımız birlikte alışverişe çıktılar.
- Tom's wife died three years ago.
- Tom'un karısı üç yıl önce öldü.
- Tom's wife is also a scientist.
- Tom'un karısı da bir bilim insanı.
- There's your wife.
- İşte karın.
- The Duke rose and kissed his wife lovingly.
- Dük kalktı ve sevgiyle karısını öptü.
- I have no idea who Tom's wife is.
- Tom'un karısının kim olduğu hakkında hiç bir fikrim yok.
- When was the last time you told your wife she was beautiful?
- Karınıza en son ne zaman güzel olduğunu söylediniz?
- His wife is a member of the Castelli family.
- Karısı, Castelli ailesinin bir üyesi.
- She insulted him and his wife.
- Ona ve karısına hakaret etti.
- Sami's wife was left to raise her child alone.
- Sami'nin karısı çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kaldı.
- Long, long ago, there lived an old man and his wife.
- Uzun, uzun zaman önce yaşlı bir adam ve karısı yaşarmış.
- He was accompanied by his wife at the dinner party.
- Akşam yemeğinde karısı ona eşlik etti.
- Hoping to cheer up his wife, Tom bought her a beautiful pearl necklace.
- Karısını sevindirmek umuduyla, Tom ona güzel elmas bir gerdanlık aldı.
- Your wife is in your office.
- Karın ofisinde.
- Tom eats anything his wife puts in front of him.
- Tom karısının onun önüne koyduğu her şeyi yer.
- His wife is a friend of mine.
- Karısı arkadaşım.
- Your wife would never forgive me if anything happened to you.
- Sana bir şey olursa karın beni asla affetmez.
- Tom owes what he is today to his wife.
- Tom, bu günkü durumunu, karısına borçludur.
- After his wife died, he lived for quite a few more years.
- Karısı öldükten sonra birkaç yıl daha yaşadı.
- Sami even bragged about how he fooled his wife.
- Sami karısını nasıl kandırdığıyla bile övündü.
- He received an urgent message to call his wife.
- Karısını acilen araması için bir mesaj aldı.
- Tom has a wife and kids.
- Tom'un karısı ve çocukları var.
- He can cook as well as his wife.
- Karısı kadar iyi yemek yapabiliyor.
- His wife nags him constantly.
- Karısı ona sürekli dırdır ediyor.
- He has a beautiful young wife.
- Onun güzel genç bir karısı var.
- When did you meet your wife?
- Karınla ne zaman tanıştın?
- Don't ever laugh at your wife's choices, because after all you're one of them.
- Karının seçimlerine asla gülme, çünkü sonuçta sen de onlardan birisin.
- Tom met his wife in Boston.
- Tom karısıyla Boston'da tanıştı.
- His wife gave birth to twin boys.
- Karısı ikiz erkekler dünyaya getirdi.
- Go home to your wife.
- Evine, karının yanına git.
- His wife gave birth to a baby, who was born healthy.
- Karısı bir bebek doğurdu ve sağlıklı doğdu.
- Are you still in love with your wife?
- Karına hâlâ âşık mısın?
- He had his wife painted.
- Karısını boyattı.
- Tom started drinking after his wife left him.
- Tom karısı onu terk ettikten sonra içmeye başladı.
- He always values his wife's opinions.
- O, her zaman karısının görüşlerine değer verir.
- Tom's wife is just as crazy as he is.
- Tom'un karısı da en az onun kadar deli.
- When did you marry your wife?
- Karınla ne zaman evlendin?
- His wife locked him out the house.
- Karısı onu evden dışarı kilitledi.
- Sami's wife was a stay-at-home mom.
- Sami'nin karısı evde oturan bir anneydi.
- My mother's brother's wife is my aunt.
- Annemin erkek kardeşinin karısı benim teyzem.
- Sami and his wife have no children.
- Sami ve karısının hiç çocukları yok.
- He forgot his wife's birthday.
- Karısının doğum gününü unuttu.
- Tom's wife doesn't like it when he smokes in the living room.
- Tom'un karısı oturma odasında sigara içmesinden hoşlanmıyor.
- The only time he feeds the dog is when his wife is away on a trip.
- O, sadece karısı seyahate çıktığında köpeği besler.
- What's your wife's name?
- Karının adı ne?
- Will Tom come with his wife, or alone?
- Tom karısıyla mı gelecek, yoksa yalnız mı?
- The man took up with his wife.
- Adam, karısını sineye çekti.
- Tom would never leave his wife.
- Tom asla karısın terk etmezdi.
- Tom's wife filed for divorce.
- Tom'un karısı boşanma davası açtı.
- To make matters worse, his wife fell ill.
- Bu yetmezmiş gibi, karısı hasta oldu.
- Tom lost his wife seven years ago.
- Tom karısını yedi yıl önce kaybetti.
- I want to know who Tom's wife is.
- Tom'un karısı kim, bilmek istiyorum.
- Tom's wife is hard-working.
- Tom'un karısı çalışkandır.
- Dan was informed that his wife, Linda, was terminally ill.
- Dan karısı Linda'nın ölümcül derecede hasta olduğu konusunda bilgilendirildi.
- Dan wanted to avenge the death of his wife.
- Dan karısının ölümünün intikamını almak istedi.
- I'm your wife and I like to look nice to please you.
- Ben senin karınım ve seni memnun etmek için güzel görünmeyi seviyorum.
- Where's your wife?
- Karın nerede?
- His wife accompanied him on the piano.
- Karısı ona piyanoda eşlik etti.
- Is your wife a blonde or a brunette?
- Karın sarışın mı yoksa esmer mi?
- His wife would probably leave him if she knew the truth.
- Karısı gerçeği bilse muhtemelen onu terk ederdi.
- Tom blames you for the death of his wife.
- Tom karısının ölümü için seni suçluyor.
- Tom remarried shortly after his wife's death.
- Tom karısının ölümünden kısa bir süre sonra tekrar evlendi.
- A man who smacks his wife around is contemptible.
- Karısına tokat atan adam adidir.
- Tom goes home and has lunch with his wife every day.
- Tom her gün eve gidip karısıyla öğle yemeği yiyor.
- He received an urgent message to call his wife.
- Karısını araması için acil bir mesaj aldı.
- Tom has a wife and three kids.
- Tom'un bir karısı ve üç çocuğu var.
- The woman sitting across from us is his wife at present.
- Bizim karşımızda oturan kadın şu an onun karısı.
- He always quarrels with his wife.
- Karısıyla her zaman tartışır.
- That's the man whose wife died.
- Bu karısı ölen adam.
- Tom divorced his second wife last year.
- Tom ikinci karısından geçen yıl boşandı.
- Dan was wrongfully convicted of murdering his wife.
- Dan karısını öldürmekten haksız yere suçlu bulunmuştu.
- A man who smacks his wife around is contemptible.
- Karısını döven bir adam aşağılıktır.
- He wants to buy a pearl necklace for his wife.
- Karısı için inci bir kolye almak istiyor.
- Tom's new wife is younger than his daughter from his first marriage.
- Tom'un yeni karısı onun ilk evliliğindeki kızından daha genç.
- He wants to buy a pearl necklace for his wife.
- O, karısı için bir inci kolye satın almak istiyor.
- Tom is depressed because his wife has left him.
- Tom, karısı onu terk ettiği için depresyonda.
- Is Aun still in love with his wife?
- Aun hala karısına aşık mı?
- Everybody but Tom knows why his wife left him.
- Tom dışında herkes karısının onu neden terk ettiğini biliyor.
- Since his wife died, Tom has been mother and father in one to the children.
- Karısının ölümünden bu yana, Tom çocukların hem annesi hem babası oldu.
- Tom's wife left him in 2013.
- Tom'un karısı 2013'te onu terk etti.
- He always does what his wife wants.
- O her zaman karısının istediğini yapar.
- Are you still in love with your wife?
- Karınıza hâlâ aşık mısınız?
- Tom masterminded a diabolic plot to kill his wife.
- Tom karısını öldürmek için şeytani bir plan hazırladı.
- I know Tom, but I don't know his wife.
- Tom'u tanıyorum ama karısını tanımıyorum.
- A man who smacks his wife around is contemptible.
- Karısına tokat atan adam aşağılıktır.
- His wife being out, he cooked dinner for himself.
- Karısı dışarıda olduğu için, kendisine akşam yemeği pişirdi.
- His wife screened him from reporters.
- Karısı onu muhabirlerden sakladı.
- He relies on his wife financially.
- Mali bakımdan karısına güveniyor.
- Sami snapped at his wife.
- Sami karısını tersledi.
- The man decided to wait at the station until his wife came.
- Adam, karısı gelene kadar terminalde beklemeye karar verdi.
- Call your wife.
- Karını ara.
- Tom was at his ex-wife's house at the time his wife was murdered.
- Karısı öldürüldüğünde Tom eski karısının evindeydi.
- Tom stabbed his wife to death.
- Tom karısını bıçaklayarak öldürdü.
- Have you ever made your wife and children happy?
- Sen hiç karını ve çocuklarını mutlu ettin mi?
- How many wives does this Mormon have?
- Bu Mormon'un kaç karısı var?
- My uncle's wife is my aunt.
- Amcamın karısı benim halam.
- Tom often argues with his wife about money.
- Tom sık sık karısıyla para konusunda tartışır.
- I invited Tom and his wife to our party.
- Tom ve karısını partimize davet ettim.
- I'm Layla, Sami's wife.
- Ben Leyla, Sami'nin karısı.
- It is wrong for a man to conceal things from his wife.
- Bir erkeğin karısından bir şeyler gizlemesi yanlıştır.
- Tom divorced his wife last month.
- Tom geçen ay karısından boşandı.
- I don't know Tom well, but I know his wife.
- Tom'u iyi tanımıyorum fakat karısını tanıyorum.
- His wife is a friend of mine.
- Onun karısı benim bir arkadaşım.
- Tom and his wife have just had a baby.
- Tom ve karısının yeni bir bebekleri oldu.
- Tom is older than his wife's father.
- Tom karısının babasından daha yaşlı.
- Sami's wife was the prime suspect.
- Sami'nin karısı asıl şüpheliydi.
- Tom bought this camera for himself, not for his wife.
- Tom bu fotoğraf makinesini kendisi için aldı, karısı için değil.
- Tom's wife manages their finances.
- Tom'un karısı, mali işlerini yönetiyor.
- Sami put a sheet over his wife's body.
- Sami karısının cesedinin üzerine bir çarşaf örttü.
- His wife left him.
- Karısı onu terk etti.
- Introduce me to your future wife.
- Beni müstakbel karınla tanıştır.
- Tom's first wife died in 2013.
- Tom'un ilk karısı 2013 yılında öldü.
- Get a job so you can support your wife and kids.
- Karına ve çocuklarına bakmak için bir işe gir.
- Your wife would never forgive me if anything happened to you.
- Sana bir şey olsaydı karın beni asla affetmezdi.
- He wanted to know where his wife was.
- Karısının nerede olduğunu bilmek istedi.
- Tom's wife loves to exhibit her jewelry.
- Tom'un karısı, mücevherlerini sergilemekten hoşlanıyor.
- Tom invited us to have dinner with him and his wife.
- Tom kendisi ve karısıyla akşam yemeği yememiz için bizi davet etti.
- He wondered why his wife left him.
- Karısının onu neden terk ettiğini merak ediyordu.
- Tom abandoned his wife and children.
- Tom karısını ve çocuklarını terk etti.
- When was the last time you had dinner with your wife?
- Karınızla en son ne zaman yemek yediniz?
- When was the last time you smiled at your wife?
- Karınıza en son ne zaman gülümsediniz?
- What's your wife's name?
- Karınızın adı ne?
- The husband and his wife drink tea.
- Koca ve karısı çay içiyor.
- I think the reason why he killed his wife is still a mystery.
- Sanırım karısını neden öldürdüğü hâlâ bir sır.
- The husband is helping his wife in the kitchen.
- Koca, mutfakta karısına yardım ediyor.
- If your wife cheated on you, thank God she only cheated on you and did not betray the country.
- Karınız sizi aldattıysa, Tanrı'ya şükredin ki sadece size ihanet etti ve vatana ihanet etmedi.
- Sami's wife is Asian.
- Sami'nin karısı Asyalı.
- He tried to make his wife happy, but he couldn't.
- Karısını mutlu etmeye çalıştı fakat edemedi.
- Tom's wife told me he wasn't at home.
- Tom'un karısı bana evde olmadığını söyledi?
- He tried to cheer up his wife, but wasn't able to.
- Karısını neşelendirmeye çalıştı ama başaramadı.
- Sami's wife was ill with cancer.
- Sami'nin karısı kanser hastasıydı.
- Tom destroyed his marriage by lying to his wife.
- Tom karısına yalan söyleyerek evliliğini mahvetti.
- Tom is helping his wife.
- Tom karısına yardım ediyor.
- He always values his wife's opinions.
- Karısının fikirlerine daima değer verir.
- He cooked meals for himself when his wife was sick.
- O, karısı hastayken kendisi için yemekler pişirdi.
- Sami's wife was the nicest lady ever.
- Sami'nin karısı gelmiş geçmiş en iyi kadındı.
- He concealed the fact that he had divorced his wife.
- Karısını boşamış olduğu gerçeğini gizledi.
- Sami's wife was the prime suspect.
- Sami'nin karısı baş şüpheliydi.
- When was the last time you made your wife happy?
- En son ne zaman karınızı mutlu ettiniz?
- Sami's wife was sleeping with their baby.
- Sami'nin karısı bebekleriyle uyuyordu.
- Tom stabbed his wife.
