Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | anadil | primitive language i. |
Genel | anadil | vernacular i. |
Genel | anadil | vernacular language i. |
Genel | anadil | ursprache i. |
Computer | ||
Bilgisayar | anadil | native language i. |
Linguistics | ||
Dilbilim | anadil | parent language i. |
Dilbilim | anadil | native language i. |
Dilbilim | anadil | primitive language i. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Linguistics | ||||
Dilbilim | anadil konuşuru | native speaker i. | ||
I talked with Tom for over an hour before he said something that made me realize he wasn't a native speaker. Tom anadilinde konuşmadığını anlamamı sağlayan bir şey diyene kadar onunla bir saatten fazla konuştum. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | orta ve güney amerika'nın portekizce ve ispanyolca'nın anadil olarak konuşulduğu kısımları | latin america i. | ||
Genel | dünya anadil günü | international mother language day i. | ||
Genel | uluslararası anadil günü | international mother language day i. | ||
Linguistics | ||||
Dilbilim | anadil konuşmacısı | native speaker i. | ||
Dilbilim | anadil unsurlarına ilişkin sezgisel yargıda bulunabilme becerisi | intuition i. | ||
Dilbilim | anadil dışı | exoglossic s. |