| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | perilous s. | tehlikeli | ||
|
They too do not watch with a light heart as members of the population embark on such perilous missions. Onlar da halkın böylesine tehlikeli görevlere atılmasını gönül rahatlığıyla izlemiyor. More Sentences |
||||
| Genel | perilous s. | vahim | ||
| Genel | perilous s. | çok tehlikeli | ||
| Genel | perilous s. | riskli | ||
| İngilizce | Türkçe | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | perilous venture i. | riskli girişim |
| Colloquial | ||
| Konuşma Dili | a perilous place i. | tehlikelerle dolu bir yer |
| Mythology | ||
| Mitoloji | siege perilous i. | (arthur'un yuvarlak masasında) yalnızca kutsal kaseyi bulacak şövalyenin oturabildiği sandalye |