- Tom karısını bıçakladı.
- None of them have wives.
- Hiçbirinin karısı yok.
- Does your wife work?
- Karınız çalışıyor mu?
- He's always saying bad things about his wife.
- O, karısı hakkında her zaman kötü şeyler söylüyor.
- The old man leaned forward and asked his wife with a soft voice.
- Yaşlı adam öne doğru eğildi ve yumuşak bir sesle karısına sordu.
- He has his wife.
- Kendi karısı var.
- His wife gave birth to twin boys.
- Karısı ikiz erkek çocuk doğurdu.
- How about your wife?
- Karınız nasıl?
- I'm secretly in love with someone else's wife.
- Gizliden gizliye başkasının karısına aşığım.
- You're going to the movies with your wife?
- Karınla sinemaya mı gidiyorsun?
- What did your wife say?
- Senin karın ne dedi?
- Tom was buried next to his wife.
- Tom karısının yanına gömüldü.
- I know Tom and his wife.
- Tom ve karısını tanıyorum.
- Tusnelda was the wife of Arminio.
- Tusnelda, Arminio'nun karısıydı.
- Tom's wife's a friend of mine.
- Tom'un karısı benim bir arkadaşım.
- Tom packed his wife off to the country.
- Tom karısını alıp taşraya gitti.
- Tom's wife is a teacher.
- Tom'un karısı bir öğretmendir.
- Fadil became so erratic that his wife decided to leave him.
- Fadıl o kadar dengesizleşti ki karısı onu bırakmaya karar verdi.
- John had a violent quarrel with his wife.
- John karısıyla şiddetli bir tartışma yaşadı.
- You never talk about your wife.
- Hiç karından söz etmiyorsun.
- Tom has never cheated on his wife.
- Tom karısını hiç aldatmadı.
- When was the last time you kissed your wife?
- Karını en son ne zaman öptün?
- There are rumors that Tom's wife didn't vote for him.
- Tom'un karısının ona oy vermediğine dair söylentiler var.
- Tom's wife divorced him.
- Tom'un karısı onu boşadı.
- I'm in love with Tom's wife.
- Tom'un karısına aşığım.
- His wife was mad.
- Karısı deliydi.
- Tom lost his wife to cancer.
- Tom karısını kanserden kaybetti.
- He tried to cheer up his wife, but wasn't able to.
- Karısını neşelendirmeye çalıştı, ancak yapamadı.
- Happy birthday to your wife!
- Karına mutlu yıllar!
- Tom seldom kisses his wife anymore.
- Tom artık nadiren karısını öpüyor.
- You hid your worries from your wife, didn't you?
- Endişelerini karından sakladın, değil mi?
- Sami's lover met his wife.
- Sami'nin sevgilisi karısıyla tanıştı.
- Tom doesn't have a wife.
- Tom'un karısı yok.
- Tom dedicated his first book to his wife.
- Tom ilk kitabını karısına adadı.
- Tom's wife met him at the door.
- Tom'un karısı onu kapıda karşıladı.
- He bought that house because his wife liked it.
- O evi aldı çünkü karısı beğendi.
- He made her his wife.
- Onu karısı yaptı.
- Tom left his wife for Mary.
- Tom, Mary için karısını terk etti.
- What's your wife's job?
- Karınızın mesleği nedir?
- Sami knew that his wife was having an affair with a married man.
- Sami, karısının evli bir erkekle ilişkisi olduğunu biliyordu.
- Tom is always complaining about his wife's cooking.
- Tom her zaman karısının yemeklerinden şikayet eder.
- Fadil would never leave his wife.
- Fadıl karısını asla bırakmazdı.
- He took to drinking after his wife left him.
- Karısı onu terk ettikten sonra içmeye başladı.
- Fred left his wife a large fortune.
- Fred karısına büyük bir servet bıraktı.
- Can your wife speak French?
- Karınız Fransızca konuşabiliyor mu?
- His wife is French.
- Karısı Fransız.
- Tom wanted to have another baby, but his wife didn't.
- Tom bir bebeğe daha sahip olmak istedi ama karısı istemedi.
- She looks like a farmer's wife.
- Bir çiftçi karısına benziyor.
- Sami dressed in his wife's clothes.
- Sami karısının kıyafetlerini giymişti.
- Sami killed both Farid and his wife.
- Sami hem Ferit'i hem de onun karısını öldürdü.
- Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
- Fred karısına başarmak istediği hedeflerinden bahsetti.
- Tom is at home with his wife.
- Tom evde karısıyla birlikte.
- Tom didn't know why his wife left him.
- Tom karısının onu neden terk ettiğini bilmiyordu.
- His wife liked inviting guests.
- Karısı misafir davet etmeyi severdi.
- And I will establish my covenant with thee, and thou shalt enter into the ark, thou and thy sons, and thy wife, and the wives of thy sons with thee.
- Seninle antlaşma yapacağım, sen, oğulların, karın ve oğullarının karıları gemiye gireceksiniz.
- She had a very beautiful wife.
- Onun çok güzel bir karısı vardı.
- His wife nags him constantly.
- Karısı sürekli başının etini yiyor.
- Tom's wife is also a scientist.
- Tom'un karısı da bir bilim insanıdır.
- Tom's wife has just thrown him out.
- Tom'un karısı onu kovdu.
- Tom doesn't ever kiss his wife in public.
- Tom karısını toplum içinde asla öpmez.
- He mentioned the incident to his wife.
- Olaydan karısına bahsetti.
- I'm sure you heard about Tom's new wife.
- Eminim Tom'un yeni karısını duymuşsundur.
- I want to sleep with your wife.
- Karınla uyumak istiyorum.
- Apparently, Tom has been cheating on his wife.
- Görünüşe göre, Tom karısını aldatıyor.
- Tom's wife called.
- Tom'un karısı aradı.
- A man who smacks his wife around is contemptible.
- Karısına tokat atan adam alçaktır.
- Your wife isn't unfaithful.
- Karın sadakatsiz değil.
- Tom has a beautiful wife.
- Tom'un güzel bir karısı var.
- Is your wife a housewife?
- Karınız ev hanımı mı?
- I think it a mystery why he killed his wife.
- Bence karısını neden öldürdüğü bir muamma.
- Tom's wife testified against him.
- Tom'un karısı ona karşı tanıklık etti.
- His wife is in the hospital because she was injured in a car crash.
- Karısı hastanede çünkü o bir araba kazasında yaralandı.
- Tom's wife is called Mary.
- Tom'un karısının adı Mary.
- Tell your wife every day that you love her.
- Karınıza her gün onu sevdiğinizi söyleyin.
- Tom told his wife he had to work late.
- Tom karısına geç saate kadar çalışması gerektiğini söyledi.
- Tom's wife just died.
- Tom'un karısı yeni öldü.
- His wife died leaving behind their two beloved children.
- Karısı arkasında çok sevdiği çocuğunu bırakarak öldü.
- He never quarrels with his wife in public.
- Karısıyla toplum içinde asla tartışmaz.
- In Massachusetts, a man is not allowed to marry his wife's grandmother.
- Massachusetts'te bir adamın, karısının büyükannesi ile evlenmesine izin verilmez.
- Tom met his third wife at a gym.
- Tom üçüncü karısıyla spor salonunda tanışmış.
- He got his wife to mend his shirt.
- O, karısına gömleğini tamir ettirdi.
- Tom lost his wife.
- Tom karısını kaybetti.
- I know Tom's wife.
- Tom'un karısını tanıyorum.
- Both his wife and he like it.
- Hem karısı hem de kendisi onu beğendi.
- I have a wife and three sons in Boston.
- Boston'da bir karım ve üç oğlum var.
- The man got mad when his wife called him names.
- Karısı ona küfürler edince adam çılgına döndü.
- Some people only get married to prevent their wives from marrying somebody else.
- Bazı insanlar karılarının başka biriyle evlenmesini önlemek için evlenirler.
- Do you argue with your wife?
- Karınızla tartışır mısınız?
- He wondered to himself why his wife had left him.
- Kendi kendine karısının onu neden terk ettiğini merak etti.
- Tom's wife Maria still believes in the Easter bunny.
- Tom'un karısı Maria hala Paskalya tavşanına inanıyor.
- If he is innocent, it follows that his wife is guilty.
- Eğer o masumsa, bu karısının suçlu olduğu anlamına gelir.
- Fadil stayed with his wife.
- Fadıl karısıyla kaldı.
- Give my best to your wife, Tom.
- Karına iyi dileklerimi ilet, Tom.
- Tom's wife died three hours after he did.
- Tom'un karısı ondan üç saat sonra öldü.
- Are you still in love with your wife?
- Karına hâlâ aşık mısın?
- Tom masterminded a diabolic plot to kill his wife.
- Tom karısını öldürmek için şeytani bir plan yaptı.
- Tom hides a lot of things from his wife.
- Tom karısından çok şey saklıyor.
- Someone told me Tom left his wife.
- Birisi Tom'un karısından ayrıldığını söyledi.
- Is your wife beautiful?
- Karın güzel mi?
- His wife is mad.
- Karısı çıldırmış.
- George Bush went on a vacation with his wife.
- George Bush karısıyla tatile çıktı.
- Tom has a pretty wife.
- Tom'un güzel bir karısı var.
- He destroyed his marriage by lying to his wife.
- Karısına yalan söyleyerek evliliğini yıktı.
- How did you meet your wife?
- Karınla nasıl tanıştın?
- Ted loves his wife Elizabeth.
- Ted, karısı Elizabeth'i sever.
- Tom killed his wife.
- Tom karısını öldürdü.
- John comes from Florida and his wife from California.
- John Floridalı, karısı ise Kaliforniyalı.
- His wife is a Japanese woman.
- Karısı Japon bir kadın.
- Get a job so you can support your wife and kids.
- Karına ve çocuklarına bakabilmek için bir iş bul.
- He met his wife online.
- Karısıyla internetten tanıştı.
- He began to indulge in drinking after he lost his wife.
- Karısını kaybettikten sonra içki içmeye başladı.
- The farmer's wife threw moldy bread out of kitchen window and the hungry farm cat ran out of the barn to eat it.
- Çiftçinin karısı, mutfak penceresinden küflü ekmek fırlattı ve aç çiftlik kedisi onu yemek için ahırdan dışarı koştu.
- He brutally murdered his wife.
- O, karısını vahşice öldürdü.
- He bought that house because his wife took a fancy to it.
- O, karısı hoşlandığı için o evi satın aldı.
- Tom's wife told me he wasn't at home.
- Tom'un karısı onun evde olmadığını söyledi.
- Sami's affair with Layla reached his wife's ears.
- Sami'nin Layla ile ilişkisi karısının kulağına gitti.
- Let me introduce you to my beautiful wife.
- Sizi güzel karımla tanıştırayım.
- Both he and his wife have cars.
- Hem onun hem de karısının arabası var.
- Tom got tired of his wife's nagging.
- Tom karısının dırdırından bıktı.
- He divorced his wife last month.
- Geçen ay karısından boşandı.
- I have a wife.
- Benim bir karım var.
- He is three inches taller than his wife is.
- Karısından beş santim daha uzun.
- His wife is pregnant with their second child.
- Karısı ikinci çocuklarına hamile.
- Your wife left.
- Karın gitti.
- Tom's wife is pregnant with their second child.
- Tom'un karısı ikinci çocuklarına hamile.
- Your wife says some strange things.
- Karınız garip şeyler söylüyor.
- Tom's parents and his wife don't get along.
- Tom'un anne babası ve karısı iyi anlaşmıyor.
- What's your wife's maiden name?
- Karınızın kızlık soyadı nedir?
- Your wife isn't crazy.
- Karın deli değil.
- After the work day was over, Tom went home to his wife.
- İş günü bittikten sonra, Tom eve karısına gitti.
- Out rushed the man and his wife.
- Adam ve karısı dışarı fırladı.
- Tom wanted to have another baby, but his wife didn't.
- Tom bir bebek daha istiyordu ama karısı istemedi.
- Sami had a lovely wife.
- Sami'nin sevimli bir karısı vardı.
- You're Tom's wife, aren't you?
- Siz Tom'un karısısınız, değil mi?
- His wife speaks Spanish as well as English.
- Karısı İngilizce'nin yanı sıra İspanyolca da konuşuyor.
- He is three inches taller than his wife is.
- Karısından üç inç daha uzun.
- Tom left his wife at home with the children.
- Tom karısını evde çocuklarla bıraktı.
- Where did you meet your wife?
- Karınla nerede tanıştın?
- Tom lost his wife three years ago.
- Tom karısını üç yıl önce kaybetti.
- He is serving a life sentence for the murder of his wife.
- Karısını öldürmekten ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştır.
- Is that your wife?
- O senin karın mı?
- He bought an expensive birthday present for his wife.
- Karısına pahalı bir doğum günü hediyesi aldı.
- Tom's third wife is from Boston.
- Tom'un üçüncü karısı Boston'dan.
- Forget about your wives!
- Karılarınızı unutun!
- Tom and his wife live separately.
- Tom ve karısı ayrı yaşıyorlar.
- If I were a sultan, I'd have three wives!
- Eğer bir sultan olsaydım, üç karım olurdu!
- Tom's wife has just thrown him out.
- Tom'un karısı onu dışarı attı.
- I think his wife is going out of town.
- Sanırım karısı kasabanın dışına gidiyor.
- Tom doesn't love his wife.
- Tom karısını sevmiyor.
- He tried to make his wife happy, but he couldn't.
- Karısını mutlu etmeye çalıştı ama başaramadı.
- We had sex once and his wife found out.
