determined

"determined" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 17 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
Common Usage
1	Yaygın Kullanım	determined s.	azimli
She showed a determined effort to lose weight. Kilo vermek için azimli bir gayret gösterdi. More Sentences
2	Yaygın Kullanım	determined s.	belirlenmiş
The level of employment is determined by a large number of factors. İstihdam düzeyi çok sayıda faktör tarafından belirlenir. More Sentences
3	Yaygın Kullanım	determined s.	kararlı
It is nice to see you determined to learn English. İngilizce öğrenmeye kararlı olduğunuzu görmek güzel. More Sentences
General
4	Genel	determined s.	kararlı
Bush and the European Union are still determined that they will. Bush ve Avrupa Birliği bunu yapacakları konusunda hala kararlılar. More Sentences
Common Usage
5	Yaygın Kullanım	determined s.	belirli
General
6	Genel	determined s.	belirli
7	Genel	determined s.	direşken
8	Genel	determined s.	belirtili
9	Genel	determined s.	kesin
10	Genel	determined s.	kati
11	Genel	determined s.	muayyen
12	Genel	determined s.	araştırmayla öğrenilmiş
13	Genel	determined s.	soruşturmayla bulunmuş
14	Genel	determined s.	soruşturmayla belirlenmiş
15	Genel	determined s.	metin
16	Genel	determined s.	sebatkar
Linguistics
17	Dilbilim	determined s.	tamlanan

"determined" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 51 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	be determined to f.	kararlı olmak
Tom said that Mary was determined to do that. Tom, Mary'nin bunu yapmaya kararlı olduğunu söyledi. More Sentences
2	Genel	be determined f.	belirlenmek
Our lives are determined by our environment. Hayatımız çevremiz tarafından belirlenir. More Sentences
3	Genel	look determined f.	kararlı görünmek
Tom looks determined. Tom kararlı görünüyor. More Sentences
4	Genel	seem determined f.	kararlı görünmek
Tom seems determined. Tom kararlı görünüyor. More Sentences
5	Genel	self-determined s.	kendi belirleyen
The future lies in the self-determined cooperation and coexistence of many small ones. Gelecek, birçok küçük ülkenin kendi belirlediği işbirliği ve bir arada yaşamasında yatmaktadır. More Sentences
6	Genel	determined person i.	azimli/kararlı kişi
7	Genel	be determined to f.	azmetmek
8	Genel	be determined f.	karara bağlanmak
9	Genel	be determined f.	azimli olmak
10	Genel	be determined f.	engel tanımamak
11	Genel	appear determined f.	kararlı görünmek
12	Genel	be determined f.	ortaya çıkarılmak
13	Genel	be determined by law f.	yasalarla belirlenmek
14	Genel	be determined by laws f.	yasalarla belirlenmek
15	Genel	have a determined will f.	iradeli olmak
16	Genel	be determined f.	kafasına koymak
17	Genel	be determined f.	aklına koymak
18	Genel	be determined to f.	aklına koymuş olmak
19	Genel	self-determined s.	kendi kararını veren
20	Genel	self-determined s.	bağımsız
21	Genel	self-determined s.	özerk
Phrases
22	İfadeler	tbd (to be determined) expr.	daha sonra belirlenecek
Idioms
23	Deyim	be bound and determined f.	çok azimli olmak
24	Deyim	be bound and determined f.	çok kararlı olmak
25	Deyim	bound and determined to s.	-e azmetmiş
26	Deyim	bound and determined to s.	konusunda azimli
27	Deyim	bound and determined to s.	-de çok kararlı
28	Deyim	bound and determined to s.	-de çok azimli ve kararlı
29	Deyim	bound and determined to s.	-i kafaya koymuş
30	Deyim	bound and determined to (do something) s.	(bir şey yapmaya) azmetmiş
31	Deyim	bound and determined to (do something) s.	(bir şey yapmak) konusunda azimli
32	Deyim	bound and determined to (do something) s.	(bir şey yapmakta) çok kararlı
33	Deyim	bound and determined to (do something) s.	(bir şey yapmakta) çok azimli ve kararlı
34	Deyim	bound and determined to (do something) s.	(bir şey yapmayı) kafaya koymuş
35	Deyim	bound and determined expr.	çok azimli ve kararlı
36	Deyim	bound and determined expr.	çok azimli
37	Deyim	bound and determined expr.	çok kararlı
Trade/Economic
38	Ticaret/Ekonomi	market-determined s.	piyasanın belirlediği
39	Ticaret/Ekonomi	market-determined s.	piyasa tarafından belirlenen
Law
40	Hukuk	determined practices i.	katileşen teamül
41	Hukuk	determined cases of torture i.	saptanan işkence olayları
42	Hukuk	recorded and determined i.	zabıt ve tesbit olunan
43	Hukuk	sufficiently determined price i.	yeterli oranda tayin edilmiş semen
Politics
44	Siyasal	intended nationally determined contribution i.	kesin katkılar için ulusal niyet beyanı
45	Siyasal	nationally determined contribution (ndc) i.	ulusal katkı beyanı
Insurance
46	Sigortacılık	liability not yet determined i.	henüz belirlenemeyen mali sorumluluk
Computer
47	Bilgisayar	not determined expr.	belirlenemedi
Telecom
48	Telekom	operator determined barring i.	işletmecinin belirlediği engel
Medical
49	Medikal	determined risk responses i.	belirlenen risk yanıtları
Environment
50	Çevre	statically determined structure i.	statik kararlılığa sahip yapı
Ottoman Turkish
51	Osmanlıca	be determined f.	tebeyyün etmek