İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | intentional s. | kasıtlı | ||
That was intentional, because Taiwan is in a quite different situation. Bu kasıtlıydı çünkü Tayvan oldukça farklı bir durumda. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | intentional s. | kasıtlı | ||
This is not the first time we have seen oil slicks, whether intentional or unintentional. İster kasıtlı ister kasıtsız olsun, petrol tabakalarını ilk kez görmüyoruz. More Sentences |
||||
Law | ||||
Hukuk | intentional s. | kasıtlı | ||
That was intentional, because Taiwan is in a quite different situation. Bu kasıtlıydı çünkü Tayvan şu anda oldukça farklı bir durumda. More Sentences |
||||
Technical | ||||
Teknik | intentional s. | kasıtlı | ||
The Arab Spring was not a mistake but an intentional mistake. Arap Baharı bir hata değil, kasıtlı bir hataydı. More Sentences |
||||
Sport | ||||
Spor | intentional s. | kasıtlı | ||
I think what Tom did was intentional. Bence Tom'un yaptığı şey kasıtlıydı. More Sentences |
||||
Common Usage | ||||
Yaygın Kullanım | intentional s. | kasti | ||
General | ||||
Genel | intentional s. | mahsus | ||
Genel | intentional s. | bile bile yapılan | ||
Genel | intentional s. | bile bile | ||
Genel | intentional s. | maksatlı | ||
Genel | intentional s. | isteyerek yapılan | ||
Genel | intentional s. | amaçlı | ||
Genel | intentional s. | tasarlanmış | ||
Genel | intentional s. | yönelimsel | ||
Law | ||||
Hukuk | intentional s. | maksatlı | ||
Hukuk | intentional s. | kasti olarak | ||
Hukuk | intentional s. | kasten |