- Bir kere seks yapmıştık ve karısı öğrenmiş.
- Layla was Sami's wife number three.
- Leyla, Sami'nin üçüncü karısıydı.
- Tom lives with his wife in Boston.
- Tom karısıyla birlikte Boston'da yaşamaktadır.
- The man had not spoken to his wife in three days.
- Adam üç gündür karısıyla konuşmamıştı.
- Tom often argues with his wife about money.
- Tom sık sık para konusunda karısıyla tartışıyor.
- His wife seems to be a foreigner.
- Karısı yabancı gibi görünüyor.
- Tom's wife is unemployed.
- Tom'un karısı işsiz.
- Your wife may be more understanding than you think.
- Karınız sandığınızdan daha anlayışlı olabilir.
- Tom has been charged with his wife's murder.
- Tom karısını öldürmekle suçlanıyor.
- Tom wanted us to investigate the murder of his wife.
- Tom, karısının cinayetini soruşturmamızı istedi.
- He knows how to cheat on his wife.
- Karısını nasıl aldatacağını biliyor.
- He went for three weeks without shaving before his wife complained.
- Karısı şikayet edene dek üç hafta boyunca tıraş olmadı.
- Do you still trust your wife?
- Karına hâlâ güveniyor musun?
- He cheated on me with another man's wife.
- Beni başka bir adamın karısıyla aldattı.
- Tom and his wife tried to work out their problems.
- Tom ve karısı sorunlarını çözmeye çalıştılar.
- He had a very beautiful wife.
- Onun çok güzel bir karısı vardı.
- I have a young wife.
- Genç bir karım var.
- Tom's oldest daughter looks just like his wife.
- Tom'un en büyük kızı tıpkı karısına benziyor.
- I know you better than your wife does.
- Seni karından daha iyi tanıyorum.
- Tom's wife would probably leave him if she knew the truth.
- Tom'un karısı gerçeği bilseydi muhtemelen onu terk ederdi.
- His wife would probably leave him if she knew the truth.
- Karısı gerçeği bilse muhtemelen onu terk eder.
- Tom's first wife was really strange.
- Tom'un ilk karısı gerçekten tuhaftı.
- Sami returned home to his wife, Layla.
- Sami eve, karısı Leyla'nın yanına döndü.
- Tom and his wife adopted a girl.
- Tom ve karısı bir kız evlat edindiler.
- Why don't you thank your wife a little?
- Karına neden hiç teşekkür etmiyorsun?
- He wounded his wife with a knife.
- O bir bıçakla karısını yaraladı.
- Your wife teaches me Italian.
- Karın bana İtalyanca öğretiyor.
- Sami spent more and more time apart from his wife.
- Sami karısından giderek daha fazla ayrı kalıyordu.
- When was the last time you told your wife she was beautiful?
- Son kez ne zaman karına güzel olduğunu söyledin?
- He's financially dependent on his wife.
- Maddi olarak karısına bağımlı.
- Once upon a time an old man and his wife lived together in a little village.
- Bir zamanlar yaşlı bir adam ve karısı küçük bir köyde birlikte yaşarlarmış.
- What about your wife?
- Peki ya karın?
- Tom's wife remarried shortly after his death.
- Tom'un karısı ölümünden kısa bir süre sonra yeniden evlendi.
- The man buys beautiful roses for his wife.
- Adam karısına güzel güller alıyor.
- His wife has started to work out of necessity.
- Karısı mecburiyetten çalışmaya başladı.
- Tom has a wife and three children to support.
- Tom'un bakması gereken bir karısı ve üç çocuğu var.
- Does your wife know all this?
- Karınız bütün bunları biliyor mu?
- Fadil became so erratic that his wife decided to leave him.
- Fadıl o kadar dengesiz hale geldi ki karısı onu terk etmeye karar verdi.
- Don't forget to kiss your wife goodbye.
- Karına elveda öpücüğü vermeyi unutma.
- He often argues with his wife.
- Karısıyla sık sık tartışıyor.
- Apparently, Tom has been cheating on his wife.
- Görünüşe göre, Tom karısını aldatıyormuş.
- He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- Sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
- You're going to catch hell from your wife if she finds out.
- Karın öğrenirse ondan fırçayı yiyeceksin.
- John's wife is an English teacher.
- John'un karısı İngilizce öğretmeni.
- Please say hello to your wife for me.
- Lütfen karınıza benden selam söyleyin.
- The only time he feeds the dog is when his wife is away on a trip.
- Köpeği sadece karısı seyahate çıktığında besliyor.
- Sami fooled every person around him, including his wife.
- Sami, karısı da dahil olmak üzere etrafındaki herkesi kandırdı.
- He had a very beautiful wife.
- Çok güzel bir karısı vardı.
- He wants to separate from his wife.
- Karısından ayrılmak istiyor.
- His wife comes from California.
- Karısı Kaliforniyalıdır.
- Can your wife drive?
- Karınız araba kullanabiliyor mu?
- Tom abandoned his wife and joined the army.
- Tom karısını terk etti ve orduya katıldı.
- Have you ever talked to your wife in English?
- Sen hiç karınla İngilizce konuştun mu?
- Tom doesn't live with his wife anymore.
- Tom artık karısıyla yaşamıyor.
- Sami beat his wife with a baseball bat.
- Sami karısını bir beyzbol sopasıyla dövdü.
- Tom approved of his wife's extra-marital affair.
- Tom karısının evlilik dışı ilişkisini onaylıyordu.
- Sami's wife was the nicest lady ever.
- Sami'nin karısı gelmiş geçmiş en güzel kadındı.
- Thiago lives in Madrid with his wife.
- Thiago karısıyla Madrid'de yaşıyor.
- Tom needs to call his wife.
- Tom'un karısını araması gerek.
- He hasn't got over the death of his wife yet.
- Karısının ölümünü henüz atlatamadı.
- Sami doesn't even trust his wife, Layla.
- Sami karısı Layla'ya bile güvenmiyor.
- Tom never kisses his wife.
- Tom karısını hiç öpmez.
- And Noah went in and his sons, his wife and the wives of his sons with him into the ark, because of the waters of the flood.
- Nuh, oğulları, karısı ve oğullarının eşleriyle birlikte tufan suları yüzünden gemiye bindi.
- Sami didn't want to lose his wife.
- Sami karısını kaybetmek istemiyordu.
- Where is your wife?
- Karın nerede?
- Dan suffered a terrible loss with the death of his wife, Linda.
- Dan karısı Linda'nın ölümüyle korkunç bir kayıp yaşadı.
- Do you have pictures with your wife?
- Karınızla birlikte fotoğrafınız var mı?
- He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
- Hak etmediği mükemmel bir kadın olan karısından sıkılmıştı.
- You're going to the movies with your wife?
- Sinemaya karınla mı gideceksin?
- Tom is depressed because his wife left him.
- Tom karısı onu terk ettiği için bunalımlı.
- Tom dedicated his first book to his wife.
- Tom ilk kitabını karısına ithaf etti.
- He bought an expensive birthday present for his wife.
- Karısına pahalı bir doğum günü hediyesi almış.
- You left your wife, didn't you?
- Karınızı terk ettiniz, değil mi?
- Tom didn't want to lose his wife.
- Tom karısını kaybetmek istemedi.
- Tom and his wife both enjoy playing chess.
- Hem Tom hem de onun karısı satranç oynamaktan zevk alırlar.
- Bring your wife.
- Karını getir.
- Tom's wife divorced him.
- Tom'un karısı ondan boşandı.
- When was the last time you made your wife happy?
- Karınızı en son ne zaman mutlu ettiniz?
- How would you feel if your wife left you?
- Karın seni terk etseydi ne hissederdin?
- We were here for a business meeting with your wife.
- Biz senin karınla bir iş toplantısı için buradaydık.
- John comes from Florida and his wife from California.
- John Florida'dan, karısı ise Kaliforniya'dan geliyor.
- He often argues with his wife.
- O sık sık karısı ile tartışır.
- How tall is your wife?
- Karınızın boyu ne kadar?
- Tom was convicted in 2013 for his wife's murder.
- Tom 2013 yılında karısını öldürmekten hüküm giydi.
- Layla is the wife of Sami Bakir.
- Leyla, Sami Bakır'ın karısıdır.
- Dan suffered a terrible loss with the death of his wife, Linda.
- Dan, karısı Linda'nın ölümüyle korkunç bir kayıp yaşadı.
- Tom has a wife who's an alcoholic.
- Tom'un alkolik olan bir karısı var.
- You are a wife to your husband.
- Sen kocanın karısısın.
- Layla hoped Fadil would leave his wife some day.
- Leyla, Fadıl'ın bir gün karısını terk edeceğini umuyordu.
- Tom has lived alone ever since his wife died.
- Tom, karısı öldüğünden beri yalnız yaşıyor.
- This is a picture of Tom's wife.
- Bu Tom'un karısının resmi.
- Tom loves his wife and kids.
- Tom karısını ve çocuklarını seviyor.
- I met the person who killed your wife.
- Ben senin karını öldüren kişiyle buluştum.
- This is a picture of Tom and his wife.
- Bu, Tom'un ve karısının bir resmi.
- He hid his worries from his wife.
- O, endişelerini karısından sakladı.
- He didn't want to disappoint his wife by giving up his new position.
- Yeni pozisyonundan vazgeçerek karısını hayal kırıklığına uğratmak istemedi.
- Without hesitation, he told his wife the truth.
- Tereddüt etmeden karısına gerçeği söyledi.
- When his wife died, he received dozens of condolence cards.
- Karısı vefat edince kendisine düzinelerce taziye kartı geldi.
- That Minister of Parliament was accused of buying his wife's dresses with public funds.
- O Parlamento Bakanı kamu fonları ile karısının elbiselerini almakla suçlandı.
- When was the last time you kissed your wife?
- Karınızı en son ne zaman öptünüz?
- Sami left his wife and move in with Layla.
- Sami karısını terk etti ve Layla'nın yanına taşındı.
- He was in deep grief at the death of his wife.
- Karısının ölümünden dolayı derin bir keder içindeydi.
- He dedicated his book to his wife.
- Kitabını karısına ithaf etti.
- I've got a wife and kids.
- Karım ve çocuklarım var.
- Tell your wife every day that you love her.
- Karına her gün onu sevdiğini söyle.
- Kristy Anderson is the wife of Larry Ewing.
- Kristy Anderson, Larry Ewing'in karısı.
- The name of Tom's wife is Mary and his son's is Horace.
- Tom'un karısının adı Mary ve oğlunun adı Horace'tır.
- The old man leaned forward and asked his wife with a soft voice.
- Yaşlı adam öne doğru eğildi ve karısına yumuşak bir sesle sordu.
- Tom and his wife are from Boston.
- Tom ve karısı Boston'dan.
- It's an awful shame your wife couldn't come.
- Karınızın gelememesi çok yazık oldu.
- Since his wife died, Tom has been mother and father in one to the children.
- Karısı öldüğünden beri Tom çocuklara hem annelik hem babalık yapıyor.
- His wife died in childbirth.
- Karısı doğumda öldü.
- Are you having a candlelit dinner with your wife?
- Sen karınla mum ışığında akşam yemeği mi yiyorsun?
- Tom's wife is also a scientist.
- Tom'un karısı aynı zamanda bir bilim kadınıdır.
- Does your wife have a passport?
- Karınızın bir pasaportu var mı?
- The man and his wife helped each other.
- Adam ve karısı birbirlerine yardım etti.
- He wondered to himself why his wife had left him.
- O, karısının onu neden terk ettiğini kendi kendine merak etti.
- He cherished the memory of his dead wife.
- Ölen karısının anısını yaşattı.
- Layla has just murdered her wife.
- Layla az önce karısını öldürdü.
- The unexpected windfall has put my brother and his wife on easy street.
- Beklenmedik talih kuşu, kardeşimi ve karısını rahatlattı.
- Tom biked 30 km to the store to buy strawberries for his pregnant wife.
- Tom hamile karısına çilek almak için 30 km bisiklet sürerek markete gitti.
- There are rumors that Tom's wife didn't vote for him.
- Tom'un karısının ona oy vermediği şeklinde söylentiler var.
- Don't forget to ask after Mr Long's wife when you see him.
- Onu gördüğünde Bay Long'un karısının hatırını sormayı unutma.
- He seldom gives his wife presents.
- Karısına nadiren hediye veriyor.
- I've got a wife at home.
- Evde bir karım var.
- I don't think Tom would ever leave his wife.
- Tom'un karısını terk edeceğini sanmıyorum.
- Have you ever talked to your wife in English?
- Karınızla hiç İngilizce konuştunuz mu?
- What color are your wife's eyes?
- Karının gözleri ne renk?
- Dan killed his wife and made it appear as the work of an unknown assailant.
- Dan karısını öldürdü ve bunu bilinmeyen bir saldırganın işi olarak gösterdi.
- Give my regards to your wife.
- Karınıza selamlarımı iletin.
- Sami's wife was murdered.
- Sami'nin karısı öldürüldü.
- His wife kicked him out of the house.
- Karısı onu evden kovdu.
- He doesn't have any wife or kids.
- Karısı ya da çocuğu yok.
- My father's brother's wife is my aunt.
- Babamın erkek kardeşinin karısı benim teyzem.
- Tom did what his wife asked.
- Tom karısının istediğini yaptı.
- When did you meet your wife?
- Karınızla ne zaman tanıştınız?
- He was bored with his wife, an excellent woman he didn't deserve.
- Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.
- Tom's wife is pregnant with twins.
- Tom'un karısı ikizlere hamile.
- His first wife died.
- İlk karısı öldü.
