|
Kategori |
Türkçe |
İngilizce |
|
General |
|
1 |
Genel |
altıncı his |
sixth sense i.
|
|
But our sixth sense tells us that this will not happen.
Ancak altıncı hissimiz bize bunun gerçekleşmeyeceğini söylüyor.
More Sentences
|
2 |
Genel |
beslemek (belirli bir his) |
bear f.
|
|
She bears malice toward our group.
Grubumuza karşı kötü niyet besliyor.
More Sentences
|
3 |
Genel |
ortaya çıkmak (bir his) |
spring f.
|
|
This is rather strange, for leaks in the new system can be sprung in precisely those areas.
Bu oldukça garip, çünkü yeni sistemdeki sızıntılar tam da bu alanlarda ortaya çıkabilir.
More Sentences
|
4 |
Genel |
(his) duymak |
get f.
|
|
Please don't get angry with me.
Lütfen bana öfke duyma.
More Sentences
|
Colloquial |
|
5 |
Konuşma Dili |
tuhaf bir his |
funny feeling i.
|
|
I have a funny feeling about this.
Bu konuda içimde tuhaf bir his var.
More Sentences
|
Idioms |
|
6 |
Deyim |
bir his |
a gut feeling i.
|
|
I have a gut feeling that Tom won't pass the test.
Tom'un sınavı geçemeyeceğine dair içimde bir his var.
More Sentences
|
|
7 |
Deyim |
altıncı his |
a sixth sense i.
|
|
Do you believe that women have a sixth sense?
Sence kadınların altıncı hissi var mıdır?
More Sentences
|
8 |
Deyim |
(bir durumun ne olduğuna/olacağına) dair bir his |
a feeling (that) (something is/will be the case) i.
|
|
I have a feeling that something big is about to happen.
Büyük bir şeyin olacağına dair bir hissim var.
More Sentences
|
9 |
Deyim |
(duygu, his) ezip geçmek |
walk all over f.
|
|
If you give Tom any lead way, he'll probably just walk all over you.
Tom'a herhangi bir yol gösterirseniz, muhtemelen sizi ezip geçecektir.
More Sentences
|
Computer |
|
10 |
Bilgisayar |
görünüm ve his |
look and feel i.
|
|
This device has the look and feel of a wristwatch.
Bu cihaz bir kol saati görünümüne ve hissine sahiptir.
More Sentences
|
General |
|
11 |
Genel |
his (deride) |
cutaneous sensation i.
|
|
12 |
Genel |
his hüzmesi |
bundle of his i.
|
|
13 |
Genel |
sezgisel his |
intuitive sense i.
|
|
14 |
Genel |
his dünyası |
feelings i.
|
|
15 |
Genel |
ortak his |
fellow feeling i.
|
|
16 |
Genel |
belirli bir his |
vibe i.
|
|
17 |
Genel |
papaz efendi (irlanda'da his/your/their ile kullanılan bir unvan) |
reverence i.
|
|
18 |
Genel |
altıncı his |
clairvoyance i.
|
|
19 |
Genel |
his hüzmesi |
his bundle i.
|
|
20 |
Genel |
sahte his |
pseudoesthesia i.
|
|
21 |
Genel |
aniden ve şiddetle belirme (bir his) |
surge i.
|
|
22 |
Genel |
his (bir şeyin dokununca uyandırdığı) |
feel i.
|
|
23 |
Genel |
altıncı his |
extra sensory perception i.
|
|
24 |
Genel |
altıncı his |
extrasensory perception i.
|
|
25 |
Genel |
kötü bir şeyler olacağına dair içinde bir his olma |
impending sense of doom i.
|
|
26 |
Genel |
irade ve his yitimi |
catalepsy i.
|
|
27 |
Genel |
irade ve his yitimi |
catalepsis i.
|
|
28 |
Genel |
içinden gelen his |
gut instinct i.
|
|
29 |
Genel |
kötü bir şeyler olacağına dair içinde bir his olma |
sense of impending doom i.
|
|
30 |
Genel |
sekiz his (hislerle ilgili budizm'de kullanılan sınıflandırma) |
eight consciousnesses i.
|
|
31 |
Genel |
6. his |
6th sense i.
