Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | ne yazık ki | unfortunately zf. | ||
Unfortunately, I don't have the time to give a speech. Ne yazık ki konuşma yapacak zamanım yok. More Sentences |
||||
Genel | ne yazık ki | regrettably zf. | ||
Regrettably, the resolution does not mention the importance of a good price for agricultural products. Ne yazık ki kararda tarım ürünleri için iyi bir fiyatın öneminden bahsedilmiyor. More Sentences |
||||
Genel | ne yazık ki | woefully zf. | ||
It is true to say that in the past the airlines have been woefully neglecting passengers' health. Geçmişte havayolu şirketlerinin yolcuların sağlığını ne yazık ki ihmal ettiğini söylemek doğru olur. More Sentences |
||||
Genel | ne yazık ki | sadly zf. | ||
Sadly, we are far from achieving this. Ne yazık ki bunu başarmaktan çok uzağız. More Sentences |
||||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | ne yazık ki | to our regret expr. | ||
To our regret, we were obliged to call off the game, which we had been looking forward to. Ne yazık ki oyunu iptal etmek zorunda bırakıldık, ki bunu dört gözle bekliyorduk. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | ne yazık ki | more's the pity zf. | ||
Genel | ne yazık ki | unhappily zf. | ||
Genel | ne yazık ki | pitiably zf. | ||
Phrases | ||||
İfadeler | ne yazık ki | I'm afraid expr. | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | ne yazık ki | worse luck expr. | ||
Konuşma Dili | ne yazık ki | afraid so expr. | ||
Konuşma Dili | ne yazık ki | afraid so expr. | ||
Konuşma Dili | ne yazık ki | lord love you [old-fashioned] [us] expr. |
Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
Phrases | ||
İfadeler | ama ne yazık ki | but sadly expr. |