Türkçe - İngilizce
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Eşanlam
Hakkımızda
Araçlar
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
Işıkları Söndür
English
English
Türkçe
Français
Español
Deutsch
Eşanlam
Araçlar
Hakkımızda
Kaynaklar
İletişim
Oturum Aç / Üye Ol
EN-TR
Türkçe - İngilizce
Almanca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İngilizce Eşanlam
Türkçe - İngilizce
Fransızca - İngilizce
İspanyolca - İngilizce
Almanca - İngilizce
Geçmiş
mean
Play ENTRENus
Play ENTRENuk
Play ENTRENau
"mean"
teriminin Türkçe İngilizce Sözlükte anlamları : 146 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
Common Usage
1
Yaygın Kullanım
mean
i.
ortalama
2
Yaygın Kullanım
mean
i.
orta
3
Yaygın Kullanım
mean
f.
demek istemek
4
Yaygın Kullanım
mean
f.
kastetmek
5
Yaygın Kullanım
mean
f.
anlamına gelmek
6
Yaygın Kullanım
mean
s.
alçak
7
Yaygın Kullanım
mean
s.
aşağılık
8
Yaygın Kullanım
mean
s.
adi
General
9
Genel
mean
i.
orta nokta
10
Genel
mean
i.
orta noktada veya orta noktanın yakınında olan şey
11
Genel
mean
i.
(konfüçyüsçülük'te) ihtiyat ve ölçülülük eylemlerinin geliştirilmesinde uçlar arasındaki ılımlı eylemi izleme
12
Genel
mean
i.
(budizm'de) orta yol
13
Genel
mean
i.
(budizm'de) vurdumduymazlık ve çilecilik arasındaki ılımlı yol
14
Genel
mean
i.
ılımlılık
15
Genel
mean
i.
ölçülülük
16
Genel
mean
i.
ara bağlantı unsuru
17
Genel
mean
i.
kararında olan şey
18
Genel
mean
i.
iki uç arasında yer alan unsur
19
Genel
mean
i.
amaca götüren şey
20
Genel
mean
i.
eylemi tamamlamaya yönelik araç
21
Genel
mean
i.
sonuca götüren şey
22
Genel
mean
f.
kastetmek
23
Genel
mean
f.
ifade etmek
24
Genel
mean
f.
demeye gelmek
25
Genel
mean
f.
niyet etmek
26
Genel
mean
f.
niyetlenmek
27
Genel
mean
f.
amaçlamak
28
Genel
mean
f.
demek
29
Genel
mean
f.
kurmak
30
Genel
mean
f.
tasarlamak
31
Genel
mean
f.
düşünmek
32
Genel
mean
f.
demek istemek
33
Genel
mean
f.
anlamına gelmek
34
Genel
mean
f.
demek olmak
35
Genel
mean
f.
anlam ifade etmek
36
Genel
mean
f.
istemek
37
Genel
mean
f.
anlamında olmak
38
Genel
mean
f.
ciddi olmak
39
Genel
mean
f.
niyetinde olmak
40
Genel
mean
f.
sonucu doğurmak
41
Genel
mean
f.
önem taşımak
42
Genel
mean
f.
önemli olmak
43
Genel
mean
f.
ciddi olmak
44
Genel
mean
f.
sözünün eri olmak
45
Genel
mean
f.
şakası olmamak
46
Genel
mean
f.
belirli bir kaderi seçmek
47
Genel
mean
f.
kıymetinde olmak
48
Genel
mean
f.
üretmek
49
Genel
mean
f.
sebebiyet vermek
50
Genel
mean
f.
kehanette bulunmak
51
Genel
mean
f.
delalet etmek
52
Genel
mean
f.
sonucunu doğurmak
53
Genel
mean
f.
gerçekten kastetmek
54
Genel
mean
f.
göstermek
55
Genel
mean
f.
… bedel olmak
56
Genel
mean
f.
çok önemli olmak
57
Genel
mean
f.
söylemek
58
Genel
mean
f.
anlamı olmak
59
Genel
mean
s.
süfli
60
Genel
mean
s.
pespaye
61
Genel
mean
s.
vasati
62
Genel
mean
s.
sefil
63
Genel
mean
s.
ahlaksız
64
Genel
mean
s.
değersiz
65
Genel
mean
s.
utangaç
66
Genel
mean
s.
orantılı
67
Genel
mean
s.
tehlikeli
68
Genel
mean
s.
kibritçi
69
Genel
mean
s.
zor
70
Genel
mean
s.
bayağı
71
Genel
mean
s.
kötü davranan
72
Genel
mean
s.
kötü (davranış)
73
Genel
mean
s.
rezil
74
Genel
mean
s.
şahsiyetsiz
75
Genel
mean
s.
yoksul
76
Genel
mean
s.
aşağı
77
Genel
mean
s.
pinti
78
Genel
mean
s.
vasat
79
Genel
mean
s.
eli sıkı
80
Genel
mean
s.
acımasız
81
Genel
mean
s.
zalim
82
Genel
mean
s.
keyifsiz
83
Genel
mean
s.
huysuz
84
Genel
mean
s.
kılıksız
85
Genel
mean
s.
hasis
86
Genel
mean
s.
kaba
87
Genel
mean
s.
kanı bozuk
88
Genel
mean
s.
kötü
89
Genel
mean
s.
kubat
90
Genel
mean
s.
keyifsiz
91
Genel
mean
s.
rahatsız
92
Genel
mean
s.
kirli
93
Genel
mean
s.
pis
94
Genel
mean
s.
cimri
95
Genel
mean
s.
eli sıkı
96
Genel
mean
s.
bencil
97
Genel
mean
s.
küstah
98
Genel
mean
s.
kötü
99
Genel
mean
s.
fena
100
Genel
mean
s.
başbelası
101
Genel
mean
s.
zapt edilemez
102
Genel
mean
s.
başa çıkılmaz
103
Genel
mean
s.
