|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
bulan kimse |
finder i.
|
|
Finders keepers!
Bulan kimse onun olur!
More Sentences
|
2 |
Genel |
bulan kişi |
finder i.
|
|
The finder of the lost wallet returned it to its owner.
Kayıp cüzdanı bulan kişi, cüzdanı sahibine iade etti.
More Sentences
|
Common Usage |
|
3 |
Yaygın Kullanım |
kusur bulan |
captious s.
|
|
General |
|
4 |
Genel |
geniş anlamda yer bulan görüşler |
much publicized views i.
|
|
5 |
Genel |
herşeyde hata bulan kimse |
rebuker i.
|
|
6 |
Genel |
güçlük ve eksiklere çare bulan kimse |
expeditor i.
|
|
7 |
Genel |
bulan kimse |
inventor i.
|
|
8 |
Genel |
her şeye kusur bulan kimse |
faultfinder i.
|
|
9 |
Genel |
herşeyde hata bulan kimse |
scolder i.
|
|
10 |
Genel |
güçlük ve eksiklere çare bulan kimse |
expediter i.
|
|
11 |
Genel |
bulan kimse |
procurer i.
|
|
12 |
Genel |
hataları bulan |
proofreader i.
|
|
13 |
Genel |
kusur bulan kimse |
momus i.
|
|
14 |
Genel |
uygun bulan |
endorsor i.
|
|
15 |
Genel |
yeni anlam veya kelimeler bulan veya kullanan kimse |
neologist i.
|
|
16 |
Genel |
her şeye kusur bulan |
nitpicker i.
|
|
17 |
Genel |
yazı matbaasını bulan alman mucit |
johannes gutenberg i.
|
|
18 |
Genel |
her şeye kusur bulan kimse |
crab i.
|
|
19 |
Genel |
evet/hayır karşılığı bulan soru kalıpları |
rising intonation i.
|
|
|
20 |
Genel |
ara bulan kimse |
compromiser i.
|
|
21 |
Genel |
yeni sözler bulan kimse |
phrasemaker i.
|
|
22 |
Genel |
her şeye kusur bulan kimse |
caviler i.
|
|
23 |
Genel |
her şeye kusur bulan kimse |
caviller i.
|
|
24 |
Genel |
yeniden bulan kimse |
rediscoverer i.
|
|
25 |
Genel |
devamlı kusur bulan kimse |
nagger i.
|
|
26 |
Genel |
kaybolan eşyaları bulan kimse |
tracer i.
|
|
27 |
Genel |
zekaya aşık kimse. zeki insanı romantik veya cinsel yönden çekici bulan kişi |
sapiophile i.
|
|
28 |
Genel |
her şeye kusur bulan kimse |
hafter i.
|
|
29 |
Genel |
geyiği izleyip yuvasını bulan avcı |
harborer i.
|
|
30 |
Genel |
kusur bulan kimse |
word-catcher i.
|
|
31 |
Genel |
hata bulan kimse |
reproacher i.
|
|
32 |
Genel |
hata bulan kimse |
reprover i.
|
|
33 |
Genel |
ara bulan kimse |
lubricant i.
|
|
34 |
Genel |
bir topluluğun değer yapıları ile geçmiş tecrübeleri arasında yer alan ve genellikle sanat aracılığıyla ifade bulan ilişki |
mythus i.
|
|
35 |
Genel |
çaren bulan kimse |
obviator i.
|
|
36 |
Genel |
zeval bulan kimse |
decliner i.
|
|
37 |
Genel |
çocukları cinsel açıdan tahrik edici bulan kimse |
paedophiliac i.
|
|
38 |
Genel |
devamlı kusur bulan kimse |
insectator [obsolete] i.
|
|
39 |
Genel |
her şeyde kusur bulan kimse |
findfault [obsolete] i.
|
|
|
40 |
Genel |
şans eseri değerli veya hoş şeyler bulan kimse |
serendipitist i.
|
|
41 |
Genel |
çözüm bulan şey |
solvent i.
