Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmişi Gizle
Geçmiş Detayları
Geçmişi Sil
Geçmiş :
línea de igual variación doppler
institutionary
gate opening
sweep a mold
fırsat, şans
Geçmiş
Cümleler
"fırsat, şans"
teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 1 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
fırsat, şans
way
i.
"fırsat, şans"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 34 sonuç
Kategori
Türkçe
İngilizce
General
1
Genel
(fırsat/şans) kaçırmak
balk
f.
2
Genel
(fırsat/şans) tepmek
balk
f.
Phrasals
3
Öbek Fiiller
(fırsat/şans) elden kaçırmak
give away
f.
Colloquial
4
Konuşma Dili
şans/fırsat tanımak
give (one) a break
f.
5
Konuşma Dili
şans/fırsat vermek
give (one) a break
f.
6
Konuşma Dili
insanın ayağına şans/fırsat bir kere gelir
opportunity knocks but once
expr.
Idioms
7
Deyim
son bir şans/fırsat
a shot in the locker
i.
8
Deyim
ikinci bir şans/fırsat
second bite of the apple
i.
9
Deyim
ikinci bir şans/fırsat
another bite at the cherry
i.
10
Deyim
başka bir şans/fırsat
another bite at the cherry
i.
11
Deyim
ikinci bir şans/fırsat
second bite of the apple
i.
12
Deyim
başka bir şans/fırsat
second bite of the apple
i.
13
Deyim
eşit şans/fırsat
a fair shake [us]
i.
14
Deyim
eşit şans/fırsat
even stephens
i.
15
Deyim
eşit şans/fırsat
even stevens
i.
16
Deyim
'-de ilk fırsat/şans
first crack at
i.
17
Deyim
fırsat/şans yakalamak
catch a break
f.
18
Deyim
fırsat/şans yakalamak
get a break
f.
19
Deyim
ikinci bir şans/fırsat daha vermek
give (someone) another chance
f.
20
Deyim
bir şans/fırsat daha vermek
give (someone) another chance
f.
21
Deyim
(şans/fırsat/servet vb) ayağına gelmek
drop into one's lap
f.
22
Deyim
(şans/fırsat/servet vb) ayağına gelmek
fall into one's lap
f.
23
Deyim
(birinin) kapısını çalmak (şans, fırsat)
knock on (one's) door
f.
24
Deyim
(birinin) kapısına/ayağına kadar gelmek (şans, fırsat)
knock on (one's) door
f.
25
Deyim
(fırsat, olasılık, şans) kapıyı çalmak
be knocking on the door
f.
26
Deyim
(fırsat/şans) ayağına gelmek
drop/fall into somebody's lap
f.
27
Deyim
(fırsat, şans) birinin kucağına düşmek
drop into somebody's lap
f.
28
Deyim
(fırsat, şans) birinin ayağına gelmek
drop into somebody's lap
f.
29
Deyim
(fırsat, şans) birinin kucağına düşmek
fall into somebody's lap
f.
30
Deyim
(fırsat, şans) birinin ayağına gelmek
fall into somebody's lap
f.
31
Deyim
şans/fırsat elde etmek/yakalamak
get a look in [uk/australia]
f.
32
Deyim
birine bir şans/fırsat vermek
give someone a break
f.
33
Deyim
(fırsat, şans birinin) ayağına gelmek
land in (one's) lap
f.
Speaking
34
Konuşma
bana bir şans/fırsat ver
try me
expr.
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of fırsat, şans
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy