fazlasıyla - Türkçe İngilizce Sözlük

fazlasıyla

"fazlasıyla" teriminin İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 77 sonuç

Türkçe İngilizce
General
fazlasıyla amply zf.
That should amply compensate them for forgoing their contact with the postman.
Bu, postacı ile temaslarından vazgeçmelerini fazlasıyla telafi etmelidir.

More Sentences
fazlasıyla extremely zf.
Mary is extremely attractive.
Mary fazlasıyla çekici.

More Sentences
fazlasıyla largely zf.
The situation with regard to torture and ill treatment in Turkey remains largely unchanged.
Türkiye’de işkence ve kötü muamele açısından durum pek fazla değişmemiştir.

More Sentences
fazlasıyla greatly zf.
I was greatly impressed by the speech.
Konuşmadan fazlaca etkilendim.

More Sentences
fazlasıyla all zf.
Bold Community funding is more than needed in order to avoid all this.
Tüm bunlardan kaçınmak için cesur Topluluk fonlarına fazlasıyla ihtiyaç vardır.

More Sentences
fazlasıyla extreme zf.
Her hands are small and she works fast and with extreme care.
Elleri küçük, hızlı ve fazlasıyla dikkatli çalışıyor.

More Sentences
fazlasıyla something zf.
We should be channelling our resources into something of greater benefit to mankind.
Kaynaklarımızı insanlığa daha fazla fayda sağlayacak bir alana kanalize etmeliyiz.

More Sentences
Phrases
fazlasıyla more than enough expr.
The partners have had more than enough time to exercise influence on this.
Ortakların bu konuda etkili olmak için fazlasıyla zamanları oldu.

More Sentences
Common Usage
fazlasıyla exceedingly zf.
General
fazlasıyla far better s.
fazlasıyla disproportionate s.
fazlasıyla darned s.
fazlasıyla precious s.
fazlasıyla damned s.
fazlasıyla parlous s.
fazlasıyla damn s.
fazlasıyla exceedingly zf.
fazlasıyla passingly zf.
fazlasıyla in spades zf.
fazlasıyla eminently zf.
fazlasıyla jolly zf.
fazlasıyla above and beyond zf.
fazlasıyla strongly zf.
fazlasıyla abundantly zf.
fazlasıyla dreadfully zf.
fazlasıyla way too zf.
fazlasıyla main [obsolete] zf.
fazlasıyla mainly [uk] zf.
fazlasıyla big zf.
fazlasıyla blamed [dialect] zf.
fazlasıyla blame [dialect] zf.
fazlasıyla master [dialect] zf.
fazlasıyla whaling zf.
fazlasıyla wightly zf.
fazlasıyla wonderfully zf.
fazlasıyla mighty zf.
fazlasıyla woundedly zf.
fazlasıyla woundily zf.
fazlasıyla woundy zf.
fazlasıyla monstrous [dialect] zf.
fazlasıyla mortal zf.
fazlasıyla muchly zf.
fazlasıyla muckle zf.
fazlasıyla richly zf.
fazlasıyla infernally zf.
fazlasıyla done [dialect] zf.
fazlasıyla piping zf.
fazlasıyla fatly zf.
fazlasıyla fele [dialect] zf.
fazlasıyla deadly zf.
fazlasıyla doggone zf.
fazlasıyla doggoned zf.
fazlasıyla screamingly zf.
fazlasıyla sot [scotland] zf.
fazlasıyla streets zf.
fazlasıyla superabundantly zf.
fazlasıyla out of all cry expr.
fazlasıyla ext (extremely) kısalt.
Phrases
fazlasıyla too (something) by half [uk] zf.
fazlasıyla beyond measure expr.
fazlasıyla (by) far and away expr.
Colloquial
fazlasıyla majorly zf.
fazlasıyla one too many expr.
fazlasıyla something fierce expr.
fazlasıyla as sin expr.
Idioms
fazlasıyla good and expr.
fazlasıyla to a fault expr.
fazlasıyla far and away expr.
fazlasıyla ever so much expr.
fazlasıyla to (one's) heart's desire expr.
fazlasıyla by half expr.
fazlasıyla with interest expr.
Archaic
fazlasıyla exceeding zf.
fazlasıyla wonder zf.
fazlasıyla crashingly zf.
Slang
fazlasıyla massively zf.
fazlasıyla bare zf.

"fazlasıyla" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 183 sonuç

Türkçe İngilizce
General
fazlasıyla dramatize etmek overdramatise f.
We shouldn't overdramatise this drama.
Bu dramı fazla dramatize etmemeliyiz.

More Sentences
fazlasıyla zeki too clever s.
You're too clever for your own good.
Gerekenden de fazla zekisin.

