Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Eşanlam
Cümleler
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Kaynaklar
Hakkımızda
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce Cümleler
Türkçe - İngilizce
Geçmiş
go to something
"go to something"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 3 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Phrasals
1
Öbek Fiiller
go to something
f.
bir şeye dahil olmak
2
Öbek Fiiller
go to something
f.
bir şeyin parçası olmak
3
Öbek Fiiller
go to something
f.
bir şeyi başlatmak
"go to something"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 197 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
(something) to begin to go well
f.
yoluna girmek
2
Genel
go to town for something
f.
bir şey için kasabaya gitmek/inmek
Phrasals
3
Öbek Fiiller
go near (to) someone or something
f.
birine/bir şeye yaklaşmak
4
Öbek Fiiller
go near (to) someone or something
f.
birinin/bir şeyin yakınına gitmek
5
Öbek Fiiller
go to someone or something
f.
birini/bir şeyi ziyaret etmek
6
Öbek Fiiller
go to someone or something
f.
birini/bir şeyi ziyarete gitmek
7
Öbek Fiiller
go to someone or something
f.
birine/bir şeye doğru gitmek
8
Öbek Fiiller
go to someone or something
f.
birine/bir şeye gitmek
9
Öbek Fiiller
go to (something) as (someone or something)
f.
(bir partiye, gruba başka birinin/bir şeyin) kılığında gitmek
10
Öbek Fiiller
go to (something) as (someone or something)
f.
(bir partiye, gruba başka biri/bir şey) olarak giyinip gitmek
11
Öbek Fiiller
go to (something) as (someone or something)
f.
(bir partiye, gruba başka biri/bir şey) kostümüyle gitmek
12
Öbek Fiiller
go up to (something)
f.
(belli bir tarihe/zamana) kadar gitmek
13
Öbek Fiiller
go up to (something)
f.
(belli bir tarihe/zamana kadar) uzamak
14
Öbek Fiiller
go up to (something)
f.
(belli bir tarihe/zamana) kadar ilerlemek
15
Öbek Fiiller
go up to (something)
f.
(belli bir tarihe/zamana) kadar devam etmek
16
Öbek Fiiller
go down to someone or something
f.
şehir merkezindeki birine/bir şeye gitmek
17
Öbek Fiiller
go down to someone or something
f.
daha alt kademede/aşağıda kalan birine veya bir şeye gitmek
18
Öbek Fiiller
go down to someone or something
f.
aşağıdaki birine/bir şeye inmek
19
Öbek Fiiller
go down to someone or something
f.
şehir merkezindeki birine/bir şeye inmek
20
Öbek Fiiller
go down to someone or something
f.
Güney'deki birine/bir şeye gitmek
21
Öbek Fiiller
go down to someone or something
f.
güneyde kalan birine/bir şeye inmek
22
Öbek Fiiller
go about to (do something)
f.
(bir şeyi başarmak için) gerekeni yapmak
23
Öbek Fiiller
go across (something) to (someone or something)
f.
(bir şeyi) geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
24
Öbek Fiiller
go across (something) to (someone or something)
f.
(bir şeyi) boydan boya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
25
Öbek Fiiller
go across (something) to (someone or something)
f.
(bir şeyden) karşıya geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
26
Öbek Fiiller
go across (something) to (someone or something)
f.
(bir şeyin) karşısına geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
27
Öbek Fiiller
go across (something) to (someone or something)
f.
(bir şeyi) baştan başa geçip (birine/bir şeye) ulaşmak/varmak
28
Öbek Fiiller
go back to someone or something
f.
birine/bir şeye geri dönmek
29
Öbek Fiiller
go down to something
f.
bir şeye/seviyeye kadar inmek
30
Öbek Fiiller
go down to something
f.
bir şeye/seviyeye kadar düşmek
31
Öbek Fiiller
go on to (something)
f.
(daha iyi bir şeye/seviyeye) ilerlemek
32
Öbek Fiiller
go on to (something)
f.
(daha iyi bir şeye/seviyeye) doğru devam etmek/ilerlemek
33
Öbek Fiiller
go on to (something)
f.
(daha iyi bir şeye/seviyeye) ulaşmak
34
Öbek Fiiller
go on to (something)
f.
(daha iyi bir seviyeye) gelmek
35
Öbek Fiiller
go up to someone or something
f.
birine/bir şeye yaklaşmak
36
Öbek Fiiller
go up to someone or something
f.
birine/bir şeye doğru gitmek/yaklaşmak
Colloquial
37
Konuşma Dili
go so far as to say something
f.
söyleyecek kadar ileri gitmek
38
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için yolunu uzatmak
39
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için yolundan sapmak
40
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için yolunu değiştirmek
41
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için zahmete girmek
42
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için zahmete katlanmak
43
Konuşma Dili
go out of (one's) way (to do something)
f.
