Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
firecrest
retorque
kardiyak üfürüm
simple réticence
belli olan
Geçmiş
Cümleler
"belli olan"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
belli olan
staring
zf.
"belli olan"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 79 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
az çok sınırları belli olan toprak parçası
region
i.
2
Genel
belli bir süre etkili olan (moda vb)
wave
i.
3
Genel
önceden belli olan sonuç
foregone conclusion
i.
4
Genel
(krikette) oyuncunun kaleye ulaşacağı belli olan bir topu durdururken sopasının durdurma noktasında aldığı dik pozisyon
guard
i.
5
Genel
ederi belli olan kimse
selling-plater
i.
6
Genel
kapasitesi belli olan kimse
selling-plater
i.
7
Genel
önceden belli olan
assured
s.
8
Genel
(içki) belli bir ayarda olan
proof
s.
9
Genel
havada izi belli olan
airdrawn
s.
10
Genel
havada izi belli olan
air-drawn
s.
11
Genel
bira içtiği belli olan
alewashed
s.
12
Genel
rakibin tasarımlarından esinlenildiği belli olan
metoo
s.
13
Genel
belli bir bölümünde sert tabakası olan
semicrustaceous
s.
14
Genel
belli belirsiz ayıp olan
shoddy
s.
15
Genel
(belli bir yerde) hapis olan
bound
snk.
Phrasals
16
Öbek Fiiller
bir bölgede belli kısıtlamaları olan bir alan bırakmak
zone something off
f.
Colloquial
17
Konuşma Dili
belli bir konunun tartışılmasına aracı olan ve genelde kolektif olarak yönetilen instagram hesabı
flop account
i.
18
Konuşma Dili
(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek
get fresh (with somebody)
f.
Idioms
19
Deyim
kazanacağı belli olan yarışmacı
sure thing
i.
20
Deyim
başarısız olacağı başından belli olan şey
a losing game
i.
21
Deyim
sonucu çok az farkla belli olan yarış/seçim
close call
i.
22
Deyim
(birini) kızdıracağı belli olan şey
a red flag before a bull [us]
i.
23
Deyim
kazananı baştan belli olan yarışma/seçim
a one-horse race
i.
24
Deyim
sonucu baştan belli olan dava
a cut-and-dried case
i.
25
Deyim
üzerinde çok emek sarfedilmiş olduğu belli olan
smell of the lamp
i.
26
Deyim
üzerinde çok kafa yorulmuş olduğu belli olan
smell of the lamp
i.
27
Deyim
baştan belli olan kaza
an accident waiting to happen
i.
28
Deyim
baştan belli olan felaket
a disaster waiting to happen
i.
29
Deyim
belli olan cevap
answer on a postcard
i.
30
Deyim
(birini) kızdıracağı belli olan şey
a red rag to a bull
i.
31
Deyim
(birini) kızdıracağı belli olan şey
(like) a red rag to a bull
i.
32
Deyim
baştan belli olan kaza
an accident waiting to happen
i.
33
Deyim
baştan belli olan kaza
an accident waiting to happen
i.
34
Deyim
baştan belli olan felaket
a disaster waiting to happen
i.
35
Deyim
baştan belli olan kaza
an accident waiting to happen
i.
36
Deyim
baştan belli olan felaket
a disaster waiting to happen
i.
37
Deyim
(birine karşı olan) cinsel isteğini açıkça göstermek/belli etmek
get fresh with (one)
f.
38
Deyim
heteroseksüel olmadığı çok belli olan
(as) bent as a nine-bob note [uk]
s.
39
Deyim
heteroseksüel olmadığı her halinden belli olan
(as) bent as a nine-bob note [uk]
s.
40
Deyim
heteroseksüel olmadığı çok belli olan
(as) queer as a three-dollar bill [us]
s.
41
Deyim
heteroseksüel olmadığı her halinden belli olan
(as) queer as a three-dollar bill [us]
s.
42
Deyim
yokluğunu belli eden/yokluğu belli olan
conspicuous by one's absence
s.
43
Deyim
yokluğu belli olan
conspicuous by absence
s.
44
Deyim
yokluğu belli olan
conspicuous by its absence
s.
45
Deyim
yokluğunu belli eden/yokluğu belli olan
conspicuous by one's (its) absence
s.
