| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | ileri (saat) | fast s. | ||
|
They fast forwarded through the galaxy and showed you earth. Tüm galaksiyi hızlıca ileri sardılar ve size dünyayı gösterdiler. More Sentences |
||||
| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | ileri gitmek (saat) | gain f. | ||
|
The clock gains three minutes each day. Saat her gün üç dakika ileri gidiyor. More Sentences |
||||
| Genel | ileri saat | fast watch i. | ||
| Genel | ileri almak (saat) | put something forward f. | ||
| Genel | ileri gitmek (saat) | gain time f. | ||
| Genel | ileri almak (saat) | put forward f. | ||
| Genel | (saat) ileri gitmek | gain f. | ||
| Genel | saat ileri gitmek | watch to gain f. | ||
| Idioms | ||||
| Deyim | saatleri bir saat ileri almak | turn the clock forward f. | ||
| Deyim | saatleri bir saat ileri almak | turn the clocks forward f. | ||
| Deyim | saatleri bir saat ileri almak | turn one's clock forward f. | ||
| Deyim | saatleri bir saat ileri almak | turn one's clocks forward f. | ||
| Trade/Economic | ||||
| Ticaret/Ekonomi | ileri saat uygulaması | day light saving time i. | ||
