Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | alışılmadık şekilde | in an unusual fashion zf. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | alışılmadık biçimde/şekilde | unusually zf. | ||
The watermelons this year are unusually sweet. Karpuzlar bu yıl alışılmadık biçimde tatlı. More Sentences |
||||
Genel | alışılmadık bir şekilde tezahür etmek | tick f. | ||
Genel | alışılmadık bir şekilde | unfamiliarly zf. | ||
Genel | alışılmadık biçimde/şekilde | extraordinarily zf. | ||
Genel | alışılmadık biçimde/şekilde | exceptionally zf. | ||
Genel | alışılmadık biçimde/şekilde | uncommonly zf. | ||
Genel | alışılmadık bir şekilde | unconventionally zf. | ||
Genel | alışılmadık bir şekilde | unwontedly zf. | ||
Psychology | ||||
Psikoloji | geçmişin alışılmadık şekilde güçlü ve doğru hatırlanmasıyla karakterize olan | hypermnesic s. |