Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | komşular | neighborhood i. | ||
He is getting along with his neighborhood. Komşularıyla iyi geçiniyor. More Sentences |
||||
Genel | komşular | neighbours i. | ||
Dare we hope for a dual peace agreement between Israel and its neighbours to the north? İsrail ile kuzeydeki komşuları arasında ikili bir barış anlaşması ummaya cesaret edebilir miyiz? More Sentences |
||||
Genel | komşular | neighbors i. | ||
If you see anything suspicious, report it and inform your neighbors. Şüpheli bir şey görürseniz, rapor edin ve komşularınızı bilgilendirin. More Sentences |
||||
Genel | komşular | neighbourhood i. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Law | ||
Hukuk | komşular arasındaki uyuşmazlıklara bakan mahkemeler | burlaw courts i. |
Technical | ||
Teknik | en yakın komşular | nearest neighbours i. |
History | ||
Tarih | komşular birliği'ne ait her devlet tarafından gönderilen gizli elçi | hieromnemon i. |