çekingen
104
Genel
mean
s.
mahcup
105
Genel
mean
s.
çetin
106
Genel
mean
s.
budala
107
Genel
mean
s.
aptal
108
Genel
mean
s.
salak
109
Genel
mean
s.
ahmak
110
Genel
mean
s.
özsaygısı azalmış
111
Genel
mean
s.
mahcup
112
Genel
mean
s.
utanç duyan
113
Genel
mean
s.
ayıp
114
Genel
mean
s.
perişan
115
Genel
mean
zf.
alçakça
116
Genel
mean
zf.
adice
117
Genel
mean
zf.
kepaze gibi
Irregular Verb
118
Irregular Verb
mean
f.
meant - meant
Colloquial
119
Konuşma Dili
mean
s.
terbiyesiz
Idioms
120
Deyim
mean
s.
çok iyi
121
Deyim
mean
s.
muhteşem
122
Deyim
mean
s.
sağlam
123
Deyim
mean
s.
nefis
Technical
124
Teknik
mean
i.
iki şeyin ortası
125
Teknik
mean
i.
iki seyin ortası
126
Teknik
mean
f.
anlamına gelmek
127
Teknik
mean
f.
demek olmak
128
Teknik
mean
f.
demek istemek
129
Teknik
mean
s.
ortalama
130
Teknik
mean
s.
vasat
Construction
131
İnşaat
mean
i.
ortalama
Math
132
Matematik
mean
i.
bir kümenin elemanlarının tümünü bir mantığa göre temsil eden ve bulundukları aralıkta yer alan türdeş çokluk
133
Matematik
mean
i.
beklenen değer
134
Matematik
mean
i.
aritmetik ortalama
135
Matematik
mean
i.
bir değişkenin verilen limitler arasındaki ortalama değeri
136
Matematik
mean
i.
bir orantının ortanca iki teriminden her biri
Statistics
137
İstatistik
mean
i.
ortalama
Linguistics
138
Dilbilim
mean
i.
ortalama
Meteorology
139
Meteoroloji
mean
i.
ortalama
Music
140
Müzik
mean
i.
14. yüzyıl koro müziğinde orta ses
141
Müzik
mean
i.
armonili müzikal bir bestede alto veya tenor gibi orta kısma verilen ad
142
Müzik
mean
i.
birbirine eşlik eden viyolalardan alto olanı
143
Müzik
mean
i.
viyolanın orta tellerinden birisi
Slang
144
Argo
mean
s.
harika
145
Argo
mean
s.
mükemmel
146
Argo
mean
s.
şahane
"mean"
teriminin diğer terimlerle kazandığı İngilizce Türkçe Sözlükte anlamları : 500 sonuç
Kategori
İngilizce
Türkçe
General
1
Genel
mean water level
i.
ortalama su düzeyi
2
Genel
emotional mean
i.
duygusal ortalama
3
Genel
mean time to repair
i.
ortalama onarım zamanı
4
Genel
greenwich mean time
i.
milletlerarası saat
5
Genel
mean solar time
i.
ortalama güneş zamanı
6
Genel
mean height
i.
ortalama yükseklik
7
Genel
mean sea level
i.
denizin kabarması ve çekilmesi seviyeleri ortasında kalan deniz seviyesi
8
Genel
mean daily temperature
i.
günlük ortalama sıcaklık
9
Genel
mean sun
i.
ortalama güneş
10
Genel
mean square value
i.
ortalama kareler değeri
11
Genel
mean latitude
i.
ortalama enlem
12
Genel
mean time between failure
i.
arıza arası ortalama zaman
13
Genel
mean calorie
i.
ortalama kalori
14
Genel
greenwich mean time
i.
greenwich ortalama zamanı
15
Genel
mass mean diameter
i.
kütle ortalama çapı
16
Genel
mean anomaly
i.
ortalama anomali
17
Genel
mean effective pressure
i.
ortalama etkili basınç
18
Genel
mean temperature
i.
ortalama sıcaklık
19
Genel
mean distance
i.
ortalama uzaklık
20
Genel
mean depth
i.
ortalama derinlik
21
Genel
mean noon
i.
ortalama öğle
22
Genel
mean time
i.
ortalama zaman
23
Genel
mean solar day
i.
ortalama güneş günü
24
Genel
mean velocity
i.
ortalama hız
25
Genel
mean stress
i.
ortalama gerilim
26
Genel
mean sea level
i.
ortalama deniz seviyesi
27
Genel
mean pole
i.
ortalama kutup
28
Genel
mean curvature
i.
ortalama eğrilik
29
Genel
mean sidereal time
i.
ortalama yıldız zamanı
30
Genel
mean sea level
i.
orta deniz seviyesi
31
Genel
mean reversion
i.
ortalamaya dönme
32
Genel
mean diameter
i.
ortalama çap
33
Genel
mean free time
i.
ortalama serbest zaman
34
Genel
golden mean
i.
ılımlılık
35
Genel
mean time clock
i.
ortalama zaman saati
36
Genel
mean value theorem
i.
ortalama değer teoremi
37
Genel
geometric mean
i.
geometrik ortalama
38
Genel
golden mean
i.
ılım
39
Genel
golden mean
i.
itidal
40
Genel
mean-time clock
i.
ortalama zaman saati
41
Genel
weighted mean
i.
ağırlıklı ortalama
42
Genel
golden mean
i.
ölçülük
43
Genel
happy mean
i.
tam ortası
44
Genel
greenwich mean time
i.
greenwich saati
45
Genel
local mean time
i.
mahalli vasati zaman
46
Genel
mean of results
i.
sonuçların ortalaması
47
Genel
mean of results
i.
sonuç ortalaması
48
Genel
harmonic mean
i.
harmonik ortalama
49
Genel
mean age
i.
ortalama yaş
50
Genel
mean [obsolete]
i.
aracı
51
Genel
mean [obsolete]
i.
arabulucu
52
Genel
mean [obsolete]
i.
çöpçatan
53
Genel
mean [obsolete]
i.
elçi
54
Genel
mean [obsolete]
i.
uygun koşul
55
Genel
mean [obsolete]
i.
fırsat
56
Genel
mean [obsolete]
i.
ara
57
Genel
mean [obsolete]
i.
ara zamanı
58
Genel
mean-spiritedness
i.
kötü niyetli olma özelliği
59
Genel
mean-spiritedness
i.
aşağılık olma özelliği
60
Genel
mean-spiritedness
i.
cimri olma özelliği
61
Genel
lmt (local mean time)
i.
mahalli vasati saat
62
Genel
mean business
f.
çok ciddi olmak
63
Genel
come to mean
f.
demeğe gelmek
64
Genel
mean everything to (me/him/her)
f.
çok şey ifade etmek
65
Genel
mean well
f.
niyeti iyi olmak
66
Genel
mean business
f.
niyetli olmak
67
Genel
mean for
f.
hazırlamak (bir şeyi biri için)
68
Genel
mean business
f.
şaka yapmamak
69
Genel
mean for
f.
yapmak (bir şeyi biri için)
70
Genel
mean for
f.
yöneltmek (sözü birine)
71
Genel
come to mean
f.
anlamına gelmek
72
Genel
mean business
f.
ciddi olmak
73
Genel
not mean to do so
f.
böyle olmasını istememek
74
Genel
not mean to do so
f.
böyle yapmak istememek
75
Genel
not mean to do so
f.
böyle olsun istememek
76
Genel
not mean to do so
f.
öyle olsun istememek
77
Genel
not mean to do so
f.
öyle yapmak istememek
78
Genel
not mean to do so
f.
öyle olmasını istememek
79
Genel
mean more than (that)
f.
daha öte anlam taşımak
80
Genel
mean more than (that)
f.
daha öte bir anlam taşımak
81
Genel
mean something
f.
manidar olmak
82
Genel
mean a lot
f.
çok şey ifade etmek
83
Genel
be supposed to mean
f.
...demek olmak
84
Genel
be supposed to mean
f.
...anlamına gelmek
85
Genel
mean [obsolete]
f.
konuşmak
86
Genel
mean [obsolete]
f.
anlatmak
87
Genel
mean [obsolete]
f.
bir fikri savunmak
88
Genel
mean [obsolete]
f.
sanmak
89
Genel
mean [scotland]
f.
şikayet etmek
90
Genel
mean [scotland]
f.
yakınmak
91
Genel
mean [scotland]
f.
matem tutmak
92
Genel
mean [scotland]
f.
içerlemek
93
Genel
mean [scotland]
f.
merhamet etmek
94
Genel
mean [scotland]
f.
acımak
95
Genel
mean [scotland]
f.
şikayet olarak dile getirmek
96
Genel
mean [scotland]
f.
sızlanmak
97
Genel
mean [obsolete]
f.
aracılık etmek
98
Genel
mean [obsolete]
f.
ara bulmak
99
Genel
mean proportional
s.
orta orantılı
100
Genel
mean-spirited
s.
kötü kalpli
101
Genel
mean-spirited
s.
kötü niyetli
102
Genel
mean-minded
s.
zalim
103
Genel
mean-minded
s.
kaba
104
Genel
mean-minded
s.
anlayışsız
105
Genel
mean-minded
s.
acımasız
106
Genel
mean-minded
s.
insafsız
107
Genel
mean [uk]
s.
ortak olarak düzenlenen veya yapılan
108
Genel
mean [obsolete]
s.
mesafe olarak ortada bulunan
109
Genel
in the mean
zf.
bu arada
110
Genel
mean-spiritedly
zf.
kötü niyetli bir biçimde
111
Genel
mean [obsolete]
zf.
ılımlı olarak
112
Genel
mean [obsolete]
zf.
bir dereceye kadar
113
Genel
mean [obsolete]
zf.
nispeten daha az
114
Genel
mean [obsolete]
zf.
arasına denk gelecek şekilde
115
Genel
mean time
zf.
aynı anda
116
Genel
mean time
zf.
bu süre içerisinde
117
Genel
mean time
zf.
tam bu sırada
118
Genel
in the mean space [obsolete]
zf.
aynı anda
119
Genel
in the mean space [obsolete]
zf.
bu sırada
120
Genel
in the mean space [obsolete]
zf.
bu esnada
121
Genel
in the mean space [obsolete]
zf.
bu arada
122
Genel
in the mean space [obsolete]
zf.
aynı zamanda
123
Genel
gmt (greenwich mean time)
kısalt.
greenwich ortalama zamanı
124
Genel
rms ( root-mean-square)
kısalt.
ortalama karekök
Phrasals
125
Öbek Fiiller
mean (something) by (something)
f.
(başka bir şey) demek istemek
126
Öbek Fiiller
mean (something) by (something)
f.
(başka bir şey) kastetmek
127
Öbek Fiiller
mean (something) by (something)
f.
sözlerinin altında başka bir anlam gizli olmak
128
Öbek Fiiller
mean (something) by (something)
f.
kinayeli/üstü kapalı konuşmak
129
Öbek Fiiller
mean by something
f.
(başka bir şey) demek istemek
130
Öbek Fiiller
mean by something
f.
(başka bir şey) kastetmek
131
Öbek Fiiller
mean by something
f.
sözlerinin altında başka bir anlam gizli olmak
132
Öbek Fiiller
mean by something
f.
kinayeli/üstü kapalı konuşmak
133
Öbek Fiiller
mean something as something
f.
manasında/anlamında olmak
134
Öbek Fiiller
mean (something) as (something else)
f.
(bir şeyi bir şey) olarak kastetmek
135
Öbek Fiiller
mean (something) as (something else)
f.
(bir şey) söyleyerek/yaparak (bir şey) kastetmek
136
Öbek Fiiller
mean (something) as (something else)
f.
