Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | aceleyle girmek | burst into f. | ||
One Sunday morning George burst into the living room and said this. Bir Pazar sabahı George oturma odasına aceleyle girdi ve bu dedi. More Sentences |
||||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | aceleyle girmek | rush into (something) f. | ||
Bob rushed into the classroom. Bob sınıfa aceleyle girdi. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | aceleyle girmek | inrush [obsolete] f. | ||
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | aceleyle girmek | rush in f. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | aceleyle içeri girmek | charge in f. |
Öbek Fiiller | aceleyle içeri girmek | charge into f. |
Öbek Fiiller | aceleyle içeri girmek | charge in (to some place) f. |
Öbek Fiiller | aceleyle bir yere girmek/koşmak | race into something f. |
Öbek Fiiller | aceleyle (bir yere) girmek | whip into (something) f. |
Öbek Fiiller | aceleyle (bir yere) girmek | storm into (some place) f. |
Öbek Fiiller | aceleyle (bir yere) girmek | tear into (some place) f. |
Öbek Fiiller | aceleyle bir yere girmek | tear into a place f. |
Öbek Fiiller | aceleyle (bir yere) girmek/koşmak | race into f. |
Öbek Fiiller | aceleyle (bir yere) girmek/koşmak | race into (something) f. |
Öbek Fiiller | aceleyle/telaşla girmek | stride in f. |
Öbek Fiiller | (bir yere) aceleyle/telaşla girmek | stride into (some place) f. |