dispute - Türkçe İngilizce Sözlük

dispute

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"dispute" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 45 sonuç

İngilizce Türkçe
Common Usage
dispute i. ihtilaf
It is preferable that I avoid disputes altogether.
İhtilaflardan tamamen kaçınmam tercih edilir.

More Sentences
dispute i. tartışma
The unedifying dispute about duty free is still in my mind.
Duty free ile ilgili üzücü tartışma hala aklımda.

More Sentences
dispute i. çekişme
Go is a game of dispute and conquest of territory.
Go, bir çekişme ve bölgeyi fethetme oyunudur.

More Sentences
dispute f. tartışmak
We dispute amongst ourselves over the ethical guidelines of our future experiments in advance.
Gelecekteki deneylerimizin etik kurallarını şimdiden kendi aramızda tartışıyoruz.

More Sentences
General
dispute i. uyuşmazlık
With regard to dispute settlement, an issue you have also addressed, I would make three comments.
Sizin de değindiğiniz bir konu olan uyuşmazlıkların çözümüne ilişkin olarak üç yorum yapmak istiyorum.

More Sentences
dispute i. mücadele
We disputed the victory to the end.
Zafer kazanana kadar mücadele ettik.

More Sentences
dispute i. anlaşmazlık
We talk about dialogue and cooperation, but it is actually a dispute.
Diyalog ve işbirliğinden bahsediyoruz ama aslında bu bir anlaşmazlık.

More Sentences
dispute i. münakaşa
Arthur had a dispute with his flat mate over household chores.
Arthur ev işleri yüzünden ev arkadaşıyla münakaşa etti.

More Sentences
dispute f. itiraz etmek
I can't dispute the fact that it is impossible to find a perfect partner.
Mükemmel bir eş bulmanın mümkün olmadığı gerçeğine itiraz edecek değilim.

More Sentences
dispute f. tartışmak
The people involved have for years vigorously disputed how necessary or pointless this is.
İlgili kişiler yıllardır bunun ne kadar gerekli veya anlamsız olduğunu şiddetle tartışmaktadır.

More Sentences
dispute f. itiraz etmek
None of the beneficiaries has ever disputed the correctness of the calculations of the individual yearly amounts.
Yararlanıcılardan hiçbiri, münferit yıllık tutarların hesaplanmasının doğruluğuna itiraz etmemiştir.

More Sentences
dispute f. ele geçirmek
Military forces have attacked to dispute every part of the territory.
Silahlı kuvvetler bölgenin her yerini ele geçirmek üzere saldırıya geçti.

More Sentences
Trade/Economic
dispute i. anlaşmazlık
If an interinstitutional dispute arises, I fear that we could find ourselves in a deadlock.
Eğer kurumlar arası bir anlaşmazlık ortaya çıkarsa, korkarım ki kendimizi bir çıkmazın içinde bulabiliriz.

More Sentences
dispute i. ihtilaf
In relation to the Prestige, responsibility and liability were disputed.
Prestige ile ilgili olarak sorumluluk ve yükümlülük ihtilaflıdır.

More Sentences
Law
dispute i. anlaşmazlık
In past cases of dispute, a decision is based on the end product and not the way a product is produced.
Geçmişteki anlaşmazlık durumlarında bir ürünün üretilme şekli değil nihai ürün esas alınarak karar verilmektedir.

More Sentences
dispute i. ihtilaf
This positive side of things is all too often overshadowed by the prominence accorded to disputes.
İşin bu olumlu yönü, ihtilaflara verilen önem nedeniyle çoğu zaman gölgede kalıyor.

More Sentences
dispute i. münakaşa
They did not wish to become embroiled in the dispute.
Onlar münakaşaya karışmak istemediler.

More Sentences
dispute i. sorun
That is not to say that there are not problems or areas of dispute.
Bu, sorunların ya da ihtilaflı alanların olmadığı anlamına gelmez.

More Sentences
dispute i. tartışma
The significance of a safe, economical, and environmentally friendly supply of energy is not a matter of dispute.
Güvenli, ekonomik ve çevre dostu bir enerji arzının önemi tartışma konusu değildir.

More Sentences
Politics
dispute i. anlaşmazlık
On its own, that staff dispute would not have created much of a stir in the press.
Tek başına bu personel anlaşmazlığı basında çok fazla heyecan yaratmazdı.