(bir şey) söylemekteki/yapmaktaki maksadı (bir şey) olmak
137
Öbek Fiiller
mean (something) as (something else)
f.
(bir şey) söylemekteki/yapmaktaki niyeti (bir şey) olmak
138
Öbek Fiiller
mean as
f.
manasında/anlamında olmak
139
Öbek Fiiller
mean by
f.
ile (bir şey) demek istemek
140
Öbek Fiiller
mean by
f.
ile (bir şey) kastetmek
141
Öbek Fiiller
mean to
f.
niyet etmek
142
Öbek Fiiller
mean to
f.
niyetlenmek
143
Öbek Fiiller
mean to
f.
istemek
144
Öbek Fiiller
mean to
f.
niyetinde olmak
Phrases
145
İfadeler
must not mean
expr.
anlamına gelmemeli
146
İfadeler
don’t be mean, go green
expr.
duyarsız olma, çevreci ol
147
İfadeler
no mean cook
expr.
çok iyi bir aşçı
148
İfadeler
do it like you mean it
expr.
hakkını vererek yap
149
İfadeler
I mean
expr.
şunu demek istiyorum ki
150
İfadeler
numbers mean nothing
expr.
rakamların hiçbir önemi yok
151
İfadeler
numbers mean nothing
expr.
sayıların hiçbir önemi yok
Proverb
152
Atasözü
treat them mean keep them keen
seversen üzülürsün üzersen sevilirsin
153
Atasözü
treat them mean keep them keen
ilgi gösterme ilgi duysun
Colloquial
154
Konuşma Dili
mean statement
i.
zehir zemberek açıklama
155
Konuşma Dili
mean business
f.
bir işin üzerine ciddiyetle eğilmek
156
Konuşma Dili
mean business
f.
bir işi ciddiye almak
157
Konuşma Dili
mean business
f.
ciddi olmak
158
Konuşma Dili
mean nothing
f.
hiçbir anlam ifade etmemek
159
Konuşma Dili
mean business
f.
niyeti ciddi olmak
160
Konuşma Dili
not mean diddly
f.
bir şey/anlam ifade etmemek
161
Konuşma Dili
not mean diddly
f.
bir değeri olmamak
162
Konuşma Dili
not mean diddly
f.
bir anlamı olmamak
163
Konuşma Dili
mean (one) no harm
f.
(birine) zarar vermek istememek
164
Konuşma Dili
mean (one) no harm
f.
(birini) üzmek istememek
165
Konuşma Dili
mean (one) no harm
f.
(birini) kırmak istememek
166
Konuşma Dili
mean (one) no harm
f.
(birini) olumsuz etkilemek istememek
167
Konuşma Dili
not mean (one) any harm
f.
(birine) zarar vermek istememek
168
Konuşma Dili
not mean (one) any harm
f.
(birini) üzmek istememek
169
Konuşma Dili
not mean (one) any harm
f.
(birini) kırmak istememek
170
Konuşma Dili
not mean (one) any harm
f.
(birini) olumsuz etkilemek istememek
171
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için hiçbir şey ifade etmemek
172
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için önemli olmamak
173
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için önemsiz olmak
174
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
biri için bir önemi olmamak
175
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
birinin sevdiği biri olmamak
176
Konuşma Dili
mean nothing to somebody
f.
birinin gözünde bir değeri olmamak
177
Konuşma Dili
mean something
f.
bir şey ifade etmek
178
Konuşma Dili
mean something
f.
bir anlam ifade etmek
179
Konuşma Dili
mean something
f.
bir anlamı olmak
180
Konuşma Dili
mean something (to someone)
f.
(birine) iyi hissettirmek
181
Konuşma Dili
mean something (to someone)
f.
(birine) iyi gelmek
182
Konuşma Dili
be no mean...
f.
bir şeyin çok iyi bir örneği olmak
183
Konuşma Dili
be no mean...
f.
çok başarılı olmak
184
Konuşma Dili
be no mean...
f.
kayda değer biri/bir şey olmak
185
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) niyet etmek
186
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmaya) niyetlenmek
187
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmak) istemek
188
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapma) niyetinde olmak
189
Konuşma Dili
mean to (do something)
f.
(bir şey yapmak) zorunda olmak
190
Konuşma Dili
mean to (one)
f.
(biri) için önemli/değerli olmak
191
Konuşma Dili
mean to (one)
f.
(biri) için bir anlam ifade etmek
192
Konuşma Dili
mean to (one)
f.
(biri) için bir anlamı olmak
193
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmak istemek
194
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmaya niyetlenmek
195
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmaya niyet etmek
196
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapma niyetinde olmak
197
Konuşma Dili
mean to do
f.
yapmak zorunda olmak
198
Konuşma Dili
mean to say
f.
kastetmek
199
Konuşma Dili
mean to say
f.
demeye çalışmak
200
Konuşma Dili
mean to say
f.
demek istemek
201
Konuşma Dili
in the mean time
zf.
bu arada
202
Konuşma Dili
well... /I mean that
expr.
efendime söyleyeyim
203
Konuşma Dili
really I mean it
expr.
gerçekten samimi söylüyorum
204
Konuşma Dili
wdym (what do you mean)
expr.
ne demek istiyorsun?
205
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok cimri
206
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok pinti
207
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
eli sıkı
208
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
eli cebine gitmeyen
209
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
günahını vermeyen
210
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
cebinde akrep olan
211
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
üç kuruşun/üçün beşin hesabını yapan
212
Konuşma Dili
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
üç kuruşa tamah eden
213
Konuşma Dili
not mean diddly
expr.
tamamen önemsiz
214
Konuşma Dili
not mean diddly
expr.
bir önemi yok
215
Konuşma Dili
(do) you mean to tell me (that) (something is the case)?
expr.
bana (…) mi söylemeye çalışıyorsun?
216
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
(bir şey) mi demeye çalışıyorsun?
217
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) mi demek istiyorsun?
218
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
(bir şey olduğunu) mu ima ediyorsun?