46
Deyim
yokluğunu belli eden/yokluğu belli olan
conspicuous by your absence
s.
47
Deyim
yokluğunu belli eden/yokluğu belli olan
conspicuous by your/its absence
s.
Trade/Economic
48
Ticaret/Ekonomi
belli bir alanda uzman olan işçilerin kurduğu sendika
horizontal labor union
i.
49
Ticaret/Ekonomi
belli bir sınırı olan ve kullanıldığında kendiliğinden yenilenen çerçeve kredisi
revolving credit agreement
i.
50
Ticaret/Ekonomi
belli bir temettü politikasından yana olan yatırımcılar grubu
dividend clientele
i.
51
Ticaret/Ekonomi
belli bir gelire sahip olan kişilerin mal ve hizmet satın alırken hangi ilkelere göre hareket ettikleri
consumer
i.
52
Ticaret/Ekonomi
görüldükten belli bir süre sonra ödenecek olan poliçe
after sight bill
i.
53
Ticaret/Ekonomi
miktarı belli olan borç
liquidated debt
i.
Law
54
Hukuk
ikametgahı belli olan bir şahsa karşı yapılan haciz
domestic attachment
i.
55
Hukuk
miktarı belli olan borç
liquidated debt
i.
Industry
56
Sanayi
bir endüstriye belli ölçüde dahil olan
semi-industrial
s.
Insurance
57
Sigortacılık
sosyal sigortalar yasasına bağlı olan işçilerin ve bunları çalıştıran işverenlerin sosyal sigortalar kurumuna ödemek zorunda oldukları ücretin belli bir yüzdesiyle belirlenen paraya verilen isim
premium
i.
Technical
58
Teknik
kurcalandığı kolayca belli olan
tamper-evident
s.
Medical
59
Medikal
belli bir ilaca veya etken maddeye duyarlılığı olan kimse
reactor
i.
Astronomy
60
Gökbilim
merkezinde yıldızlarınkine benzer parlak çekirdeği olan, küçük, sınırları belli ve dairesel nebula
nebulous star
i.
Zoology
61
Zooloji
(eklembacaklılarda) parçalara ayrılmamış veya segmentleri belli belirsiz olan gövdenin arka bölümü
opisthosoma
i.
62
Zooloji
bir sonraki gelişim evresinde alacağı şeklin anahatları zarın altından belli olan (bazı böcek pupaları)
masked
s.
Breeding
63
Hayvancılık
ırk tipine uygun hayvanların yanı sıra ebeveynleri belli olan hayvanların kaydedilmesine izin veren
open
s.
Social Sciences
64
Sosyal Bilimler
belli bir coğrafyada baskın olan kültür veya gelenek
regionalism
i.
65
Sosyal Bilimler
belli bir kastın üyesi olan
casted
s.
Linguistics
66
Dilbilim
belli bir coğrafyada baskın olan dil özelliği
regionalism
i.
Military
67
Askeri
hedef kitlenin belli psikolojik savaş araçlarına olan savunmasızlığı
receptivity
i.
68
Askeri
sıkı talim yaptığı belli olan yürüyüş takımı
drill team
i.
69
Askeri
sıkı talim yaptığı belli olan yürüyüş takımı
drill corps
i.
Ornithology
70
Kuşbilim
belli belirsiz çizgili işaretleri olan (kuş vb.)
nebulated
s.
Slang
71
Argo
kazanacağı belli olan bahis
cert
i.
72
Argo
kıyafet altından belli olan memeler
blouse bunnies
i.
73
Argo
sadece belli bir yerde kullanılabilen/geçerli olan para
funny money
i.
74
Argo
sonucu önceden belli olan bir yarışı kazanmak
go off [australia]
f.
75
Argo
(belli bir konuda) bilgisiz olan
totally clueless
s.
British Slang
76
İngiliz Argosu
dik meme uçları tişörtünden belli olan kadın
peanut smuggler
i.
77
İngiliz Argosu
dik meme uçları tişörtünden belli olan kadın
smuggling peanuts
i.
78
İngiliz Argosu
dik ve iri göğüsleri elbisesinden belli olan kadın
smuggling peanuts
i.
Modern Slang
79
Modern Argo
heteroseksüel olduğu her halinden belli olan
aggressively heterosexual
s.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of belli olan
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy