|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
sosyal gerçeklik |
social reality i.
|
|
The social reality is intractable.
Sosyal gerçeklik içinden çıkılmaz bir haldedir.
More Sentences
|
2 |
Genel |
sanal gerçeklik |
virtual reality i.
|
|
The experience sets a massive example of how far virtual reality technology has come.
Bu deneyim sanal gerçeklik teknolojisinin nereye kadar geldiğinin büyük bir örneği.
More Sentences
|
3 |
Genel |
gerçeklik duygusu |
sense of reality i.
|
|
Mr Aznar, as the main political authority responsible, has been totally unable to achieve a sense of reality.
Sorumlu ana siyasi otorite olarak Sayın Aznar, gerçeklik duygusuna ulaşmakta tamamen başarısız olmuştur.
More Sentences
|
4 |
Genel |
alternatif gerçeklik |
alternate reality i.
|
|
Books are my alternate reality.
Kitaplar benim alternatif gerçekliğim.
More Sentences
|
Technical |
|
5 |
Teknik |
sanal gerçeklik |
cyberspace i.
|
|
Welcome to Cyberspace!
Sanal gerçekliğe hoş geldiniz!
More Sentences
|
6 |
Teknik |
sanal gerçeklik |
virtual reality i.
|
|
The experience sets a massive example of how far virtual reality technology has come.
Bu deneyim, sanal gerçeklik teknolojisinin ne kadar ilerlediğinin büyük bir örneğini oluşturuyor.
More Sentences
|
Computer |
|
7 |
Bilgisayar |
sanal gerçeklik |
cyberspace i.
|
|
Welcome to Cyberspace!
Sanal gerçekliğe hoş geldin!
More Sentences
|
|
8 |
Bilgisayar |
sanal gerçeklik |
virtual reality i.
|
|
The experience sets a massive example of how far virtual reality technology has come.
Bu deneyim, sanal gerçeklik teknolojisinin ne kadar ilerlediğine dair muazzam bir örnek teşkil ediyor.
More Sentences
|
Informatics |
|
9 |
Bilişim |
sanal gerçeklik |
virtual reality i.
|
|
Firefox Reality is a web browser made specifically for virtual reality.
Firefox Reality, özellikle sanal gerçeklik için yapılmış bir tarayıcıdır.
More Sentences
|
Telecom |
|
10 |
Telekom |
sanal gerçeklik |
virtual reality i.
|
|
I've never experienced virtual reality.
Hiç sanal gerçeklik deneyimi yaşamadım.
More Sentences
|
Psychology |
|
11 |
Psikoloji |
nesnel gerçeklik |
objective reality i.
|
|
That is the objective reality.
Bu nesnel gerçekliktir.
More Sentences
|
General |
|
12 |
Genel |
edebiyatta gerçeklik |
reality in literature i.
|
|
13 |
Genel |
gerçeklik kazanma |
realization i.
|
|
14 |
Genel |
potansiyel gerçeklik |
potential reality i.
|
|
15 |
Genel |
tarihsel gerçeklik |
historicity i.
|
|
16 |
Genel |
göreli gerçeklik |
relative reality i.
|
|
17 |
Genel |
mutlak gerçeklik |
absolute reality i.
|
|
18 |
Genel |
yerel gerçeklik |
local reality i.
|
|
19 |
Genel |
gözlem ve gerçeklik arasındaki bağ |
the linkage between observation and reality i.
|
|
20 |
Genel |
gerçeklik incelemesi |
alethiology i.
|
|
21 |
Genel |
dış gerçeklik |
external reality i.
|
|
22 |
Genel |
gerçeklik kazanma |
realisation i.
|
|
23 |
Genel |
dürüst gerçeklik |
honest truth i.
|
|
24 |
Genel |
sahte gerçeklik |
fake reality i.
|
|
25 |
Genel |
uzlaşımsal gerçeklik |
consensual reality i.
|
|
26 |
Genel |
arttırılmış gerçeklik |
augmented reality i.
|
|
27 |
Genel |
karma gerçeklik |
mixed reality i.