219
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) mi diyorsun?
220
Konuşma Dili
(do) you mean to say (that) (something is the case)?
expr.
yani (bir şey) olduğunu mu söylüyorsun?
221
Konuşma Dili
you mean to tell me something
expr.
bir şey mi demeye çalışıyorsun?
222
Konuşma Dili
you mean to tell me something
expr.
bir şey mi kastediyorsun?
223
Konuşma Dili
I see what you mean
expr.
ne demek istediğini anlıyorum
224
Konuşma Dili
I see what you mean
expr.
ne demek istediğini anladım
225
Konuşma Dili
I know (just) what you mean
expr.
(kesinlikle) anlıyorum/katılıyorum
226
Konuşma Dili
I know (just) what you mean
expr.
ne demek istediğini (tam olarak) anlıyorum
227
Konuşma Dili
I know (just) what you mean
expr.
ben de (tam olarak) öyle düşünüyorum
228
Konuşma Dili
if you see what I mean
expr.
bilmem anlatabiliyor muyum?
229
Konuşma Dili
if you see what I mean
expr.
anlarsın ya
230
Konuşma Dili
if you see what I mean
expr.
demek istediğimi anlıyorsan eğer
231
Konuşma Dili
iswym (I see what you mean)
expr.
ne demek istediğini anlıyorum
232
Konuşma Dili
iswym (I see what you mean)
expr.
ne demek istediğini anladım
233
Konuşma Dili
iykwim (if you know what I mean)
expr.
bilmem anlatabiliyor muyum?
234
Konuşma Dili
iyswim (if you see what I mean)
expr.
bilmem anlatabiliyor muyum?
235
Konuşma Dili
ykwim (you know what I mean)
expr.
ne demek istediğimi biliyorsun
236
Konuşma Dili
ykwim (you know what I mean)
expr.
neden bahsettiğimi biliyorsun
237
Konuşma Dili
you mean to tell me
expr.
bana (…) mi söylemeye çalışıyorsun?
238
Konuşma Dili
you mean to tell me
expr.
(…) mı demeye çalışıyorsun?
Idioms
239
Deyim
no mean feat
i.
büyük bir başarı
240
Deyim
no mean feat
i.
büyük başarı
241
Deyim
no mean something
i.
hatırı sayılır bir şey
242
Deyim
golden mean
i.
orta yol
243
Deyim
mean streak
i.
sert/haşin huy veya karakter
244
Deyim
lean, mean (something) machine
i.
(bir şey) makinası
245
Deyim
lean, mean (something) machine
i.
(bir şey) uzmanı
246
Deyim
lean, mean (something) machine
i.
(bir şeyde) çok iyi/verimli bir alet, kimse
247
Deyim
lean, mean (something) machine
i.
sıkı bir çalışmaya hazır ve nazır kimse, alet
248
Deyim
the happy/golden mean
i.
tam ortasında/arasında kalan bir şey
249
Deyim
the happy/golden mean
i.
ılımlı/ölçülü bir şey
250
Deyim
mean something
f.
bir şey ifade etmek
251
Deyim
mean something
f.
bir anlama gelmek
252
Deyim
mean something
f.
(biri için) değerli olmak
253
Deyim
mean something
f.
(biri için) çok şey ifade etmek
254
Deyim
mean all the world to somebody
f.
dünyalara değişmemek
255
Deyim
mean all the world to somebody
f.
çok sevilmek
256
Deyim
mean all the world to somebody
f.
her şeyden daha fazla sevilmek
257
Deyim
mean all the world to somebody
f.
dünyalara bedel/değer olmak
258
Deyim
mean all the world to somebody
f.
biri için çok kıymetli olmak
259
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
dünyalara değişmemek
260
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
çok sevmek
261
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
her şeyden daha fazla sevmek
262
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
dünyalara bedel/değer olmak
263
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
264
Deyim
be/mean (all) the world to somebody
f.
çok değer vermek
265
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünyalara değişmemek
266
Deyim
mean the world to (someone)
f.
çok sevmek
267
Deyim
mean the world to (someone)
f.
her şeyden daha fazla sevmek
268
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünyalara bedel/değer olmak
269
Deyim
mean the world to (someone)
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
270
Deyim
mean the world to (someone)
f.
çok değer vermek
271
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünya bir yana o bir yana
272
Deyim
mean the world to (someone)
f.
minnettar olmak
273
Deyim
mean the world to (someone)
f.
gönülden borçlu olmak
274
Deyim
mean the world to (someone)
f.
çok teşekkür etmek
275
Deyim
mean the world to (someone)
f.
dünyalara bedel/değer olmak
276
Deyim
mean the world to (someone)
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli/anlamlı olmak
277
Deyim
do/mean something for the best
f.
iyi niyetle yapmak/söylemek
278
Deyim
do/mean something for the best
f.
sonucu iyi/olumlu olur umuduyla yapmak/söylemek
279
Deyim
do/mean something for the best
f.
sonucu iyi/olumlu olur niyetiyle yapmak/söylemek
280
Deyim
do/mean something for the best
f.
iyi niyetli/olumlu düşünerek yapmak/söylemek
281
Deyim
do/mean something for the best
f.
niyeti iyi olmak/kötü olmamak
282
Deyim
do/mean something for the best
f.
iyi/olumlu sonuçlanmasını umarak yapmak/söylemek
283
Deyim
mean (something) for the best
f.
iyi niyetle yapmak/söylemek
284
Deyim
mean (something) for the best
f.
sonucu iyi/olumlu olur umuduyla yapmak/söylemek
285
Deyim
mean (something) for the best
f.
sonucu iyi/olumlu olur niyetiyle yapmak/söylemek
286
Deyim
mean (something) for the best
f.
iyi niyetli/olumlu düşünerek yapmak/söylemek
287
Deyim
mean (something) for the best
f.
niyeti iyi olmak/kötü olmamak
288
Deyim
mean (something) for the best
f.
