Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | oybirliğiyle | unanimously zf. | ||
The Council has also recognised the importance of this directive and has unanimously agreed on a common position. Konsey ayrıca bu direktifin önemini kabul etmiş ve oybirliğiyle ortak bir tutum üzerinde anlaşmaya varmıştır. More Sentences |
||||
Trade/Economic | ||||
Ticaret/Ekonomi | oybirliğiyle | unanimous s. | ||
On Iraq, the Council welcomed the unanimous approval of UN Security Council Resolution 1511. Irak konusunda Konsey, BM Güvenlik Konseyi'nin 1511 sayılı kararının oybirliğiyle onaylanmasını memnuniyetle karşıladı. More Sentences |
||||
General | ||||
Genel | oybirliğiyle | unanimate s. | ||
Genel | oybirliğiyle | by common consent zf. | ||
Genel | oybirliğiyle | as a man zf. | ||
Genel | oybirliğiyle | una voce zf. | ||
Colloquial | ||||
Konuşma Dili | oybirliğiyle | with one accord expr. | ||
Konuşma Dili | oybirliğiyle | by common consent expr. | ||
Abbreviation | ||||
Kısaltma | oybirliğiyle | nem. con. (nemine contradicente) zf. | ||
Latin | ||||
Latince | oybirliğiyle | nem con zf. | ||
Latince | oybirliğiyle | nemine contradicente zf. |
Türkçe | İngilizce | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | oybirliğiyle kabul etmek | unanimously accept f. | ||
I therefore recommend that we unanimously accept the offer of conciliation when we vote tomorrow. Bu nedenle yarın yapacağımız oylamada uzlaşma teklifini oybirliğiyle kabul etmemizi öneriyorum. More Sentences |
||||
Genel | oybirliğiyle alınmış | unanimous s. | ||
People often look askance at unanimous decisions, suspecting a degree of inattention. İnsanlar genellikle oybirliğiyle alınan kararlara şüpheyle bakar ve bir dereceye kadar dikkatsizlikten şüphelenirler. More Sentences |
||||
Genel | oybirliğiyle kararlaştırmak | decide unanimously f. | ||
Genel | oybirliğiyle karar vermek | decide unanimously f. | ||
Genel | oybirliğiyle kabul edilmek | be unanimously adopted f. | ||
Genel | oybirliğiyle olmayan | nonunanimous s. | ||
Genel | oybirliğiyle yapılan | consentaneous s. | ||
Genel | oybirliğiyle alınmış | solid s. | ||
Law | ||||
Hukuk | oybirliğiyle karar | unanimous decision i. | ||
Politics | ||||
Siyasal | oybirliğiyle kabul etmek | unanimously approve f. | ||
Siyasal | oybirliğiyle seçmek | coopt f. | ||
Siyasal | oybirliğiyle kabul edilmek | be unanimously accepted f. |