| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | fotoğrafını çekmek | photograph f. | ||
|
My mission is to photograph the documents. Görevim belgelerin fotoğrafını çekmek. More Sentences |
||||
| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| Idioms | ||||
| Deyim | (birinin/bir şeyin) fotoğrafını çekmek | take a picture (of someone or something) f. | ||
|
You took a picture of that tree, and you know it. O ağacın fotoğrafını çektiniz ve bunu biliyorsunuz. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | fotostat ile fotoğrafını çekmek | photostat f. | ||
| Genel | birisinin fotoğrafını çekmek | take someone's photo f. | ||
| Genel | yediği yemeklerin fotoğrafını çekmek | take pictures of one’s meals f. | ||
| Genel | tarihi yerlerin fotoğrafını çekmek | take photos of historical places f. | ||
| Genel | birinin etek altı fotoğrafını çekmek | upskirt f. | ||
| Genel | şipşak fotoğrafını çekmek | snap f. | ||
| Photography | ||||
| Fotoğrafçılık | tekrar fotoğrafını çekmek | rephotograph f. | ||
| Fotoğrafçılık | (birinin) şipşak fotoğrafını çekmek | snapshoot f. | ||
| Fotoğrafçılık | (birinin) şipşak fotoğrafını çekmek | snapshot f. | ||
