Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | ihtiyatlılık | prudence i. | ||
The first is financial prudence, because we are dealing with our citizens' money. Birincisi mali ihtiyatlılık, çünkü vatandaşlarımızın parasıyla uğraşıyoruz. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | ihtiyatlılık | prudence i. | ||
Subject to rules of prudence, institutions must have complete freedom of investment. İhtiyatlılık kurallarına tabi olmak kaydıyla, kurumlar tam bir yatırım özgürlüğüne sahip olmalıdır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | ihtiyatlılık | watchfulness i. | ||
Genel | ihtiyatlılık | gingerliness i. | ||
Genel | ihtiyatlılık | deliberativeness i. | ||
Genel | ihtiyatlılık | cautiousness i. | ||
Genel | ihtiyatlılık | circumspection i. | ||
Genel | ihtiyatlılık | canniness i. | ||
Genel | ihtiyatlılık | ordinary prudence i. | ||
Genel | ihtiyatlılık | prudency i. | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | ihtiyatlılık | lurch i. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
Politics | ||||
Siyasal | ihtiyatlılık ilkesi | precautionary principle i. | ||
It is therefore appropriate to choose a course of action based on the precautionary principle. Bu nedenle ihtiyatlılık ilkesine dayalı bir hareket tarzı seçmek uygun olacaktır. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | aşırı ihtiyatlılık | over-prudence i. | ||
Genel | aşırı ihtiyatlılık | overcautiousness i. |