Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | alışılmadık biçimde | remarkably zf. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | alışılmadık biçimde/şekilde | unusually zf. | ||
The watermelons this year are unusually sweet. Karpuzlar bu yıl alışılmadık biçimde tatlı. More Sentences |
||||
Genel | (bir şeye) alışılmadık biçimde meraklı | great s. | ||
Genel | çarpıcı biçimde alışılmadık | flakey s. | ||
Genel | alışılmadık bir biçimde | uncharacteristically zf. | ||
Genel | alışılmadık biçimde/şekilde | extraordinarily zf. | ||
Genel | alışılmadık biçimde/şekilde | exceptionally zf. | ||
Genel | alışılmadık biçimde/şekilde | uncommonly zf. | ||
Genel | alışılmadık bir biçimde | preposterously zf. |