|
|
28 |
Genel |
nihai gerçeklik |
absolute i.
|
|
29 |
Genel |
nihai gerçeklik |
true i.
|
|
30 |
Genel |
sanal gerçeklik |
virtual reality (vr) i.
|
|
31 |
Genel |
uygunsuz gerçeklik |
inconvenient reality i.
|
|
32 |
Genel |
dış gerçeklik |
objectivity i.
|
|
33 |
Genel |
maddi gerçeklik |
objectivity i.
|
|
34 |
Genel |
(ideal veya teorik sonsuzluktan ayrılan) gerçeklik |
infinitude i.
|
|
35 |
Genel |
ilahi unsurların gerçeklik kazanması |
ingression i.
|
|
36 |
Genel |
(zihinden maddeye doğru) daha yüksek gerçeklik ile daha düşük gerçeklik tipi arasındaki ilişki |
involution i.
|
|
37 |
Genel |
gerçeklik payı olan espri |
saltiness i.
|
|
38 |
Genel |
kutsal gerçeklik |
divine i.
|
|
39 |
Genel |
madde ve gerçeklik |
flesh and blood i.
|
|
40 |
Genel |
gerçeklik dışı algı |
shadow i.
|
|
41 |
Genel |
(resimde veya dramada) betimlenen gerçeklik dışında yansıtılan tasvir |
shadow [obsolete] i.
|
|
42 |
Genel |
gerçeklik algısı |
immersion i.
|
|
43 |
Genel |
gerçeklik algısının kırılması |
immersion break i.
|
|
44 |
Genel |
bağımsız gerçeklik |
subject i.
|
|
45 |
Genel |
gerçeklik ve hayal arası görüntü geçişi ile öne çıkan |
phantasmagorian s.
|
|
46 |
Genel |
gerçeklik ve hayal arası görüntü geçişi ile ilgili |
phantasmagorian s.
|
|
47 |
Genel |
gerçeklik algısını kıran |
immersion-breaking s.
|
|
|
Phrases |
|
48 |
İfadeler |
gerçeklik/doğruluk hissi |
a ring of authenticity expr.
|
|
Proverb |
|
49 |
Atasözü |
her şakada bir gerçeklik payı vardır |
many a true word is spoken in jest
|
|
50 |
Atasözü |
her şakada bir gerçeklik payı vardır |
there's many a true word spoken in jest
|
|
Colloquial |
|
51 |
Konuşma Dili |
gerçeklik algısını yitirmek |
be out of it f.
|
|
52 |
Konuşma Dili |
(bir şeyde) doğruluk/gerçeklik payı olmak |
be something to (something) f.
|
|
53 |
Konuşma Dili |
doğruluk/gerçeklik payı yok |
nothing in it expr.
|
|
54 |
Konuşma Dili |
(bir söylentinin, raporun, hikayenin) doğruluk/gerçeklik payı yok |
(there's) nothing in it expr.
|
|
55 |
Konuşma Dili |
biraz gerçeklik payı var |
something in it expr.
|
|
Idioms |
|
56 |
Deyim |
bir parça gerçeklik payı |
a kernel of truth i.
|
|
57 |
Deyim |
gerçeklik sandviçini ısırma |
bite of the reality sandwich i.
|
|
58 |
Deyim |
ufak bir gerçeklik payı |
a grain of truth i.
|
|
59 |
Deyim |
(ufak) bir gerçeklik payı |
grain of truth i.
|
|
60 |
Deyim |
gerçeklik sandviçini ısırmak |
take a bite of the reality sandwich f.
|
|
61 |
Deyim |
(bir şeye) gerçeklik katmak |
give currency (to something) f.
|
|
62 |
Deyim |
her şakada bir gerçeklik payı vardır |
there's a grain of truth in every joke expr.
|
|
Speaking |
|
63 |
Konuşma |
bu hikayelerde biraz gerçeklik payı var |
there's some truth to these stories expr.
|
|
Technical |
|
64 |
Teknik |
artırılmış gerçeklik uygulamaları |
augmented reality applications i.
|
|
65 |
Teknik |
gerçeklik ve kesinlik |
trueness and precision i.
