Türkçe | İngilizce | |
---|---|---|
General | ||
Genel | ok atmak | shoot arrows f. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | yay (ok atmak için) | bow i. | ||
Give me your bow. Bana yayını ver. More Sentences |
||||
Genel | atmak (kurşun/ok/top) | shoot f. | ||
When he was about to shoot the thirtieth arrow, the archer realised that his quiver was empty. Otuzuncu oku atmak üzereyken okçu sadağının boş olduğunu fark etti. More Sentences |
||||
Genel | ok atmak üzere yayı bükmek | draw a bow f. | ||
History | ||||
Tarih | kalelerde ok atmak için açık bırakılan dar, ince, uzun aralık | arrow-slit i. | ||
Hunting | ||||
Silah/Atıcılık | kaleden ok atmak için kullanılan dar açıklık | balistraria i. | ||
Sport | ||||
Spor | çentikli çubuk yardımıyla ok atmak | tiller f. | ||
Spor | (ok atmak için yayı) germek | twang f. | ||
Archaic | ||||
Eski Kullanım | (ok) atmak | bolt f. |