İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | biased s. | önyargılı | ||
The Commission has tried to give this biased, partisan proposal an ecological gloss. Komisyon bu önyargılı ve partizan öneriye ekolojik bir parlaklık kazandırmaya çalışmıştır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | biased s. | taraflı | ||
The Commission has tried to give this biased, partisan proposal an ecological gloss. Komisyon bu taraflı ve partizan teklife ekolojik bir cila vurmaya çalışmıştır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | biased s. | önyargılı | ||
One of the parties in the dispute always suspects the other of being biased. Uyuşmazlıktaki taraflardan biri her zaman diğerinin önyargılı olduğundan şüphelenir. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | biased s. | etkilenmiş | ||
Genel | biased s. | peşin hükümlü | ||
Genel | biased s. | eğilimli | ||
Genel | biased s. | yanlı | ||
Genel | biased s. | etki altında kalmış | ||
Statistics | ||||
İstatistik | biased s. | istatistiksel bir deneyde bir sonucu çıkarması daha az veya daha fazla muhtemel olan | ||
İstatistik | biased s. | tahmin edilen miktar veya parametreden farklı bir beklenen değeri olan | ||
İstatistik | biased s. | doğru olan bir sıfır hipotezini reddetme minimum olasılığı olmayan |