grieve - Türkçe İngilizce Sözlük

grieve

Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau

"grieve" teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 22 sonuç

İngilizce Türkçe
General
grieve f. üzmek
The loss of their mother grieved them very much.
Annelerinin kaybı onları çok üzdü.

More Sentences
grieve f. üzülmek
Don't grieve.
Üzülmeyin.

More Sentences
grieve f. matem tutmak
There's no right or wrong way to grieve.
Matem tutmak için doğru ya da yanlış yol yoktur.

More Sentences
grieve f. yas tutmak
Blessings and peace to everyone who is grieving.
Bereket ve esenlik tüm yas tutanların üzerine olsun.

More Sentences
grieve i. vali
grieve i. şerif
grieve i. hizmetçi
grieve f. acı çektirmek
grieve f. keder vermek
grieve f. büyük bir üzüntü içinde olmak
grieve f. hüzünlendirmek
grieve f. büyük üzüntü vermek
grieve f. acı vermek
grieve f. kederlenmek
grieve f. hüzünlenmek
grieve f. içlenmek
grieve f. gam çekmek
grieve f. dert vermek
grieve f. bağrını delmek
grieve f. ıstırap vermek
grieve f. acı çekmek
grieve f. yasa boğmak

"grieve" teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 29 sonuç

İngilizce Türkçe
Phrasals
grieve over f. yasını tutmak
The mother was still grieving over her child's death.
Anne hala çocuğunun ölümünün yasını tutuyordu.

More Sentences
grieve for f. için yas tutmak
Our thoughts are with the victims of these horrendous attacks and those who grieve for them.
Düşüncelerimiz bu korkunç saldırıların kurbanları ve onlar için yas tutanlarla birliktedir.

More Sentences
General
grieve [dialect] [uk] i. eskiden ingiltere'de muhtar
grieve [scotland] i. yönetici
grieve [scotland] i. hizmetçi
grieve [scotland] i. çiftlik yöneticisi
grieve [scotland] i. çiftlik hizmetçisi
grieve [scotland] i. çiftlik yöneticisi
grieve [obsolete] f. sinirlendirmek
grieve [obsolete] f. tahrik etmek
grieve [obsolete] f. kudurtmak
grieve [obsolete] f. üzerine sertçe basmak
grieve [obsolete] f. üzerine yüklenmek
grieve [us] [canada] f. (abd ve kanada'da) bir şeyle ilgili resmi şikayette bulunmak
Phrasals
grieve for f. için üzülmek
grieve for (someone or something) f. (biri/bir şey) için yas tutmak
grieve for (someone or something) f. (biri/bir şey) için üzülmek
grieve over (someone or something) f. (birinin/bir şeyin) yasını tutmak
grieve over (someone or something) f. (birine/bir şeye) üzülmek
Proverb
what the eye doesn't see the heart doesn't grieve over göz görmeyince gönül katlanır
what the eye doesn't see, the heart doesn't grieve over gözün görmediğine, gönül katlanır
what the eye doesn't see, the heart doesn't grieve over göz görmezse, gönül katlanır
what the eye doesn't see, the heart doesn't grieve over gözün görmediğine, gönül ağlamaz
what the eye doesn't see, the heart doesn't grieve over gözün görmediğine, gönül ağlamaz
Idioms
grieve over someone f. birinin ardından yas/matem tutmak/üzülmek
grieve for someone f. birisi için yas tutmak
grieve for someone f. birisi için üzülmek
Speaking
I grieve with you expr. acını paylaşıyorum
I grieve with you expr. acınızı paylaşıyorum