|
|
32 |
Genel |
6.his |
6th sense i.
|
|
33 |
Genel |
altıncı his |
telegnosis i.
|
|
34 |
Genel |
altında yatan his |
undersense i.
|
|
35 |
Genel |
doğru his |
eupathy i.
|
|
36 |
Genel |
(fikir, his) somut nesne olarak sunma |
objectification i.
|
|
37 |
Genel |
koku duyusuyla algılanan his |
odor i.
|
|
38 |
Genel |
enerjik his |
rush i.
|
|
39 |
Genel |
iç karartıcı his |
dismality i.
|
|
40 |
Genel |
fiziksel his |
feeling i.
|
|
41 |
Genel |
ortak his |
coherence [obsolete] i.
|
|
42 |
Genel |
doğru olanın yapıldığına dair his |
conviction i.
|
|
43 |
Genel |
önceki his |
presensation [obsolete] i.
|
|
44 |
Genel |
his oluşturan en zayıf uyartıyı kullanarak ölçülen duyarlılık derecesi |
sensitivity i.
|
|
45 |
Genel |
tensel his |
skin sensation i.
|
|
46 |
Genel |
sabunsu bir his veren yumuşak ve kompakt bir talk çeşidi |
soaprock i.
|
|
|
47 |
Genel |
sabunsu bir his veren yumuşak ve kompakt bir talk çeşidi |
soap-rock i.
|
|
48 |
Genel |
birdenbire içini kaplamak (bir his vb) |
surge up f.
|
|
49 |
Genel |
uyandırmak (his) |
revive f.
|
|
50 |
Genel |
his uyandırmak |
arouse a feeling of f.
|
|
51 |
Genel |
his kaybına uğramak |
lose sensation f.
|
|
52 |
Genel |
his kaybı yaşamak |
lose sensation f.
|
|
53 |
Genel |
(his, düşünce) uyandırmak |
awaken f.
|
|
54 |
Genel |
… bir his olmak |
feel f.
|
|
55 |
Genel |
his uyandırıcı |
evocatory s.
|
|
56 |
Genel |
çok kuvvetli (his) |
uncontainable s.
|
|
57 |
Genel |
iğrenç bir his veren |
grizzly s.
|
|
58 |
Genel |
koku duyusuyla algılanan his |
odour s.
|
|
59 |
Genel |
(his) paylaşılan |
feeling [obsolete] s.
|
|
60 |
Genel |
his uyandırmayan |
insensuous s.
|
|
61 |
Genel |
his uyandıran |
sensific s.
|
|
62 |
Genel |
his oluşturan |
sensigenous s.
|
|
63 |
Genel |
his uyandıran |
sensigenous s.
|
|
Phrasals |
|
64 |
Öbek Fiiller |
(bir duygu/his) yavaş yavaş sarmak/bürümek |
steal over someone f.
|
|
65 |
Öbek Fiiller |
(birine bir duygu/his) göndermek |
go out to (someone) f.
|
|
66 |
Öbek Fiiller |
içinde (bir his) uyandırmak |
strike (something) into f.
|
|
67 |
Öbek Fiiller |
içinde bir his uyandırmak |
strike into f.
|
|
68 |
Öbek Fiiller |
(birinde) kötü/hoş olmayan bir his yaratmak |
jar on (one) f.
|
|
69 |
Öbek Fiiller |
bir his, düşünce her zaman biriyle olmak |
carry (something) with (one) f.
|
|
70 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir şeye bir his) basmak |
close in on (someone or something) f.
|
|
71 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir şeyi bir his) sarmak |
close in on (someone or something) f.
|
|
72 |
Öbek Fiiller |
(birinin) içini bir his doldurmak |
flow over (someone) f.
|
|
73 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir his beslemek/duymak |
harbor something against someone or something f.
|
|
74 |
Öbek Fiiller |
birine/bir şeye karşı bir his beslemek/duymak |
harbor (something) toward (someone or something) f.
|
|
75 |
Öbek Fiiller |
karşı bir his beslemek/duymak |
harbor against f.
|
|
76 |
Öbek Fiiller |
(bir duygu/his) yavaş yavaş sarmak/bürümek |
steal over f.
