başa çıkmak - Türkçe İngilizce Sözlük

başa çıkmak

"başa çıkmak" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 23 sonuç

Türkçe İngilizce
Common Usage
başa çıkmak cope f.
So how are we to cope at European level with part of a problem of truly global dimensions?
Peki, gerçekten küresel boyutları olan bir sorunun bir kısmıyla Avrupa düzeyinde nasıl başa çıkacağız?

More Sentences
General
başa çıkmak get over f.
You can get over the handicap soon.
Yakında sorunla başa çıkabilirsin.

More Sentences
başa çıkmak handle f.
We need to teach our children how to handle stress and uncertainty.
Çocuklarımıza stres ve belirsizlikle nasıl başa çıkacaklarını öğretmeliyiz.

More Sentences
başa çıkmak cope with f.
Is the EU equipped to cope with this imminent surge of arrivals?
AB, yaklaşan bu göç dalgasıyla başa çıkabilecek donanıma sahip mi?

More Sentences
başa çıkmak tackle f.
Even so, we have already tackled them.
Öyle olsa bile, onlarla zaten başa çıktık.

More Sentences
Textile
başa çıkmak handle f.
We need a strategy on how to handle the demands which we will face in the months and years ahead.
Önümüzdeki aylarda ve yıllarda karşılaşacağımız taleplerle nasıl başa çıkacağımıza dair bir stratejiye ihtiyacımız var.

More Sentences
General
başa çıkmak overcome f.
başa çıkmak do f.
başa çıkmak cope up with f.
başa çıkmak master f.
başa çıkmak keep up with something f.
başa çıkmak weather f.
başa çıkmak reduce [obsolete] f.
başa çıkmak overget f.
başa çıkmak owrecome [dialect] f.
başa çıkmak stickhandle f.
Phrasals
başa çıkmak see off f.
başa çıkmak bear up f.
başa çıkmak hold up f.
Colloquial
başa çıkmak do something/anything about f.
başa çıkmak do about f.
Idioms
başa çıkmak get a handle on f.
başa çıkmak meet head-on f.

"başa çıkmak" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 33 sonuç

Türkçe İngilizce
General
durumla başa çıkmak handle the situation f.
Do you think Tom can handle the situation?
Sence Tom bu durumla başa çıkabilir mi?

More Sentences
kayıp veya hayal kırıklığı ile başa çıkmak için alınan ve genellikle kişinin bir durumu inkar etmesine yol açan mecazi bir afyon copium i.
zorluklar ile başa çıkmak cope with the difficulties f.
sorunla başa çıkmak overcome the problem f.
krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak deal with the crisis in his own way f.
krizle kendi yöntemiyle başa çıkmak handle the crisis in his own way f.
olanla başa çıkmak deal with what happens f.
stresle başa çıkmak manage stress f.
etkili bir şekilde başa çıkmak meet f.
zorluklarla başa çıkmak hold together f.
başa çıkmak zorunda olan obligatory s.
Phrasals
bir şey ile başa çıkmak cope with something f.
ile başa çıkmak contend with f.
(bir şeyle) başa çıkmak contend with (something) f.
bir sorunla başa çıkmak contend with a problem f.
(biriyle/bir şeyle) başa çıkmak cope with (someone or something) f.
(biriyle/bir şeyle) başa çıkmak deal with (someone or something) f.
ile başa çıkmak hit with f.
ile başa çıkmak hit with (something) f.
Idioms
hokey gibi oyuncuların birbiriyle temas ettikleri oyunlarda fiziki darbeyle başa çıkmak ya da başa çıkmaya çalışmak take the body f.
krizle başa çıkmak ride the storm f.
sorunlarla başa çıkmak face problems head on f.
zor başa çıkmak have one's hands full f.
kolayca/rahatlıkla başa çıkmak have an easy time of it f.
ustalıkla baş etmek/başa çıkmak duck and dive f.
sorunlarla kendi kendine başa çıkmak fight (one's) own battles f.
sorunlarla kendi kendine başa çıkmak fight your own battles f.
(biriyle/bir şeyle) zor başa çıkmak have one's hands full (with someone or something) f.
ile başa çıkmak try a fall with f.
bu, bir görevi yapmak veya bir durumla başa çıkmak için yeterli olmayacaktır. that won't cut it expr.
Medical
hastalıkla başa çıkmak cope with the disease f.
Psychology
hem pozitif hem de negatif duyguları ifade edip bunlarla başa çıkmak için hareket ve dansın kullanıldığı bir psikolojik tedavi yöntemi movement therapy i.
hem pozitif hem de negatif duyguları ifade edip bunlarla başa çıkmak için hareket ve dansın kullanıldığı bir psikolojik tedavi yöntemi dance therapy i.