bıkkınlık - Türkçe İngilizce Sözlük

bıkkınlık

"bıkkınlık" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 16 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bıkkınlık boredom i.
The culture of prevention must be insistent, to the point of boredom.
Önleme kültürü, bıkkınlık noktasına kadar ısrarcı olmalıdır.

More Sentences
bıkkınlık ennui i.
Emma experienced ennui as she grew tired of her lavish lifestyle.
Emma, lüks yaşam tarzından sıkıldıkça bıkkınlığı arttı.

More Sentences
bıkkınlık exasperation i.
It has been claimed that there is serious exasperation and dysfunction between the Biden and Harris teams.
Biden ve Harris ekipleri arasında ciddi bir bıkkınlık ve işlev bozukluğu olduğu iddia edildi.

More Sentences
bıkkınlık willies i.
bıkkınlık bellyful i.
bıkkınlık tiredness i.
bıkkınlık world weariness i.
bıkkınlık disgust i.
bıkkınlık surfeit i.
bıkkınlık weariness i.
bıkkınlık tedium i.
bıkkınlık dulness i.
bıkkınlık aggravation i.
bıkkınlık desperation i.
bıkkınlık disgustfulness i.
bıkkınlık fatigation i.

"bıkkınlık" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 34 sonuç

Türkçe İngilizce
General
bıkkınlık vermek pall on f.
The lengthy lecture palled on me.
Uzun ders bana bıkkınlık verdi.

More Sentences
Colloquial
alışkanlık bıkkınlık yaratır familiarity breeds contempt expr.
Familiarity breeds contempt.
Alışkanlık bıkkınlık yaratır.

More Sentences
General
birşeylerin aşırı yenmesi yüzünden bıkkınlık jadedness i.
bıkkınlık sebebi fatigue i.
bıkkınlık gelmek be tired f.
bıkkınlık vermek weary f.
bıkkınlık gelmek be sick f.
bıkkınlık vermek tire out f.
bıkkınlık vermek cloy f.
bıkkınlık gelmek be fed up f.
bıkkınlık vermek bore f.
(yorgunluk/bıkkınlık) belirtileri göstermek show signs of something f.
bıkmak/bıkkınlık gelmek get tired of f.
aşırı bıkkınlık vermek overcloy f.
bıkkınlık veren niggling s.
bıkkınlık vermeyen uncloying s.
bıkkınlık veren weariful s.
bıkkınlık içinde wearily zf.
bıkkınlık, hayal kırıklığı, şaşkınlık veya mutluluk belirten bir ünlem hey-ho ünl.
bıkkınlık, bezginlik veya küçümseme belirten bir ifade ho hum ünl.
Phrasals
bıkkınlık vermek tell on f.
bıkkınlık vermek grind down f.
bıkkınlık vermek grind someone down f.
Colloquial
artık ilginç olmayıp bıkkınlık vermek be done to death f.
(bir şeyden) bıkkınlık gelmek be sick and tired of (something) f.
(bir şeyden) bıkkınlık gelmek be sick of (something) f.
(bir şeyden) bıkkınlık gelmiş sick and tired of (something) s.
bıkkınlık verene kadar to a sickening extent expr.
Idioms
artık bıkkınlık veren şey an old chestnut i.
artık bıkkınlık veren şey a hoary old chestnut [uk] i.
artık bıkkınlık veren şey an old chestnut i.
artık bıkkınlık veren şey a hoary old chestnut [uk] i.
Latin
bıkkınlık verinceye kadar böyle sic ad nauseam expr.
bıkkınlık derecesinde ad nauseam expr.