iyi/olumlu sonuçlanmasını umarak yapmak/söylemek
289
Deyim
mean something special for someone
f.
birine özel anlam ifade etmek
290
Deyim
mean all the world to
f.
dünyaya bedel olmak
291
Deyim
mean well
f.
iyi niyet göstermek
292
Deyim
mean no offense
f.
kötü (bir) niyeti olmamak
293
Deyim
mean well
f.
niyeti iyi olmak
294
Deyim
run lean and mean
f.
verimli bir şekilde çalışmak
295
Deyim
mean/do something for the best
f.
bir şeyi iyiliğine söylemek/yapmak
296
Deyim
mean/do something for the best
f.
bir şeyi iyilik olsun diye söylemek/yapmak
297
Deyim
mean/do something for the best
f.
bir şeyi yardımı dokunsun diye söylemek/yapmak
298
Deyim
mean/do something for the best
f.
bir şeyi yardım olsun diye söylemek/yapmak
299
Deyim
not mean any offense
f.
kötü niyetle söylememek
300
Deyim
not mean any offense
f.
kötü niyetle yapmamak
301
Deyim
not mean any offense
f.
kötü bir niyeti olmamak
302
Deyim
not mean any offense
f.
kırmak/incitmek istememek
303
Deyim
not mean any offense
f.
kıracak bir şey söylemek/yapmak istememek
304
Deyim
mean (something) for the best
f.
iyi niyetle söylemek
305
Deyim
mean (something) for the best
f.
sonucu iyi olur umuduyla söylemek
306
Deyim
mean (something) for the best
f.
iyi niyetli düşünerek söylemek
307
Deyim
mean (something) for the best
f.
niyeti iyi olmak
308
Deyim
mean (something) for the best
f.
niyeti kötü olmamak
309
Deyim
be no mean (something)
f.
oldukça önemli (bir şey) olmak
310
Deyim
be no mean (something)
f.
epeyce zor (bir şey) olmak
311
Deyim
be no mean (something)
f.
kayda değer (bir şey) olmak
312
Deyim
be no mean (something)
f.
çok iyi (bir şey) olmak
313
Deyim
be no mean (something)
f.
harika (bir şey) olmak
314
Deyim
be no mean (something)
f.
yabana atılmayacak (bir şey) olmak
315
Deyim
be no mean (something)
f.
yabana atılır (bir şey) olmamak
316
Deyim
be no mean feat
f.
büyük bir başarı olmak
317
Deyim
be no mean feat
f.
büyük başarı olmak
318
Deyim
be no mean feat
f.
yabana atılmayacak şey olmak
319
Deyim
be no mean feat
f.
yabana atılır şey olmamak
320
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için hiçbir şey ifade etmemek
321
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için önemli olmamak
322
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için bir anlam ifade etmemek
323
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için önemsiz olmak
324
Deyim
mean nothing to somebody
f.
biri için bir önemi olmamak
325
Deyim
mean nothing to somebody
f.
birinin sevdiği biri olmamak
326
Deyim
mean nothing to somebody
f.
birinin gözünde bir değeri olmamak
327
Deyim
mean the world to somebody
f.
dünyalara değişmemek
328
Deyim
mean the world to somebody
f.
çok sevmek
329
Deyim
mean the world to somebody
f.
her şeyden daha fazla sevmek
330
Deyim
mean the world to somebody
f.
biri için dünyalara bedel/değer olmak
331
Deyim
mean the world to somebody
f.
biri için çok kıymetli/önemli/değerli olmak
332
Deyim
mean the world to somebody
f.
dünyalar kadar sevmek
333
Deyim
mean the world to somebody
f.
çok değer vermek
334
Deyim
follow the golden mean
f.
ölçülü olmak
335
Deyim
follow the golden mean
f.
aşırıya kaçmamak
336
Deyim
follow the golden mean
f.
belli sınırlar içerisinde kalmak
337
Deyim
mean no harm
f.
zarar vermek istememek
338
Deyim
mean no harm
f.
üzmek istememek
339
Deyim
mean no harm
f.
kırmak istememek
340
Deyim
mean no harm
f.
olumsuz etkilemek istememek
341
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(birine) hiçbir anlam ifade etmemek
342
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için hiçbir şey ifade etmemek
343
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için önemsiz olmak
344
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için bir önemi olmamak
345
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(biri) için önemli olmamak
346
Deyim
mean nothing to (one)
f.
(birinin) gözünde bir değeri olmamak
347
Deyim
mean the world to (one)
f.
(onun için) bir başka olmak
348
Deyim
a mean (something)
s.
muhteşem
349
Deyim
a mean (something)
s.
sağlam
350
Deyim
a mean (something)
s.
nefis
351
Deyim
lean and mean
s.
sıkı bir çalışmaya hazır ve nazır
352
Deyim
a mean something
zf.
muhteşem
353
Deyim
a mean something
zf.
başarılı
354
Deyim
a mean something
zf.
sağlam
355
Deyim
a mean something
zf.
nefis
356
Deyim
no mean
expr.
çok iyi
357
Deyim
no mean
expr.
harika
358
Deyim
mean as a junkyard dog
expr.
kavgacı
359
Deyim
mean as a junkyard dog
expr.
kindar
360
Deyim
as mean as a junkyard dog
expr.
kavgacı
361
Deyim
as mean as a junkyard dog
expr.
kindar
362
Deyim
lean and mean
expr.
kollarını sıvamış bekliyor
363
Deyim
no mean
expr.
mükemmel
364
Deyim
the end justifies the mean
expr.
sonuç yöntemin haklılığını ortaya koyar
365
Deyim
no mean
expr.
yabana atılmayacak
366
Deyim
as mean as a junkyard dog
expr.
zalim
367
Deyim
mean as a junkyard dog
expr.
zalim
368
Deyim
no mean
expr.
yabana atılır değil
369
Deyim
no mean something
expr.
yabana atılmayacak bir şey
370
Deyim
no mean something
expr.
yabana atılacak bir şey değil
371
Deyim
no mean something
expr.
yabana atılmayacak (başarı vs)
372
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
çok cimri
373
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
pintinin önde gideni
374
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
canını alırsın parasını alamazsın
375
Deyim
mean enough to steal a penny off a dead man's eyes [uk]
expr.
günahını vermez
Speaking
376
Konuşma
what does your name mean?
i.
adın/ismin ne anlama geliyor
377
Konuşma
what does it mean
f.
bu ne demek
378
Konuşma
what does your name mean?
expr.
adın ne anlama geliyor?