- He destroyed his marriage by lying to his wife.
- Karısına yalan söyleyerek evliliğini mahvetti.
- His wife never found out.
- Karısı asla öğrenmedi.
- Tom is devoted to his wife.
- Tom kendini karısına adamış.
- Sami has just lost his house and wife.
- Sami evini ve karısını yeni kaybetti.
- How would you feel if your wife left you?
- Karın seni terk etse ne hissederdin?
- Tom's wife always stays home with the kids.
- Tom'un karısı her zaman çocuklarla evde kalır.
- Dan went on trial for the murder of his wife, Linda.
- Dan karısı Linda'nın cinayeti için mahkemeye gitti.
- He has a wife and three children.
- Onun bir karısı ve üç çocuğu var.
- He moved to Istanbul with his wife.
- O, karısıyla İstanbul'a taşındı.
- Both he and his wife have cars.
- Onun da karısının da arabaları var.
- I have a young wife.
- Benim genç bir karım var.
- If you see Tom, ask him how his wife is doing.
- Tom'u görürseniz, karısının nasıl olduğunu sorun.
- That Minister of Parliament was accused of buying his wife's dresses with public funds.
- O Parlamento Bakanı, karısının elbiselerini kamu fonlarıyla satın almakla suçlandı.
- Tom told me he'd left his wife.
- Tom bana karısını terk ettiğini söyledi.
- Your wife is very lucky.
- Karın çok şanslı.
- The neighbors say that Tom beats his wife.
- Komşular, Tom'un karısını dövdüğünü söylüyor.
- Sami dressed in his wife's clothes.
- Sami karısının kıyafetlerini giydi.
- Fadil did everything he could to support his wife.
- Fadıl karısına destek olmak için elinden gelen her şeyi yaptı.
- Sami threatened his wife with a gun.
- Sami karısını silahla tehdit etti.
- He is always giving presents to his wife.
- Karısına sürekli hediyeler veriyor.
- Tom hardly ever kisses his wife anymore.
- Tom artık neredeyse karısını hiç öpmüyor.
- He said he'd never leave his wife.
- Karısını asla terk etmeyeceğini söyledi.
- Tom protected his wife.
- Tom karısını korudu.
- He was afraid of his wife.
- Karısından korkuyordu.
- His wife knows how to manage him when he gets angry.
- Karısı, sinirlendiğinde onu nasıl idare edeceğini biliyor.
- Tom has a wife and kids.
- Tom'un bir karısı ve çocukları var.
- Tom ate breakfast while his wife read the newspaper.
- Karısı gazete okurken Tom kahvaltı yaptı.
- Tom is deeply in love with his wife.
- Tom karısına derinden aşık.
- His death was great shock to his wife.
- Ölümü karısı için büyük bir şok oldu.
- Sami is tired of his nagging wife.
- Sami dırdırcı karısından bıktı.
- Tom's wife is a teacher.
- Tom'un karısı bir öğretmen.
- He claims his wife doesn't understand him.
- Karısının onu anlamadığını iddia ediyor.
- Tom forgot his wife's birthday.
- Tom karısının doğum gününü unuttu.
- Tom might bring his wife and children with him.
- Tom yanında karısını ve çocuklarını getirebilir.
- I have a friend whose wife is a pianist.
- Karısı piyanist olan bir arkadaşım var.
- He felt great sorrow when his wife died.
- Karısı öldüğünde büyük üzüntü duydu.
- He cheated on me with another man's wife.
- O beni başka bir adamın karısıyla aldattı.
- Sami's wife went missing.
- Sami'nin karısı kayboldu.
- He plays too much pachinko, so his wife is mad at him.
- Çok fazla pachinko oynuyor, bu yüzden karısı ona kızıyor.
- Tom hardly ever kisses his wife anymore.
- Tom artık karısını neredeyse hiç öpmüyor.
- Everybody but Tom knows why his wife left him.
- Tom hariç herkes onun karısının onu neden terk ettiğini biliyor.
- Sami threatened his wife with a gun.
- Sami karısını bir silahla tehdit etti.
- Tom lives on a farm with his wife, Mary, not too far from Boston.
- Tom, karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzak olmayan bir çiftlikte yaşıyor.
- His wife liked inviting guests.
- Onun karısı misafir davet etmeyi severdi.
- Sami beat his wife with a baseball bat.
- Sami karısını beyzbol sopasıyla dövdü.
- After the work day was over, Tom went home to his wife.
- İş günü bittikten sonra Tom eve, karısının yanına gitti.
- Tom's first wife was Canadian.
- Tom'un ilk karısı Kanadaydı.
- Fadil figured out that his wife was cheating on him.
- Fadıl karısının kendisine ihanet ettiğini anladı.
- Give my best to your wife, Tom.
- Karına benden selam söyle.
- Tom put his house in his wife's name.
- Tom evini karısının üzerine yaptı.
- Tom is financially dependent on his wife.
- Tom mali olarak karısına bağlıdır.
- That woman is his wife, I think.
- Sanırım o kadın onun karısı.
- Tom has outlived three wives.
- Tom üç karısından daha uzun yaşadı.
- Tom never discusses his work with his wife.
- Tom yaptığı işi karısıyla hiç tartışmaz.
- He became quite vindictive after his wife left him.
- Karısı onu terk ettikten sonra oldukça kinci oldu.
- He had his wife painted.
- Karısına makyaj yaptırdı.
- The wife of your son is your daughter-in-law.
- Oğlunuzun karısı sizin gelininiz.
- How many wives have you had?
- Kaç tane karın vardı?
- Do you want your wife to speak Esperanto?
- Karınızın Esperanto konuşmasını ister misiniz?
- Tom ate breakfast while his wife read the newspaper.
- Karısı gazete okurken, Tom kahvaltı yaptı.
- Ted loves his wife Elizabeth.
- Ted, karısı Elizabeth'i seviyor.
- He snored all night and his wife couldn't sleep.
- Bütün gece horladı ve karısı uyuyamadı.
- What time do you call your wife?
- Karını saat kaçta arıyorsun?
- Would you like to see your wife lose a little weight?
- Karınızın biraz kilo verdiğini görmek ister misiniz?
- Isn't that Tom's wife?
- Bu Tom'un karısı değil mi?
- His wife was nowhere to be seen.
- Karısı hiçbir yerde görülmedi.
- He was always faithful to his wife.
- Karısına her zaman sadıktı.
- Layla wanted to obliterate the memory of Fadil's first wife.
- Leyla, Fadıl'ın ilk karısının anısını silmek istedi.
- Did he tell you about his wife and children in Egypt?
- Sana Mısır'daki karısı ve çocuklarından bahsetti mi?
- Layla was Sami's wife number three.
- Leyla, Sami'nin üç numaralı karısıydı.
- Tom met his wife when he was studying in France.
- Tom karısıyla Fransa'da okurken tanıştı.
- Tom's wife will provide an alibi for him.
- Tom'un karısı onun için bir mazeret sağlayacaktır.
- I heard that Tom has left his wife.
- Tom'un karısını terk ettiğini duydum.
- When his wife died, he received dozens of condolence cards.
- Karısı öldüğünde, düzinelerce taziye kartı aldı.
- None of us want to go, but either you or your wife has to go.
- Hiçbirimiz gitmek istemiyoruz ama ya sen ya da karın gitmek zorundasınız.
- And the Lord God made for Adam and his wife garments of skins, and clothed them.
- Rab Tanrı Adem'le karısı için deriden giysiler yaptı ve onları giydirdi.
- Is this Tom's wife?
- Bu Tom'un karısı mı?
- Tom's wife's pregnant.
- Tom'un karısı hamile.
- The president of Tanzania was on a state visit to Finland in 1998 together with his wife.
- Tanzanya Cumhurbaşkanı, karısıyla birlikte 1998 yılında Finlandiya'ya resmi bir ziyaretteydi.
- His wife is Japanese.
- Karısı Japon.
- I've got a wife and three children.
- Bir karım ve üç çocuğum var.
- Tom is three inches taller than his wife is.
- Tom karısından yedi buçuk santim daha uzun.
- In Massachusetts, a man is not allowed to marry his wife's grandmother.
- Massachusetts'te bir erkeğin karısının büyükannesiyle evlenmesine izin verilmez.
- Tom's wife left him three months ago.
- Tom'u karısı üç ay önce onu terk etti.
- He bent over backward to please his wife.
- Karısını memnun etmek için her şeyi yaptı.
- You don't have a wife, do you?
- Bir karın yok, değil mi?
- Do you have a wife?
- Karın var mı?
- Go home to your wife, Tom.
- Eve karına git, Tom.
- Tom called his wife to say he'd be late.
- Tom geç kalacağını söylemek için karısını aradı.
- Keep hold of him while your wife calls the police.
- Karın polisi ararken onu sıkıca tut.
- He loves his daughter, but his wife doesn't.
- Kızını o seviyor ama karısı sevmiyor.
- His new wife is about my age.
- Yeni karısı benim yaşlarımda.
- The husband and his wife drink tea.
- Koca ve karısı çay içer.
- George Bush went on a vacation with his wife.
- George Bush, karısıyla birlikte tatile çıktı.
- Fadil did everything he could to support his wife.
- Fadıl karısını destekleyebilmek için elinden gelen her şeyi yaptı.
- His wife screened him from reporters.
- Karısı onu gazetecilerden korudu.
- When did you marry your wife?
- Karınızla ne zaman evlendiniz?
- Tom left his wife.
- Tom karısını terk etti.
- The farmer's wife threw moldy bread out of kitchen window and the hungry farm cat ran out of the barn to eat it.
- Çiftçinin karısı küflenmiş ekmeği mutfak penceresinden dışarı attı ve aç çiftlik kedisi onu yemek için ahırdan dışarı koştu.
- I have a Canadian wife.
- Kanadalı bir karım var.
- I have a wife and family.
- Bir karım ve ailem var.
- Tom's first wife fleeced him, and he was broke when he met Mary.
- Tom'un ilk karısı onu soymuş ve Mary ile tanıştığında beş parasızmış.
- How would you feel if your wife left you?
- Karınız sizi terketseydi, kendinizi nasıl hissederdiniz ?
- If I were a sultan, I'd have three wives!
- Ben bir sultan olsaydım, üç karım olurdu!
- Tom and his wife wanted to have a child before they were too old.
- Tom ve karısı, çok yaşlanmadan önce bir çocuk sahibi olmak istedi.
- He is three inches taller than his wife is.
- Karısından sekiz santim daha uzun.
- Tom's wife must miss him.
- Tom'un karısı onu özlüyor olmalı.
- He persuaded his wife not to divorce him.
- Kendisini boşamaması için karısını ikna etti.
- Tom was cheating on his wife.
- Tom karısını aldatıyordu.
- His wife doesn't even know why he died.
- Karısı neden öldüğünü bile bilmiyor.
- He was caught off guard when his wife announced they were going to have a baby.
- Karısı bebek sahibi olacaklarını açıkladığında hazırlıksız yakalandı.
- I have a wife and kids.
- Bir karım ve çocuklarım var.
- You love your wife, right?
- Karını seviyorsun, değil mi?
- The Duke rose and kissed his wife lovingly.
- Dük ayağa kalktı ve karısını sevgiyle öptü.
- Layla was Sami's wife number three.
- Layla, Sami'nin üç numaralı karısıydı.
- In 1953, both Chandra and his wife Lalitha became American citizens.
- 1953'te hem Chandra hem de karısı Lalitha Amerikan vatandaşları oldular.
- Thiago lives in Madrid with his wife.
- Thiago, karısıyla beraber Madrid'de yaşıyor.
- How does your wife feel about it?
- Karın o konuda nasıl hissediyor?
- Sami had a beautiful wife.
- Sami'nin güzel bir karısı vardı.
- When was the last time you offered flowers to your wife?
- Karınıza en son ne zaman çiçek verdiniz?
- Tom's wife keeps him on such a short rope.
- Tom'un karısı onun özgürlüğünü kısıtlıyor.
- I saw Tom kissing John's wife.
- Tom'u John'un karısını öperken gördüm.
- Tom threw his wife's clothes in the fire.
- Tom karısının giysilerini ateşe attı.
- If he is innocent, it follows that his wife is guilty.
- Eğer o masumsa bundan şu sonuç çıkar ki onun karısı suçlu.
- Tom's wife died in 2013.
- Tom'un karısı 2013'te öldü.
- I kept him company while his wife was in surgery.
- Karısı ameliyattayken ona eşlik ettim.
- Tom and his wife wanted to have a child before they were too old.
- Tom ve karısı çok yaşlanmadan bir çocuk sahibi olmak istiyorlardı.
- Dan discovered that his wife had been unfaithful.
- Dan karısının sadakatsiz olduğunu öğrendi.
- Tom remarried shortly after his wife's death.
- Tom karısının ölümünden hemen sonra yeniden evlendi.
- He swore that he ate at least twice as much as his wife.
- Karısından en az iki kat daha fazla yediğine yemin eder.
- Tom and his wife both enjoy playing chess.
- Tom ve karısı satranç oynamaktan hoşlanıyorlar.
- Your wife is a very lucky woman.
- Karın çok şanslı bir kadın.
- If you see Tom, ask him how his wife is doing.
- Eğer Tom'u görürsen, ona karısının nasıl olduğunu sor.
- Do you have pictures with your wife?
- Karınla birlikte fotoğrafların var mı?
- It is surprising that your wife should object.
- Karının itiraz etmesi şaşırtıcı.
- Your wife's on the phone.
- Karınız telefonda.
- Listen to your wife, Tom.
- Karını dinle Tom.
- Tom has a wife and two children.
