|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
| Common Usage |
|
| 1 |
Yaygın Kullanım |
step i.
|
adım |
|
This is a significant step forward.
Bu ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır.
More Sentences
|
| 2 |
Yaygın Kullanım |
step i.
|
basamak |
|
Tom was sitting on the steps.
Tom basamaklarda oturuyordu.
More Sentences
|
| 3 |
Yaygın Kullanım |
step on it f.
|
gaza basmak |
|
We gotta lose the heat, step on it!
Ateşi düşürmeliyiz, gaza bas!
More Sentences
|
| General |
|
| 4 |
Genel |
second step i.
|
ikinci adım |
|
The second step must be taken as a matter of urgency.
İkinci adım acil olarak atılmalıdır.
More Sentences
|
| 5 |
Genel |
step i.
|
tedbir |
|
It is therefore appropriate to step up the measures adopted in respect of shipping.
Bu nedenle deniz taşımacılığına ilişkin olarak alınan tedbirlerin hızlandırılması uygun olacaktır.
More Sentences
|
| 6 |
Genel |
two step i.
|
iki adım |
|
Progress has definitely been made on the question of gender equality, even if it is two steps forward and one step back.
İki adım ileri bir adım geri olsa da cinsiyet eşitliği konusunda kesinlikle ilerleme kaydedilmiştir.
More Sentences
|
| 7 |
Genel |
step i.
|
önlem |
|
With very simple steps it's possible to hinder the spread of the coronavirus.
Çok basit önlemlerle Koronavirüs'ün yayılmasını engellemek mümkün.
More Sentences
|
| 8 |
Genel |
first step i.
|
ilk adım |
|
The first step has now been taken and brought to its conclusion.
Şimdi ilk adım atıldı ve sonuca ulaştırıldı.
More Sentences
|
| 9 |
Genel |
step i.
|
adım |
|
That is a considerable step forward.
Bu ileriye doğru atılmış önemli bir adımdır.
More Sentences
|
| 10 |
Genel |
step out i.
|
dışarı adım |
|
Tom didn't even step out of the house yesterday.
Tom dün evden dışarı adımını bile atmadı.
More Sentences
|
| 11 |
Genel |
concrete step i.
|
somut adım |
|
What concrete steps has the Commission so far taken to this end?
Komisyon bu amaçla şimdiye kadar hangi somut adımları atmıştır?
More Sentences
|
| 12 |
Genel |
step i.
|
basamak |
|
Tom is still at the top of the steps, waiting for you.
Tom hâlâ basamakların tepesinde, seni bekliyor.
More Sentences
|
| 13 |
Genel |
positive step i.
|
olumlu adım |
|
Any action must be economic or humanitarian with positive steps to resolve the high level tensions.
Her türlü eylem ekonomik ya da insani olmalı ve yüksek düzeydeki gerilimi çözmeye yönelik olumlu adımlar içermelidir.
More Sentences
|
| 14 |
Genel |
an important step i.
|
önemli bir adım |
|
It could also be an important step towards obtaining understanding of the EU's other negotiating aims.
Ayrıca AB'nin diğer müzakere hedeflerinin anlaşılması yönünde de önemli bir adım olabilir.
More Sentences
|
| 15 |
Genel |
important step i.
|
önemli adım |
|
The directive that the plenary has adopted today represents another important step.
Genel Kurul'un bugün kabul ettiği yönerge de bir başka önemli adımı temsil etmektedir.
More Sentences
|
| 16 |
Genel |
one more step i.
|
bir adım daha |
|
I'm dead tired, I can't take one more step!
Yorgunluktan ölüyorum, bir adım daha atamam!
More Sentences
|
| 17 |
Genel |
intermediate step i.
|
ara adım |
|
The Commission proposal on new rules for the allocation of slots is a necessary intermediate step.
Slotların tahsisi için yeni kurallara ilişkin Komisyon teklifi gerekli bir ara adımdır.
More Sentences
|
| 18 |
Genel |
first step i.
|
başlangıç |
|
We are taking some first steps with this meeting.
Biz bu toplantı ile bir başlangıç yapıyoruz.
More Sentences
|
| 19 |
Genel |
step up f.
|
hızlandırmak |
|
It will step up the attack on employment, insurance and pension rights.
İstihdam, sigorta ve emeklilik haklarına yönelik saldırıları hızlandıracaktır.
More Sentences
|
| 20 |
Genel |
step f.
|
yürümek |
|
Will you step this way, please?
Lütfen buradan yürür müsünüz?
More Sentences
|
|
|
| 21 |
Genel |
step down f.
|
istifa etmek |
|
Tom said he didn't plan on stepping down.
Tom istifa etmeyi planlamadığını söyledi.
More Sentences
|
| 22 |
Genel |
step f.
|
adım atmak |
|
That is why we must step back.
İşte bu yüzden geri adım atmalıyız.
More Sentences
|
| 23 |
Genel |
step up f.
|
çıkmak |
|
Please step up here, then sit on this table.
Lütfen buraya çıkın, sonra bu masaya oturun.
More Sentences
|
| 24 |
Genel |
step down f.
|
emekliye ayrılmak |
|
Tom should step down.
Tom emekliye ayrılmalı.
More Sentences
|
| 25 |
Genel |
step up f.
|
artırmak |
|
You said in your first reply that the interested parties will need to step up their efforts.
İlk cevabınızda ilgili tarafların çabalarını artırmaları gerektiğini söylemiştiniz.
More Sentences
|
| 26 |
Genel |
take a step f.
|
adım atmak |
|
Basically, we are on the point of taking a step comparable to the situation in 1989/1990 for the whole of Europe.
Temel olarak tüm Avrupa için 1989/1990'daki durumla karşılaştırılabilir bir adım atma noktasındayız.
More Sentences
|
| 27 |
Genel |
step on it f.
|
acele etmek |
|
We've really got to step on it.
Gerçekten acele etmeliyiz.
More Sentences
|
| 28 |
Genel |
step on f.
|
basmak |
|
We must do more, we must step on the reform peddle.
Daha fazlasını yapmalı, reform pedalına basmalıyız.
More Sentences
|
| 29 |
Genel |
step in f.
|
girmek |
|
No man ever steps in the same river twice, for it's not the same river and he's not the same man.