|
|
66 |
Teknik |
sanal gerçeklik gözlüğü |
360 vr i.
|
|
67 |
Teknik |
sanal gerçeklik |
artificial reality i.
|
|
Computer |
|
68 |
Bilgisayar |
sanal gerçeklik teknolojisini kullanarak makinelerin uzaktan yönetilmesi |
telepresence i.
|
|
69 |
Bilgisayar |
konum bilgilerinize göre size yakınlardaki pokemonları haber verip onları yakalamanıza olanak tanıyan, niantic tarafından geliştirilen ve the pokémon company tarafından yayımlanan, iOS ve Android tabanlı artırılmış gerçeklik oyunu |
pokemon go i.
|
|
70 |
Bilgisayar |
sanal gerçeklik işaretleme dili |
virtual reality markup language i.
|
|
71 |
Bilgisayar |
sanal gerçeklik |
artificial reality i.
|
|
72 |
Bilgisayar |
sanal gerçeklik modelleme dili |
virtual reality modelling language i.
|
|
73 |
Bilgisayar |
sanal gerçeklik zenginleştirme dili |
virtual reality markup language i.
|
|
74 |
Bilgisayar |
genellikle internet üzerinden çalışıp birden fazla kullanıcının sanal gerçeklik rol üstlenme oyunlarına katılmasını sağlayan bir bilgisayar programı |
mud i.
|
|
75 |
Bilgisayar |
facebook şirketine ait başa takılan sanal gerçeklik cihazları serisi |
oculus i.
|
|
Informatics |
|
76 |
Bilişim |
artırılmış gerçeklik |
augmented reality i.
|
|
77 |
Bilişim |
sanal gerçeklik dili |
virtual reality markup language i.
|
|
78 |
Bilişim |
zenginleştirilmiş gerçeklik |
augmented reality i.
|
|
79 |
Bilişim |
betimlemeye çalıştığı gerçekliği çarpıtarak gerçeklik oluşturan simülasyon |
hyperreality i.
|
|
80 |
Bilişim |
sanal gerçeklik yoluyla mesaj gönderen iletişim sistemi |
v-mail i.
|
|
Psychology |
|
81 |
Psikoloji |
gerçeklik terapisi |
reality therapy i.
|
|
82 |
Psikoloji |
algılanan gerçeklik |
perceived reality i.
|
|
83 |
Psikoloji |
fenomenal gerçeklik |
phenomenal reality i.
|
|
84 |
Psikoloji |
gerçeklik çarpıtma alanı |
reality distortion field i.
|
|
85 |
Psikoloji |
gerçeklik ilkesi |
reality principle i.
|
|
86 |
Psikoloji |
gerçeklik testi |
reality testing i.
|
|
87 |
Psikoloji |
insanın zihinsel düzeyde gerçeklik algısından uzaklaşması |
cognitive distortion i.
|
|
88 |
Psikoloji |
kendine özgü gerçeklik |
sui generis reality i.
|
|
89 |
Psikoloji |
öznel gerçeklik |
subjective reality i.
|
|
90 |
Psikoloji |
ruhsal gerçeklik |
psychic reality i.
|
|
91 |
Psikoloji |
toplumsal gerçeklik |
social reality i.
|
|
92 |
Psikoloji |
yanıltıcı-gerçeklik etkisi |
illusion of truth effect i.
|
|
93 |
Psikoloji |
yanıltıcı-gerçeklik etkisi |
illusory-truth effect i.
|
|
Pathology |
|
94 |
Patoloji |
sanal gerçeklik ve video oyunlarının yarattığı baş dönmesi ve bulantı |
barfogenesis i.
|
|
Optics |
|
95 |
Optik |
sanal gerçeklik gözlüğü |
goggle i.
|
|
Literature |
|
96 |
Edebiyat |
yarı masal yarı gerçeklik |
semifable i.
|
|
97 |
Edebiyat |
yarı kurgu yarı gerçeklik |
semifable i.
|
|
98 |
Edebiyat |
borges'in hikaye ve yazılarındaki labirent, ayna, gerçeklik gibi unsurları anımsatan |
borgesian s.
