İngilizce | Türkçe | |||
---|---|---|---|---|
Phrasals | ||||
Öbek Fiiller | prove (something) to (one) f. | (birine bir şeyi) kanıtlamak | ||
Sulphur has proven to be a more strategic component in fuels than was earlier supposed. Sülfürün yakıtlarda daha önce düşünüldüğünden daha stratejik bir bileşen olduğu kanıtlanmıştır. More Sentences |
||||
Öbek Fiiller | prove (something) to (one) f. | (birine bir şeyi) ispatlamak |