|
|
77 |
Öbek Fiiller |
bir his kaplamak |
wash over f.
|
|
78 |
Öbek Fiiller |
(birini/bir grubu) bir his kaplamak/sarmak |
wash over (someone or something) f.
|
|
79 |
Öbek Fiiller |
(birine/bir gruba) bir his çökmek |
wash over (someone or something) f.
|
|
Phrases |
|
80 |
İfadeler |
… olduğundaki his |
that feel when expr.
|
|
81 |
İfadeler |
... olduğundaki o his |
that feel when expr.
|
|
82 |
İfadeler |
hemen hemen herkesin bildiği bir his |
that feel when expr.
|
|
83 |
İfadeler |
… olduğundaki his |
that feeling when expr.
|
|
84 |
İfadeler |
... olduğundaki o his |
that feeling when expr.
|
|
85 |
İfadeler |
hemen hemen herkesin bildiği bir his |
that feeling when expr.
|
|
Colloquial |
|
86 |
Konuşma Dili |
acayip bir his |
funny feeling i.
|
|
87 |
Konuşma Dili |
garip bir his |
funny feeling i.
|
|
88 |
Konuşma Dili |
hakkında belirli bir his içinde olmak |
feel somehow about f.
|
|
89 |
Konuşma Dili |
(his) soğumak |
congeal f.
|
|
90 |
Konuşma Dili |
his uyandırmak |
give off vibes f.
|
|
91 |
Konuşma Dili |
his duymak |
get vibes f.
|
|
92 |
Konuşma Dili |
his uyandırmak |
give off a vibe f.
|
|
93 |
Konuşma Dili |
… olduğundaki his |
tfw (that feel when) expr.
|
|
94 |
Konuşma Dili |
... olduğundaki o his |
tfw (that feel when) expr.
|
|
95 |
Konuşma Dili |
… olduğundaki his |
tfw (that feeling when) expr.
|
|
96 |
Konuşma Dili |
... olduğundaki o his |
tfw (that feeling when) expr.
|
|
Idioms |
|
97 |
Deyim |
altıncı his |
second sight i.
|
|
98 |
Deyim |
(biri/bir şey) hakkında bir his |
a feeling about (someone or something) i.
|
|
99 |
Deyim |
(birine/bir şeye) dair bir his/sezgi |
a feeling about (someone or something) i.
|
|
100 |
Deyim |
içinde kötü bir his olma |
a sinking feeling i.
|
|
101 |
Deyim |
kötü bir his |
a sinking feeling i.
|
|
102 |
Deyim |
bir şey olacağına dair bir his |
a sinking feeling i.
|
|
103 |
Deyim |
kötü bir şey olacağına dair bir/o his |
a sinking feeling i.
|
|
104 |
Deyim |
kötü bir his/o kötü his |
that sinking feeling i.
|
|
105 |
Deyim |
kötü bir şey olacağına dair bir/o his |
that sinking feeling i.
|
|
106 |
Deyim |
içindeki kötü his |
a sinking feeling i.
|
|
107 |
Deyim |
kötü bir his |
a sinking feeling i.
|
|
108 |
Deyim |
bir şey olacağına dair bir his |
a sinking feeling i.
|
|
109 |
Deyim |
içindeki kötü his |
that sinking feeling i.
|
|
110 |
Deyim |
kötü bir his |
that sinking feeling i.
|
|
111 |
Deyim |
bir şey olacağına dair bir his |
that sinking feeling i.
|
|
112 |
Deyim |
(bir durumun ne olduğuna/olacağına) dair bir his |
the feeling (that) (something is/will be the case) i.
|
|
113 |
Deyim |
(bir şey olduğuna/olacağına) dair bir his |
the feeling (that) (something is/will be the case) i.
|
|
114 |
Deyim |
(bir şey olduğuna/olacağına) dair bir his |
a feeling (that) (something is/will be the case) i.
|
|
115 |
Deyim |
(bir duruma) dair bir his |
feeling (that something is the case) i.
|
|
116 |
Deyim |
(bir şey olacağına) dair bir his |
feeling (that something is the case) i.
|
|
117 |
Deyim |
(bir duruma) dair bir his |
a feeling about something i.