Aynı nehirde iki kez yıkanılmaz; çünkü ne nehir aynı nehirdir, ne de nehre giren kişi aynı kişidir.
More Sentences
|
| 30 |
Genel |
step aside f.
|
kenara çekilmek |
|
Would you step aside?
Kenara çekilir misin?
More Sentences
|
| 31 |
Genel |
step out f.
|
çıkmak |
|
Suddenly a robber stepped out of the darkness.
Aniden karanlığın içinden bir soyguncu çıktı.
More Sentences
|
| 32 |
Genel |
step in f.
|
devreye girmek |
|
First of all, Europe must step in when the noise source exceeds limits, for example in the form of products.
Her şeyden önce gürültü kaynağı örneğin ürün şeklinde sınırları aştığında Avrupa devreye girmelidir.
More Sentences
|
| 33 |
Genel |
step back f.
|
geri çekilmek |
|
Tom took a couple of steps back.
Tom birkaç adım geri çekildi.
More Sentences
|
| 34 |
Genel |
step out f.
|
dışarı çıkmak |
|
Tom has stepped out for a moment.
Tom bir an için dışarıya çıktı.
More Sentences
|
| 35 |
Genel |
step f.
|
girmek |
|
Wait for a knock, step through another door, and you're in.
Kapının çalmasını bekle, öbür kapıdan gir ve içerdesin.
More Sentences
|
| 36 |
Genel |
step up f.
|
yükseltmek |
|
We must step up a gear.
Bir vites yükseltmeliyiz.
More Sentences
|
| 37 |
Genel |
step f.
|
basmak |
|
Be careful where you step.
Bastığın yere dikkat et.
More Sentences
|
| 38 |
Genel |
step on f.
|
ayak basmak |
|
Someone stepped on my foot.
Birisi ayağıma bastı.
More Sentences
|
| 39 |
Genel |
step in f.
|
araya girmek |
|
Tom stepped in to help.
Tom yardım etmek için araya girdi.
More Sentences
|
| 40 |
Genel |
step up f.
|
yürümek |
|
Tom stepped up to the podium.
Tom podyuma doğru yürüdü.
More Sentences
|
|
|
| 41 |
Genel |
step aside f.
|
çekilmek |
|
I think it's time for me to step aside.
Sanırım benim için çekilme zamanıdır.
More Sentences
|
| 42 |
Genel |
step-by-step zf.
|
adım adım |
|
That is why I propose a step-by-step plan.
Bu yüzden adım adım bir plan öneriyorum.
More Sentences
|
| 43 |
Genel |
watch your step! ünl.
|
dikkatli ol! |
|
Watch your step.
Dikkatli ol.
More Sentences
|
| 44 |
Genel |
watch your step ünl.
|
dikkat et (yürüyen birine söylenir) |
|
It's dark, so watch your step.
Hava karanlık, adımlarına dikkat et.
More Sentences
|
| Phrasals |
|
| 45 |
Öbek Fiiller |
step down f.
|
çekilmek |
|
He finally had to step down.
O sonunda çekilmek zorunda kaldı.
More Sentences
|
| 46 |
Öbek Fiiller |
step outside f.
|
dışarı çıkmak |
|
I stepped outside.
Dışarı çıktım.
More Sentences
|
| 47 |
Öbek Fiiller |
step inside f.
|
(bir yere) girmek |
|
Step inside.
Gir içeri.
More Sentences
|
| 48 |
Öbek Fiiller |
step into f.
|
girmek |
|
Tom pushed the door open and stepped into the room.
Tom kapıyı iterek açtı ve odaya girdi.
More Sentences
|
| 49 |
Öbek Fiiller |
step inside f.
|
içeri girmek |
|
Let me step inside.
İzin ver içeri gireyim.
More Sentences
|
| Colloquial |
|
| 50 |
Konuşma Dili |
step-father i.
|
üvey baba |
|
Sami killed his father and his step-father.
Sami babasını ve üvey babasını öldürdü.
More Sentences
|
| 51 |
Konuşma Dili |
step-son i.
|
üvey oğul |
|
I've never met Tom's step-son's mother.
Tom'un üvey oğlunun annesiyle hiç tanışmadım.
More Sentences
|
| 52 |
Konuşma Dili |
step on it! expr.
|
bas gaza! |
|
Step on it!
Bas gaza!
More Sentences
|
| Common Usage |
|
| 53 |
Yaygın Kullanım |
single step income statement i.
|
tek kademeli kar zarar tablosu |
|
| 54 |
Yaygın Kullanım |
step on the gas f.
|
gazlamak |
|
| 55 |
Yaygın Kullanım |
step on it f.
|
gazlamak |
|
| 56 |
Yaygın Kullanım |
step s.
|
üvey |
|
| General |
|
| 57 |
Genel |
step i.
|
derece |
|
| 58 |
Genel |
step i.
|
terfi |
|
| 59 |
Genel |
step i.
|
ilerleme |
|
| 60 |
Genel |
step i.
|
teşebbüs |
|
| 61 |
Genel |
step son i.
|
üvey oğul |
|
| 62 |
Genel |
false step i.
|
falso |
|
| 63 |
Genel |
step daughter i.
|
üvey kız |
|
| 64 |
Genel |
step brother i.
|
üvey erkek kardeş |
|
| 65 |
Genel |
step parent i.
|
üvey ana baba |
|
| 66 |
Genel |
big step i.
|
açık adım |
|
| 67 |
Genel |
step ladder i.
|
seyyar merdiven |
|
| 68 |
Genel |
step i.
|
ayak uydurma |
|
| 69 |
Genel |
step mother i.
|
üvey ana |
|
| 70 |
Genel |
step i.
|
porte aralığı |
|
| 71 |
Genel |
step i.
|
ayak atışı |
|
| 72 |
Genel |
step father i.
|
üvey baba |
|
| 73 |
Genel |
loop step i.
|
döngü adımı |
|
| 74 |
Genel |
step i.
|
ayak izi |
|
| 75 |
Genel |
step i.
|
merdiven |
|
| 76 |
Genel |
step i.
|
nota çizgisi |
|
| 77 |
Genel |
step i.
