dayanılmaz - Türkçe İngilizce Sözlük

dayanılmaz

"dayanılmaz" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 25 sonuç

Türkçe İngilizce
General
dayanılmaz intolerable s.
We have been put under an intolerable amount of pressure.
Dayanılmaz bir baskı altında kaldık.

More Sentences
dayanılmaz irresistible s.
Everybody can see this from your irresistible desire to ban Batasuna and all the Basque nationalist organisations.
Batasuna'yı ve tüm Bask milliyetçi örgütlerini yasaklamaya yönelik dayanılmaz arzunuzdan bunu herkes görebilir.

More Sentences
dayanılmaz unbearable s.
Noise in the areas close to airports often reaches a level that is unbearable for millions of our fellow citizens.
Havaalanlarına yakın bölgelerdeki gürültü, milyonlarca yurttaşımız için çoğu zaman dayanılmaz bir seviyeye ulaşmaktadır.

More Sentences
dayanılmaz excruciating s.
I felt excruciating pain in my left big toe.
Sol ayak başparmağımda dayanılmaz bir ağrı hissettim.

More Sentences
Archaic
dayanılmaz intolerable s.
The pain was intolerable.
Acı dayanılmazdı.

More Sentences
General
dayanılmaz beyond endurance s.
dayanılmaz unendurable s.
dayanılmaz past endurance s.
dayanılmaz beyond all bear s.
dayanılmaz beyond bearing s.
dayanılmaz opposeless s.
dayanılmaz beyond all bearing s.
dayanılmaz insufferable s.
dayanılmaz cruel s.
dayanılmaz insupportable s.
dayanılmaz resistless s.
dayanılmaz unsufferable s.
dayanılmaz agonising s.
dayanılmaz untolerable s.
dayanılmaz impatient [obsolete] s.
dayanılmaz importable [obsolete] s.
dayanılmaz painful s.
Colloquial
dayanılmaz more than flesh and blood can stand expr.
Idioms
dayanılmaz more than flesh and blood can endure expr.
Slang
dayanılmaz hellacious s.

"dayanılmaz" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 41 sonuç

Türkçe İngilizce
General
varolmanın dayanılmaz hafifliği unbearable lightness of being i.
dayanılmaz yıkıcı güç juggernaut i.
dayanılmaz cazibe irresistible attraction i.
dayanılmaz olma unendurableness i.
dayanılmaz kimse unpleasant person i.
dayanılmaz kimse disagreeable person i.
dayanılmaz kadın unpleasant woman i.
dayanılmaz kadın disagreeable woman i.
dayanılmaz olma intolerability i.
dayanılmaz derecede acı veren excruciating s.
dayanılmaz derecede acı veren agonising s.
(acı) dayanılmaz grinding s.
dayanılmaz (kimse) disagreeable s.
dayanılmaz bir şekilde intolerably zf.
dayanılmaz bir şekilde insufferably zf.
dayanılmaz bir şekilde unbearably zf.
dayanılmaz ağrılar çekecek şekilde excruciatingly zf.
dayanılmaz bir şekilde insupportably zf.
dayanılmaz ağrılar çekecek şekilde agonizingly zf.
dayanılmaz bir şekilde unendurably zf.
dayanılmaz bir şekilde overpoweringly zf.
dayanılmaz bir şekilde intolerable zf.
dayanılmaz bir şekilde crushingly zf.
Colloquial
dayanılmaz/katlanılmaz kişi/şey someone or something from hell i.
dayanılmaz cazibe irresistible lure i.
dayanılmaz olmak be beyond endurance f.
dayanılmaz/çekilmez biri/bir şey olmak be the (absolute) limit [old-fashioned] f.
(biri için) dayanılmaz/katlanılmaz olmak be too much (for somebody) f.
zararlı ama çok güzel/dayanılmaz/lezzetli naughty but nice s.
işler dayanılmaz/çekilmez hale geldi enough is too much expr.
durum dayanılmaz/çekilmez hale geldi enough is too much expr.
Idioms
dayanılmaz/çekilmez noktada olmak be the (absolute) limit f.
dayanılmaz ses çıkartmak grate on f.
dayanılmaz olmak be the end f.
dayanılmaz şekilde istemek/ihtiyaç duymak want so bad (that) (one) can taste it f.
(bir şeyi) dayanılmaz şekilde istemek want (something) so bad (that) (one) can taste it f.
(bir şeye) dayanılmaz şekilde ihtiyaç duymak want (something) so bad (that) (one) can taste it f.
biri için dayanılmaz too hot for somebody s.
dayanılmaz/çekilmez noktada olan the (absolute) limit expr.
dayanılmaz şekilde (istemek, ihtiyaç duymak) so bad one can taste it expr.
Psychology
dayanılmaz bir istek compulsion i.