(bir şey yapmak) için zahmet etmek
44
Konuşma Dili
go on at somebody (to do something)
f.
(bir şey yapması için) birinin üstüne varmak/gitmek
45
Konuşma Dili
go as far as to do something
f.
işi bir şey yapma raddesine vardırmak
46
Konuşma Dili
go as far as to do something
f.
işi bir şey yapma raddesine getirmek
47
Konuşma Dili
go as far as to do something
f.
işi bir şey yapacak kadar ileri götürmek
48
Konuşma Dili
go as far as to do something
f.
bir şey yapacak kadar ileri gitmek
49
Konuşma Dili
go so far as to do something
f.
işi bir şey yapma raddesine vardırmak
50
Konuşma Dili
go so far as to do something
f.
işi bir şey yapma raddesine getirmek
51
Konuşma Dili
go so far as to do something
f.
işi bir şey yapacak kadar ileri götürmek
52
Konuşma Dili
go so far as to do something
f.
bir şey yapacak kadar ileri gitmek
53
Konuşma Dili
go on at somebody (to do something)
f.
(bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
54
Konuşma Dili
you just had to (go and) (do something)
expr.
(gidip bir şey yapman) gerekiyordu değil mi?
55
Konuşma Dili
you just had to (go and) (do something)
expr.
(kalkıp bir şey yapmak) zorundaydın değil mi?
56
Konuşma Dili
you just had to (go and) (do something)
expr.
(kalkıp/gidip bir şey yapmasan) olmazdı değil mi?
Idioms
57
Deyim
go to within range (of something)
f.
menzile girmek
58
Deyim
go to within range (of something)
f.
atış menziline girmek
59
Deyim
go to within range (of something)
f.
görülebilecek, duyulabilecek mesafeye gelmek
60
Deyim
go to within range (of something)
f.
göz, kulak erimine girmek
61
Deyim
go to within range (of something)
f.
mikrofona, kameraya yakınlaşmak
62
Deyim
go to town on something
f.
bir şeyi tüm enerjisiyle yapmak
63
Deyim
go to show something
f.
bir şeyin ispatı olmak
64
Deyim
go to the expense of something
f.
bir şeye çok para harcamak
65
Deyim
go to the expense of something
f.
bir şeyin için kesenin ağzını açmak
66
Deyim
go to the wall (for somebody/something)
f.
biri için elinden geleni yapmak
67
Deyim
go to show something
f.
bir şeyi gözler önüne sermek
68
Deyim
go to press with something
f.
bir şeyi baskıya/basına vermek
69
Deyim
go out of your way to do something
f.
başkalarını rahat ettirmek için fazladan çaba harcamak
70
Deyim
go to the expense of something
f.
bir şeye para dökmek
71
Deyim
go to show something
f.
bir şeyin göstergesi olmak
72
Deyim
go a long way to something
f.
çok yardımcı olmak
73
Deyim
all dressed up with nowhere to go completely ready for something
f.
hazır şekilde ortada kalmak
74
Deyim
go as far as to do something
f.
işi o raddeye vardırmak
75
Deyim
go as far as to do something
f.
işi o raddeye getirmek
76
Deyim
go so far as to do something
f.
işi o raddeye getirmek
77
Deyim
go so far as to do something
f.
işi o raddeye vardırmak
78
Deyim
go to the bother (of doing something)
f.
zahmet etmek
79
Deyim
go to the bother (to do something)
f.
zahmete girmek
80
Deyim
go to the bother (of doing something)
f.
zahmete girmek
81
Deyim
go to/take great pains to do something
f.
(bir şeyi yapmak için) büyük zahmete girmek
82
Deyim
go to the trouble (of doing something)
f.
zahmete girmek
83
Deyim
go to the trouble (of doing something)
f.
zahmet etmek
84
Deyim
go to/take great pains to do something
f.
(bir şeyi yapmak için) çok zahmet çekmek
85
Deyim
go to the trouble (to do something)
f.
zahmet etmek
86
Deyim
go to the wall on something
f.
(sonu ne olursa olsun) her türlü riski alarak sonuna kadar götürmek
87
Deyim
go to town on something
f.
(bir şeye) tüm enerjisini vermek
88
Deyim
go to (great) pains to do something
f.