- Tom'un bir karısı ve iki çocuğu var.
- Is your wife a good cook?
- Karın, iyi bir aşçı mı?
- Tom left his wife and children behind.
- Tom, karısını ve çocuklarını geride bıraktı.
- Dan was wrongfully convicted of murdering his wife.
- Dan karısını öldürmekten haksız yere hüküm giymişti.
- The name of Tom's wife is Mary and his son's is Horace.
- Tom'un karısının adı Mary ve oğlunun adı Horace.
- He snored all night and his wife couldn't sleep.
- O bütün gece horladı ve onun karısı uyuyamadı.
- A man whose wife is dead is called a widower.
- Karısı ölmüş bir adama dul denir.
- Fadil shot Rami in front of his wife.
- Fadıl karısının önünde Rami'yi vurdu.
- Tom owes what he is today to his wife.
- Tom bugün olduğu şeyi, karısına borçlu.
- He knows how to make his wife happy.
- Karısını nasıl mutlu edeceğini biliyor.
- Tom's wife always stays home with the kids.
- Tom'un karısı çocuklarla hep evde kalır.
- Sami put Layla as his Facebook wife.
- Sami, Leyla'yı kendi Facebook'una karısı olarak koydu.
- Tom's wife is much younger than he is.
- Tom'un karısı ondan çok daha genç.
- Do you still trust your wife?
- Hala karına güveniyor musun?
- He left all his property to his wife in his will.
- O vasiyetinde tüm servetini karısına bıraktı.
- Is your wife at home?
- Karın evde mi?
- His wife is worn out after looking after the children.
- Karısı çocuklara bakmaktan yorgun düşmüş.
- Sami's wife, Layla, was charged with murder.
- Sami'nin karısı Layla cinayetle suçlandı.
- Your wife ought to tell you all about it.
- Karınız size her şeyi anlatmalı.
- Tom is at home with his wife and children.
- Tom evde karısı ve çocuklarıyla birlikte.
- Tom met his third wife at a gym.
- Tom bir spor salonunda üçüncü karısıyla tanıştı.
- Does your wife like cats?
- Karın kedileri sever mi?
- This is a picture of Tom and his wife.
- Bu Tom ve karısının bir fotoğrafı.
- His wife liked inviting guests.
- Karısı misafir çağırmayı seviyordu.
- Tom frequently abused his wife and children.
- Tom karısını ve çocuklarını sık sık istismar etmiştir.
- Sami's wife left him because he drinks a lot.
- Sami'nin karısı çok içtiği için onu terk etmiş.
- Dan claimed he stole the diamond from a rich businessman's wife.
- Dan elması zengin bir işadamının karısından çaldığını iddia etti.
- Tom's oldest daughter looks just like his wife.
- Tom'un büyük kızı tıpkı karısına benziyor.
- Tom is deeply in love with his wife.
- Tom karısına çok aşık.
- Tom received an urgent message to call his wife.
- Tom karısını araması için acil bir mesaj aldı.
- Many wives complain about high prices.
- Birçoğumuzun karısı yüksek fiyatlardan şikayetçi.
- I think that why he killed his wife is a mystery.
- Bence karısını neden öldürdüğü bir muamma.
- Tom is kissing his wife.
- Tom karısını öpüyor.
- Tom told me that he was planning on leaving his wife.
- Tom bana karısını terk etmeyi planladığını söyledi.
- Tom remarried after his wife's death.
- Tom karısının ölümünden sonra yeniden evlendi.
- Fadil shot Rami in front of his wife.
- Fadıl, Rami'yi karısının önünde vurdu.
- Though he was guilty of the murder of his wife, he got off easy.
- Karısını öldürmekten suçlu olmasına rağmen, kolayca paçayı kurtardı.
- Tom seldom kisses his wife anymore.
- Tom artık karısını nadiren öpüyor.
- His wife is Swedish.
- Karısı İsveçli.
- Please say hello to your wife.
- Lütfen karına selam söyle.
- Sami's affair with Layla reached his wife's ears.
- Sami'nin Leyla'yla olan ilişkisi karısının kulaklarına ulaştı.
- I don't know who Tom's wife is.
- Tom'un karısının kim olduğunu bilmiyorum.
- Tom said he wanted to go home and eat dinner with his wife.
- Tom eve gitmek ve karısıyla yemek yemek istediğini söyledi.
- Tom's wife left him in October.
- Tom'un karısı Ekim ayında onu terk etti.
- You miss your wife, don't you?
- Karınızı özlüyorsunuz, değil mi?
- He was accompanied by his wife.
- Karısı ona eşlik ediyordu.
- His wife's second cousin was a member of the Jewish ruling council.
- Karısının ikinci kuzeni, Yahudi yönetim konseyinin bir üyesiydi.
- Tom had his wife Mary followed by a private detective.
- Tom, karısı Mary'yi özel bir dedektife takip ettirdi.
- Sami never told his wife about this.
- Sami bundan karısına asla söz etmedi.
- I met the person who killed your wife.
- Karınızı öldüren kişiyle tanıştım.
- Tom is financially dependent on his wife.
- Tom maddi açıdan karısına bağımlı.
- His wife teaches me Italian.
- Karısı bana İtalyanca öğretiyor.
- When his wife heard of his violent death, she was beside herself with grief.
- Karısı onun vahşi ölümünü duyduğunda, kederden kendini kaybetmişti.
- Does your wife know German?
- Karın Almanca biliyor mu?
- When his wife heard of his violent death, she was beside herself with grief.
- Onun karısı onun saldırı sonucu ölümünden sonra, üzüntüden dolayı kendini kaybetti.
- Sami asked Majid to kill his wife.
- Sami, Macit'ten karısını öldürmesini istedi.
- He never sees me without complaining about his wife.
- Karısından şikayet etmeden benimle hiç görüşemiyor.
- We are sorry for his wife!
- Karısı için üzgünüz!
- The man and his wife helped each other.
- Adam ve karısı birbirlerine yardım ettiler.
- Tom would never leave his wife.
- Tom karısını asla terk etmez.
- He hid his worries from his wife.
- Endişelerini karısından sakladı.
- That woman is his wife, I think.
- Sanırım, o kadın onun karısıdır.
- He claims his wife doesn't understand him.
- O, karısının kendini anlamadığını iddia ediyor.
- She is Alan's wife.
- O Alan'ın karısı.
- He was jealous of his wife.
- O, karısını kıskanıyordu.
- You just have to have mercy on my poor wife.
- Zavallı karıma merhamet etmelisin.
- Is your wife tall?
- Karınız uzun boylu mu?
- Tom was on vacation with his son when his wife died.
- Karısı öldüğünde Tom oğluyla tatildeydi.
- When was the last time you helped your wife?
- En son ne zaman karınıza yardım ettiniz?
- Bob got impatient at his wife's delay.
- Bob karısının gecikmesi karşısında sabırsızlandı.
- Tom cooks better than his wife Mary.
- Tom, karısı Mary'den daha iyi yemek yapıyor.
- Tom's wife died a few years ago.
- Tom'un karısı birkaç yıl önce öldü.
- Dan went on trial for the murder of his wife, Linda.
- Dan, karısı Linda'yı öldürmek suçundan yargılanıyordu.
- How did you and your wife meet?
- Sen ve karın nasıl tanıştınız?
- He is no match for his wife.
- O, karısının dengi değil.
- Tom forced me to send your wife that letter.
- Tom karına o mektubu göndermem için beni zorladı.
- Dan discovered that his wife had been unfaithful.
- Dan karısının onu aldattığını öğrendi.
- Tom loves his wife.
- Tom karısını seviyor.
- Tom's wife is a lot younger than he is.
- Tom'un karısı ondan çok daha genç.
- Tom was searching for his wife Mary.
- Tom karısı Mary'yi arıyordu.
- He left his wife and his three children to live with another woman.
- Başka bir kadınla yaşamak için karısını ve üç çocuğunu terk etti.
- Someone told me Tom left his wife.
- Birisi bana Tom'un karısını terk ettiğini söyledi.
- Tom has lived alone since his wife died.
- Tom karısı öldüğünden beri yalnız yaşıyor.
- None of them have wives.
- Onların hiçbirinin karısı yok.
- His wife is very pretty.
- Onun karısı çok tatlı.
- Long, long ago, there lived an old man and his wife.
- Uzun, çok uzun zaman önce, yaşlı bir adam ve karısı yaşarmış.
- Tom lied to his wife.
- Tom karısına yalan söyledi.
- Tom didn't kill his wife.
- Tom karısını öldürmedi.
- Tom has a wife and three children.
- Tom'un bir karısı ve üç çocuğu var.
- Tom denied having beaten his wife.
- Tom karısını dövdüğünü inkar etti.
- John's wife is an English teacher.
- John'un karısı bir İngilizce öğretmenidir.
- I've got a wife and children.
- Benim bir karım ve çocuklarım var.
- He hasn't got over the death of his wife yet.
- O, karısının ölümünü henüz unutmadı.
- He wanted to be woken up early by his wife.
- Karısının onu erken uyandırmasını istiyordu.
- He plays too much pachinko, so his wife is mad at him.
- O çok fazla pachinko oynar, bu nedenle karısı ona kızgındır.
- I have an understanding wife.
- Anlayışlı bir karım var.
- Tom's new wife is younger than his daughter from his first marriage.
- Tom'un yeni karısı, ilk evliliğinden olan kızından daha genç.
- Tom says he misses his wife and children.
- Tom karısını ve çocuklarını özlediğini söylüyor.
- Tom misses his wife.
- Tom karısını özlüyor.
- Sami didn't show this to his wife.
- Sami bunu karısına göstermedi.
- Tom's wife died last week.
- Tom'un karısı geçen hafta öldü.
- Tom's wife must be missing him.
- Tom'un karısı onu özlüyor olmalı.
- Tom deserted his wife and family.
- Tom karısını ve ailesini terk etti.
- Tom's wife left him in 2013.
- Tom'un karısı onu 2013'te terk etti.
- Tom's third wife was from Boston.
- Tom'un üçüncü karısı Boston'dandı.
- Your wife says some strange things.
- Karın tuhaf şeyler söylüyor.
- Is your wife at home?
- Karınız evde mi?
- She is his present wife.
- Onun şimdiki karısı.
- Tom never kisses his wife.
- Tom asla karısını öpmez.
- Tom and his wife have separated.
- Tom ve karısı ayrıldılar.
- Did you know that his wife was cheating on him with the milkman?
- Karısının onu sütçüyle aldattığını biliyor muydun?
- Tom lives in Boston with his wife and his three children.
- Tom, karısı ve üç çocuğuyla birlikte Boston'da yaşar.
- Tom says that he has never cheated on his wife.
- Tom karısını hiç aldatmadığını söylüyor.
- That ugly man has a beautiful wife.
- O çirkin adamın güzel bir karısı var.
- Sami has recently divorced his second wife.
- Sami yakın zamanda ikinci karısından boşandı.
- How old is your wife?
- Karınız kaç yaşında?
- Go home to your wife, Tom.
- Evine, karının yanına git Tom.
- He has a beautiful young wife.
- Genç ve güzel bir karısı var.
- He brutally murdered his wife.
- Karısını vahşice öldürdü.
- Tom has left his wife.
- Tom karısını terk etti.
- Tom and his wife seem to get along well.
- Tom ve karısı iyi anlaşıyor gibi görünüyorlar.
- Sami never told his wife about this.
- Sami karısına bundan hiç bahsetmedi.
- Don't forget to kiss your wife goodbye.
- Karına veda öpücüğü vermeyi unutma.
- Tom said he wanted to go home and eat dinner with his wife.
- Tom eve gitmek ve karısıyla akşam yemeği yemek istediğini söyledi.
- Tom never quarrels with his wife in public.
- Tom asla karısıyla herkesin içinde tartışmaz.
- Tom earns the money, but it's managed by his wife Mary.
- Parayı Tom kazanıyor, ama karısı Mary yönetiyor.
- Is your wife a Canadian, too?
- Karınız da Kanadalı mı?
- I know you better than your wife does.
- Seni karının tanıdığından daha iyi tanıyorum.
- Tom doesn't have a wife.
- Tom'un bir karısı yok.
- What is his wife like?
- Karısı nasıl biri?
- I've heard that Tom can cook as well as, or better than, his wife.
- Tom'un karısı kadar ya da ondan daha iyi yemek yapabildiğini duydum.
- His work separates him from his wife.
- İşi onu karısından ayırıyor.
- I've got a wife and kids.
- Bir karım ve çocuklarım var.
- Tom protected his wife.
- Tom karısını koruyordu.
- Tom and his wife live separately.
- Tom ve karısı ayrı yaşar.
- Why didn't you bring your wife to the party?
- Neden karını partiye getirmedin?
- His wife has started to work out of necessity.
- Karısı zorunluluktan dolayı işe başlamıştır.
- Tom is loyal to his wife.
- Tom karısına sadık.
- Sami described his relationship with his wife Layla.
- Sami karısı Layla ile olan ilişkisini anlattı.
- Tom has outlived three wives.
- Tom'un üç karısı var.
- His wife works at the city hall.
- Karısı belediyede çalışıyor.
- Tom lives in Boston with his wife and his three children.
- Tom, karısı ve üç çocuğuyla birlikte Boston'da yaşıyor.
- Who is your wife?
- Senin karın kim?
- Did you write to your wife when you were in the army?
- Askerdeyken karınıza mektup yazar mıydınız?
- When was your wife born?
- Karın ne zaman doğdu?
- Give my best to your wife, Tom.
- Karına saygılarımı ilet, Tom.
- He got his wife to mend his shirt.