More Sentences
dispute i. ihtilaf
This is in fact a dispute.
Bu aslında bir ihtilaftır.

More Sentences
dispute i. uyuşmazlık
One of the parties in the dispute always suspects the other of being biased.
Uyuşmazlıktaki taraflardan biri her zaman diğerinin önyargılı olduğundan şüphelenir.

More Sentences
Common Usage
dispute f. çekişmek
General
dispute i. kavga
dispute i. cedel
dispute i. niza
dispute i. muaraza
dispute i. anlaşmazlık hali
dispute f. çekişmek
dispute f. sürtüşmek
dispute f. şüphe etmek
dispute f. reddetmek
dispute f. karşı koymak
dispute f. doğruluğundan şüphe etmek
dispute f. münakaşa etmek
dispute f. karşı gelmek
dispute f. hararetli bir şekilde tartışmak
dispute f. diretmek
dispute f. mücadele etmek
dispute f. uğraşmak
dispute f. rekabet etmek
Trade/Economic
dispute i. iş anlaşmazlığı
Law
dispute i. dava
dispute i. münazaa
dispute f. münakaşa etmek

"dispute" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 134 sonuç

İngilizce Türkçe
General
dispute settlement i. anlaşmazlıkları çözme
Others have talked about the issue of dispute settlement specifically.
Diğerleri özellikle anlaşmazlıkların çözümü konusundan bahsettiler.

More Sentences
territorial dispute i. toprak anlaşmazlığı
Turkey is not involved in any other territorial disputes with neighbouring countries.
Türkiye ile komşu ülkeler arasında başka herhangi bir toprak anlaşmazlığı yoktur.

More Sentences
beyond dispute s. tartışmasız
This is beyond dispute.
Bu tartışmanın ötesinde.