(bir şeyi yapmak için) büyük zahmetler çekmek
89
Deyim
go to the bother (to do something)
f.
zahmet etmek
90
Deyim
go out of your way to do something
f.
zahmete girmek
91
Deyim
go to the trouble (to do something)
f.
zahmete girmek
92
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok/gerçek bir çaba sarf etmek zorunda olmak
93
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için bir fırın ekmek yemesi gerekmek
94
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok emek vermesi gerekmek
95
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok uğraşması gerekmek
96
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok gayret sarf etmesi gerekmek
97
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok çabalaması gerekmek
98
Deyim
have to go some to (do something)
f.
(bir şeyi yapmak) için çok çalışması gerekmek
99
Deyim
go to great lengths (to do something)
f.
(bir şeyi yapmak için) çok çabalamak
100
Deyim
go to great lengths (to do something)
f.
(bir şeyi yapmak için) çok emek harcamak
101
Deyim
go to great lengths (to do something)
f.
(bir şeyi yapmak için) çok çaba sarf etmek
102
Deyim
go to great lengths (to do something)
f.
(bir şeyi yapmak için) çok uğraşmak
103
Deyim
go to great lengths (to do something)
f.
(bir şeyi yapmak için) her yolu denemek
104
Deyim
go to great lengths (to do something)
f.
(bir şeyi yapmak için) her çareye başvurmak
105
Deyim
go to great lengths (to do something)
f.
(bir şeyi yapmak için) elinden geleni yapmak
106
Deyim
go on at somebody (to do something)
f.
(bir şey yapması için) birinin üstüne gitmek/varmak
107
Deyim
go on at somebody (to do something)
f.
(bir şey yapması için) birini eleştirmek
108
Deyim
go on at somebody (to do something)
f.
(bir şey yapması için) birini üstelemek
109
Deyim
go on at somebody (to do something)
f.
(bir şey yapması için) birinin ensesinde boza pişirmek
110
Deyim
go on at somebody (to do something)
f.
(bir şey yapması için) birini sıkboğaz etmek
111
Deyim
go on at somebody (to do something)
f.
(bir şey yapması için) birinin başının etini yemek
112
Deyim
go to extremes (to do something)
f.
(bir şey yapmak için) aşırıya kaçmak
113
Deyim
go to extremes (to do something)
f.
(bir şey yapmak için) fazla ileri gitmek
114
Deyim
go to extremes (to do something)
f.
(bir şey yapmak için) ifrata kaçmak
115
Deyim
go to extremes (to do something)
f.
(bir şey yapmayı) abartmak
116
Deyim
go out of the way to (do something)
f.
(başkalarını rahat ettirmek) için fazladan çaba harcamak
117
Deyim
go out of the way to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) zahmete girmek/katlanmak
118
Deyim
go to any lengths to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak
119
Deyim
go to any lengths to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
120
Deyim
go to any lengths to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak
121
Deyim
go to any lengths to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek
122
Deyim
go to any lengths to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak
123
Deyim
go to any lengths to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek
124
Deyim
go to any lengths to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
125
Deyim
go to any lengths to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak
126
Deyim
go to any lengths to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak
127
Deyim
go to any length to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak
128
Deyim
go to any length to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
129
Deyim
go to any length to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak
130
Deyim
go to any length to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek
131
Deyim
go to any length to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak
132
Deyim
go to any length to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek
133
Deyim
go to any length to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
134
Deyim
go to any length to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak
135
Deyim
go to any length to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak
136
Deyim
go to any greats to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak
137
Deyim
go to any greats to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
138
Deyim
go to any greats to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak
139
Deyim
go to any greats to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek
140
Deyim
go to any greats to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak
141
Deyim
go to any greats to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek
142
Deyim
go to any greats to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
143
Deyim
go to any greats to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak
144
Deyim
go to any greats to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak
145
Deyim
go to any great to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) çok uğraşmak
146
Deyim
go to any great to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) elinden gelen her şeyi yapmak
147
Deyim
go to any great to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her yola başvurmak
148
Deyim
go to any great to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her yolu denemek
149
Deyim
go to any great to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) elinden geleni yapmak
150
Deyim
go to any great to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) tüm yolları denemek
151
Deyim
go to any great to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) varını yoğunu vermek
152
Deyim
go to any great to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) çok emek harcamak
153
Deyim
go to any great to (do something)
f.
(bir şey yapmak için) her çareye başvurmak
154
Deyim
go to the expense (of doing something)
f.
