| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | give advice f. | öğüt vermek | ||
|
Giving advice to him is like talking to a brick wall. Ona öğüt vermek duvara konuşmak gibi bir şey. More Sentences |
||||
| Genel | give advice f. | tavsiye vermek | ||
|
It cannot be a body which just gives advice and is then disbanded and no longer involved. Sadece tavsiye veren ve daha sonra dağılan ve artık dahil olmayan bir organ olamaz. More Sentences |
||||
| Genel | give advice f. | nasihat vermek | ||
| Genel | give advice f. | nasihatte bulunmak | ||
| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | give useless advice f. | akıl satmak |
| Genel | give advice to f. | akıl öğretmek |
| Genel | give advice to f. | akıl vermek |
| Genel | give an advice f. | tavsiyede bulunmak |
| Genel | give an advice f. | tavsiye vermek |
| Proverb | ||
| Atasözü | never give advice unless asked | sana sorulmadan tavsiye verme |
| Atasözü | never give advice unless asked | sorulmadan fikrini söyleme |
| Atasözü | never give advice unless asked | istenmediği/sorulmadığı sürece öneride bulunma |
| Atasözü | never give advice unless asked | istenmediği/sorulmadığı sürece fikrini söyleme |
| Speaking | ||
| Konuşma | I wanna give you an advice expr. | sana bir tavsiyede bulunmak istiyorum |
| Konuşma | can I give you some advice? expr. | sana bir tavsiye vereyim mi? |
| Konuşma | let me give you some advice expr. | sana bir tavsiye vereyim |