|
|
Linguistics |
|
99 |
Dilbilim |
itibari gerçeklik |
nominal realism i.
|
|
100 |
Dilbilim |
gerçeklik kipi |
fact mood i.
|
|
Religious |
|
101 |
Dini |
tanrı'nın tek gerçeklik olduğunu savunan mistik doktrin |
theopantism i.
|
|
102 |
Dini |
(budizme göre) isimsiz, nihai ve yalın gerçeklik |
thusness i.
|
|
103 |
Dini |
(budizme göre) isimsiz, nihai ve yalın gerçeklik |
suchness i.
|
|
104 |
Dini |
algılanan dünyanın ötesinde olan manevi gerçeklik |
truth i.
|
|
105 |
Dini |
tanrı/tanrıça biçiminde vücut bulan mutlak gerçeklik |
truth i.
|
|
106 |
Dini |
tanrı'nın kutsal alameti olarak gelen ideal gerçeklik |
christ i.
|
|
107 |
Dini |
nihai gerçeklik |
one i.
|
|
Philosophy |
|
108 |
Felsefe |
(platon felsefesinde) olaylardan ayrı var olan mutlak gerçeklik |
time i.
|
|
109 |
Felsefe |
rastlantıların nesnel bir gerçeklik olarak evrime yön verdiğine dair teori |
tychism i.
|
|
110 |
Felsefe |
ikincil gerçeklik |
epiphenomenon i.
|
|
111 |
Felsefe |
şansı objektif gerçeklik olarak ele alma |
tychism i.
|
|
112 |
Felsefe |
bir şeyin var oluşundan önce olan gerçeklik |
essence i.
|
|
113 |
Felsefe |
zaman ve mekanın ötesinde var olan nihai gerçeklik |
god i.
|
|
114 |
Felsefe |
görünüşün ötesindeki gerçeklik |
god i.
|
|
115 |
Felsefe |
olasılığın ötesindeki gerçeklik |
god i.
|
|
116 |
Felsefe |
(schelling felsefesi) gerçeklik |
identity i.
|
|
117 |
Felsefe |
(neoplatonizmde) varlığın ana kaynağı olarak görülen mutlak gerçeklik |
one i.
|
|
118 |
Felsefe |
(platon felsefesinde) kopya sonucu elde edilen gerçeklik |
phantasm i.
|
|
119 |
Felsefe |
(platon felsefesinde) kopya sonucu elde edilen gerçeklik |
phantasma i.
|
|
120 |
Felsefe |
(hegel felsefesinde) olumsuzlamanın sınır olduğu gerçeklik |
somewhat i.
|
|
121 |
Felsefe |
(hegel felsefesinde) sınırlı gerçeklik |
somewhat i.
|
|
122 |
Felsefe |
gerçeklik ile ilgili |
substantial s.
|
|
123 |
Felsefe |
(önerme) gerçeklik değeri sözcük anlamına bağlı olmayan |
synthetic s.
|
|
Painting |
|
124 |
Resim |
1970’lerde abd, ingiltere ve fransa’da ortaya çıkıp sıradan manzaraları ve insanları ayrıntılı bir gerçeklik, düz görüntüler ve zar zor fark edilen fırça darbeleriyle betimleyen ve genellikle gerçek bir fotoğrafı referans alan bir resim türü |
hyperrealism i.
|
|
Cinema |
|
125 |
Sinema |
sinemasal gerçeklik |
sinematic reality i.
|
|
126 |
Sinema |
ayrı gerçeklik |
parallel universe i.
|
|
Modern Slang |
|
127 |
Modern Argo |
kişinin gerçeklik algısıyla oynayan tuhaf bir an/his |
acid moment i.
|
|
128 |
Modern Argo |
alternatif gerçeklik |
alternative reality i.
|
|
129 |
Modern Argo |
çoğunluğun gerçek olarak kabul ettiğinden farklı bir gerçeklik |
alternative reality i.
|
|
130 |
Modern Argo |
değişmiş/değiştirilmiş gerçeklik |
altered reality i.
|
|