More Sentences
tensel zevklere fazlasıyla düşkün kimse sensualist i.
fazlasıyla karşılama oversupply i.
fazlasıyla (yemek) surfeit i.
fazlasıyla uzun (konuşma/yazma) verbosity i.
tensel zevklere fazlasıyla düşkün olma sensualism i.
artık eskisi gibi etki uyandırmayan bir sanat eseri (sık sık/fazlasıyla icra edildiği için) war-horse i.
dışarı doğru fazlasıyla çıkıntılı göz bulging eye i.
fazlasıyla yeterlik overqualification i.
yorucu, monoton ve fazlasıyla uzun iş trauchle [scottish] i.
yorucu, monoton ve fazlasıyla uzun görev trauchle [scottish] i.
fazlasıyla dikkat çekme obtrusiveness i.
fazlasıyla göze çarpma obtrusiveness i.
fazlasıyla konuşmak (hakkında) go on about f.
fazlasıyla önemsemek make much of f.
fazlasıyla içirmek surfeit f.
fazlasıyla vurgulamak put too much stress on f.
fazlasıyla yüklemek surcharge f.
tutarsızca fazlasıyla para harcamak spend money like water f.
fazlasıyla üstünde durmak make much of f.
fazlasıyla telafi etmek (zayıf bir tarafını) overcompensate for f.
fazlasıyla doldurmak surfeit f.
fazlasıyla yedirmek surfeit f.
kendini fazlasıyla önemsemek get above oneself f.
karşılığını fazlasıyla vermek pay back with interest f.
fazlasıyla olumsuz düşünmek awfulize f.
fazlasıyla etkilemek strike f.
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak quibble f.
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak bicker f.
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak brabble f.
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak pettifog f.
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak squabble f.
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak niggle f.
fazlasıyla uzun konuşmak multiply words f.
(bir şeye) fazlasıyla tesir etmek overaffect f.
fazlasıyla karşılamak overbalance f.
fazlasıyla telafi etmek overbalance f.
fazlasıyla usanmak overcloy f.
fazlasıyla renklendirmek overcolor f.
fazlasıyla renklendirmek overcolour f.
fazlasıyla yüklemek overcome f.
fazlasıyla güçleştirmek overcomplicate f.
fazlasıyla ilgilendirmek overconcern f.
fazlasıyla donatmak overdecorate f.
fazlasıyla belgelemek overdocument f.
fazlasıyla donatmak overequip f.
fazlasıyla tedarik etmek overequip f.
fazlasıyla onurlandırmak overgrace f.
fazlasıyla şeref vermek overhonour f.
fazlasıyla şeref vermek overhonor f.
fazlasıyla canlandırmak overinform f.
fazlasıyla hoşnut kılmak overplease f.
(atmosferi, konuşmayı) fazlasıyla germek supercharge f.
fazlasıyla doldurmak surcloy [obsolete] f.
fazlasıyla itaatli subservient s.
fazlasıyla ince thin s.
fazlasıyla istekli gung ho s.
fazlasıyla komplike tortuous s.
fazlasıyla büyük ve görkemli grandiose s.
fazlasıyla yüklenmiş overladen s.
kendini fazlasıyla belli eden obtrusive s.
fazlasıyla çabuk yapılan summary s.
fazlasıyla parlak (renk) lurid s.
fazlasıyla uzun lengthy s.
kendini fazlasıyla hissettiren obtrusive s.
fazlasıyla frapan outrageous s.
fazlasıyla uzun konuşan verbose s.
fazlasıyla uzun konuşan (kimse) wordy s.
fazlasıyla yapmacık smarmy s.
fazlasıyla yapmacık oleaginous s.
fazlasıyla yapmacık oily s.
fazlasıyla yapmacık buttery s.
fazlasıyla yapmacık fulsome s.
fazlasıyla kusur bulan overcritical s.
fazlasıyla nazik ceremonious s.
fazlasıyla temin edilen overendowed s.
fazlasıyla sağlanan overendowed s.
fazlasıyla görünür hypervisible s.
fazlasıyla ince ve düz wafer-thin s.
fazlasıyla bencil masturbatory s.
fazlasıyla stoklanmış locuplete s.
fazlasıyla süslü rich s.
fazlasıyla keskin overacute s.
fazlasıyla açık (ifade) over-articulate s.
fazlasıyla eli açık overbounteous s.
fazlasıyla ağır overburdensome s.
fazlasıyla muktedir overcapable s.
birbirine fazlasıyla yakın overclose s.
fazlasıyla hoşnut overdelighted s.
fazlasıyla çok şey isteyen overdemanding s.
fazlasıyla açık overdirect s.
fazlasıyla hazır overdue s.
fazlasıyla olgun overdue s.
fazlasıyla uzun süredir beklenen overdue s.
fazlasıyla ciddi overearnest s.
fazlasıyla basit overeasy s.
fazlasıyla zarif overelegant s.
fazlasıyla eğlendirilmiş overentertained s.
fazlasıyla açık overexplicit s.
fazlasıyla ölçüsüz overextravagant s.
fazlasıyla bitkin overfatigued s.
fazlasıyla sık görülen overfrequent s.
fazlasıyla mutlu overglad s.
fazlasıyla çetin overhard s.
fazlasıyla ateşli overhot s.
fazlasıyla aylak overidle s.
fazlasıyla hayal ürünü overimaginative s.
fazlasıyla geç overlate s.
fazlasıyla motamot overliteral s.
