| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | davetiye çıkarmak | invite f. | ||
|
Nor does anyone suggest that he might be inviting crime. Kimse onun suça davetiye çıkardığını da iddia etmiyor. More Sentences |
||||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | dikkatsizce davranak başarısızlığa davetiye çıkarmak | be riding for a fall f. |
| Genel | bir şeye neden olmak/davetiye çıkarmak | cause f. |
| Colloquial | ||
| Konuşma Dili | belaya davetiye çıkarmak | ask for trouble/it f. |
| Konuşma Dili | belaya davetiye çıkarmak | be looking for trouble f. |
| Idioms | ||
| Deyim | şiddete davetiye çıkarmak | wave the bloody shirt f. |
| Deyim | suça davetiye çıkarmak | be wide open f. |
| Deyim | (öfkeye, eleştiriye, yargılamaya) davetiye çıkarmak | be wide open to (something) f. |
| Deyim | eleştiriye davetiye çıkarmak | leave oneself wide open to something f. |
| Deyim | eleştiriye davetiye çıkarmak | open oneself to criticism f. |
| Deyim | eleştiriye davetiye çıkarmak | leave oneself wide open for something f. |
| Deyim | (felakete vs.) davetiye çıkarmak | be a recipe for (something) f. |
| Deyim | (bir şeye) davetiye çıkarmak | be wide open to (something) f. |
| Deyim | bir şeye davetiye çıkarmak | leave yourself wide open to something f. |
| Deyim | bir şeye davetiye çıkarmak | leave yourself open to something f. |