|
merdiven basamağı |
|
| 78 |
Genel |
curtail step i.
|
birinci basamak |
|
| 79 |
Genel |
step dance i.
|
step |
|
| 80 |
Genel |
step child i.
|
üvey çocuk |
|
|
|
| 81 |
Genel |
step i.
|
ayak sesi |
|
| 82 |
Genel |
step i.
|
eşik |
|
| 83 |
Genel |
step forcing i.
|
basamak uyarı |
|
| 84 |
Genel |
step i.
|
terakki |
|
| 85 |
Genel |
step i.
|
uygun adım |
|
| 86 |
Genel |
one step i.
|
tek adım dansı |
|
| 87 |
Genel |
false step i.
|
yanlış davranış |
|
| 88 |
Genel |
step i.
|
çok kısa bir mesafe |
|
| 89 |
Genel |
step i.
|
plato |
|
| 90 |
Genel |
step i.
|
sekmen |
|
| 91 |
Genel |
step i.
|
girişim |
|
| 92 |
Genel |
step i.
|
etap |
|
| 93 |
Genel |
step i.
|
ayak |
|
| 94 |
Genel |
step i.
|
hareket |
|
| 95 |
Genel |
wide step i.
|
açık adım |
|
| 96 |
Genel |
step up i.
|
yürüme yolu |
|
| 97 |
Genel |
step length i.
|
adım uzunluğu |
|
| 98 |
Genel |
step by step processing i.
|
adım adım işleme |
|
| 99 |
Genel |
step size i.
|
adım boyu |
|
| 100 |
Genel |
step in i.
|
içeri adım |
|
| 101 |
Genel |
step of a ladder i.
|
merdiven basamağı |
|
| 102 |
Genel |
additional step i.
|
ek adım |
|
| 103 |
Genel |
considerable step i.
|
büyük adım |
|
| 104 |
Genel |
giant step i.
|
dev adım |
|
| 105 |
Genel |
big step i.
|
büyük adım |
|
| 106 |
Genel |
step sister i.
|
üvey kız kardeş |
|
| 107 |
Genel |
step sister i.
|
üvey abla |
|
| 108 |
Genel |
career step i.
|
kariyer basamağı |
|
| 109 |
Genel |
scheduled procedure step i.
|
planlanmış işlem adımı |
|
| 110 |
Genel |
scheduled procedure step i.
|
programlanmış prosedür adımı |
|
| 111 |
Genel |
flight of step i.
|
merdiven kolu |
|
| 112 |
Genel |
step-up i.
|
yükselme |
|
| 113 |
Genel |
step-up i.
|
artma |
|
| 114 |
Genel |
step-up i.
|
artış |
|
| 115 |
Genel |
ladder step i.
|
merdiven basamağı |
|
| 116 |
Genel |
firm step i.
|
sağlam adım |
|
| 117 |
Genel |
sound step i.
|
sağlam adım |
|
| 118 |
Genel |
unfaltering step i.
|
sağlam adım |
|
| 119 |
Genel |
step-board i.
|
basamak |
|
| 120 |
Genel |
step ladder i.
|
portatif merdiven |
|
| 121 |
Genel |
step ladder i.
|
ayaklı merdiven |
|
| 122 |
Genel |
step ladder i.
|
destekli seyyar merdiven |
|
| 123 |
Genel |
step-board i.
|
basamak tahtası |
|
| 124 |
Genel |
step i.
|
kademe |
|
| 125 |
Genel |
step i.
|
evre |
|
| 126 |
Genel |
step i.
|
hatve |
|
| 127 |
Genel |
step i.
|
aşama |
|
| 128 |
Genel |
entry step i.
|
giriş basamağı |
|
| 129 |
Genel |
entrance step i.
|
giriş basamağı |
|
| 130 |
Genel |
primary step i.
|
giriş basamağı |
|
| 131 |
Genel |
previous step i.
|
önceki adım |
|
| 132 |
Genel |
firm step i.
|
emin adım |
|
| 133 |
Genel |
confident step i.
|
emin adım |
|
| 134 |
Genel |
false step i.
|
hata |
|
| 135 |
Genel |
false step i.
|
yanlış adım |
|
| 136 |
Genel |
step counter i.
|
adımölçer |
|
| 137 |
Genel |
step counter i.
|
adım ölçer |
|
| 138 |
Genel |
a major step forward i.
|
ileriye doğru büyük bir adım |
|
| 139 |
Genel |
natural step i.
|
doğal adım |
|
| 140 |
Genel |
next natural step i.
|
sonraki doğal adım |
|
| 141 |
Genel |
one more step i.
|
bir basamak daha |
|
| 142 |
Genel |
step stool i.
|
oturaklı merdiven |
|
| 143 |
Genel |
step stool i.
|
tabure merdiven |
|
| 144 |
Genel |
step stool i.
|
merdiven tabure/sandalye |
|
| 145 |
Genel |
step stool i.
|
tabure/sandalye merdiven |
|
| 146 |
Genel |
step mother i.
|
cici anne |
|
| 147 |
Genel |
long step i.
|
uzun adım |
|
| 148 |
Genel |
work step i.
|
iş adımı |
|
| 149 |
Genel |
first person to step on the moon i.
|
aya ilk ayak basan kişi |
|
| 150 |
Genel |
first person to step foot on the moon i.
|
aya ilk ayak basan kişi |
|
| 151 |
Genel |
step-sibling i.
|
üvey kardeş |
|
| 152 |
Genel |
step-in i.
|
kadın külodu |
|
| 153 |
Genel |
intermediate step i.
|
ara basamak |
|
| 154 |
Genel |
intermediary step i.
|
ara adım |
|
| 155 |
Genel |
intermediary step i.
|
ara basamak |
|
| 156 |
Genel |
two-step verification i.
|
iki aşamalı doğrulama |
|
| 157 |
Genel |
lower step i.
|
alt basamak |
|
| 158 |
Genel |
step wedge i.
|
kademeli blok |
|
| 159 |
Genel |
marble step i.
|
mermer basamak |
|
| 160 |
Genel |
box step i.
|
yerde dikdörtgen oluşturan bir salon dansı adımı kombinasyonu |
|
| 161 |
Genel |
hop, step, and jump i.