(bir şey için) çok para dökmek
155
Deyim
go to the expense (of doing something)
f.
(bir şey için) kesenin ağzını açmak
156
Deyim
go to the expense (of doing something)
f.
(bir şey için) çok para harcamak
157
Deyim
go to the expense (of doing something)
f.
(bir şey için) çok masrafa girmek
158
Deyim
go to the expense of something/of doing something
f.
bir şey/bir şey yapmak için çok para dökmek
159
Deyim
go to the expense of something/of doing something
f.
bir şey/bir şey yapmak için kesenin ağzını açmak
160
Deyim
go to the expense of something/of doing something
f.
bir şey/bir şey yapmak için çok para harcamak
161
Deyim
go to the expense of something/of doing something
f.
bir şey/bir şey yapmak için çok masrafa girmek
162
Deyim
go to a lot of expense of something/of doing something
f.
bir şey/bir şey yapmak için çok para dökmek
163
Deyim
go to a lot of expense of something/of doing something
f.
bir şey/bir şey yapmak için kesenin ağzını açmak
164
Deyim
go to a lot of expense of something/of doing something
f.
bir şey/bir şey yapmak için çok para harcamak
165
Deyim
go to a lot of expense of something/of doing something
f.
bir şey/bir şey yapmak için çok masrafa girmek
166
Deyim
go to the mat for (someone or something)
f.
(birini/bir şeyi) desteklemek
167
Deyim
go to the mat for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) arka çıkmak
168
Deyim
go to the mat for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) destek olmak
169
Deyim
go to the mat for (someone or something)
f.
(biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek
170
Deyim
go to the mat for (someone or something)
f.
(birine/bir şeye) tam destek vermek
171
Deyim
go to the mat for (someone or something)
f.
(birinin/bir şeyin) sonuna kadar arkasında durmak
172
Deyim
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us]
f.
(biriyle beraber birini/bir şeyi) desteklemek
173
Deyim
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us]
f.
(biriyle beraber birine/bir şeye) arka çıkmak
174
Deyim
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us]
f.
(biriyle beraber birine/bir şeye) destek olmak
175
Deyim
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us]
f.
(biriyle beraber biri/bir şey) için sonuna kadar savaşmak/mücadele etmek
176
Deyim
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us]
f.
(biriyle beraber birine/bir şeye) tam destek vermek
177
Deyim
go to the mat (with somebody) (for somebody/something) [us]
f.
(biriyle beraber birinin/bir şeyin) sonuna kadar arkasında durmak
178
Deyim
go to the stake for (something)
f.
(bir şey) için her şeyi yapmak
179
Deyim
go to the stake for (something)
f.
(bir şey) için her yolu denemek
180
Deyim
go to the stake for (something)
f.
(inandığı şeyi savunmak için/inançları uğruna) her şeyi yapmak
181
Deyim
go to town (on/over something)
f.
(bir şeye) çok para, enerji harcamak
182
Deyim
go to town (on/over something)
f.
(bir şeyde) kesenin ağzını açmak
183
Deyim
go to town on (something)
f.
(bir şeyi) abartmak
184
Deyim
go to town on (something)
f.
(bir şeyde) aşırıya kaçmak
185
Deyim
go to town on (something)
f.
(bir şeyi) çok kaçırmak
186
Deyim
go to war (over someone or something)
f.
(biri/bir şey yüzünden) kavga etmek
187
Deyim
go to war (over someone or something)
f.
(biri/bir şey yüzünden) çatışmak
188
Deyim
go to work (on someone or something)
f.
(biri/bir şey üzerinde) çalışmaya başlamak
189
Deyim
go to work (on something)
f.
(bir şey) üzerinde çalışmaya başlamak
190
Deyim
go to work (on someone or something)
f.
(biriyle/bir şeyle) uğraşmaya başlamak
191
Deyim
go to work (on someone or something)
f.
(biri/bir şey üzerinde) işe koyulmak
192
Deyim
go/set to work (on something)
f.
(bir şey üzerinde) çalışmaya başlamak
193
Deyim
go/set to work (on something)
f.
(bir şeyle) uğraşmaya başlamak
194
Deyim
go/set to work (on something)
f.
(bir şey üzerinde) işe koyulmak
195
Deyim
have (something) to go
f.
(bir şeyi) paket olarak almak
196
Deyim
have (something) to go
f.
(yemeği) paket olarak alıp başka bir yerde yemek
Speaking
197
Konuşma
before we go any further there's something that I want to tell you
expr.
daha ileri gitmeden önce sana söylemek istediğim bir şey var
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of go to something
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy