İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | discredited s. | itibarsız | ||
The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research. Öğretmen onun itibarsız araştırmasıyla ilgili raporuna dayandırarak ona başarısız notu verdi. More Sentences |
||||
Genel | discredited s. | güvenilmez | ||
The teacher gave him a failing grade for basing his report on discredited research. Öğretmen, raporunu güvenilmez bir araştırmaya dayandırdığı için ona zayıf not verdi. More Sentences |
||||
Genel | discredited s. | gözden düşmüş | ||
It was because of the discredited policies of his own Conservative Party. Bunun nedeni kendi Muhafazakâr Partisinin gözden düşmüş politikalarıydı. More Sentences |
||||
Genel | discredited s. | kuskunu düşük | ||
Genel | discredited s. | müptezel | ||
Genel | discredited s. | adı çıkmış | ||
Genel | discredited s. | şüpheli | ||
Genel | discredited s. | saygınlığını yitirmiş |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | be discredited f. | saygınlığını yitirmek |
Genel | (someone) to be thoroughly discredited f. | iki paralık olmak |