|
- We were made welcome and we saw some improvements in human rights and a willingness to open doors.
- Hoş karşılandık ve insan hakları konusunda bazı gelişmeler ve kapıları açma konusunda bir isteklilik gördük.
- What has become of this willingness to take action?
- Harekete geçme konusundaki bu istekliliğe ne oldu?
- I thank the rapporteur for his cooperation and for his willingness to listen to other committees.
- Raportöre iş birliği ve diğer komiteleri dinleme konusundaki istekliliği için teşekkür ederim.
- It is willingness to reform the Stability Pact that we regard as the litmus test in this regard.
- Bu bağlamda turnusol testi olarak gördüğümüz İstikrar Paktı reformu konusundaki istekliliktir.
- We need flair like this, and we need willingness from within.
- Bunun gibi yeteneklere ve içeriden gelen istekliliğe ihtiyacımız var.
- This agreement would not have been possible without Parliament and the Council's willingness to compromise.
- Parlamento ve Konsey'in uzlaşmaya yönelik istekliliği olmasaydı bu anlaşma mümkün olmazdı.
- We need flair like this, and we need willingness from within.
- Böyle bir yeteneğe ve içeriden gelen istekliliğe ihtiyacımız var.
- This agreement would not have been possible without Parliament and the Council's willingness to compromise.
- Parlamento ve Konsey'in uzlaşma istekliliği olmasaydı bu anlaşma mümkün olmazdı.
Show More (5)
|