379
Konuşma
what does your name mean?
expr.
adının anlamı ne?
380
Konuşma
what does your name mean?
expr.
adının anlamı nedir?
381
Konuşma
what does your name mean?
expr.
adınız ne anlama geliyor?
382
Konuşma
i don't mean to complain
expr.
amacım şikayet etmek değil
383
Konuşma
it doesn't mean what you think
expr.
anlamı düşündüğün gibi değil
384
Konuşma
you mean a lot
expr.
benim için değerlisin
385
Konuşma
I didn't mean to
expr.
bunu yapmak istememiştim
386
Konuşma
why does it mean so much to you?
expr.
bu senin için neden bu kadar önemli?
387
Konuşma
do you mean that in a good way?
expr.
bunu iyi anlamda mı söylüyorsun?
388
Konuşma
d'you know what i mean?
expr.
bilmem anlatabildim mi?
389
Konuşma
I mean what i say
expr.
bu konuda ciddiyim
390
Konuşma
what does this word mean?
expr.
bu kelime/sözcük ne demek/ne anlama geliyor?
391
Konuşma
I don't mean to make a comparison
expr.
benzetmek/ karşılaştırmak gibi olması
392
Konuşma
that doesn't mean he doesn't care
expr.
bu onun aldırmadığı anlamına gelmez
393
Konuşma
you do not mean anything at all to me
expr.
benim için (artık) hiçbir anlam ifade etmiyorsun
394
Konuşma
what do you mean by that?
expr.
bununla ne demek istiyorsun?
395
Konuşma
you know what I mean?
expr.
beni/dediğimi anlıyor musun?
396
Konuşma
does this mean anything to you?
expr.
bu size bir şey ifade ediyor mu?
397
Konuşma
what you say one minute doesn't mean anything the next
expr.
bir dakika önce söylediğin bir dakika sonrasını tutmuyor
398
Konuşma
you mean a lot to me
expr.
benim için değerlisin
399
Konuşma
what she says one minute doesn't mean anything the next
expr.
bir dakika önce söylediği bir dakika sonrasını tutmuyor
400
Konuşma
I didn't mean to do it
expr.
bunu yapmak istememiştim
401
Konuşma
did you mean me?
expr.
beni mi kastettin?
402
Konuşma
I don't mean today
expr.
bugün demiyorum
403
Konuşma
that doesn't mean she doesn't care
expr.
bu onun umursamadığı anlamına gelmiyor
404
Konuşma
call me I mean it
expr.
beni ara ama mutlaka
405
Konuşma
what does that mean?
expr.
bunun anlamı ne?
406
Konuşma
I didn't mean to say that
expr.
ben öyle demek istemedim
407
Konuşma
does this mean anything to you?
expr.
bunun sizin için bir anlamı var mı?
408
Konuşma
it doesn't mean a thing
expr.
bir anlam ifade etmiyor
409
Konuşma
what does this word mean?
expr.
bu kelimenin/sözcüğün anlamı nedir?
410
Konuşma
what does that mean?
expr.
bu ne demek oluyor?
411
Konuşma
I don't mean to intrude
expr.
burnumu sokmak istemem
412
Konuşma
what does that mean exactly?
expr.
bu tam olarak ne anlama geliyor?
413
Konuşma
does that mean anything to you?
expr.
bunun senin için bir anlamı var mı?
414
Konuşma
what is that supposed to mean?
expr.
bu ne demek oluyor?
415
Konuşma
you mean nothing at all to me
expr.
benim için (artık) hiçbir anlam ifade etmiyorsun
416
Konuşma
I didn't mean it
expr.
bunu demek istemedim
417
Konuşma
what does it mean
expr.
bunun anlamı nedir
418
Konuşma
do you know what i mean?
expr.
beni/dediğimi anlıyor musun?
419
Konuşma
I didn't mean to do it
expr.
bunu yapmak istemedim
420
Konuşma
that doesn't mean he doesn't care
expr.
bu onun umursamadığı anlamına gelmez
421
Konuşma
I don't mean it
expr.
bunu demek istemedim
422
Konuşma
that doesn't mean he doesn't care
expr.
bu onun umursamadığı anlamına gelmiyor
423
Konuşma
it has to mean something
expr.
bir anlamı olmalı
424
Konuşma
what he says one minute doesn't mean anything the next
expr.
bir dakika önce söylediği bir dakika sonrasını tutmuyor
425
Konuşma
I didn't mean it
expr.
böyle olmasını istemedim
426
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
başarı senin için ne anlama geliyor?
427
Konuşma
that doesn't mean he doesn't care
expr.
bu onun aldırmadığı anlamına gelmiyor
428
Konuşma
you mean this one?
expr.
bunu mu kastediyorsun?
429
Konuşma
that doesn't mean she doesn't care
expr.
bu onun aldırmadığı anlamına gelmiyor
430
Konuşma
what's that supposed to mean?
expr.
bu da ne demek şimdi?
431
Konuşma
what does success mean to you?
expr.
başarı senin ne için ne anlam ifade ediyor?
432
Konuşma
that does not mean i'm going there
expr.
bu oraya gideceğim anlamına gelmez
433
Konuşma
that doesn't mean she doesn't care
expr.
bu onun umursamadığı anlamına gelmez
434
Konuşma
what's that supposed to mean?
expr.
bu da ne demek oluyor?
