Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | bir işe yaramak | do any good f. | ||
Tom knows that getting angry won't do any good. Tom kızmanın bir işe yaramayacağını biliyor. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | bir işe yaramak | be of service f. | ||
Genel | bir işe yaramak | be of service to somebody f. | ||
Genel | bir işe yaramak | serve a purpose f. | ||
Genel | bir işe yaramak | make yourself useful f. | ||
Genel | bir işe yaramak | serve a useful purpose f. | ||
Idioms | ||||
Deyim | bir işe yaramak | make (oneself) useful f. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | yaramak (bir işe) | be good for f. |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | (birini/bir şeyi) alt etmede işe yaramak | work against (someone or something) f. |
Öbek Fiiller | (biri/bir şey) üzerinde çalışmak/işe yaramak | work on (someone or something) f. |