|
|
42 |
Genel |
her şeye kusur bulan kimse |
criticizer i.
|
|
43 |
Genel |
kusur bulan |
waspish s.
|
|
44 |
Genel |
arada sırada vuku bulan |
sporadic s.
|
|
45 |
Genel |
kusur bulan |
uncharitable s.
|
|
46 |
Genel |
devamlı kusur bulan |
censorious s.
|
|
47 |
Genel |
sık sık vuku bulan |
eterne s.
|
|
48 |
Genel |
bir yıldan fazla süre vuku bulan |
interannual s.
|
|
49 |
Genel |
her şeye kusur bulan |
nitpicking s.
|
|
50 |
Genel |
kusur bulan |
critical s.
|
|
51 |
Genel |
hata bulan |
fault-finding s.
|
|
52 |
Genel |
hata bulan |
snippy s.
|
|
53 |
Genel |
fazlasıyla kusur bulan |
overcritical s.
|
|
54 |
Genel |
kusur bulan |
faultfinding s.
|
|
55 |
Genel |
kendinde kusur bulan |
self-critical s.
|
|
56 |
Genel |
düz ve dar bir uçta son bulan |
acuminose s.
|
|
57 |
Genel |
işçi bulan |
recruiting s.
|
|
58 |
Genel |
her şeye kusur bulan |
cavilous s.
|
|
59 |
Genel |
sürekli kusur bulan |
nitpicky s.
|
|
60 |
Genel |
sürekli kusur bulan |
nit-picky s.
|
|
61 |
Genel |
ara bulan |
upknitting [obsolete] s.
|
|
62 |
Genel |
çabuk kafayı bulan |
weak-headed s.
|
|
63 |
Genel |
talep edilen fiyattan çok aşağısında alıcı bulan |
wide s.
|
|
64 |
Genel |
kusur bulan |
hypercritic s.
|
|
65 |
Genel |
yer bulan |
locative s.
|
|
66 |
Genel |
vuku bulan |
occurrent s.
|
|
67 |
Genel |
mezarda vuku bulan |
graveside s.
|
|
68 |
Genel |
bir kereden fazla vuku bulan |
multiple s.
|
|
69 |
Genel |
farklı bölgelerde vuku bulan |
multiregional s.
|
|
70 |
Genel |
oracıkta vuku bulan |
on the spot s.
|
|
71 |
Genel |
geçmişte vuku bulan |
one-time s.
|
|
72 |
Genel |
aniden vuku bulan |
impromptu s.
|
|
73 |
Genel |
olay yerinde vuku bulan |
drumhead s.
|
|
74 |
Genel |
kusur bulan |
findfaulting s.
|
|
75 |
Genel |
beklenenden erken vuku bulan |
preschedule s.
|
|
76 |
Genel |
kusur bulan |
fribbling s.
|
|
77 |
Genel |
kusur bulan |
sneaking s.
|
|
78 |
Genel |
çözüm bulan |
solutional s.
|
|
79 |
Genel |
kusur bulan |
stigmatic s.
|
|
|
80 |
Genel |
(yüzdeleri) bulan |
in ed.
|
|
Colloquial |
|
81 |
Konuşma Dili |
çıtır sevgili bulan |
cradle-robber i.
|
|
82 |
Konuşma Dili |
tedavi için kullanılan ilaçlarla kafayı bulan kişi |
drugstore cowboy i.
|
|
83 |
Konuşma Dili |
devamlı kusur bulan |
on ed.
|
|
84 |
Konuşma Dili |
siz osunuz sanırım (19. yüzyıl'da afrika'da kaybolan iskoç kaşif david livingstone'u bulan h.m. stanley'in kayıp kaşifi ilk gördüğünde ağzından çıkan sözlere ithafen) |
doctor livingstone, I presume? expr.
|
|
85 |
Konuşma Dili |
sizi buldum sanırım (19. yüzyıl'da afrika'da kaybolan iskoç kaşif david livingstone'u bulan h.m. stanley'in kayıp kaşifi ilk gördüğünde ağzından çıkan sözlere ithafen) |
doctor livingstone, I presume? expr.