|
|
118 |
Deyim |
(bir şey olacağına) dair bir his |
a feeling about something i.
|
|
119 |
Deyim |
kötü bir his |
a sinking feeling i.
|
|
120 |
Deyim |
kötü his |
bad feeling i.
|
|
121 |
Deyim |
kötü his |
bad feeling i.
|
|
122 |
Deyim |
(biri veya bir konu hakkında) belirli bir his içinde olmak |
feel (some emotion) about (someone or something) f.
|
|
123 |
Deyim |
biri veya bir konu hakkında belirli bir his içinde olmak |
feel somehow about someone or something f.
|
|
124 |
Deyim |
bir his kaplamak |
wash over someone f.
|
|
125 |
Deyim |
(hakkında) içinde bir his olmak |
have a hunch that something is the case f.
|
|
126 |
Deyim |
(hakkında) içinde bir his olmak |
have a hunch about something f.
|
|
127 |
Deyim |
(birinde bir his) uyandırmak |
pique (one's) (emotion) f.
|
|
128 |
Deyim |
içinde bir his olmak |
have the feeling f.
|
|
129 |
Deyim |
içinde bir şeyin doğru olduğuna dair his olmak |
get/have the feeling (that...) f.
|
|
130 |
Deyim |
içinde bir şeye dair bir his olmak |
get/have the feeling (that...) f.
|
|
131 |
Deyim |
(duygu, his) hiçe saymak |
walk all over f.
|
|
132 |
Deyim |
içinde (bir şeye dair) bir his olmak |
have a sneaking suspicion f.
|
|
133 |
Deyim |
içinde kötü bir his olmak |
get that sinking feeling f.
|
|
134 |
Deyim |
içinde kötü bir his olmak |
have that sinking feeling f.
|
|
135 |
Deyim |
içinde kötü bir his olmak |
get a sinking feeling f.
|
|
136 |
Deyim |
içinde kötü bir his olmak |
have a sinking feeling f.
|
|
137 |
Deyim |
içinde bir his olmak |
get/have the feeling f.
|
|
138 |
Deyim |
içinde bir şeye dair bir his olmak |
get/have the feeling f.
|
|
139 |
Deyim |
(biri/bir şey hakkında) içinde bir his olmak |
have a hunch (about someone or something) f.
|
|
140 |
Deyim |
(hakkında) içinde bir his olmak |
have a hunch that is the case f.
|
|
Speaking |
|
141 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
what does it feel like? expr.
|
|
142 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
what's that like? expr.
|
|
143 |
Konuşma |
bu nasıl bir his? |
how does that feel? expr.
|
|
144 |
Konuşma |
bu sefer içimde iyi bir his var |
I got a good feeling this time expr.
|
|
145 |
Konuşma |
içime kötü bir his doğuyor |
something feels off expr.
|
|
146 |
Konuşma |
içimde bir his var |
I have a feeling that expr.
|
|
147 |
Konuşma |
içimde bir his var |
I have a feeling expr.
|
|
148 |
Konuşma |
içimde (şöyle ... olacakmış gibi) bir his var |
I just have this feeling expr.
|
|
149 |
Konuşma |
içimde kötü bir his var |
I have a very bad feeling about it expr.
|
|
150 |
Konuşma |
yalnızlığın nasıl bir his olduğunu bilirim |
I know how it feels to be alone expr.
|
|
Computer |
|
151 |
Bilgisayar |
his simgeleri |
emoticons i.
|
|
Medical |
|
152 |
Medikal |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla oluşan his |
tactual sensation i.
|
|
153 |
Medikal |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla oluşan his |
tactile sensation i.
|
|
154 |
Medikal |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla oluşan his |
touch sensation i.
|
|
155 |
Medikal |
his yitimi |
catalepsy i.
|
|
156 |
Medikal |
his kaybı |
sensation loss i.
|
|
157 |
Medikal |
his demeti |
his bundle i.
|
|
158 |
Medikal |
kas faaliyetinden gelen his |
kinesthesia i.
|
|
159 |
Medikal |
narkotik ilaçla oluşturulan his kaybı |
narcoanesthesia i.
