| İngilizce | Türkçe | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | plundering i. | yağmalama | ||
|
It is this anarchy in the plundering that bothers the rapporteur. Raportörü rahatsız eden, yağmalamadaki bu anarşidir. More Sentences |
||||
| Law | ||||
| Hukuk | plundering i. | yağma | ||
|
Part of our wealth came from the colonial plundering inflicted on Africa. Zenginliğimizin bir kısmı Afrika'ya uygulanan sömürgeci yağmadan gelmektedir. More Sentences |
||||
| General | ||||
| Genel | plundering s. | istediğini zor kullanarak alan | ||
| Law | ||||
| Hukuk | plundering i. | soyma | ||
| Hukuk | plundering i. | soygunculuk | ||
| Hukuk | plundering i. | yağmacılık | ||
| Hukuk | plundering i. | yağmalama | ||