More Sentences
dispute adjudication board i. anlaşmazlık çözüm kurulu
dispute resolution i. uyuşmazlık kararı
dispute resolution i. uyuşmazlık çözümü
matter in dispute i. dava konusu
matter in dispute i. ihtilaf konusu
public dispute i. aleni anlaşmazlık
public dispute i. aleni çekişme
labor dispute-disagreement i. toplu iş uyuşmazlığı
labor dispute-disagreement i. iş uyuşmazlığı
conflict-disagreement-dispute between generations i. nesiller arası ihtilaf
legal dispute i. hukuki ihtilaf
sino-indian border dispute i. sıno-hindistan sınır mücadelesi
scholarly dispute i. akademik tartışma
title dispute i. unvan uyuşmazlığı
alternative dispute resolution i. alternatif sorun çözümü
dispute resolution system i. uyuşmazlık çözüm sistemi
ongoing personal dispute i. devam eden/süregelen kişisel anlaşmazlık/çekişme
dispute [obsolete] i. dövüş
dispute [obsolete] i. itiş kakış
dispute [obsolete] i. dalaşma
dispute [obsolete] i. hır gür
be open to dispute f. tartışmaya açık olmak
have a dispute to be settled in court f. mahkemelik olmak
be beyond dispute f. tartışma götürmemek
settle a dispute f. ara bulmak
be open to dispute f. bir şey tartışılabilmek
fall into dispute f. ihtilafa düşmek
have a dispute with f. ihtilafa düşmek
have dispute with f. ihtilafa düşmek
be open to dispute f. şüpheli olmak
be open to dispute f. su götürür olmak
be open to dispute f. farklı yorumlara açık olmak
dispute [obsolete] f. savaşmak
dispute [obsolete] f. kavga etmek
dispute [obsolete] f. devam ettirmek
dispute [obsolete] f. etkilemek
dispute [obsolete] f. ikna etmek
dispute [obsolete] f. aklını çelmek
dispute [obsolete] f. beynini yıkamak
in dispute s. ihtilaf halinde
beyond dispute s. apaçık
beyond dispute s. su götürmez
in dispute s. davalı
without dispute s. tartışmasız
without dispute s. apaçık
dispute-wise s. münakaşa yollu
dispute-wise s. münakaşa ile
under dispute s. ihtilaflı
in dispute s. ihtilaflı
Phrasals
arbitrate in (a dispute) f. (bir anlaşmazlıkta) aralarını bulmak
arbitrate in (a dispute) f. uzlaştırmak
arbitrate in (a dispute) f. barıştırmak
dispute (something) with (someone) f. (biriyle bir konuda) tartışmak
dispute (something) with (someone) f. (bir şeyle ilgili biriyle) çekişmek
dispute with f. ile tartışmak
dispute with f. ile çekişmek
Phrases
in case of dispute expr. anlaşmazlık halinde
in case of any dispute expr. herhangi bir anlaşmazlık durumunda
in case of any dispute expr. herhangi bir anlaşmazlık halinde
in the event of dispute (over) expr. ihtilaf durumunda
in case of dispute expr. ihtilaf durumunda
Trade/Economic
settlement of a dispute i. anlaşmazlığın çözümlenmesi
alternative dispute resolution i. alternatif uyuşmazlık çözümü
dispute settlement mechanism i. ihtilafların halli mekanizması
labour dispute i. iş anlaşmazlığı
labour dispute i. iş uyuşmazlığı
industrial dispute i. iş uyuşmazlığı
labour dispute i. iş ihtilafı
labor dispute i. işçi-işveren anlaşmazlıkları
labor dispute i. iş anlaşmazlığı
commercial dispute i. ticari ihtilaf
collective labour dispute i. toplu iş ihtilafı
collective labour dispute i. toplu iş anlaşmazlığı
commercial dispute i. ticari anlaşmazlık
business dispute i. ticari ihtilaf
dispute settlement i. uyuşmazlığı halletme
wage dispute i. ücret anlaşmazlığı
tax dispute i. vergi anlaşmazlığı
tax dispute i. vergi ihtilafı
pay dispute i. ücret tartışması
dispute committee i. uyuşmazlık komitesi
tax dispute i. vergi uyuşmazlığı
jurisdictional dispute i. yetki anlaşmazlığı
Law
public dispute i. aleni niza
alternative dispute i. alternatif ihtilaf
subject of dispute i. anlaşmazlık konusu
dispute resolution i. anlaşmazlıkların çözümü
matter in dispute i. dava konusu
domestic dispute i. ev içi şiddet
fifa dispute resolution chamber (drc) i. fifa uyuşmazlık çözüm dairesi
matter of dispute i. ihtilaf mevzuu
matter of dispute i. ihtilaf konusu
settlement of dispute i. ihtilafın çözümü
settlement of dispute i. ihtilafın halli
matter in dispute i. ihtilaflı konu
matter in dispute i. ihtilaflı konu
administrative dispute i. idari uyuşmazlık
dispute resolution i. mahkemeye gitmeden anlaşmaya varma
inheritance dispute i. miras kavgası
rules governing the procedures of the players' status committee and the dispute resolution chamber (fifa) i. oyuncu statüsü komitesinin ve uyuşmazlık çözüm dairesinin prosedürlerini düzenleyen kurallar
border dispute i. sınır anlaşmazlığı
settling dispute i. sorun çözme
resolution of a dispute by arbitration i. tahkim
settlement of dispute i. uyuşmazlığın çözümü
court of jurisdictional dispute i. uyuşmazlık mahkemesi
matter of dispute i. uyuşmazlık konusu
jurisdictional dispute i. yetki uyuşmazlığı
billing dispute i. fatura anlaşmazlığı
settle a dispute f. anlaşmazlığı çözmek
settle a dispute f. bir ihtilafı çözmek
settle a dispute f. ihtilafı halletmek
resolve a dispute by arbitration f. tahkim etmek
in dispute s. ihtilaflı
without dispute s. münakaşasız
in case of dispute expr. anlaşmazlık durumunda
in case of dispute expr. anlaşmazlık halinde
in case of dispute expr. anlaşmazlık vukuunda
in dispute expr. dava konusu olan
in case of dispute expr. ihtilaf vukuunda
without dispute expr. ihtilafsız
in case of dispute expr. ihtilaf halinde
in case of dispute expr. ihtilaf durumunda
Politics
regional dispute i. bölgesel anlaşmazlık
wto dispute settlement body i. dtö anlaşmazlıkların çözümü organı
aegean dispute i. ege sorunu
administrative dispute i. idari ihtilaf
dispute management i. uyuşmazlık yönetimi
Institutes
department for regional agreements and dispute settlement i. bölgesel anlaşmalar ve anlaşmazlıkların halli dairesi
Telecom
dispute settlement i. uyuşmazlığı çözümleme
dispute settlement i. uzlaştırma
amount in dispute i. uyuşmazlık bedeli