İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
Genel | panhandle f. | dilenmek | ||
Tom panhandled. Tom para dilendi. More Sentences |
||||
Genel | panhandle f. | dilencilik yapmak | ||
She panhandles for money. Para için dilencilik yapıyor. More Sentences |
||||
Genel | panhandle i. | tava sapı | ||
Genel | panhandle i. | bir devletin bir başka devletin topraklarının içine doğru girinti yapan toprak şeridi | ||
Genel | panhandle i. | ileri doğru uzanan dar kara parçası | ||
Genel | panhandle f. | sadaka istemek | ||
Genel | panhandle f. | sadaka ister gibi almak | ||
Genel | panhandle f. | dilenerek kazanmak | ||
Environment | ||||
Çevre | panhandle i. | (güney afrika şehrinde) sokağa bakmayan parsel arazi | ||
Geography | ||||
Coğrafya | panhandle i. | daha geniş bir alandan uzanan dar arazi parçası | ||
Slang | ||||
Argo | panhandle f. | sinyal çekmek | ||
Argo | panhandle f. | sinyal yapmak |
İngilizce | Türkçe | |
---|---|---|
Geography | ||
Coğrafya | panhandle state i. | batı virginia |