|
kısa mesafe |
|
| 162 |
Genel |
one-step i.
|
iki dörtlük müzikle yapılan bir salon dansı |
|
| 163 |
Genel |
one-step i.
|
one-step dansına eşlik eden müzik |
|
| 164 |
Genel |
back step i.
|
geriye, arkaya adım |
|
| 165 |
Genel |
first step i.
|
ilk aşama |
|
| 166 |
Genel |
first step i.
|
ilk hareket |
|
| 167 |
Genel |
side step i.
|
kenara yerleştirilen basamak |
|
| 168 |
Genel |
side step i.
|
yan merdiven |
|
| 169 |
Genel |
side step i.
|
yanda yer alan basamak yapı |
|
| 170 |
Genel |
step-up i.
|
gelişme |
|
| 171 |
Genel |
step-up i.
|
iyileşme |
|
| 172 |
Genel |
stair-step i.
|
merdiven basamağı |
|
| 173 |
Genel |
stair-step i.
|
kademe kademe yükselen kimse |
|
| 174 |
Genel |
stair-step i.
|
adım adım iyiye giden şey |
|
| 175 |
Genel |
stair-step i.
|
giderek gelişen kimse |
|
| 176 |
Genel |
step out f.
|
eğlenceye gitmek |
|
| 177 |
Genel |
step down f.
|
inmek |
|
| 178 |
Genel |
step down f.
|
emekli olmak |
|
| 179 |
Genel |
step f.
|
sekilemek |
|
| 180 |
Genel |
step down f.
|
düşürmek |
|
| 181 |
Genel |
step on the brakes f.
|
frene basmak |
|
| 182 |
Genel |
step down f.
|
düşmek |
|
| 183 |
Genel |
step f.
|
teraslamak |
|
| 184 |
Genel |
mind one's step f.
|
ayağını denk almak |
|
| 185 |
Genel |
step in f.
|
içeri girmek |
|
| 186 |
Genel |
take a step f.
|
atılmak |
|
| 187 |
Genel |
keep step with f.
|
ayak uydurmak |
|
| 188 |
Genel |
step in f.
|
karışmak |
|
| 189 |
Genel |
step up f.
|
hızlanmak |
|
| 190 |
Genel |
step on f.
|
ayakla ezmek |
|
| 191 |
Genel |
watch one's step f.
|
dikkatli olmak |
|
| 192 |
Genel |
step up onto f.
|
çıkmak |
|
| 193 |
Genel |
fall in step f.
|
adım uydurmak |
|
| 194 |
Genel |
step up on f.
|
çıkmak |
|
| 195 |
Genel |
step off f.
|
adımlamak |
|
| 196 |
Genel |
step f.
|
ayak basmak |
|
| 197 |
Genel |
be out of step with f.
|
ayak uydurmamak |
|
| 198 |
Genel |
walk with a quick step f.
|
hızla yürümek |
|
| 199 |
Genel |
step up f.
|
(süreci) hızlandırmak |
|
| 200 |
Genel |
watch one's step f.
|
adımlarına dikkat etmek |
|
| 201 |
Genel |
step out f.
|
adımlamak |
|
| 202 |
Genel |
step on the gas f.
|
gaza basmak |
|
| 203 |
Genel |
keep in step with f.
|
ayak uydurmak |
|
| 204 |
Genel |
step out f.
|
hızlı yürümek |
|
| 205 |
Genel |
step inwardly f.
|
ayakları içe basmak |
|
| 206 |
Genel |
step in f.
|
müdahale etmek |
|
| 207 |
Genel |
step up to the plate f.
|
gönüllü olmak |
|
| 208 |
Genel |
step out of line f.
|
çizginin dışına çıkmak |
|
| 209 |
Genel |
step up to the plate f.
|
elinden geleni yapmak |
|
| 210 |
Genel |
step up f.
|
kuvvetlendirmek |
|
| 211 |
Genel |
accommodate one's step to f.
|
birine ayak uydurmak |
|
| 212 |
Genel |
step up f.
|
gücünü artırmak |
|
| 213 |
Genel |
be in step with somebody f.
|
aynı ayarda olmak (birisiyle) |
|
| 214 |
Genel |
keep step f.
|
ayak uydurmak |
|
| 215 |
Genel |
be one step ahead f.
|
bir adım önde olmak |
|
| 216 |
Genel |
step off f.
|
inmek |
|
| 217 |
Genel |
step on to land f.
|
karaya ayak basmak |
|
| 218 |
Genel |
step back f.
|
azaltmak |
|
| 219 |
Genel |
step on one's foot f.
|
ayağına basmak |
|
| 220 |
Genel |
step f.
|
basamaklı yapmak |
|
| 221 |
Genel |
step f.
|
gitmek |
|
| 222 |
Genel |
step on f.
|
ayakla basmak |
|
| 223 |
Genel |
step on f.
|
köklemek (gaz pedali) |
|
| 224 |
Genel |
step forward f.
|
bir adım öne çıkmak |
|
| 225 |
Genel |
step over f.
|
yürüyerek üzerinden geçmek |
|
| 226 |
Genel |
step up f.
|
terfi ettirmek |
|
| 227 |
Genel |
take the first step f.
|
ilk adımı atmak |
|
| 228 |
Genel |
step aside f.
|
istifa etmek |
|
| 229 |
Genel |
step in f.
|
içeri gelmek |
|
| 230 |
Genel |
step in f.
|
içeri gitmek |
|
| 231 |
Genel |
be in step with f.
|
adım uydurmak (başkalarına) |
|
| 232 |
Genel |
watch one's step f.
|
dikkat etmek |
|
| 233 |
Genel |
step on the brake f.
|
frene basmak |
|
| 234 |
Genel |
step on f.
|
köklemek |
|
| 235 |
Genel |
step up f.
|
pekiştirmek |
|
| 236 |
Genel |
step f.
|
etmek (dans) |
|
| 237 |
Genel |
step out f.
|
inmek |
|
| 238 |
Genel |
fall in step with f.
|
ayak uydurmak |
|
| 239 |
Genel |
step on f.
|
gazı köklemek |
|
| 240 |
Genel |
step f.
|
adımlamak |
|
| 241 |
Genel |
step forward f.