fazlasıyla aydın overliterary s.
fazlasıyla neşeli overmerry s.
fazlasıyla meşgul overofficious s.
fazlasıyla parlak flaring s.
fazlasıyla dolu flown s.
çok daha fazlasıyla and a lot more zf.
fazlasıyla memnun bir şekilde over-joyedly zf.
fazlasıyla anlamına gelen ön ek pre- ök.
Phrases
bir şey fazlasıyla yetti and something to spare expr.
bir şey fazlasıyla yetti with something to spare expr.
Colloquial
fazlasıyla düşkün olmak be hooked on f.
fazlasıyla iyi quite good s.
fazlasıyla istekli gung s.
fazlasıyla istekli gung-ho s.
fazlasıyla kolay too easy expr.
fazlasıyla kolay quite easy expr.
fazlasıyla yetti and to spare expr.
fazlasıyla (bir şey) good and (something) expr.
Idioms
başkalarının sorunlarına fazlasıyla sempatiyle yaklaşan kimse a bleeding heart i.
başkalarının sorunlarına fazlasıyla sempatiyle yaklaşan kimse bleeding heart i.
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durma splitting hairs i.
(birinin) harcadığı/verdiği paranın fazlasıyla karşılığı a bigger bang for (one's) buck i.
verilen/harcanan paranın fazlasıyla karşılığı a bigger bang for the buck i.
bir şeyden fazlasıyla yarar sağlamak get a lot of mileage out of something f.
bir şeyi/şeyden yeterince (hatta fazlasıyla) yapmış olmak have your share of something f.
fazlasıyla önemsemek give a lot of importance to something f.
fazlasıyla belirtmek/belirgin kılmak speak volumes f.
fazlasıyla karşılık vermek give back with interest f.
fazlasıyla önemsemek make much of something f.
karşılığını fazlasıyla ödemek give back with interest f.
parasının karşılığını fazlasıyla vermek more bang for your buck f.
parasının karşılığını fazlasıyla vermek a bigger bang for your buck f.
ufak ya da önemsiz ayrıntılar üzerinde fazlasıyla durmak split hairs f.
verdiği paranın karşılığını fazlasıyla almak more bang for your buck f.
umduğundan fazlasıyla karşılaşmak get more than (one) bargained for f.
tahmininden fazlasıyla karşılaşmak get more than (one) bargained for f.
fazlasıyla geri ödetmek return it with interest f.
intikamını fazlasıyla almak return it with interest f.
cezasını fazlasıyla vermek return it with interest f.
bir şeyi fazlasıyla geri ödetmek pay something back with interest f.
bir şeyin intikamını fazlasıyla almak pay something back with interest f.
bir şeyin cezasını fazlasıyla vermek pay something back with interest f.
bir şeyi fazlasıyla geri ödetmek return something with interest f.
bir şeyin intikamını fazlasıyla almak return something with interest f.
bir şeyin cezasını fazlasıyla vermek return something with interest f.
verdiği paranın hakkını/karşılığını fazlasıyla almak bang for one's the buck f.
verilen paranın hakkını/karşılığını fazlasıyla almak bang for the buck f.
(biri/bir şey için) fazlasıyla uğraşmak/çabalamak go the extra mile (for somebody/something) f.
-den fazlasıyla yarar sağlamak get a lot of mileage out of f.
bir şeyi fazlasıyla geri vermek give something back f.
bir şeyi/şeyden yeterince (hatta fazlasıyla) yapmış olmak have (one's) share of (something) f.
(birine) karşılığını fazlasıyla vermek pay (one) back with interest f.
(birinden) intikamını fazlasıyla almak pay (one) back with interest f.
(birine) cezasını fazlasıyla vermek pay (one) back with interest f.
fazlasıyla yüksek higher than gilderoy's kite s.
verilen/harcanan paranın fazlasıyla karşılığı bigger bang for the buck s.
fazlasıyla/son derece ucuz cheap at half the price s.
fazlasıyla dürüst honest to a fault s.
çok (fazlasıyla) ayrıntılı olarak in graphic detail expr.
fazlasıyla iyi too good to be true expr.
fazlasıyla cömert generous to a fault expr.
verdiği paranın karşılığını fazlasıyla almak a bigger bang for your buck expr.
Speaking
fazlasıyla teşekkür ederim thanks a lot expr.
fazlasıyla kolay far too easy expr.
Trade/Economic
fazlasıyla karşılamak overcompensate f.
Media
(gazetede, televizyonda) bir konuya fazlasıyla yer veya zaman ayırmak overcover i.
Advertising
reklamını fazlasıyla yapmak over-advertise f.
Textile
fazlasıyla bütünleşmiş tightly knit s.
fazlasıyla bütünleşmiş tight-knit s.
Medical
önerilen günlük miktarı fazlasıyla aşan vitamin dozu megavitamin i.
Literature
fazlasıyla seçkin alembicated s.
Geography
güney dakota'nın güneybatısı ve nebraska'nın kuzeybatısında yer alan, fazlasıyla erozyona uğramış çorak bir bölge bad lands i.
Card
(briçte) bahis artırmak için fazlasıyla yeterli teklif double jump i.