willing - İngilizce Türkçe Cümleler
İngilizce Türkçe
willing istekli adj.
  • The Commission is willing to actively support us in this task.
  • Komisyon bu görevde bizi aktif olarak desteklemeye isteklidir.
  • If any further work needs to be done, I am sure the Commission is very willing to cooperate.
  • Daha fazla çalışma yapılması gerekiyorsa, eminim ki Komisyon işbirliği yapmaya çok isteklidir.
  • Terrorists are now willing to engage in suicide missions.
  • Teröristler artık intihar görevlerine katılmaya istekli.
Show More (377)
willing razı adj.
  • He's just another uncooked burger you're willing to eat.
  • O da ısırmaya razı geldiğiniz bir diğer ham meyve, hepsi bu.
  • I am willing to pay thousands of dollars for such a device.
  • Böyle bir alete binlerce dolar vermeye razıyım ben.
  • Are you really willing to pay that much?
  • Gerçekten o kadar ödemeye razı mısın?
Show More (13)
willing gönüllü adj.
  • I'm pretty sure Tom's willing to help us.
  • Tom'un bize yardım etmek için gönüllü olduğundan oldukça eminim.
  • Are you willing to make a deal?
  • Anlaşma yapmaya gönüllü müsün?
  • She is willing to do anything for me.
  • Benim için herhangi bir şeyi yapmaya gönüllü.
Show More (1)
willing seve seve adv.
  • I am quite willing to do anything for you.
  • Senin için seve seve her şeyi yaparım.
  • Tom said he'd be willing to do that for free.
  • Tom bunu para almadan seve seve yapacağını söyledi.
Show More (-1)
willing hevesli adj.
  • Tom said that he was willing to do that.
  • Tom onu yapmaya hevesli olduğunu söyledi.
Show More (-2)