- Karısına gömleğini diktirdi.
- Did you talk to your wife?
- Karınla konuştun mu?
- I'm waiting for your wife.
- Senin karını bekliyorum.
- Sami killed both Farid and his wife.
- Sami hem Farid'i hem de karısını öldürdü.
- He is always giving presents to his wife.
- Her zaman karısına hediyeler veriyor.
- His wife never found out.
- Onun karısı asla öğrenmedi.
- He has a wife and three children.
- Bir karısı ve üç çocuğu var.
- I hope you and your wife have a nice trip.
- Umarım sen ve karın güzel bir yolculuk geçirirsiniz.
- His wife speaks Spanish as well as English.
- Onun karısı İngilizcenin yanı sıra İspanyolca konuşur.
- The man had not spoken to his wife in three days.
- Adam karısıyla üç gündür konuşmamıştı.
- His wife's second cousin was a member of the Jewish ruling council.
- Karısının ikinci kuzeni, Yahudi yargı meclisinin üyesiydi.
- The husband is helping his wife in the kitchen.
- Kocası mutfakta karısına yardım ediyor.
- I know Tom and his wife.
- Tom'u ve karısını tanıyorum.
- The only time he feeds the dog is when his wife is away on a trip.
- Onun köpeği beslediği tek zaman karısı seyahate gittiği zamandır.
- Your wife is here.
- Karın burada.
- Tom's third wife died in 2013.
- Tom'un üçüncü karısı 2013'te öldü.
- Sami is sleeping with Farid's wife.
- Sami, Farid'in karısıyla yatıyor.
- Tom's wife is much younger than he is.
- Tom'un karısı, ondan çok daha genç.
- His wife begged him not to run any risk.
- Karısı riske girmemesi için ona yalvardı.
- Did you know that his wife was cheating on him with the milkman?
- Karısının onu bir sütçüyle aldattığını biliyor muydun?
- Tom said he'd never leave his wife.
- Tom karısını asla terk etmediğini söyledi.
- She is Alan's wife.
- O, Alan'ın karısı.
- Tom is three years older than his wife.
- Tom karısından üç yaş büyüktür.
- His wife bore him two daughters and a son.
- Karısı ona iki kızı ve bir erkek çocuk doğurdu.
- Who is your wife, me or Tatoeba?
- Karın kim, ben mi yoksa Tatoeba mı?
- I don't think Tom would leave his wife.
- Tom'un karısından ayrılacağını sanmıyorum.
- Tom doesn't do anything without his wife's permission.
- Tom karısının izni olmadan hiçbir şey yapmaz.
- Are you still in love with your wife?
- Hala karına aşık mısın?
- Do you love your wife?
- Karını seviyor musun?
- Tom approved of his wife's extra-marital affair.
- Tom karısının evlilik dışı ilişkisini onayladı.
- He owes what he is today to his wife.
- Bugün olduğu şeyi karısına borçlu.
- Lord Ashburton had an American wife.
- Lord Ashburton'ın Amerikalı bir karısı vardı.
- How many wives have you had?
- Kaç tane karın oldu?
- Sami trusted his wife.
- Sami karısına güvenirdi.
- I just don't want to be Tom's wife.
- Ben sadece Tom'un karısı olmak istemiyorum.
- Once upon a time an old man and his wife lived together in a little village.
- Bir zamanlar yaşlı bir adam ve karısı küçük bir köyde birlikte yaşarmış.
- You should listen to your wife.
- Karını dinlemen gerekir.
- Sami's wife and baby were asleep in the next room.
- Sami'nin karısı ve bebeği yan odada uyuyordu.
- Tom's wife loves to exhibit her jewelry.
- Tom'un karısı mücevherlerini sergilemeyi seviyor.
- He didn't give the diamond to his wife.
- Elması karısına vermedi.
- Tom's first wife was from Boston.
- Tom'un ilk karısı Boston'luydu.
- He can cook as well as his wife.
- O, karısı kadar iyi yemek pişirebilir.
- Tom told his wife he had to work late.
- Tom karısına geç saatlere kadar çalışmak zorunda kaldığını söyledi.
- He swore that he ate at least twice as much as his wife.
- Karısının yediğinden iki kat fazla yediğine yemin etti.
- Why is your wife sad?
- Karın neden üzgün?
- His wife bore him two daughters and a son.
- Karısı ona iki kız ve bir oğul doğurdu.
- Tom admitted he had no idea where his wife was.
- Tom karısının nerede olduğunu bilmediğini itiraf etti.
- Do you argue with your wife?
- Karınızla tartışıyor musunuz?
- Jorgen loves his wife.
- Jorgen karısını seviyor.
- He was afraid of his wife.
- O, karısından korkuyordu.
- Dan wanted to avenge the death of his wife.
- Dan karısının ölümünün intikamını almak istiyordu.
- The poor man was never to see his wife again.
- Zavallı adam karısını bir daha asla göremeyecekti.
- His new wife is about my age.
- Onun yeni karısı yaklaşık benim yaşlarımda.
- The man is buying beautiful roses for his wife.
- Adam karısına güzel güller alıyor.
- Tom lost his wife in a car accident.
- Tom karısını bir araba kazasında kaybetti.
- He was always faithful to his wife.
- O her zaman karısına sadık idi.
- When was the last time you gave flowers to your wife?
- Karınıza en son ne zaman çiçek verdiniz?
- His wife whom I met at the station, is very attractive.
- İstasyonda tanıştığım karısı çok çekici.
- He has a wife and two young children to provide for.
- Geçindirmekle yükümlü olduğu bir karısı ve iki küçük çocuğu var.
- What did your wife say?
- Karın ne dedi?
- Mr Basri loves his wife.
- Basri Bey karısını seviyor.
- An old husband has a wife far younger than him.
- Yaşlı bir kocanın kendisinden çok daha genç bir karısı var.
- Tom met his wife while he was studying in Australia.
- Tom karısıyla Avustralya'da okurken tanıştı.
- His wife is worn out after looking after the children.
- Karısı, çocuklara baktıktan sonra bitkin düşmüş.
- I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.
- Tom'un karısını terk etmeyi düşüneceğinden şüpheliyim.
- If you see Tom, don't forget to ask him how his wife's doing.
- Tom'u görürseniz, karısının nasıl olduğunu sormayı unutmayın.
- Tom lives on a farm with his wife, Mary, not too far from Boston.
- Tom karısı Mary ile birlikte Boston'dan çok uzakta olmayan bir çiftlikte yaşıyor.
- Tom's wife is Canadian.
- Tom'un karısı Kanadalı.
- He met his wife online.
- Karısıyla İnternet üzerinden tanıştı.
- He left all his property to his wife in his will.
- Vasiyetinde tüm mal varlığını karısına bıraktı.
- His wife goes with him wherever he goes.
- Nereye giderse gitsin karısı da onunla gelir.
- You left your wives.
- Karılarınızı terk ettiniz.
- Fadil figured out that his wife was cheating on him.
- Fadıl, karısının onu aldattığını anladı.
- Sami made a trip to Cairo with his wife and baby.
- Sami karısı ve bebeği ile birlikte Kahire'ye bir yolculuk yaptı.
- Dan killed his wife, Linda, to marry his mistress.
- Dan metresiyle evlenmek için karısı Linda'yı öldürdü.
- His wife's a friend of mine.
- Onun karısı, benim bir arkadaşımdır.
- I know Tom, but I've never met his wife.
- Tom'u tanıyorum ama karısıyla hiç tanışmadım.
- He became quite vindictive after his wife left him.
- O, karısı onu terk ettikten sonra oldukça kindar oldu.
- He finally yielded to the request of his wife and bought a house.
- O sonunda karısının isteğine boyun eğdi ve bir ev satın aldı.
- How is the wife?
- Karın nasıl?
- Tom is depressed because his wife has left him.
- Tom depresyonda çünkü karısı onu terk etti.
- Tom did what his wife asked.
- Tom karısının her istediğini yaptı.
- Tom has a wife who's an alcoholic.
- Tom'un alkolik bir karısı var.
- He left his wife and shacked up with a woman half her age.
- Karısını terk etti ve onun yarı yaşında bir kadınla birlikte oldu.
- He bought that house because his wife took a fancy to it.
- O evi karısı çok beğendiği için satın aldı.
- Tom baked his wife a pumpkin pie.
- Tom karısına balkabağı turtası pişirdi.
- He went on trial charged with murdering her wife.
- Karısını öldürmekle suçlanarak mahkemeye çıkarıldı.
- Don't you think I know my own wife?
- Kendi karımı tanımadığımı mı sanıyorsun?
- I don't want to be your wife.
- Senin karın olmak istemiyorum.
- I know both Tom and his wife.
- Hem Tom'u hem de karısını tanıyorum.
- Keep hold of him while your wife calls the police.
- Karın polisi ararken onu bırakma.
- Sami's wife was murdered.
- Sami'nin karısı öldürülmüştü.
- His wife knows how to manage him when he gets angry.
- O kızgın olduğunda karısı onu nasıl yöneteceğini bilir.
- Wait till the guys at work hear that your wife left you for another woman.
- İşteki çocuklar karının seni başka bir kadın için terk ettiğini duyana kadar bekle.
- The architect left his wife after two years.
- Mimar iki yıl sonra karısını terk etti.
- I think the reason that he killed his wife is still a mystery.
- Bence karısını neden öldürdüğü hâlâ bir muamma.
- I have a wife and three children.
- Bir karım ve üç çocuğum var.
- Why didn't Tom tell his own wife?
- Tom neden kendi karısına söylemedi?
- Can your wife drive?
- Karın araba sürebilir mi?
- When was the last time you had dinner with your wife?
- En son ne zaman karınla akşam yemeği yedin?
- He left his wife.
- O, karısını terk etti.
- If he is innocent, then his wife is guilty.
- Eğer o masumsa, karısı suçludur.
- Fadil seemed to have a good life with his wife and two sons.
- Fadıl'ın karısı ve iki oğluyla iyi bir hayatı varmış gibi görünüyordu.
- Tom misses his wife and children.
- Tom karısını ve çocuklarını özlüyor.
- In his will, he left a fortune to his wife.
- O, vasiyetinde karısına bir servet bıraktı.
- Sami was home all night and his wife confirmed it.
- Sami bütün gece evdeydi ve karısı bunu doğruladı.
- They hid their worries from their wives.
- Onlar endişelerini karılarından sakladılar.
- Tom threw his wife's clothes in the fire.
- Tom karısının kıyafetlerini ateşe attı.
- Tom's wife has left him.
- Tom'un karısı onu terk etti.
- Sami does have a wife.
- Sami'nin bir karısı var.
- Tom lives in Australia with his wife and his three children.
- Tom Avustralya'da karısı ve üç çocuğuyla birlikte yaşıyor.
- Sami hatched a plan to deceive his wife.
- Sami karısını kandırmak için bir plan yaptı.
- Dan claimed he stole the diamond from a rich businessman's wife.
- Dan elması zengin bir iş adamının karısından çaldığını iddia etti.
- Sami fantasized about killing his wife.
- Sami karısını öldürmeyi hayal ediyordu.
- I didn't think that your wife was so old.
- Karının bu kadar yaşlı olduğunu düşünmemiştim.
- I don't think Tom would ever leave his wife.
- Tom'un karısını terk edeceğini hiç sanmıyorum.
- Tom was convicted of arranging the murder of his wife.
- Tom karısının cinayetini ayarlamaktan suçlu bulundu.
- Tom frequently abused his wife and children.
- Tom sık sık karısını ve çocuklarını taciz ederdi.
- He is twice as heavy as his wife.
- Karısından iki kat daha ağır.
- Tom has lived alone ever since his wife died.
- Karısı öldüğünden beri Tom yalnız yaşadı.
- You should listen to your wife.
- Karını dinlemelisin.
- He's always bad-mouthing his wife.
- Her zaman karısını kötüler.
- Tom lost his wife a few months ago.
- Tom birkaç ay önce karısını kaybetti.
- Tom is able to cook better than his wife.
- Tom karısından daha iyi yemek yapabiliyor.
- He was in deep grief at the death of his wife.
- Karısı öldüğünde o derin bir keder içindeydi.
- Tim's wife insisted on his taking her to Paris.
- Tim'in karısı, onu Paris'e götürmesi için ısrar etti.
- Tom tried to reassure his wife.
- Tom karısını yatıştırmaya çalıştı.
- To make matters worse, his wife fell ill.
- Daha da kötüsü, karısı hastalandı.
- His wife is a friend of mine.
- Karısı benim bir arkadaşım.
- Tom never forgets to give his wife flowers on their wedding anniversary.
- Tom evlilik yıl dönümlerinde karısına çiçek vermeyi asla unutmaz.
- What's your wife's name?
- Karının ismi nedir?
- Tom wanted us to investigate the murder of his wife.
- Tom karısının cinayetini araştırmamızı istedi.
- Tom left his wife and children.
- Tom karısını ve çocuklarını terk etti.
- Don't ask Tom any questions about his wife.
- Tom'a karısı hakkında soru sorma.
- His wife was nowhere to be seen.
- Karısı ortalıkta yoktu.
- Tom rarely kisses his wife anymore.
- Tom artık karısını nadiren öpüyor.
- He is even older than his wife.
- Karısından bile daha yaşlı.
- Why did the newly married Japanese man say something bad about his wife?
- Yeni evli Japon adam neden karısı hakkında kötü bir şey söyledi?
- Did you speak with your wife?
- Karınızla konuştunuz mu?
- He said he'd never leave his wife.
- Karısını asla bırakmayacağını söyledi.
- Is it OK if I kiss your wife?
