extinct

"extinct" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 21 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	extinct s.	tükenmiş
Butterflies of this species are now extinct. Bu tür kelebeklerin nesli artık tükendi. More Sentences
2	Genel	extinct s.	soyu tükenmiş
And we've got these even if they are extinct here. Ve burada soyları tükenmiş olsa bile bunlara sahibiz. More Sentences
3	Genel	extinct s.	sönük
Extinct volcanoes will likely never erupt again. Sönük volkanlar muhtemelen tekrar püskürmeyecek. More Sentences
4	Genel	extinct s.	nesli tükenmiş
Dinosaurs are now extinct. Şimdi dinozorların nesli tükendi. More Sentences
5	Genel	extinct s.	battal
6	Genel	extinct s.	yok olmuş
7	Genel	extinct s.	bitmiş
8	Genel	extinct s.	sönmüş
9	Genel	extinct s.	doğada tükenmiş
10	Genel	extinct s.	soyu kurumuş
11	Genel	extinct s.	sona ermiş
12	Genel	extinct s.	hükmü sona ermiş
13	Genel	extinct s.	varlığı sona ermiş
14	Genel	extinct s.	soyları tükenmiş
15	Genel	extinct s.	geçersiz
16	Genel	extinct s.	hükümsüz
17	Genel	extinct s.	eski
18	Genel	extinct s.	modası geçmiş
Geology
19	Jeoloji	extinct s.	sönmüş (yanardağ)
Ottoman Turkish
20	Osmanlıca	extinct s.	hitam bulmuş
21	Osmanlıca	extinct s.	mensuh

"extinct" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 34 sonuç

	Kategori	İngilizce	Türkçe
General
1	Genel	extinct volcano i.	sönmüş yanardağ
Extinct volcanoes will likely never erupt again. Sönmüş yanardağlar muhtemelen bir daha asla patlamayacak. More Sentences
2	Genel	extinct animal i.	soyu tükenmiş hayvan
Scuba divers have found many interesting things under water including gold coins, ancient ruins, and fossils of extinct animals. Tüplü dalgıçlar suyun altında altın paralar, antik kalıntılar ve soyu tükenmiş hayvan fosilleri gibi birçok ilginç şey buldular. More Sentences
3	Genel	become extinct f.	nesli tükenmek
When species become extinct, they are gone for ever, and this is why now is the time for action. Türlerin nesli tükendiğinde, sonsuza kadar yok olurlar ve bu nedenle şimdi harekete geçme zamanıdır. More Sentences
4	Genel	almost extinct s.	nesli tükenmek üzere
Because truth, peace and justice are almost extinct. Çünkü doğruluk, barış ve adaletin nesli tükenmek üzere. More Sentences
Phrases
5	İfadeler	became extinct expr.	nesli tükenmiş
Thylacines used to live in Australia before they became extinct. Thylacine'lerin nesli tükenmeden önce Avustralya'da yaşıyorlardı. More Sentences
General
6	Genel	extinct animals i.	nesli tükenmiş hayvanlar
7	Genel	extinct cities i.	eski çağ kentleri
8	Genel	extinct cities i.	antik kentler
9	Genel	extinct city i.	eski çağ kenti
10	Genel	extinct animals i.	nesli tükenmiş hayvanlar
11	Genel	extinct animals i.	nesli tükenen hayvanlar
12	Genel	become extinct f.	sönmek (volkan)
13	Genel	become extinct f.	birer birer ölmek
14	Genel	become extinct f.	sönmek (yanardağ)
15	Genel	be extinct f.	nesli yok olmak
16	Genel	go extinct f.	nesli yok olmak
17	Genel	become extinct f.	soyu tükenmek
18	Genel	become extinct f.	soyu kurumak
19	Genel	become extinct f.	soyları tükenmek
20	Genel	go extinct f.	nesli tükenmek
21	Genel	go extinct f.	soyu tükenmek
22	Genel	go extinct f.	soyu kurumak
23	Genel	almost extinct s.	yok olmaya yüz tutmuş
24	Genel	nearly extinct s.	nesli tükenmek üzere
25	Genel	ext (extinct) kısalt.	soyu tükenmiş
26	Genel	ext (extinct) kısalt.	bitmiş
Colloquial
27	Konuşma Dili	dinosaurs are extinct expr.	dinozorların nesli tükendi
Biology
28	Biyoloji	now-extinct s.	nesli tükenmiş olan
Marine Biology
29	Deniz Biyolojisi	extinct in the wild s.	yabanda soyu tükenmiş
Linguistics
30	Dilbilim	extinct language i.	ölü dil
Archaeology
31	Arkeoloji	extinct city i.	eski çağ kenti
Geography
32	Coğrafya	extinct volcano i.	sönmüş yanardağ
Geology
33	Jeoloji	extinct species i.	nesli tükenmiş tür
34	Jeoloji	extinct volcano i.	sönmüş volkan