|
öne doğru adım atmak |
|
| 242 |
Genel |
step up f.
|
yaklaşmak |
|
| 243 |
Genel |
fall in step f.
|
ayak uydurmak |
|
| 244 |
Genel |
step up f.
|
yükselmek |
|
| 245 |
Genel |
step up to the plate f.
|
harekete geçmek |
|
| 246 |
Genel |
watch one's step f.
|
ayağını denk almak |
|
| 247 |
Genel |
fall into step with f.
|
ayak uydurmak |
|
| 248 |
Genel |
be out of step with f.
|
ayak uydurmamak (birisine) |
|
| 249 |
Genel |
step up f.
|
artmak |
|
| 250 |
Genel |
watch one's step f.
|
bastığı yere dikkat etmek |
|
| 251 |
Genel |
step up f.
|
terfi etmek |
|
| 252 |
Genel |
step on the accelerator f.
|
gaza basmak |
|
| 253 |
Genel |
step in f.
|
el atmak |
|
| 254 |
Genel |
be in step with something f.
|
aynı ayarda olmak |
|
| 255 |
Genel |
proceed step by step f.
|
adım adım ilerlemek |
|
| 256 |
Genel |
keep in step (with) f.
|
ayak uydurmak |
|
| 257 |
Genel |
move on to the next step f.
|
bir sonraki adıma geçmek |
|
| 258 |
Genel |
proceed to the next step f.
|
bir sonraki adıma geçmek |
|
| 259 |
Genel |
go next step f.
|
bir sonraki adıma geçmek |
|
| 260 |
Genel |
take necessary step f.
|
gerekli adımları atmak |
|
| 261 |
Genel |
take necessary step f.
|
gerekli adımı atmak |
|
| 262 |
Genel |
step up gear f.
|
vites arttırmak |
|
| 263 |
Genel |
step up the tempo f.
|
tempoyu artırmak |
|
| 264 |
Genel |
step up the production f.
|
üretimi artırmak |
|
| 265 |
Genel |
carry a step further f.
|
bir adım ileriye taşımak |
|
| 266 |
Genel |
take a step further f.
|
bir adım ileriye taşımak |
|
| 267 |
Genel |
take a step forward f.
|
bir adım ileriye taşımak |
|
| 268 |
Genel |
carry a step forward f.
|
bir adım ileriye taşımak |
|
| 269 |
Genel |
step into new age f.
|
çağ atlamak |
|
| 270 |
Genel |
take a concrete step f.
|
somut bir adım atmak |
|
| 271 |
Genel |
take the next step f.
|
bir sonraki adımı atmak |
|
| 272 |
Genel |
be in step with f.
|
-e ayak uydurmak |
|
| 273 |
Genel |
step over f.
|
-e gelmek |
|
| 274 |
Genel |
step over f.
|
-e gitmek |
|
| 275 |
Genel |
step off f.
|
-den inmek |
|
| 276 |
Genel |
be a step ahead f.
|
bir adım önde olmak |
|
| 277 |
Genel |
take (it) a step further f.
|
bir adım ileri götürmek |
|
| 278 |
Genel |
stay one step ahead f.
|
bir adım önde olmak |
|
| 279 |
Genel |
step down f.
|
(voltaj vb) azaltmak |
|
| 280 |
Genel |
step on the juice f.
|
hızlandırmak |
|
| 281 |
Genel |
step on the juice f.
|
hız vermek |
|
| 282 |
Genel |
step on the juice f.
|
süratini arttırmak |
|
| 283 |
Genel |
step on the juice f.
|
gazlamak |
|
| 284 |
Genel |
step on the juice f.
|
gaz vermek |
|
| 285 |
Genel |
be in step f.
|
başkalarına ayak uydurmak |
|
| 286 |
Genel |
be in step f.
|
diğerleri gibi davranmak |
|
| 287 |
Genel |
be one step ahead of technology f.
|
teknolojinin bir adım ilerisinde olmak |
|
| 288 |
Genel |
fall in step with f.
|
ortama ayak uydurmak |
|
| 289 |
Genel |
fall into step with f.
|
ortama ayak uydurmak |
|
| 290 |
Genel |
treat like a step-child f.
|
üvey evlat gibi tutmak |
|
| 291 |
Genel |
treat like a step-child f.
|
üvey evlat muamelesi yapmak |
|
| 292 |
Genel |
treat like a step-child f.
|
üvey evlat gibi saymak |
|
| 293 |
Genel |
go a step further f.
|
bir adım daha ileri gitmek |
|
| 294 |
Genel |
be one step ahead of f.
|
bir adım önde olmak |
|
| 295 |
Genel |
be one step ahead of f.
|
bir adım önünde yer almak |
|
| 296 |
Genel |
step on a sea urchin f.
|
denizkestanesine basmak |
|
| 297 |
Genel |
be one step ahead of f.
|
bir adım önünde olmak |
|
| 298 |
Genel |
take the first step to do something f.
|
(bir şeyleri yapmak için) ilk adımı atmak |
|
| 299 |
Genel |
step into action f.
|
harekete geçmek |
|
| 300 |
Genel |
step out of line f.
|
sıradan/kuyruktan çıkmak |
|
| 301 |
Genel |
take a step f.
|
ilerleme kaydetmek |
|
| 302 |
Genel |
step up pressure for f.
|
için baskıyı artırmak/yoğunlaştırmak |
|
| 303 |
Genel |
step on someone's toes f.
|
birinin baş parmağına basmak |
|
| 304 |
Genel |
step on the grass f.
|
çimlere basmak |
|
| 305 |
Genel |
carry one step further f.
|
ileri taşımak |
|
| 306 |
Genel |
climb the stairs step by step f.
|
basamakları tek tek çıkmak |
|
| 307 |
Genel |
step on a banana peel f.
|
muz kabuğuna basmak |
|
| 308 |
Genel |
step on a banana peel f.
|
muza basmak |
|
| 309 |
Genel |
break step f.
|
yürüyüş düzenine ayak uyduramamak |
|
| 310 |
Genel |
one-step f.
|
one-step dansı yapmak |
|
| 311 |
Genel |
goose-step f.
|
düşünmeden riayet etmek |
|
| 312 |
Genel |
goose-step f.