- Karını öpersem sorun olur mu?
- Sami's wife never wears makeup.
- Sami'nin karısı asla makyaj yapmaz.
- When was the last time that you told your wife she was beautiful?
- Karınıza en son ne zaman güzel olduğunu söylediniz?
- Tom tried to reassure his wife.
- Tom karısını rahatlatmaya çalıştı.
- Go home to your wife.
- Eve karına git.
- I just don't want to be Tom's wife.
- Tom'un karısı olmak istemiyorum.
- Hoping to cheer up his wife, he bought her a pearl necklace.
- Karısını neşelendirmek umuduyla ona inci bir kolye aldı.
- Tom has a wife and a three-year-old daughter.
- Tom'un bir karısı ve üç yaşında bir kızı var.
- Tom's wife testified against him.
- Tom'un karısı onun aleyhine tanıklık etti.
- Tom hired a private investigator to dig up dirt on his wife and her lover.
- Tom, karısı ve onun aşığının kirli çamaşırlarını ortaya çıkarmak için özel bir dedektif tuttu.
- He persuaded his wife not to divorce him.
- Karısını kendisinden boşanmaması için ikna etti.
- John did not know how to explain to his wife that he had quit his job.
- John karısına işten ayrıldığını nasıl açıklayacağını bilmiyordu.
- Tom started drinking after his wife left him.
- Tom, karısı onu bıraktıktan sonra içki içmeye başladı.
- He quarreled with his wife about their children.
- O, karısıyla çocukları hakkında tartıştı.
- Please come over with your wife.
- Lütfen karınla birlikte gel.
- He never quarrels with his wife in public.
- Karısıyla asla toplum içinde tartışmaz.
- Have each of your wives weave a rug by tomorrow.
- Karılarınızın her biri yarına kadar bir kilim dokusun.
- Sami never found his missing wife.
- Sami kayıp karısını asla bulamadı.
- I have a wife and a kid.
- Bir karım ve bir çocuğum var.
- When was the last time you helped your wife?
- Karına en son ne zaman yardım ettin?
- Tom left his wife a fortune.
- Tom karısına bir servet bıraktı.
- Have you ever forgotten your wife's birthday?
- Hiç karının doğum gününü unuttun mu?
- Tom and his wife have three children.
- Tom ve karısının üç çocuğu var.
- He is no match for his wife.
- Karısıyla boy ölçüşemez.
- Tom often argues with his wife.
- Tom sık sık karısıyla tartışır.
- Tom doesn't often eat lunch with his wife.
- Tom sık sık karısıyla yemek yemez.
- How did you meet your wife?
- Karınızla nasıl tanıştınız?
- Tom thought there should be a limit on how much money his wife should be allowed to spend.
- Tom, karısının ne kadar para harcamasına izin verileceği konusunda bir sınır olması gerektiğini düşündü.
- He's always saying bad things about his wife.
- Karısı hakkında sürekli kötü şeyler söylüyor.
- He had his wife die two years ago.
- İki yıl önce karısı öldü.
- Your wife is mad at you.
- Karın sana kızgın.
- We are sorry for his wife!
- Onun karısı için üzgünüz.
- Tom was on vacation with his son when his wife died.
- Tom, karısı öldüğünde oğluyla birlikte tatildeydi.
- Tom's wife had an extramarital affair.
- Tom'un karısının evlilik dışı bir ilişkisi vardı.
- Your wife's on the phone.
- Karın telefonda.
- He sat down and read while his wife was cooking by the fire.
- Karısı ateşin yanında yemek pişirirken o oturmuş kitap okuyordu.
- Fred told his wife about the goals that he wanted to accomplish.
- Fred, başarmak istediği amaçlardan karısına bahsetti.
- Do you still want to buy your wife a car?
- Hâlâ karına bir araba almak istiyor musun?
- He left his wife and children.
- Karısını ve çocuklarını terk etti.
- Tom's wife picked him up.
- Tom'un karısı onu aldı.
- After his wife died, he lived for quite a few more years.
- O, karısı öldükten sonra birçok yıl daha yaşadı.
- He survived his wife for many years.
- Karısından uzun yıllar sonra kurtuldu.
- Tom's wife was a cheerleader.
- Tom'un karısı bir ponpon kızdı.
- Tom drives a truck and his wife drives a station wagon.
- Tom bir kamyonet, karısı ise bir steyşın vagon kullanıyor.
- He owes much of his success to his wife.
- Başarısının çoğunu karısına borçludur.
- Is your wife home?
- Karın evde mi?
- Sami is tired of his nagging wife.
- Sami dırdırcı karısından bıkmış.
- What's Tom's wife's name?
- Tom'un karısının adı ne?
- Tom is cheating on his wife.
- Tom karısını aldatıyor.
- Sami has just lost his house and wife.
- Sami evini ve karısını kaybetti.
- Don't ever compare your wife to another woman.
- Karınızı asla başka bir kadınla kıyaslamayın.
- I was the one who introduced Tom to his wife.
- Tom'u karısıyla tanıştıran bendim.
- Dan killed his wife and made it appear as the work of an unknown assailant.
- Dan karısını öldürdü ve bunu bilinmeyen bir saldırganın işi gibi gösterdi.
- Tom's first wife died in 2013.
- Tom'un ilk karısı 2013'te öldü.
- Tom's wife is just as stubborn as he is.
- Tom'un karısı da en az onun kadar inatçı.
- I assume that was Tom's wife.
- Sanırım o Tom'un karısıydı.
- Tom's wife is a lawyer.
- Tom'un karısı bir avukat.
- He left his wife an enormous fortune.
- Karısına büyük bir servet bıraktı.
- I don't have a wife.
- Karım yok.
- Have you ever forgotten your wife's birthday?
- Karınızın doğum gününü hiç unuttunuz mu?
- Fadil seemed to have a good life with his wife and two sons.
- Fadıl'ın karısı ve iki oğluyla iyi bir yaşamı varmış gibi görünüyordu.
- Why is your wife sad?
- Karınız neden üzgün?
- From this time the man and his wife lived so happily together that it was a pleasure to see them.
- O zamandan beri adam ve karısı birlikte o kadar mutlu yaşıyorlardı ki, onları görmek bir zevkti.
- You hid your worries from your wife, didn't you?
- Sen endişelerini karından sakladın, değil mi?
- The neighbors say that Tom beats his wife.
- Komşular Tom'un karısını dövdüğünü söylüyor.
- When was your wife born?
- Karınız ne zaman doğdu?
- You never talk about your wife.
- Karın hakkında hiç konuşmuyorsun.
Show More (1274)
|
|
- His wife instead collected it here in this House in November.
- Onun yerine eşi, Kasım ayında bu Meclis'te bu parayı topladı.
- My own wife and family have also been subject to three attacks, which cost the life of a policeman.
- Kendi eşim ve ailem de bir polisin hayatına mal olan üç saldırıya maruz kaldı.
- His wife instead collected it, here in this House in November.
- Onun yerine eşi Kasım ayında bu Mecliste parayı topladı.
- It is not possible to apply for a second wife to come!
- İkinci bir eşin gelmesi için başvuruda bulunmak mümkün değil!
- If you are a man seeking a wife, write me at once.
- Eğer eş arayan bir adamsan, hemen bana yaz.
- Say your wife is becoming close to another contestant.
- Diyelim ki eşiniz başka bir yarışmacıyla yakınlaşıyor.
- He divorced his first wife and married my mom.
- İlk eşinden boşandı ve annemle evlendi.
- We suspect your wife Karzai might be a drug addict.
- Eşiniz Karzai'nin de uyuşturucu bağımlısı olabileceğinden şüpheleniyoruz.
- He does not need a wife to look after him.
- Ona bakacak bir eşe ihtiyacı yok.
- Is your wife tall?
- Eşin uzun mu?
- Tom never quarrels with his wife in public.
- Tom herkesin önünde eşi ile asla tartışmaz.
- We plan to spend Christmas with my wife's family this year.
- Bu yıl Noel'i eşimin ailesiyle geçirmeyi planlıyoruz.
- She would be a good wife for me.
- Benim için iyi bir eş olurdu.
- The man buys beautiful roses for his wife.
- Adam eşi için güzel güller almaktadır.
- I invited Tom and his wife to our party.
- Tom'u ve eşini partimize davet ettim.
- A desperate wife has the capacity to do dangerous things.
- Umutsuz bir eşin tehlikeli şeyler yapma kapasitesi vardır.
- How do you balance being a mother, a wife and a lawyer?
- Anne, eş ve avukat olmayı nasıl dengeliyorsun?
- Have you ever helped your wife in cooking?
- Hiç eşinize yemek yaparken yardım ettiniz mi?
- What color are your wife's eyes?
- Eşinizin gözleri ne renk?
- I don't want a wife.
- Bir eş istemiyorum.
- How did you and your wife meet?
- Siz ve eşiniz nasıl tanıştınız?
- The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife.
- Her iki kardeşin de bekar kalmalarının nedeni hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacak olmalarıydı.
- Tom is older than his wife.
- Tom eşinden daha yaşlı.
- Does your wife work?
- Eşiniz çalışıyor mu?
- Layla wanted to be a wife and a mother.
- Leyla eş ve anne olmak istedi.
- Tom misses his wife and children.
- Tom eşini ve çocuklarını özlüyor.
- Tom doesn't often eat lunch with his wife.
- Tom genellikle eşiyle öğle yemeği yemez.
- Tom didn't want a wife.
- Tom bir eş istemedi.
- In other words, she became a good wife.
- Başka bir ifadeyle, iyi bir eş oldu.
- John is professor of French literature at Oxford and his wife is French.
- John Oxford Üniversitesi'nde Fransız edebiyatı profesörü ve eşi Fransız.
- Sami trusted his wife.
- Sami eşine güveniyordu.
- We were here for a business meeting with your wife.
- Eşinizle bir iş toplantısı için buradaydık.
- Tom has a Canadian wife.
- Tom'un Kanadalı bir eşi var.
- Tom lost his wife seven years ago.
- Tom yedi yıl önce eşini kaybetti.
- I know Tom's wife.
- Tom'un eşini tanıyorum.
- Layla has just murdered her wife.
- Leyla az önce eşini öldürdü.
- My brother Tom's wife Mary's father, John, is visiting from Boston.
- Kardeşim Tom'un eşi Mary'nin babası John, Boston'dan ziyarete geldi.
- How do you balance being a mother, a wife and a lawyer?
- Bir anne, bir eş ve bir avukat olmayı nasıl dengeliyorsun?
- He loves his daughter, but his wife doesn't.
- O, kızını seviyor ama eşi sevmiyor.
- Fadil wanted a lover, not a wife.
- Fadıl bir sevgili istedi, bir eş değil.
- Is that your wife?
- Bu eşiniz mi?
- She is a friend of my wife's.
- Eşimin bir arkadaşıdır.
- How would you feel if your wife left you?
- Eşiniz sizi terk etse nasıl hissedersiniz?
- I want a wife and children, and so I need a house.
- Bir eş ve çocuk istiyorum ve bu nedenle bana bir ev lazım.
- He chose a good wife.
- İyi bir eş seçti.
- Give my regards to your wife.
- Eşine selamlarımı ilet.
- Mary wanted to be a wife and a mother.
- Mary bir eş ve anne olmak istiyordu.
- Is your wife a Canadian, too?
- Eşiniz de Kanadalı mı?
- Sami beat his wife with a baseball bat.
- Sami eşini bir beyzbol sopasıyla dövdü.
- When my wife's friend comes to visit, I find it hard to get a word in edgeways.
- Eşimin arkadaşı ziyarete geldiğinde, bir kelime bile konuşmakta zorlanıyorum.
- John had a violent quarrel with his wife.
- John, eşi ile şiddetli bir tartışma yaşadı.
- Tom abandoned his wife and joined the army.
- Tom eşini terk etti ve orduya katıldı.
- Tom is devoted to his wife.
- Tom kendini eşine adadı.
- Fadil's wife, his brother and his father-in-law all died that year.
- Fadıl'ın eşi, erkek kardeşi ve kayınpederi o yıl hayatını kaybetti.
- He had the good fortune to find a good wife.
- İyi bir eş bulma şansına sahip oldu.
- Are your wife and children here?
- Eşiniz ve çocuklarınız burada mı?
- I'm not sure how to be a good mother and wife.
- Nasıl iyi bir anne ve eş olunur emin değilim.
- Among the guests were the mayor and his wife.
- Davetliler arasında belediye başkanı ve eşi de vardı.
- When was the last time you made your wife happy?
- En son ne zaman eşinizi mutlu ettiniz?
- Fadil wanted a lover, not a wife.
- Fadıl eş değil bir sevgili istedi.
- This is a picture of my father and his first wife.
- Bu, babamın ve ilk eşinin bir resmi.
- Lord Ashburton had an American wife.
- Lord Ashburton'ın Amerikalı bir eşi vardı.
- A former wife is an ex-wife.
- Eski bir eş, eski bir eştir.
- Tom's third wife died in 2013.
- Tom'un üçüncü eşi 2013'te öldü.
- Tom bought this camera for himself, not for his wife.
- Tom bu kamerayı eşi için değil, kendisi için satın aldı.
- John is professor of French literature at Oxford and his wife is French.
- John Oxford'da Fransız edebiyatı profesörüdür ve eşi Fransız'dır.
- I suggest you go back home and discuss this with your wife.
- Eve dönüp bunu eşinizle konuşmanızı öneririm.
- He is living apart from his wife.
- Eşinden ayrı yaşıyor.
- Isn't that Tom's wife?
- Bu Tom'un eşi değil mi?
