İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | fizz i. | fışırtı | ||
The soda had a refreshing fizz that tickled my nose. Sodanın burnumu gıdıklayan ferahlatıcı bir fışırtısı vardı. More Sentences |
||||
Genel | fizz i. | şampanya | ||
Let's celebrate with a bottle of chilled fizz. Gelin bir şişe şampanyayla kutlama yapalım. More Sentences |
||||
Genel | fizz f. | köpürmek | ||
The drink fizzed as I poured it into the glass. İçkiyi bardağa döktüğümde köpürdü. More Sentences |
||||
Genel | fizz i. | fış fış (gazoz/soda/şampanya vb) | ||
Genel | fizz i. | gazlı içecek | ||
Genel | fizz i. | fışırtılı ses (köpüren gazoz/soda vb'nin çıkardığı) | ||
Genel | fizz i. | köpürme | ||
Genel | fizz i. | soda | ||
Genel | fizz i. | vızıltı | ||
Genel | fizz i. | fışıltı | ||
Genel | fizz i. | canlılık | ||
Genel | fizz f. | ateş püskürmek | ||
Genel | fizz f. | vızlamak | ||
Genel | fizz f. | fışıldamak | ||
Genel | fizz f. | fışır fışır köpürdemek (gazoz/soda/şampanya vb) | ||
Genel | fizz f. | fışırdamak | ||
Genel | fizz f. | fışırdatmak | ||
Genel | fizz f. | aşırı heyecanlanmak | ||
Genel | fizz f. | heyecandan eli ayağına dolaşmak | ||
Genel | fizz f. | içi içine sığmamak | ||
Genel | fizz f. | hızlı hareket eden bir şeyi vurmak | ||
Genel | fizz f. | çok hızlı gitmek | ||
Genel | fizz f. | fırlayıp gitmek | ||
Genel | fizz f. | tabanları yağlamak | ||
Gastronomy | ||||
Mutfak | fizz f. | fışırdamak (içecek) |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
General | ||
Genel | lose its fizz f. | asidi kaçmak |
Phrasals | ||
Öbek Fiiller | fizz up f. | köpürmek |
Gastronomy | ||
Mutfak | buck’s fizz i. | şampanya ve portakal suyuyla yapılan bir kokteyl |
Mutfak | buck's fizz i. | şampanya ve portakal suyuyla yapılan bir kokteyl |