|
|
Psychology |
|
160 |
Psikoloji |
altıncı his |
extrasensory perception i.
|
|
161 |
Psikoloji |
öznel his |
subjective sensation i.
|
|
162 |
Psikoloji |
vestibüler his |
vestibular sense i.
|
|
163 |
Psikoloji |
yalancı his |
pseudoesthesia i.
|
|
164 |
Psikoloji |
içe dönük, sezgisel, his odaklı ve yargılayıcı |
introverted, intuitive, feeling, and judging (infj) i.
|
|
165 |
Psikoloji |
altıncı his |
cryptesthesia [us] i.
|
|
166 |
Psikoloji |
altıncı his |
cryptaesthesia [uk] i.
|
|
167 |
Psikoloji |
altıncı his ile ilgili |
extrasensory s.
|
|
Physiology |
|
168 |
Fizyoloji |
idrarın boşaltılmasına benzer bir his |
vesical tenesmus i.
|
|
169 |
Fizyoloji |
burundaki koku alma reseptörleri gaz halindeki belirli kimyasallarla uyarıldığında ortaya çıkan his |
olfactory sensation i.
|
|
Pathology |
|
170 |
Patoloji |
genellikle zehirli veya tiksindirici maddelerin tetiklediği mide bulantısından kaynaklanan his kaybı |
nausea anesthesia i.
|
|
171 |
Patoloji |
beyindeki kanama veya tıkanıklık nedeniyle his ve hareket kaybı |
bloodstroke i.
|
|
172 |
Patoloji |
vücutta hissedilen olağandışı his |
dysthesia i.
|
|
173 |
Patoloji |
vücutta nahoş his |
dysthesia i.
|
|
174 |
Patoloji |
vücutta hissedilen olağandışı his |
dysthetic s.
|
|
175 |
Patoloji |
vücutta nahoş his |
dysthetic s.
|
|
Dermatology |
|
176 |
Dermatoloji |
derideki bir alana uygulanan kuvvet sonucu algılanan his |
pressure sensation i.
|
|
Biology |
|
177 |
Biyoloji |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla duyulan his |
touch perception i.
|
|
178 |
Biyoloji |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla duyulan his |
tactility i.
|
|
179 |
Biyoloji |
ciltteki baskı reseptörleri yoluyla duyulan his |
skin perceptiveness i.
|
|
Social Sciences |
|
180 |
Sosyal Bilimler |
ortak his |
ubuntu [south african] i.
|
|
Linguistics |
|
181 |
Dilbilim |
birleşik his |
synesthesia i.
|
|
182 |
Dilbilim |
birleşik his |
synaesthesia i.
|
|
Religious |
|
183 |
Dini |
altıncı his |
deuteroscopy i.
|
|
Geology |
|
184 |
Jeoloji |
pürüzsüz, yağlı bir his veren ve dile yapışan bir tür kil |
rock soap i.
|
|
Military |
|
185 |
Askeri |
his yanılgısı |
vertigo i.
|
|
Archaic |
|
186 |
Eski Kullanım |
keyifli his |
joyance i.
|
|
Slang |
|
187 |
Argo |
alkol,uyuşturucu kullanılan gecenin sabahındaki his |
hanging i.
|
|
188 |
Argo |
iyi bir duygu/his |
kick i.
|
|
189 |
Argo |
derinden gelen his |
gut i.
|
|
190 |
Argo |
çok güzel bir şeye bakınca gelen his |
eyegasm i.
|
|
191 |
Argo |
lsd almış birinin yüzündeki yağlı/vıcık vıcık his gibi |
mungy s.
|
|
192 |
Argo |
içimde kötü bir his var |
my spider-sense is tingling expr.
|
|
193 |
Argo |
içimde kötü bir his var |
my spidey-sense is tingling expr.
|
|
Modern Slang |
|
194 |
Modern Argo |
içimde kötü bir his |
a bad taste in my mouth i.
|
|
195 |
Modern Argo |
kişinin kendi içinde yaşadığı tuhaf bir his/an |
acid moment i.
|
|
196 |
Modern Argo |
kişinin gerçeklik algısıyla oynayan tuhaf bir an/his |
acid moment i.
|
|