|
toplumsal baskı veya misilleme korkusundan boyun eğmek |
|
| 313 |
Genel |
stair-step f.
|
adım adım gelişmek |
|
| 314 |
Genel |
stair-step f.
|
düzenli bir yol tutmak |
|
| 315 |
Genel |
stair-step f.
|
düzenli bir örüntüde ilerlemek |
|
| 316 |
Genel |
one step closer s.
|
bir adım daha yakın |
|
| 317 |
Genel |
step-down s.
|
azaltan |
|
| 318 |
Genel |
step-by-step s.
|
aşama aşama |
|
| 319 |
Genel |
step-down s.
|
düşüren |
|
| 320 |
Genel |
stair-step s.
|
merdivene benzer |
|
| 321 |
Genel |
stair-step s.
|
merdiven gibi |
|
| 322 |
Genel |
stair-step s.
|
merdivenimsi |
|
| 323 |
Genel |
stair-step s.
|
kademeli |
|
| 324 |
Genel |
stair-step s.
|
adım adım gelişen |
|
| 325 |
Genel |
step by step zf.
|
basamak basamak |
|
| 326 |
Genel |
step by step zf.
|
kademe kademe |
|
| 327 |
Genel |
at every step zf.
|
adım başı |
|
| 328 |
Genel |
in step zf.
|
aynı ayarda |
|
| 329 |
Genel |
step by step zf.
|
derece derece |
|
| 330 |
Genel |
without keeping step zf.
|
adi adım |
|
| 331 |
Genel |
step by step zf.
|
peyderpey |
|
| 332 |
Genel |
in step with zf.
|
uygun |
|
| 333 |
Genel |
at every step zf.
|
adım başında |
|
| 334 |
Genel |
step by step zf.
|
tedricen |
|
| 335 |
Genel |
step by step zf.
|
yavaş yavaş |
|
| 336 |
Genel |
in every step of life zf.
|
hayatın her adımında |
|
| 337 |
Genel |
step by step zf.
|
aşama aşama |
|
| 338 |
Genel |
at every step of life zf.
|
hayatın her adımında |
|
| 339 |
Genel |
in step zf.
|
ayak uydurarak |
|
| 340 |
Genel |
step by step zf.
|
adım adım |
|
| 341 |
Genel |
step-wise zf.
|
adım adım |
|
| 342 |
Genel |
step-wise zf.
|
yavaş yavaş |
|
| 343 |
Genel |
in the first step zf.
|
ilk aşamada |
|
| 344 |
Genel |
at first step zf.
|
ilk adım olarak |
|
| 345 |
Genel |
as a first step zf.
|
ilk adım olarak |
|
| 346 |
Genel |
at first step zf.
|
ilk etapta |
|
| 347 |
Genel |
in step with ed.
|
ayak uydurarak |
|
| 348 |
Genel |
in step with ed.
|
uyum içerisinde |
|
| 349 |
Genel |
watch your step! ünl.
|
kendine mukayyet ol! |
|
| 350 |
Genel |
step on the gas! ünl.
|
gaza bas! |
|
| 351 |
Genel |
step on it! ünl.
|
gaza bas! |
|
| 352 |
Genel |
watch your step! ünl.
|
ayağını denk al! |
|
| 353 |
Genel |
step on the gas! ünl.
|
gazla! |
|
| 354 |
Genel |
step- ök.
|
üvey |
|
| Phrasals |
|
| 355 |
Öbek Fiiller |
step aside f.
|
biraz önden yürümek |
|
| 356 |
Öbek Fiiller |
step forth f.
|
öne çıkmak |
|
| 357 |
Öbek Fiiller |
step in f.
|
aniden ileri atılmak |
|
| 358 |
Öbek Fiiller |
step off f.
|
bölmek |
|
| 359 |
Öbek Fiiller |
step off f.
|
ayırmak |
|
| 360 |
Öbek Fiiller |
step aside f.
|
görevden ayrılmak |
|
| 361 |
Öbek Fiiller |
step aside f.
|
emekli olmak |
|
| 362 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) arasında yavaş yavaş yürümek |
|
| 363 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) usulca yürümek |
|
| 364 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) dikkatlice yürümek |
|
| 365 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) adımlarını dikkatle atmak |
|
| 366 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki veya daha çok kişi veya şey) parmaklarının ucuna basmak |
|
| 367 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak |
|
| 368 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(anlaşmazlık içindeki iki kişi veya gruba) müdahale etmek |
|
| 369 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
araya girmek |
|
| 370 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki kişi veya grup) arasındaki anlaşmazlığa karışmak |
|
| 371 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki kişi veya grubun) arasını yapmak |
|
| 372 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki kişi veya grubu) uzlaştırmak/barıştırmak |
|
| 373 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something) f.
|
(iki kişi veya grup) arasında ara buluculuk yapmak |
|
| 374 |
Öbek Fiiller |
step between (someone or something and someone or something else) f.
|
(iki kişi veya şey) arasına girmek/adım atmak |
|
| 375 |
Öbek Fiiller |
step back on someone f.
|
adımını geri atıp birinin üzerine basmak |
|
| 376 |
Öbek Fiiller |
step something off f.
|
adımlamak |
|
| 377 |
Öbek Fiiller |
step something off f.
|
adımlayarak hesaplamak |
|
| 378 |
Öbek Fiiller |
step on someone f.
|
birinin ayağına basmak |
|
| 379 |
Öbek Fiiller |
step up on f.
|
bir şeyin üstüne çıkmak |
|
| 380 |
Öbek Fiiller |
step up onto f.
|
bir şeyin üstüne çıkmak |
|
| 381 |
Öbek Fiiller |
step out on someone f.
|
birini aldatmak |
|
| 382 |
Öbek Fiiller |
step down from f.
|
istifa etmek |
|
| 383 |
Öbek Fiiller |
step down from f.
|
(bir yerden) inmek |
|
| 384 |
Öbek Fiiller |
fall in (to step) f.
|
diğerlerinin adımlarına uyum sağlamak |
|
| 385 |
Öbek Fiiller |
fall in (to step) f.
|
diğerleriyle senkron ilerlemek |
|
| 386 |
Öbek Fiiller |
fall in (to step) f.
