| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | goody-goody i. | iyilik timsali | ||
|
The other children dismissed her as a goody-goody because she always followed the rules. Çocuk daima kurallara uyan bir iyilik timsali olduğu için diğer çocuklar onu dışlıyordu. More Sentences |
||||
| Genel | goody-goody i. | melek | ||
| Genel | goody-goody i. | erdem şovu yapan kimse | ||
| Genel | goody-goody i. | dindarlık taslayan kibirli kimse | ||
| Genel | goody-goody s. | yapmacık iyilik yapan | ||
| Genel | goody-goody s. | ahlaklı geçinen | ||
| Genel | goody-goody s. | dindar geçinen | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | goody-goody i. | süt kuzusu | ||
| Deyim | goody-goody i. | muhallebi çocuğu | ||
| Deyim | goody-goody s. | kibirli/kibir dolu | ||
| Deyim | goody-goody s. | kendini beğenmiş | ||
| Deyim | goody-goody s. | tepeden bakan | ||
| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| Idioms | ||||
| Deyim | a ˈgoody-goody i. | ailesini, öğretmenlerini memnun etmeye çalışan kimse | ||
| Deyim | a ˈgoody-goody i. | kuralların dışına çıkmayan kimse | ||
| Deyim | a ˈgoody-goody i. | hiç yanlış bir şey yapmayan kimse | ||
| Deyim | a ˈgoody-goody i. | başkalarına yaranmaya çalışan kimse | ||
| Deyim | a ˈgoody-goody i. | melek gibi kimse | ||
| Deyim | a ˈgoody-goody i. | iyilik timsali | ||
| Deyim | a ˈgoody-goody i. | muhallebi çocuğu | ||
| Deyim | a ˈgoody-goody i. | aşırı derecede iyi kimse | ||
| Deyim | a ˈgoody-goody i. | süt kuzusu | ||