|
|
86 |
Konuşma Dili |
siz osunuz, değil mi? (19. yüzyıl'da afrika'da kaybolan iskoç kaşif david livingstone'u bulan h.m. stanley'in kayıp kaşifi ilk gördüğünde ağzından çıkan sözlere ithafen) |
doctor livingstone, I presume? expr.
|
|
Idioms |
|
87 |
Deyim |
İlaç satan, çalan ya da ilaçlarla kafa bulan kişi |
drugstore cowboy [us/south africa] i.
|
|
88 |
Deyim |
...bulan kazanır |
(the) best of (an odd number) expr.
|
|
89 |
Deyim |
üçü/beşi bulan kazanır |
the best of three, five, etc. expr.
|
|
Trade/Economic |
|
90 |
Ticaret/Ekonomi |
anahtarı bulan kurum |
key recovery agency i.
|
|
91 |
Ticaret/Ekonomi |
şirketin çıkardığı ve alıcı bulan hisse senetleri |
outstanding share i.
|
|
92 |
Ticaret/Ekonomi |
satış için potansiyel müşteri bulan kimse |
bird dog i.
|
|
Law |
|
93 |
Hukuk |
uyuşturucu veya patlayıcı gibi yasadışı maddeleri koklayarak bulan köpek |
sniffer dog i.
|
|
94 |
Hukuk |
uyuşturucu veya patlayıcı gibi yasadışı maddeleri koklayarak bulan köpek |
detection dog i.
|
|
95 |
Hukuk |
vuku bulan zarar |
incurred loss i.
|
|
96 |
Hukuk |
çare bulan |
remedial s.
|
|
97 |
Hukuk |
vuku bulan |
ex post expr.
|
|
Politics |
|
98 |
Siyasal |
aşırı sağ ve aşırı sol tarafından önerilen yolların ortasını bulan ekonomik ve politik gelişme |
third way i.
|
|
99 |
Siyasal |
ingiltere ile galler arasındaki sınır bölgesi üzerinde yargı yetkisi bulan ve kraliyetin özgürlüklerinde faydalanan ingiliz lordu |
lord marcher i.
|
|
Industry |
|
100 |
Sanayi |
eski çalışanlar için yeni iş bulan kimse |
outplacer i.
|
|
101 |
Sanayi |
toplam maliyet, gelir veya müşteri memnuniyeti0 gibi alanlarda vuku bulan küçük değişimlerle ilişkili |
marginal s.
|
|
102 |
Sanayi |
iş başlamadan önce vuku bulan |
prework s.
|
|
Insurance |
|
103 |
Sigortacılık |
trete döneminde vuku bulan hasarların temin edilmesi |
losses occurring i.
|
|
104 |
Sigortacılık |
vuku bulan ve fakat sigortacı veya reasüröre ihbar edilmemiş olan hasarlar |
incurred but not reported losses i.
|
|
Technical |
|
105 |
Teknik |
mineral bulan aygıt |
doodlebug i.
|
|
Computer |
|
106 |
Bilgisayar |
yazılım hatalarını bulan kişilere verilen para ödülü |
bug bounty i.
|
|
Aeronautic |
|
107 |
Havacılık |
üstünde serbest dönen bir rotor aracılığıyla kaldırma gücünü bulan uçak |
gyroplane i.
|
|
108 |
Havacılık |
hedef bulan |
homing s.
|
|
109 |
Havacılık |
sinyalleri takip ederek hedefi bulan |
on the beam s.
|
|
Medical |
|
110 |
Medikal |
belirli aralıklarla vuku bulan |
periodic s.
|
|
111 |
Medikal |
trigeminal gangliyonu bulan casserio ile ilgili |
gasserian s.
|
|
Psychology |
|
112 |
Psikoloji |
entelektüel kişileri cinsel açıdan çekici bulan kişi |
sapiosexual i.
|
|
113 |
Psikoloji |
insan zekasını cinsel açıdan çekici bulan kişi |
sapiosexual i.
|
|
114 |
Psikoloji |
zeki insanları seksi bulan kişi |
sapiosexual i.
|
|
115 |
Psikoloji |
çift cinsiyetli/cinsiyet kimliklerini ne kadın ne de erkek olarak tanımlayan kimseleri çekici bulan kimse |
androgynesexual i.
|
|
116 |
Psikoloji |
çift cinsiyetli çekici bulan kimse |
androgynosexual i.
|
|
117 |
Psikoloji |
maskülenliği çekici bulan kimse |
androsexual i.
|
|
Astronomy |
|
118 |
Gökbilim |
gemi boylamını bulan bir yöntem |
lunar method i.
|
|
Zoology |
|
119 |
Zooloji |
yuvayı bulan |
homing s.
|
|
Botanic |
|
120 |
Botanik |
kusur bulan |
stigmatose s.
|
|
Forestry |
|
121 |
Ormancılık |
kereste arayıp bulan ve değer biçen kimse |
looker i.
|
|
Education |
|
122 |
Eğitim |
öğrencilerin okurken bir yanda da çalışıp para kazanmaları için onlara iş bulan bir program |
work-study i.
|
|
Linguistics |
|
123 |
Dilbilim |
yerini bulan |
loc (locative) kısalt.
|
|
History |
|
124 |
Tarih |
1940’ta nazi işgaliyle son bulan, 1870’de fransa’da kurulan cumhuriyet |
third republic i.
|
|
125 |
Tarih |
olaylarda gerici güçlere karşı kesintisiz bir ilerleyiş örüntüsü bulan ve bugünü geçmişin kaçınılmaz bir sonucu olarak gören tarihi yoruma ait veya ilgili |
whig s.
|
|
Religious |
|
126 |
Dini |
bazı görüş ve ayinleri önemsiz bulan bir alman protestan |
adiaphorist i.
|
|
127 |
Dini |
bazı görüş ve ayinleri önemsiz bulan bir alman protestan |
adiaphorite i.
|
|
128 |
Dini |
tanrı/tanrıça biçiminde vücut bulan mutlak gerçeklik |
truth i.
|
|
Football |
|
129 |
Futbol |
çerçeveyi bulan şut |
shot on goal i.
|
|
130 |
Futbol |
çerçeveyi bulan şut |
shot on target i.
|
|
131 |
Futbol |
kaleyi bulan şut |
shot on target i.
|
|
132 |
Futbol |
kaleyi bulan atış |
shot on goal i.
|
|
133 |
Futbol |
kaleyi bulan şutlar |
shot at goal i.
|
|
134 |
Futbol |
kaleyi bulan şut |
shot on goal i.
|
|
135 |
Futbol |
kaleyi bulan vuruş |
shot on goal i.
|
|
136 |
Futbol |
kaleyi bulan şut |
shot at goal i.
|
|
Librarianship |
|
137 |
Kütüphanecilik |
kütüphane kataloğunda eserin veya koleksiyonun belirli bir bölümünü bulan veri girişi |
analytic i.
|
|
138 |
Kütüphanecilik |
kütüphane kataloğunda eserin veya koleksiyonun belirli bir bölümünü bulan veri girişi |
analytical entry i.
|
|
Archaic |
|
139 |
Eski Kullanım |
kusur bulan |
exceptive s.
|
|
Slang |
|
140 |
Argo |
hayat kadınlarına müşteri bulan/getiren kimse |
mack i.
|
|
141 |
Argo |
kökleri kazıp çıkararak yemek bulan kuzey amerika yerlisi |
digger i.
|
|
142 |
Argo |
kökleri kazıp çıkararak yemek bulan kuzey amerika yerlisi |
digger indian i.
|
|
143 |
Argo |
her şeyde kusur bulan |
bitchy s.
|
|
144 |
Argo |
havasını bulan |
grooving s.
|
|
145 |
Argo |
(bir erkeği cinsel olarak çekici bulan kişi tarafından kullanıldığında) yakışıklı |
big boy ünl.
|
|