435
Konuşma
what does that mean?
expr.
bu ne demek?
436
Konuşma
that doesn't mean she doesn't care
expr.
bu onun aldırmadığı anlamına gelmez
437
Konuşma
if you know what i mean
expr.
bilmem anlatabiliyor muyum?
438
Konuşma
I don't mean maybe!
expr.
belki demiyorum!
439
Konuşma
did he mean me?
expr.
beni mi kastetti?
440
Konuşma
that's the sort of thing i mean
expr.
böyle bir şey demek istiyorum
441
Konuşma
what do you mean you don't know?
expr.
bilmiyorum da ne demek?
442
Konuşma
I mean it
expr.
çok ciddiyim
443
Konuşma
I mean
expr.
demek istiyorum ki
444
Konuşma
what I intended to say; what I mean
expr.
demek istediğim
445
Konuşma
I mean it
expr.
cidden
446
Konuşma
if you know what I mean
expr.
demek istediğimi anlıyorsan eğer
447
Konuşma
I don't mean maybe!
expr.
ciddiyim!
448
Konuşma
I mean
expr.
demek istedim
449
Konuşma
you can't mean i·t
expr.
ciddi olamazsın
450
Konuşma
I mean
expr.
demek istediğim
451
Konuşma
what I mean is…
expr.
demek istediğim şu ki
452
Konuşma
do you know what i mean?
expr.
dediğimi anlıyor musun?
453
Konuşma
I mean it
expr.
ciddiyim
454
Konuşma
you know what I mean?
expr.
dediğimi anlıyor musun?
455
Konuşma
I mean
expr.
demek istediğim
456
Konuşma
I mean it
expr.
doğru söylüyorum
457
Konuşma
I mean it!
expr.
ciddiyim
458
Konuşma
what I mean
expr.
demek istediğim
459
Konuşma
I'm laughing but I don't mean it
expr.
gülüyorum ama komik olduğundan değil
460
Konuşma
hope this doesn't mean something bad's going to happen
expr.
hayırdır inşallah
461
Konuşma
I mean
expr.
efendime söyleyeyim
462
Konuşma
you can't mean that!
expr.
hadi canım!
463
Konuşma
what does your name mean?
expr.
isminin anlamı ne?
464
Konuşma
what does your name mean?
expr.
isminiz ne anlama geliyor?
465
Konuşma
what does your name mean?
expr.
ismin ne anlama geliyor?
466
Konuşma
what does your name mean?
expr.
isminin anlamı nedir?
467
Konuşma
we didn't mean it
expr.
isteyerek yapmadık
468
Konuşma
let me explain what i mean
expr.
izin verirseniz ne demek istediğimi açıklayayım
469
Konuşma
I didn't mean that
expr.
o anlamda demedim
470
Konuşma
you know what i mean!
expr.
ne dediğimi anladın!
471
Konuşma
I don't know what you mean
expr.
ne kastettiğini bilmiyorum
472
Konuşma
I did not mean that
expr.
o anlamda demedim
473
Konuşma
I didn't mean that
expr.
o anlamda söylemedim
474
Konuşma
what do you mean?
expr.
nasıl yani?
475
Konuşma
I didn't mean it that way
expr.
o anlamda söylememiştim
476
Konuşma
you know what i mean
expr.
ne demek istediğimi biliyorsun
477
Konuşma
what do you mean you don't know?
expr.
nasıl bilmiyorsun?
478
Konuşma
what do you mean?
expr.
ne demek istedin?
479
Konuşma
what is this supposed to mean
expr.
ne demek şimdi bu
480
Konuşma
do you know what i mean?
expr.
ne demek istediğimi anladın mı?
481
Konuşma
what do you mean?
expr.
ne demek istiyorsunuz?
482
Konuşma
how do you mean?
expr.
ne demek istiyorsun?
483
Konuşma
I don't know what you mean
expr.
ne demek istediğini anlamıyorum
484
Konuşma
what did you mean?
expr.
ne demek istediniz?
485
Konuşma
I know what you mean
expr.
ne demek istediğini anladım
486
Konuşma
I didn't mean that
expr.
onu kastetmedim
487
Konuşma
you are mean
expr.
kötüsün
488
Konuşma
I don't mean it
expr.
onu demek istemedim
489
Konuşma
I didn't mean to upset you
expr.
niyetim sizi üzmek değildi
490
Konuşma
what does it mean?
expr.
ne demek?
491
Konuşma
I did not mean that
expr.
o anlamda söylemedim
492
Konuşma
how do you mean?
expr.
neyi kastediyorsunuz?
493
Konuşma
what do you mean?
expr.
ne demek istiyorsun?
494
Konuşma
what do you mean what happened?
expr.
ne demek ne oldu?
495
Konuşma
I can't say I know what you mean
expr.
ne demek istediğini anladığımı pek söyleyemem
496
Konuşma
I didn't mean to offend anyone
expr.
kimseyi incitmek istememiştim
497
Konuşma
how do you mean?
expr.
ne demek istiyorsunuz?
498
Konuşma
why does it mean that?
expr.
niye öyle bir anlama gelsin ki?
499
Konuşma
I have no idea what you mean
expr.
ne dediğin hakkında hiçbir fikrim yok
500
Konuşma
I didn't mean that
expr.
onu demek istemedim
×
Pronunciation in context (
out of
)
Pronunciation of mean
×
Terim Seçenekleri
Çeviri Öner / Düzelt
Fransızca İngilizce Sözlük
İspanyolca İngilizce Sözlük
Almanca İngilizce Sözlük
İngilizce Eşanlam Sözlük
Google Images
Merriam Webster
Dictionary.com
The Free Dictionary
Abbreviations
Wikipedia in English
Wikipedia in Turkish
Urban Dictionary
German, LEO
Chinese, Dict.Cn
Spanish, SpanishDict
Russian, Multitran.ru
Medical, MedicineNet
İşaret Dili, Signing Savvy