|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
destekleyici ve eleştirel argüman |
pro-argument and counter argument i.
|
|
2 |
Genel |
destekleyici ve karşı argüman |
pro-argument and counter argument i.
|
|
3 |
Genel |
basmakalıp argüman/hitabet |
topic [obsolete] i.
|
|
4 |
Genel |
(argüman, suçlama) dayanak |
underpinning i.
|
|
5 |
Genel |
karmakarışık ve uydurma fikirlerden oluşan teori veya argüman |
jumble i.
|
|
6 |
Genel |
karmakarışık ve uydurma fikirlerden oluşan teori veya argüman |
patchwork i.
|
|
7 |
Genel |
karmakarışık ve uydurma fikirlerden oluşan teori veya argüman |
hodgepodge i.
|
|
8 |
Genel |
anlaşmazlık sırasında argüman üreten kimse |
motionist i.
|
|
9 |
Genel |
ters argüman |
objection i.
|
|
10 |
Genel |
uydurulan argüman |
clamper [scotland] i.
|
|
11 |
Genel |
kaçamak argüman kullanımı |
logic-chopping [uk] i.
|
|
12 |
Genel |
ince ve kolay algılanmayan argüman kullanımı |
logic-chopping [uk] i.
|
|
13 |
Genel |
(argüman) çürüten şey |
confutation i.
|
|
14 |
Genel |
(argüman) aksini ispatlayan şey |
confutation i.
|
|
15 |
Genel |
(argüman) çürüten şey |
confute [obsolete] i.
|
|
16 |
Genel |
(argüman) aksini ispatlayan şey |
confute [obsolete] i.
|
|
17 |
Genel |
(argüman) çürüten şey |
confutement [obsolete] i.
|
|
|
18 |
Genel |
(argüman) aksini ispatlayan şey |
confutement [obsolete] i.
|
|
19 |
Genel |
bir tartışma sırasında ortaya birçok argüman atıp, karşı tarafı bu argümanlara cevap vermeye zorlayarak tartışmadan galip ayrılma yöntemi |
gish gallop i.
|
|
20 |
Genel |
argüman çürütücü |
counterargument i.
|
|
21 |
Genel |
çürütülemez argüman |
floorer i.
|
|
22 |
Genel |
saçma argüman |
strawman i.
|
|
23 |
Genel |
temelsiz argüman |
strawman i.
|
|
24 |
Genel |
kolayca çürütülen argüman |
strawman i.
|
|
25 |
Genel |
(daha güçlü bir argüman oluşturmak için) bir argümanın kabulü |
synchoresis i.
|
|
26 |
Genel |
argüman oluşturmak |
mount an argument f.
|
|
27 |
Genel |
(karşı) argüman sunmak |
object f.
|
|
28 |
Genel |
mantığa dayalı argüman kullanmak |
logicize f.
|
|
29 |
Genel |
mantığa dayalı argüman kullanmak |
logicise f.
|
|
30 |
Genel |
sözde uzmanları kaynak göstererek argüman savunmak |
weasel-word f.
|
|
31 |
Genel |
(açıklama, soru veya argüman) eklemek |
interpose f.
|
|
32 |
Genel |
(argüman) temele dayandırarak desteklemek |
scaffold f.
|
|
33 |
Genel |
yan argüman ile açıklamak |
premise f.
|
|
34 |
Genel |
geçerli argüman ile tanıtmak |
premise f.
|
|
35 |
Genel |
sınırlı sayıda argüman alan |
finitary s.
|
|
36 |
Genel |
tek taraflı (argüman, bakış açısı) |
one-legged s.
|
|
37 |
Genel |
taraflı (argüman, bakış açısı) |
one-legged s.
|
|
|
38 |
Genel |
çürütülemeyen (argüman) |
insoluble [obsolete] s.
|
|
39 |
Genel |
asıl konuyu dağıtan argüman |
picayune s.
|
|
40 |
Genel |
(argüman, ayrım) tam |
fine-drawn s.
|
|
41 |
Genel |
(argüman, ayrım) kesin |
fine-drawn s.
|
|
42 |
Genel |
(argüman, ayrım) nokta atışı |
fine-drawn s.
