| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | be interested in f. | ilgilenmek | ||
|
Nobody is interested in my country. Kimse benim ülkemle ilgilenmiyor. More Sentences |
||||
| Genel | be interested in f. | ilgili olmak | ||
|
He is interested in anything that has to do with religion. Din ile ilgili olan her şeyle ilgilenir. More Sentences |
||||
| Genel | be interested in f. | ilgisi olmak | ||
|
He is interested in anything that has to do with religion. O dinle ilgisi olan her şeyle ilgileniyor. More Sentences |
||||
| Genel | be interested in f. | ilgi duymak | ||
|
Tom is interested in French literature. Tom Fransız edebiyatına ilgi duyuyor. More Sentences |
||||
| Genel | be interested in f. | ile ilgilenmek | ||
|
She is interested in Korean because of Korean drama. Kore draması nedeniyle Korece ile ilgileniyor. More Sentences |
||||
| Genel | be interested in f. | istemek | ||
|
I'm calling to see if you'd be interested in going to Boston with me next week. Gelecek hafta benimle Boston'a gelmek ister misin diye sormak için aradım. More Sentences |
||||
| Colloquial | ||||
| Konuşma Dili | be interested in f. | ilgilenmek | ||
|
Tom knew that I was interested in doing that. Tom bunu yapmakla ilgilendiğimi biliyordu. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | be interested in f. | alaka duymak | ||
| Genel | be interested in f. | alakadar olmak | ||
| Genel | be interested in f. | alakalanmak | ||
| Genel | be interested in f. | -e meraklı olmak | ||
| Genel | be interested in f. | -e ilgi duymak | ||
| Genel | be interested in f. | ilgi göstermek | ||
| Colloquial | ||||
| Konuşma Dili | be interested in f. | ilgili olmak | ||
| Konuşma Dili | be interested in f. | yakından ilgilenmek | ||
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | be very interested in something f. | yakından ilgilenmek | ||
| Genel | not be interested in f. | ilgilenmemek | ||
| Genel | be very interested in f. | üstüne düşmek | ||
| Genel | be closely interested in f. | yakından ilgilenmek | ||
| Genel | be greatly interested in f. | merakı olmak | ||
| Genel | be not interested in f. | ilgilenmemek | ||
| Genel | be very interested in something f. | bir şeye aşırı/çok ilgi duymak | ||