|
diğerlerinin adımlarını yakalamak |
|
| 387 |
Öbek Fiiller |
fall in (to step) f.
|
diğerlerinin adımlarına uymak |
|
| 388 |
Öbek Fiiller |
step into (something) f.
|
(bir şeye) el atmak |
|
| 389 |
Öbek Fiiller |
step into (something) f.
|
(bir şeye) adım atmak |
|
| 390 |
Öbek Fiiller |
step into something f.
|
bir şeye basmak |
|
| 391 |
Öbek Fiiller |
step into something f.
|
ıslak, pis, istenmeyen bir şeye basmak |
|
| 392 |
Öbek Fiiller |
step into something f.
|
ayağıyla bir şeyin içine girmek |
|
| 393 |
Öbek Fiiller |
step in something f.
|
bir şeye basmak |
|
| 394 |
Öbek Fiiller |
step in something f.
|
ıslak, pis, istenmeyen bir şeye basmak |
|
| 395 |
Öbek Fiiller |
step in something f.
|
ayağıyla bir şeyin içine girmek |
|
| 396 |
Öbek Fiiller |
step into f.
|
karışmak |
|
| 397 |
Öbek Fiiller |
step into f.
|
bulaşmak |
|
| 398 |
Öbek Fiiller |
step into f.
|
müdahale etmek |
|
| 399 |
Öbek Fiiller |
step into f.
|
araya girmek |
|
| 400 |
Öbek Fiiller |
step into f.
|
duruma müdahale etmek |
|
| 401 |
Öbek Fiiller |
step into f.
|
duruma el koymak |
|
| 402 |
Öbek Fiiller |
step inside f.
|
bir şey hakkında bir fikir sahibi olmak |
|
| 403 |
Öbek Fiiller |
step inside f.
|
bir şeyin iç yüzüne bir bakış atmak |
|
| 404 |
Öbek Fiiller |
step inside f.
|
bir şeyle ilgili fikir edinmek |
|
| 405 |
Öbek Fiiller |
step back on (something) f.
|
(bir şeye) geri dönmek |
|
| 406 |
Öbek Fiiller |
step back on (something) f.
|
(bir şeye) tekrar adım atmak |
|
| 407 |
Öbek Fiiller |
step back on (something) f.
|
sahneye, alana, sahaya bir aradan sonra geri dönmek/tekrar adım atmak |
|
| 408 |
Öbek Fiiller |
step back on (something) f.
|
(bir şeyden) geri adım atmak |
|
| 409 |
Öbek Fiiller |
step back on (something) f.
|
(bir şeyden) geri çekilmek |
|
| 410 |
Öbek Fiiller |
step back on (something) f.
|
(bir şeyden) dönmek |
|
| 411 |
Öbek Fiiller |
step back on (something) f.
|
(bir şeyden) kaçmak |
|
| 412 |
Öbek Fiiller |
step on f.
|
(üstüne) çıkmak |
|
| 413 |
Öbek Fiiller |
step on f.
|
üstüne basmak |
|
| 414 |
Öbek Fiiller |
step on f.
|
üstünde yürümek |
|
| 415 |
Öbek Fiiller |
step on f.
|
(ayakla) çiğnemek |
|
| 416 |
Öbek Fiiller |
step all over (one) f.
|
(birinin) üstüne çıkmak |
|
| 417 |
Öbek Fiiller |
step all over (one) f.
|
(birinin) tepesine çıkmak |
|
| 418 |
Öbek Fiiller |
step all over (one) f.
|
(birinin) ensesine binmek |
|
| 419 |
Öbek Fiiller |
step out into (some place) f.
|
dışarıya (bir yere) çıkmak |
|
| 420 |
Öbek Fiiller |
step out into (some place) f.
|
dışarıdaki (bir yere) adım atmak |
|
| 421 |
Öbek Fiiller |
step out into (something) f.
|
(bir şeye) adım atmak |
|
| 422 |
Öbek Fiiller |
step out into (something) f.
|
(bir şeye) giriş yapmak |
|
| 423 |
Öbek Fiiller |
step out into (something) f.
|
yeni (bir şeye) başlamak |
|
| 424 |
Öbek Fiiller |
step out of (something or some place) (and) into (some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) girmek |
|
| 425 |
Öbek Fiiller |
step out of (something or some place) (and) into (some place) f.
|
(bir şeyden/bir yerden çıkıp bir yere) adım atmak |
|
| 426 |
Öbek Fiiller |
step out of (something) (and) into (something) f.
|
(bir durumdan/koşuldan çıkıp başka bir duruma/koşula) adım atmak |
|
| 427 |
Öbek Fiiller |
step out of (something) (and) into (something) f.
|
(bir durumdan/koşuldan çıkıp başka bir duruma/koşula) giriş yapmak |
|
| 428 |
Öbek Fiiller |
step out of (something) (and) into (something) f.
|
(bir durumdan/koşuldan) çıkıp (yeni bir duruma/koşula) geçmek |
|
| 429 |
Öbek Fiiller |
step up to (someone or something) f.
|
(birine/bir şeye) yaklaşmak |
|
| 430 |
Öbek Fiiller |
step up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) dibine girmek |
|
| 431 |
Öbek Fiiller |
step up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) yanına/yakınına gitmek |
|
| 432 |
Öbek Fiiller |
step up to (someone or something) f.
|
(birinin/bir şeyin) tam önüne gitmek/geçmek |
|
| Phrases |
|
| 433 |
İfadeler |
in step with somebody expr.
|
birine ayak uydurarak |
|
| 434 |
İfadeler |
one small step for a man one giant leap for mankind expr.
|
benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım |
|
| 435 |
İfadeler |
that's one small step for man one giant leap for mankind expr.
|
benim için küçük ama insanlık için büyük bir adım |
|
| 436 |
İfadeler |
kindly step this way expr.
|
şöyle buyurun lütfen |
|
| 437 |
İfadeler |
in step with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) uyumlu |
|
| 438 |
İfadeler |
in step with (someone or something) expr.
|
(birine/bir şeye) uygun |
|
| 439 |
İfadeler |
in step with (someone or something) expr.
