| 1 |
without hesitation |
tereddüt etmeden |
adv. |
|
- He lied, without hesitation.
- O, tereddüt etmeden yalan söyledi.
- Tom accepted the offer without hesitation.
- Tom öneriyi tereddüt etmeden kabul etti.
- He sold his own car without hesitation.
- Kendi arabasını tereddüt etmeden sattı.
- He lied, without hesitation.
- Hiç tereddüt etmeden yalan söyledi.
- Without hesitation, he told his wife the truth.
- Tereddüt etmeden karısına gerçeği söyledi.
- Tom entered the room without hesitation.
- Tom tereddüt etmeden odaya girdi.
- You should make sure of the fact without hesitation.
- Tereddüt etmeden gerçekten emin olmalısın.
- Tom sold his car without hesitation.
- Tom arabasını tereddüt etmeden sattı.
- Mary jumped into the icy water without hesitation.
- Mary tereddüt etmeden buzlu suya atladı.
- Without hesitation, he told his wife the truth.
- Hiç tereddüt etmeden karısına gerçeği söyledi.
- Tom accepted the offer without hesitation.
- Tom teklifi tereddüt etmeden kabul etti.
- He sold his own car without hesitation.
- O, hiç tereddüt etmeden kendi arabasını sattı.
- Mary jumped into the icy water without hesitation.
- Mary hiç tereddüt etmeden buzlu suya atladı.
Show More (10)
|
| 2 |
without hesitation |
çekinmeden |
adv. |
|
- Tom accepted the offer without hesitation.
- Tom öneriyi çekinmeden kabul etti.
- Tom accepted the offer without hesitation.
- Tom teklifi çekinmeden kabul etti.
- Mary jumped into the icy water without hesitation.
- Mary çekinmeden buzlu suya atladı.
Show More (0)
|
| 3 |
without hesitation |
hiç duraksamadan |
expr. |
|
- Tom accepted the offer without hesitation.
- Tom teklifi hiç duraksamadan kabul etti.
- Tom accepted the offer without hesitation.
- Tom öneriyi hiç duraksamadan kabul etti.
Show More (-1)
|
| 4 |
without hesitation |
tereddütsüz |
adv. |
|
- Tom accepted the offer without hesitation.
- Tom öneriyi tereddütsüz kabul etti.
- Tom accepted the offer without hesitation.
- Tom teklifi tereddütsüz kabul etti.
Show More (-1)
|