|
|
43 |
Genel |
(argüman, ayrım) belli belirsiz |
fine-drawn s.
|
|
Idioms |
|
44 |
Deyim |
balyoz gibi argüman |
sledge-hammer argument i.
|
|
45 |
Deyim |
yıkıp geçecek argüman |
sledge-hammer argument i.
|
|
46 |
Deyim |
eksiklerle dolu (argüman) |
full of holes s.
|
|
Law |
|
47 |
Hukuk |
aldatıcı argüman |
specious argument i.
|
|
48 |
Hukuk |
(kanıt, argüman) son |
final s.
|
|
49 |
Hukuk |
(kanıt, argüman) sonuncu |
final s.
|
|
Informatics |
|
50 |
Bilişim |
değişken sayıda argüman alabilen fonksiyon |
variadic function i.
|
|
Logic |
|
51 |
Mantık |
rakibe karşı geliştirilen sert argüman |
antistrophon i.
|
|
52 |
Mantık |
aksinin saçma veya imkansız olduğunu göstererek bir şeyi kanıtlamaya yarayan dolaylı argüman |
apagoge i.
|
|
53 |
Mantık |
aksinin saçma veya imkansız olduğunu göstererek bir şeyi kanıtlamaya yarayan dolaylı argüman |
reductio ad absurdum i.
|
|
54 |
Mantık |
verilen argüman için bir fonksiyonun değerini belirleme süreci |
application i.
|
|
55 |
Mantık |
kavramın doğasından yola çıkarak onu somutlaştıran varlığı açıklayan argüman |
ontological argument i.
|
|
56 |
Mantık |
mantıkta bir argüman şekli |
diagonal process i.
|
|
57 |
Mantık |
rakibin gözünde her biri eşit düzeyde şüphe uyandıracak seçenekleri olan argüman |
dilemma i.
|
|
58 |
Mantık |
geçersiz argüman |
paralogism i.
|
|
59 |
Mantık |
geçersiz argüman içeren |
paralogical s.
|
|
60 |
Mantık |
mantığa aykırı argüman ile ilgili |
paralogical s.
|
|
Education |
|
61 |
Eğitim |
soruyu argüman öne sürerek veya akıl yürüterek çözme |
determination i.
|
|
Linguistics |
|
62 |
Dilbilim |
(konuşmacı veya yazarın) temel argüman olarak mantığı kullandığı retorik formu |
logos i.
|
|
Philosophy |
|
63 |
Felsefe |
aldatıcı argüman |
nonargument i.
|
|
64 |
Felsefe |
hatalı argüman |
nonargument i.
|
|
65 |
Felsefe |
tanrı'nın varlığını ampirik olgularla kanıtladığı iddia edilen argüman |
teleological argument i.
|
|
66 |
Felsefe |
tanrı'nın varlığını ampirik olgularla kanıtladığı iddia edilen argüman |
argument from design i.
|
|
67 |
Felsefe |
açıklayıcı akıl yürütmeden ayırt edilen genel argüman |
topic i.
|
|
68 |
Felsefe |
belirli bir tür bilginin mümkün olduğu koşulları açığa kavuşturmak üzere tasarlanmış argüman |
transcendental argument i.
|
|
69 |
Felsefe |
(sofistler arasında) argüman |
logos i.
|
|
70 |
Felsefe |
ontolojik argüman |
ontological argument i.
|
|
71 |
Felsefe |
(sokrates öncesi felsefe) mantıksal sonuçların eleştirel incelenmesiyle elde edilen argüman |
dialectic i.
|
|
72 |
Felsefe |
evrene ilişkin ampirik gerçeklerden yola çıkarak tanrı'nın varlığını kanıtlamayı amaçlayan argüman |
cosmological argument i.
|
|
73 |
Felsefe |
ilk nedenin varlığına ilişkin argüman |
cosmological argument i.
|
|
74 |
Felsefe |
mantığa aykırı argüman |
paralogism i.
|
|
Archaic |
|
75 |
Eski Kullanım |
(argüman, rakip) çürütmek |
squabash [scotland] f.
|
|