|
(biriyle/bir şeyle) aynı ritimde |
|
| Proverb |
|
| 440 |
Atasözü |
first step is always the hardest
|
ilk adım her zaman en zor olanıdır |
|
| 441 |
Atasözü |
first step is always the hardest
|
ilk adım her zaman en zorudur |
|
| 442 |
Atasözü |
genius is one step away from insanity
|
dahilik ile delilik arasında ince bir çizgi vardır |
|
| 443 |
Atasözü |
you never step into the same river twice
|
aynı nehirde iki kez yıkanılmaz |
|
| 444 |
Atasözü |
a journey of 100 miles begins with one step
|
damlaya damlaya göl olur |
|
| 445 |
Atasözü |
a journey of a thousand miles begins with a single step
|
damlaya damlaya göl olur |
|
| 446 |
Atasözü |
a journey of 100 miles begins with one step
|
başlamak bitirmenin yarısıdır |
|
| 447 |
Atasözü |
a journey of a thousand miles begins with a single step
|
başlamak bitirmenin yarısıdır |
|
| 448 |
Atasözü |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
iyiyle kötü arasında ince bir çizgi vardır |
|
| 449 |
Atasözü |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
incelikle kabalık arasında ince bir çizgi vardır |
|
| 450 |
Atasözü |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
nadir olanla saçma olan arasında ince bir çizgi vardır |
|
| 451 |
Atasözü |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
gösterişli/asil olmakla komik olmak arasında çok ince bir çizgi var |
|
| 452 |
Atasözü |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
asalet bir anda komediye dönüşebilir |
|
| 453 |
Atasözü |
from the sublime to the ridiculous is only a step
|
gösterişli/asil bir şey çok hızlıca komik bir şeye dönüşebilir |
|
| Colloquial |
|
| 454 |
Konuşma Dili |
a big step i.
|
büyük bir adım |
|
| 455 |
Konuşma Dili |
a great step i.
|
büyük bir adım |
|
| 456 |
Konuşma Dili |
step-kid i.
|
üvey evlat |
|
| 457 |
Konuşma Dili |
step-kid i.
|
üvey çocuk |
|
| 458 |
Konuşma Dili |
step-child i.
|
üvey evlat |
|
| 459 |
Konuşma Dili |
step-child i.
|
üvey çocuk |
|
| 460 |
Konuşma Dili |
step-dad i.
|
üvey baba |
|
| 461 |
Konuşma Dili |
step-daughter i.
|
üvey kız |
|
| 462 |
Konuşma Dili |
step-mom i.
|
üvey anne |
|
| 463 |
Konuşma Dili |
step-mom i.
|
üvey ana |
|
| 464 |
Konuşma Dili |
step-mom i.
|
cici anne |
|
| 465 |
Konuşma Dili |
step-mother i.
|
üvey anne |
|
| 466 |
Konuşma Dili |
step-mother i.
|
üvey ana |
|
| 467 |
Konuşma Dili |
step-mother i.
|
cici anne |
|
| 468 |
Konuşma Dili |
step-parent i.
|
üvey ebeveyn |
|
| 469 |
Konuşma Dili |
step-parent i.
|
üvey anne baba |
|
| 470 |
Konuşma Dili |
keep step f.
|
ayak uydurmak |
|
| 471 |
Konuşma Dili |
keep step f.
|
aynı düzeyde ilerlemek |
|
| 472 |
Konuşma Dili |
keep step f.
|
aynı hızda yürümek |
|
| 473 |
Konuşma Dili |
be one step closer f.
|
bir adım daha yaklaşmak |
|
| 474 |
Konuşma Dili |
step off the curb f.
|
ölmek |
|
| 475 |
Konuşma Dili |
step off the curb f.
|
mortoyu çekmek |
|
| 476 |
Konuşma Dili |
step off the curb f.
|
tahtalı köyü boylamak |
|
| 477 |
Konuşma Dili |
step off the curb f.
|
mevta olmak |
|
| 478 |
Konuşma Dili |
step off the curb f.
|
cartayı çekmek |
|
| 479 |
Konuşma Dili |
step it up f.
|
bir adım ileri götürmek |
|
| 480 |
Konuşma Dili |
step it up f.
|
daha iyi yapmak |
|
| 481 |
Konuşma Dili |
step it up f.
|
daha hızlı yapmak |
|
| 482 |
Konuşma Dili |
step it up f.
|
daha verimli çalışmak |
|
| 483 |
Konuşma Dili |
step it up f.
|
çalışma kalitesini artırmak |
|
| 484 |
Konuşma Dili |
step it up f.
|
hızlanmak |
|
| 485 |
Konuşma Dili |
step it up f.
|
vites yükseltmek |
|
| 486 |
Konuşma Dili |
one step ahead expr.
|
bir adım önünde |
|
| 487 |
Konuşma Dili |
a step away from expr.
|
bir adım uzakta/uzağında (yakın manasında) |
|
| 488 |
Konuşma Dili |
step on the gas! expr.
|
bas gaza! |
|
| 489 |
Konuşma Dili |
admitting you have a problem is the first step expr.
|
bir problemin olduğunu kabullenmek ilk adımdır |
|
| 490 |
Konuşma Dili |
admitting you have a problem is the first step expr.
|
bir sorunun olduğunu kabullenmek ilk adımdır |
|
| 491 |
Konuşma Dili |
step on it! expr.
|
gazla! |
|
| 492 |
Konuşma Dili |
step on the gas! expr.
|
gazla! |
|
| 493 |
Konuşma Dili |
step on the gas! expr.
|
gaza bas! |
|
| 494 |
Konuşma Dili |
step on it! expr.
|
gaza bas! |
|
| 495 |
Konuşma Dili |
step right up expr.
|
uzaktan bakma yakına gel |
|
| 496 |
Konuşma Dili |
mind your step expr.
|
dikkatli ol |
|
| 497 |
Konuşma Dili |
mind your step expr.
|
dikkatli yürü |
|
| 498 |
Konuşma Dili |
mind your step expr.
|
dikkatli adım at |
|
| 499 |
Konuşma Dili |
mind your step expr.
|
bastığın yere dikkat et |
|
| 500 |
Konuşma Dili |
mind your step expr.
|
dikkatli davran |
|