- I assume that was Tom's wife.
- Sanırım o, Tom'un eşiydi.
- Mary isn't Tom's wife.
- Mary Tom'un eşi değil.
- He broke his word, which made his wife angry.
- O, sözünden döndü, bu durum eşini kızdırdı.
- The wife of a missing man has delivered a heartfelt plea to the public for information on his whereabouts.
- Kayıp bir adamın eşi, adamın nerede olduğuna dair bilgi verilmesi için kamuoyuna içten bir çağrıda bulundu.
- Sami put Layla as his Facebook wife.
- Sami, Layla'yı Facebook'a eşi olarak koydu.
- Queen Vashti was the first wife of King Ahasuerus.
- Kraliçe Vashti, Kral Ahaşveroş'un ilk eşiydi.
- She is a wonderful wife.
- O harika bir eştir.
- What about your wife?
- Eşin nasıl?
- Layla wanted to be a wife and a mother.
- Leyla bir eş ve anne olmak istiyordu.
- Sami considered Layla as the perfect Muslim wife.
- Sami, Leyla'yı mükemmel bir Müslüman eş olarak görüyordu.
- Will Tom come with his wife, or alone?
- Tom eşiyle mi gelecek, yoksa yalnız mı?
- Tom says he misses his wife and children.
- Tom eşini ve çocuklarını özlediğini söylüyor.
- The man is buying beautiful roses for his wife.
- Adam eşi için güzel güller alıyor.
- A wife who can be quiet is a gift of God.
- Sessiz olabilen bir eş Tanrı'nın bir lütfudur.
- Mary wanted to be a wife and a mother.
- Mary bir eş ve bir anne olmak istedi.
- Among the guests were the mayor and his wife.
- Belediye başkanı ve eşi misafirler arasındaydı.
- He sat down and read while his wife was cooking by the fire.
- O, eşi ateşin yanında pişirirken, oturup okudu.
- Tom left his wife and children.
- Tom eşini ve çocuklarını terk etti.
- A man whose wife is dead is called a widower.
- Eşi ölmüş bir adama dul denir.
- He has no wife, no children and no friends.
- Onun eşi, çocukları ve arkadaşları yok.
- He mentioned the incident to his wife.
- Olayı eşine anlattı.
- Tim's wife insisted on his taking her to Paris.
- Tim'in eşi onu Paris'e götürmesi için israr etti.
- This is a picture of Tom's wife.
- Bu, Tom'un eşinin bir resmi.
- Tom has a wife and a three-year-old daughter.
- Tom'un bir eşi ve üç yaşında bir kızı var.
- You're Tom's wife, aren't you?
- Sen Tom'un eşisin, değil mi?
- Mr Smith says he was born in New York, but that his wife comes from Japan.
- Bay Smith New York'ta doğduğunu ama eşinin Japonya'dan geldiğini söylüyor.
- A bad wife turns her husband into a shipwreck.
- Kötü bir eş, kocasını bir gemi enkazına dönüştürür.
- Tom lives in Australia with his wife and his three children.
- Tom, eşi ve üç çocuğuyla Avustralya'da yaşıyor.
- The politician was caught on camera kissing a woman who is not his wife.
- Politikacı eşi olmayan bir kadını öperken kameraya yakalandı.
- Tom is living apart from his wife.
- Tom eşinden ayrı yaşıyor.
- Jack's problem is that his wife spends more than he earns.
- Jack'in sorunu, eşinin, onun kazandığından daha fazla harcamasıdır.
- My wife's name is Lidia Zarębowa.
- Eşimin adı Lidia Zarębowa.
- Mr Smith says he was born in New York, but that his wife comes from Japan.
- Bay Smith New York'ta doğduğunu ama eşinin Japonyalı olduğunu söylüyor.
- Is your wife Berber?
- Eşiniz Berberi mi?
- Who is your wife, me or Tatoeba?
- Eşiniz kim, ben mi yoksa Tatoeba mı?
- A desperate wife has the capacity to do dangerous things.
- Çaresiz bir eşin tehlikeli şeyler yapma kapasitesi vardır.
- She was a loving wife and mother.
- Sevgi dolu bir eş ve anneydi.
- Tom misses his wife.
- Tom eşini özlüyor.
- He relies on his wife financially.
- Finansal olarak eşine güveniyor.
- Sami wanted a lover, not a wife.
- Sami bir sevgili istiyordu, eş değil.
- I didn't borrow money only from Tom, but also from his wife.
- Ben sadece Tom'dan değil aynı zamanda eşinden de borç para aldım.
- Tom Jackson was predeceased by his wife, Mary.
- Tom Jackson eşi Mary'den önce vefat etmiştir.
- What's your wife's maiden name?
- Eşinizin kızlık soyadı nedir?
- Tom left his wife a fortune.
- Tom eşine bir servet bıraktı.
- Fred left his wife a large fortune.
- Fred, eşine büyük bir servet bıraktı.
- Mary is the trophy wife of Tom Jackson.
- Mary, Tom Jackson'un vitrin eşi.
- We're spending Christmas Eve at my wife's parents' house.
- Biz Noel arifesini eşimin ebeveynlerinin evinde geçiriyoruz.
- Tom rarely kisses his wife anymore.
- Tom artık eşini nadiren öpüyor.
- Happy is a man who marries a good wife.
- İyi bir eş ile evlenen bir adam mutludur.
- What's Tom's wife like?
- Tom'un eşi nasıl biri?
- Kristy Anderson is the wife of Larry Ewing.
- Kristy Anderson, Larry Ewing'in eşidir.
- Dan was informed that his wife, Linda, was terminally ill.
- Dan'a eşi Linda'nın ölümcül bir hastalığa yakalandığı bildirildi.
- I've forgotten Tom's wife's name.
- Tom'un eşinin adını unuttum.
- Your wife is mad at you.
- Eşiniz size çok kızgın.
- You're a good wife.
- Sen iyi bir eşsin.
- Tom left his wife.
- Tom eşini terk etti.
- Did you speak with your wife?
- Eşinle konuştun mu?
- The happy young wife suspected nothing of it.
- Mutlu genç eş hiçbir şeyden şüphelenmedi.
- Tom lost his wife three years ago.
- Tom üç yıl önce eşini kaybetti.
- I want a wife and children, and so I need a house.
- Bir eş ve çocuklar istiyorum, bu yüzden bir eve ihtiyacım var.
- Tom divorced his first wife more than fifteen years ago.
- Tom ilk eşinden on beş yıldan uzun bir süre önce boşandı.
- Layla wanted to obliterate the memory of Fadil's first wife.
- Leyla, Fadıl'ın ilk eşinin hatırasını silmek istiyordu.
- We had sex once and his wife found out.
- Bir kez seks yaptık ve onun eşi öğrendi.
- Does your wife wear the Muslim headscarf?
- Eşin başörtüsü takıyor mu?
- In other words, she became a good wife.
- Başka bir deyişle, iyi bir eş oldu.
- Both brothers said that they couldn't support both a wife and an airplane, so they spent their lives as bachelors.
- Her iki kardeş de hem bir eşe hem de bir uçağa bakamayacaklarını, bu yüzden hayatlarını bekar olarak geçirdiklerini söylediler.
- I'm waiting for your wife.
- Eşinizi bekliyorum.
- Fadil went back online to find a new wife.
- Fadıl yeni bir eş bulmak için internete geri döndü.
- I saw Tom kissing John's wife.
- Tom'un John'ın eşini öptüğünü gördüm.
- Tom moved to Boston with his wife.
- Tom eşi ile Boston'a taşındı.
- His wife is pregnant with their second child.
- Eşi ikinci çocuklarına gebe.
- He says he has always been true to his wife.
- Eşine karşı her zaman dürüst olduğunu söylüyor.
- Does your wife like cats?
- Eşiniz kedileri sever mi?
- Mary is a caring wife and mother.
- Mary şefkatli bir eş ve annedir.
- An ugly wife is a good fence around the garden.
- Çirkin bir eş, bahçenin etrafında iyi bir çittir.
- She would be a good wife for me.
- O benim için iyi bir eş olur.
- John did not know how to explain to his wife that he had quit his job.
- John, işini bıraktığını eşine nasıl açıklayacağını bilmiyordu.
- Is your wife good at cooking?
- Eşiniz iyi yemek yapar mı?
- Does your wife wear the Muslim headscarf?
- Eşiniz Müslüman başörtüsü takıyor mu?
- Tom hides a lot of things from his wife.
- Tom eşinden çok şey gizler.
- Tom left his wife at home with the children.
- Tom eşini çocuklarla birlikte evde bıraktı.
- Sami considered Layla as the perfect Muslim wife.
- Sami Leyla'yı ideal Müslüman bir eş olarak görüyordu.
- He seldom gives his wife presents.
- Nadiren eşine hediyeler verir.
- She's a wonderful wife and mother.
- O harika bir eş ve anne.
- And I must thank my lovely wife, Kate, who was behind me every step of the way.
- Ve her adımımda arkamda olan sevgili eşim Kate'e teşekkür etmeliyim.
- He always quarrels with his wife.
- O sık sık eşi ile tartışır.
- Mary was Tom's wife.
- Mary, Tom'un eşiydi.
- He felt great sorrow when his wife died.
- Eşi öldüğünde büyük üzüntü hissetti.
- Please come over with your wife.
- Lütfen eşinizle birlikte gelin.
- Tom left his wife for Mary.
- Tom Mary için eşini terk etti.
- Tom had his wife Mary followed by a private detective.
- Tom eşi Mary'yi bir özel dedektife izletti.
- I'm Tom's wife.
- Ben Tom'un eşiyim.
- Is this Tom's wife?
- Bu Tom'un eşi mi?
- Tom didn't want a wife.
- Tom bir eş istemiyordu.
- Tom's wife just died.
- Tom'un eşi az önce öldü.
- Tom lives with his wife in Boston.
- Tom eşiyle Boston'da oturuyor.
- He is living apart from his wife.
- Eşinden ayrı yaşamaya başladı.
- Is that the man whose wife was killed in the car accident?
- O, eşi trafik kazasında ölen adam mı?
- His wife works at the city hall.
- Onun eşi belediye binasında çalışıyor.
- We plan to spend Christmas with my wife's family this year.
- Biz bu yıl Noeli eşimin ailesiyle geçirmeyi planlıyoruz.
- He is twice as heavy as his wife.
- Eşinin iki katı kadar ağırdır.
- He didn't hesitate to tell his wife the truth.
- O, eşine gerçeği anlatmakta tereddüt etmedi.
- Tom has a wife and a young child.
- Tom'un bir eşi ve küçük bir çocuğu var.
- Tom was at his ex-wife's house at the time his wife was murdered.
- Tom eşinin öldürüldüğü anda eski eşinin evinde idi.
- Naturally, the wife is always right.
- Doğal olarak, kadın eş her zaman haklıdır.
- Happy birthday to your wife!
- Eşinizin doğum günü kutlu olsun!
- A bad wife turns her husband into a shipwreck.
- Kötü bir eş kocasını bir gemi enkazına dönüştürür.
- Does your wife know German?
- Eşiniz Almanca biliyor mu?
- Tom dedicated his first book to his wife.
- Tom ilk kitabını eşine adadı.
- How is the wife?
- Eşiniz nasıl?
- Thiago lives in Madrid with his wife.
- Thiago eşiyle birlikte Madrid'de yaşıyor.
- My wife's hands are slightly smaller than the shop assistant's.
- Eşimin elleri tezgahtarınkinden biraz daha küçük.
- He moved to Istanbul with his wife.
- Eşiyle birlikte İstanbul'a taşındı.
- The president of Tanzania was on a state visit to Finland in 1998 together with his wife.
- Tanzanya başkanı 1998'de eşiyle birlikte Finlandiya'ya resmi bir ziyarette bulunmuştu.
- He said he'd never leave his wife.
- Eşinden asla ayrılmayacağını söyledi.
- Happy is a man who marries a good wife.
- İyi bir eşle evlenen adam mutludur.
- Sami wanted a lover, not a wife.
- Sami bir eş değil sevgili istiyordu.
- You have a very kind wife and very good friends.
- Çok nazik bir eşiniz ve çok iyi arkadaşlarınız var.
- I kept him company while his wife was in surgery.
- Eşi ameliyatta iken, ben ona eşlik ettim.
- Tom's wife would probably leave him if she knew the truth.
- Eğer gerçeği bilseydi, Tom'un eşi muhtemelen onu terk ederdi.
- I'm not sure how to be a good mother and wife.
- Nasıl iyi bir anne ve eş olacağımdan emin değilim.
- Tom biked 30 km to the store to buy strawberries for his pregnant wife.
- Tom hamile eşine çilek almak için mağazaya kadar 30 km bisiklet sürdü.
- I've never met Tom's wife.
- Tom'un eşi ile hiç tanışmadım.
- He was accused of murdering his wife and child.
- O eşini ve çocuğunu öldürmekle suçlanıyordu.
- She is a wonderful wife.
- O harika bir eş.
- He does not need a wife to look after him.
- Kendisine bakması için bir eşe ihtiyacı yok.
- Jill says she is happy as a wife, but at times you wouldn't think so.
- Jill bir eş olarak mutlu olduğunu söylüyor ama bazen öyle düşünmüyorsunuz.
- In 1953, both Chandra and his wife Lalitha became American citizens.
- 1953 yılında hem Chandra hem de eşi Lalitha Amerikan vatandaşı oldu.
- He has a platonic love for his wife.
- Onun eşine karşı platonik bir aşkı var.
- Tom is looking for a wife.
- Tom bir eş arıyor.
Show More (196)
|