| Türkçe | İngilizce | |||
|---|---|---|---|---|
| General | ||||
| Genel | polis kuvveti | police force i. | ||
|
The coup d'état was crushed by the regular army and police forces. Hükumet darbesi, düzenli ordu ve polis kuvvetleri tarafından engellendi. More Sentences |
||||
| Türkçe | İngilizce | |
|---|---|---|
| General | ||
| Genel | fransız polis kuvveti | gendarmery i. |
| Colloquial | ||
| Konuşma Dili | (bir şehrin) polis kuvveti | (some city's) finest i. |
| Konuşma Dili | polis destek kuvveti | plastic police i. |
| Social Sciences | ||
| Sosyal Bilimler | polis kuvveti içerisinde, memurların yolsuzluk veya ırkçılık gibi uygulamaları dile getirmesini engellediği iddia edilen gruplaşma | canteen culture i. |
| Sosyal Bilimler | suudi arabistan’da şeriat kanunu kurallarına sıkı sıkıya uymayı sağlamaktan sorumlu dini polis kuvveti | mutawa'een i. |
| History | ||
| Tarih | nazi partisi'nin hitler'in koruması ve özel polis kuvveti olarak hizmet etmiş olan askeri birimi | schutzstaffel i. |
| Military | ||
| Askeri | uluslararası polis görev kuvveti | international police task force i. |
