| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Phrasals | ||||
| Öbek Fiiller | devote to (someone or something) f. | (birine/bir şeye) ayırmak | ||
|
I only have a small amount of speaking time left to devote to Taiwan. Tayvan'a ayıracak çok az bir konuşma sürem kaldı. More Sentences |
||||
| Öbek Fiiller | devote to (someone or something) f. | (birine/bir şeye) adamak | ||
| Öbek Fiiller | devote to (someone or something) f. | (birine/bir şeye) vermek | ||
| Öbek Fiiller | devote to (someone or something) f. | (birine/bir şeye) tahsis etmek | ||
| Öbek Fiiller | devote to (someone or something) f. | (birine/bir şeye) bahşetmek | ||
| Öbek Fiiller | devote to (someone or something) f. | (birinin/bir şeyin) adına sunmak | ||
| Öbek Fiiller | devote to (someone or something) f. | (biri/bir şey) için yapmak | ||
| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| Phrasals | ||
| Öbek Fiiller | devote oneself to someone or something f. | kendini birine/bir şeye adamak |
| Öbek Fiiller | devote oneself to someone or something f. | kendini birine/bir şeye vermek |
| Öbek Fiiller | devote someone or something to someone or something f. | birini/bir şeyi birine/bir şeye adamak |
| Öbek Fiiller | devote someone or something to someone or something f. | birini/bir şeyi birine/bir şeye tahsis etmek |
| Öbek Fiiller | devote someone or something to someone or something f. | birini/bir şeyi birine/bir şeye ayırmak |
